27 Mayıs 1960 askeri darbenin üzerinden 60 yıl geçmesine rağmen hala CHP ve çevresindeki aydınlar o darbeye darbe diyemiyor. Bu aslında çok şaşırtıcı değil. Çünkü CHP'nin tek parti dönemindeki toplumu "zorla" dönüştürme siyasetiyle uyumlu bir yaklaşım. Bu yüzdenCHP, tıpkıABD gibi herdarbeyi hep destekledi.
Şaşırtıcı olan; CHP dışı sol, sosyalist yapıların da büyük oranda darbeci olması... O günde, bugün de solunçok küçük bir kesimihariç, hepsi 27 Mayıs'a "devrim"dedi ve destekledi.
Birkaç gün önce Ufuk Uras şöyle bir tweet attı:
"60'lı yılların ortamında 27Mayıs'ı faşist bir darbe olarakdeğerlendiren, soldaki tek kişiİbrahim Kaypakkaya'ydı ve bütün27 Mayısçı sol onu tecrit etmiş vegörmezden gelmeyi tercih etmişti."
Bu doğruydu çünkü solda birkaçsiyasi aktör dışında darbeye karşıçıkan yoktu. Bırakın darbenin arkasındaABD'nin olmasını, darbeci Milli BirlikKomitesi'nin "NATO ve CENTO'yahatta ABD'yle askeri anlaşmalarabağlıyız" demesine rağmen o gününTKP'si bile 27 Mayıs'ı coşkuyla karşıladı.
Toplumun değerleriyle daha barışık görünen Dr. Hikmet Kıvılcımlı ise darbecileri "Kuvayı Milliye"ci olarak niteliyordu:
"Tarihimizde daima kuvvetleçarpan kalbimizdeki yiğit ordumuzunkötülüğe başkaldırısınıselamlarız. İkinci Kuvayı MilliyeGazamız kutlu olsun. Gerçekdemokraside Allah yanıltmasın."
Ünlü yazar Aziz Nesin'in tavrı dafarklı değildi. O da darbeci subaylaraadeta yalvararak "4 yıl daha iktidardakalın" diyordu.
Sol darbeye övgü dizdiği gibi darbenin arkasında ABD'nin olduğu gerçeğini de sakladı ve görmezden geldi. Tıpkı CHP'nin 15 Temmuz'da yaptığı gibi. Belki de bunda İsmet Paşa'nın 1946'dan sonra ABD'yle yaptığı askeri anlaşmalar ve Marshall yardımlarının etkisi vardı. Bu ilişkiyi DP de hiç sorgulamadan kabul etti.
Hatta bu ilişki NATO'ya girişten sonra kurulan "Seferberlik TetkikDairesi"nin Sovyetler'e ve demokratik gelişmelere karşı örgütlenmesiyle daha vahim bir noktaya taşındı.
O vahamet, 27 Mayıs darbesini yapanların, ABD'de "Gayri NizamiHarp" eğitimi alan o subaylar olmasıyla daha net anlaşıldı. Bir yanda darbe hazırlığı yapan subaylar öte yanda CIA'nın kontrolünde olan Milli İstihbarat Teşkilatı.
27 Mayıs darbesi bu zeminde gerçekleşti. Böyle bir darbeden ABD'nin haberinin olmaması mümkün mü? CHP ve sol işin bu yanına hiç bakmadı ve "Amerikancı DP" devrildi diye sevindiler. Oysa ABD, askeri ve kredi yardımlarını kesmiş, gazetelerde ise sürekli DP karşıtı haberler çıkartıyordu. Doların 2 liradan 9 liraya çıkması da bu stratejinin bir sonucuydu. Menderes'in Sovyetler'e yönelmesi, Üçüncü Dünya Bloku içinde yer alınabileceğini söylüyor olması solun umurunda değildi ve hiç sorgulamadı. Halen de darbeci zihniyet ABD-Türkiye ilişkilerine böyle bakıyor. Hala büyük fotoğrafı görmüyor, "bebek-köpek" davaları misali olayları öne çıkartarak tam bir sefalet siyaseti izliyor.
Şimdi soralım, peki, 60 yıldır dünya bu kadar değişirken CHP ve soldaki darbe aşkı neden hiç değişmiyor?
Genetik bir problem olduğu çok açık... Bu yüzden ben de sözü, bu konuda yine yaklaşık 60 yıl önce ilk tespiti yapan ve bunu yaptığı için de darbeci solun gazabına uğrayan rahmetli İdris Küçükömer'e bırakıyorum:
"Türkiye'nin solcuları gericidir. Üretim güçlerinin gelişmesindenyana değillerdir, tek merkezli,yukardan aşağı otoriter bir örgütlenmeninsavunucusudurlar. Halkıyönetilecek sürü olarak görürler."
