Adana, eskisi kadar değilse de sanayi ve üretim açısından olduğu kadar nüfus açısından hâlâ bölgenin en önemli ve etkili şehri... Ancak geçmişte sanayide yakaladığı başarıyı sürdürememesi şehrin öncü kimliğini gölgelemiş durumda. Siyaset açısından ise bugün mecliste temsil edilen tüm partilerin Adana'da etkili olması Adana'yı deyim yerindeyse nev-i şahsına münhasır bir şehir yapıyor. AK Parti, CHP, MHP ve HDP yaklaşık 10'ar puan arayla birbirini izliyor.
Referanduma giderken bu tablo biraz değişmiş durumda. HDP son dönemde sivil siyaset adına şiddet ve terörle arasına mesafe koyamayarak irtifa kaybederken, MHP'de ise Türkiye genelinden biraz fazla bir yarılma söz konusu. Referandumu Adana'da belirsizleştiren de bu iki partinin durumu.
Özellikle de MHP tabanı referandumun hangi yöne kayacağında ciddi rol oynayacak.
Ama ilginç olan, HDP'nin sivil siyaset yanlıları "evet"e yakın dururken, MHP'nin muhalifleri "hayır"a sıcak bakıyor. İki partideki kaymanın oranı referandumun seyrini belirleyecek.
Bu noktada en dikkat çeken şey, MHP'li Büyükşehir Belediye Başkanı ve birkaç ilçe belediye başkanının MHP içi muhalefete yakın durmaları ve genel merkez siyaseti doğrultusunda açık bir çalışma yapmamaları. Aslında 'hayır' için de görünür bir çalışmaları yok ama el altından o yönde çalıştıkları algısı çok yaygın.
Bu sonuç, MHP Genel Başkanı DevletBahçeli'nin henüz Adana'ya gelmemesinin de nedeni olarak gösteriliyor. Kısaca Adana'da durum belirsiz ama "Evet"çilerin bir umudu var. Cuma günü miting yapacak olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Adanalılara seslenmesi... Durumu bu konuşma netleştirecek.
Bir de kadınların performansı... Sabah Gazetesi Yazarlar Kulübü'nden Doç. Dr. FahrettinAltun, Şeref Oğuz, Serdar Karagöz ve Ozan Ceyhun'la birlikte katıldığımız panele özellikle kadınların yoğun ilgisi hepimizin dikkatini çekti. Bu durumu Adana'da sonucu kadınların belirleyeceği biçiminde yorumlayanlar oldu.
Aslında bu tespit sadece Adana'ya özgü de değil, ilginçtir bu referandumda tüm Türkiye'de kadınlar çok daha etkin rol oynuyor. Gittiğimiz her yerde benzer hareketlilik var. Bu da referandumun sürprizi olacak.
Yolsuzluk, usulsüzlük ve THK'nın sonu
Türk Hava Kurumu (THK), son yıllarda derin bir kriz yaşıyor. Adı yolsuzluklarla kirletilen, eski yönetimi yargılanan kurum tehlikeli bir süreçte. Kurumun üniversitesi bile inanılmaz usulsüzlüklerle anılıyor. Olup bitenleri, medyaya yansıyanları akılla izah etmek zor. Bugünkü yönetim, kurumla ilgili algıyı değiştiremediği gibi düştüğü derin krizden de çıkartamadı.
İşte tam bu noktada ilginç bir gelişme yaşandı. Gençlik ve Spor Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı'na ilginç bir yazı gönderdi. Yazıda kısaca, sportif havacılık görevlerinin artık THK tarafından yürütülmeyeceği hükmü yer alıyor ve şöyle deniyordu: "Buna göre, sportif havacılıkalanında Türkiye genelindeki tümkoordinasyonu ve uluslararası iştiraklerigerçekleştirmeye Türkiye Hava SporlarıFederasyonu tek başına ve tam yetkili." Yazı şu uyarıyla bitiyordu: "Bu görevlerin kısmendahi olsa, dernek statüsündeki THKtarafından yerine getirilmesi mevzuataaykırılık teşkil edecektir."
Bu kararın tercümesi şu: THK artık sportif havacılık faaliyeti yapamayacak. Bu aslında doğal ve zorunlu bir son. Çünkü onca yolsuzluk ve usulsüzlükle adı kirletilen ve güven erozyonu yaşayan THK, artık yönetilemiyordu. Bakanlığın bu kararı valiliklere, belediyelere ve tüm kurumlara iletildi. Karara THK yönetimi beklendiği gibi tepki verdi ama işe yarar mı bilemem. Bildiğim tek şey şu sorunun cevabının hâlâ verilmediği:
Bu tarihi kurum nasıl bu hale düşürüldü ve neden düzeltilemedi? Bu sorunun cevabını aramayı sürdüreceğiz.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mahmut Övür
Adana’da referandumun kaderi
Adana, eskisi kadar değilse de sanayi ve üretim açısından olduğu kadar nüfus açısından hâlâ bölgenin en önemli ve etkili şehri... Ancak geçmişte sanayide yakaladığı başarıyı sürdürememesi şehrin öncü kimliğini gölgelemiş durumda. Siyaset açısından ise bugün mecliste temsil edilen tüm partilerin Adana'da etkili olması Adana'yı deyim yerindeyse nev-i şahsına münhasır bir şehir yapıyor. AK Parti, CHP, MHP ve HDP yaklaşık 10'ar puan arayla birbirini izliyor.
Referanduma giderken bu tablo biraz değişmiş durumda. HDP son dönemde sivil siyaset adına şiddet ve terörle arasına mesafe koyamayarak irtifa kaybederken, MHP'de ise Türkiye genelinden biraz fazla bir yarılma söz konusu. Referandumu Adana'da belirsizleştiren de bu iki partinin durumu.
Özellikle de MHP tabanı referandumun hangi yöne kayacağında ciddi rol oynayacak.
Ama ilginç olan, HDP'nin sivil siyaset yanlıları "evet"e yakın dururken, MHP'nin muhalifleri "hayır"a sıcak bakıyor. İki partideki kaymanın oranı referandumun seyrini belirleyecek.
Bu noktada en dikkat çeken şey, MHP'li Büyükşehir Belediye Başkanı ve birkaç ilçe belediye başkanının MHP içi muhalefete yakın durmaları ve genel merkez siyaseti doğrultusunda açık bir çalışma yapmamaları. Aslında 'hayır' için de görünür bir çalışmaları yok ama el altından o yönde çalıştıkları algısı çok yaygın.
Bu sonuç, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin henüz Adana'ya gelmemesinin de nedeni olarak gösteriliyor. Kısaca Adana'da durum belirsiz ama "Evet"çilerin bir umudu var. Cuma günü miting yapacak olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Adanalılara seslenmesi...
Durumu bu konuşma netleştirecek