Ne kadar tanıdık değil mi? Hala aynı"darbeci zihniyetin" siyasette, medyadave aydın kesimde olması CHP'dençok solun sefaletini gösteriyor.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mahmut Övür
27 Mayıs ve solun sefaleti
27 Mayıs 1960 askeri darbenin üzerinden 60 yıl geçmesine rağmen hala CHP ve çevresindeki aydınlar o darbeye darbe diyemiyor. Bu aslında çok şaşırtıcı değil. Çünkü CHP'nin tek parti dönemindeki toplumu "zorla" dönüştürme siyasetiyle uyumlu bir yaklaşım. Bu yüzden CHP, tıpkı ABD gibi her darbeyi hep destekledi.
Şaşırtıcı olan; CHP dışı sol, sosyalist yapıların da büyük oranda darbeci olması... O gün de, bugün de solun çok küçük bir kesimi hariç, hepsi 27 Mayıs'a "devrim" dedi ve destekledi.
Birkaç gün önce Ufuk Uras şöyle bir tweet attı:
"60'lı yılların ortamında 27 Mayıs'ı faşist bir darbe olarak değerlendiren, soldaki tek kişi İbrahim Kaypakkaya'ydı ve bütün 27 Mayısçı sol onu tecrit etmiş ve görmezden gelmeyi tercih etmişti."
Bu doğruydu çünkü solda birkaç siyasi aktör dışında darbeye karşı çıkan yoktu. Bırakın darbenin arkasında ABD'nin olmasını, darbeci Milli Birlik Komitesi'nin "NATO ve CENTO'ya hatta ABD'yle askeri anlaşmalara bağlıyız" demesine rağmen o günün TKP'si bile 27 Mayıs'ı coşkuyla karşıladı.
Toplumun değerleriyle daha barışık görünen Dr. Hikmet Kıvılcımlı ise darbecileri "Kuvayı Milliye"ci olarak niteliyordu:
"Tarihimizde daima kuvvetle çarpan kalbimizdeki yiğit ordumuzun kötülüğe başkaldırısını selamlarız. İkinci Kuvayı Milliye Gazamız kutlu olsun. Gerçek demokraside Allah yanıltmasın."
Ünlü yazar Aziz Nesin'in tavrı da farklı değildi. O da darbeci subaylara adeta yalvararak "4 yıl daha iktidarda kalın" diyordu.
Sol darbeye övgü dizdiği gibi darbenin arkasında ABD'nin olduğu gerçeğini de sakladı ve görmezden geldi. Tıpkı CHP'nin 15 Temmuz'da yaptığı gibi.
Belki de bunda İsmet Paşa'nın 1946'dan sonra ABD'yle yaptığı askeri anlaşmalar ve Marshall yardımlarının etkisi vardı. Bu ilişkiyi DP de hiç sorgulamadan kabul etti.
Hatta bu ilişki NATO'ya girişten sonra kurulan "Seferberlik Tetkik Dairesi"nin Sovyetler'e ve demokratik gelişmelere karşı örgütlenmesiyle daha vahim bir noktaya taşındı.
O vahamet, 27 Mayıs darbesini yapanların, ABD'de "Gayri Nizami Harp" eğitimi alan o subaylar olmasıyla daha net anlaşıldı. Bir yanda darbe hazırlığı yapan subaylar öte yanda CIA'nın kontrolünde olan Milli İstihbarat Teşkilatı.
27 Mayıs darbesi bu zeminde gerçekleşti. Böyle bir darbeden ABD'nin haberinin olmaması mümkün mü? CHP ve sol işin bu yanına hiç bakmadı ve "Amerikancı DP" devrildi diye sevindiler. Oysa ABD, askeri ve kredi yardımlarını kesmiş, gazetelerde ise sürekli DP karşıtı haberler çıkartıyordu. Doların 2 liradan 9 liraya çıkması da bu stratejinin bir sonucuydu. Menderes'in Sovyetler'e yönelmesi, Üçüncü Dünya Bloku içinde yer alınabileceğini söylüyor olması solun umurunda değildi ve hiç sorgulamadı. Halen de darbeci zihniyet ABD-Türkiye ilişkilerine böyle bakıyor. Hala büyük fotoğrafı görmüyor, "bebek-köpek" davaları misali olayları öne çıkartarak tam bir sefalet siyaseti izliyor.
Şimdi soralım, peki, 60 yıldır dünya bu kadar değişirken CHP ve soldaki darbe aşkı neden hiç değişmiyor?
Genetik bir problem olduğu çok açık... Bu yüzden ben de sözü, bu konuda yine yaklaşık 60 yıl önce ilk tespiti yapan ve bunu yaptığı için de darbeci solun gazabına uğrayan rahmetli İdris Küçükömer'e bırakıyorum:
"Türkiye'nin solcuları gericidir. Üretim güçlerinin gelişmesinden yana değillerdir, tek merkezli, yukardan aşağı otoriter bir örgütlenmenin savunucusudurlar. Halkı yönetilecek sürü olarak görürler."
Ne kadar tanıdık değil mi? Hala aynı "darbeci zihniyetin" siyasette, medyada ve aydın kesimde olması CHP'den çok solun sefaletini gösteriyor.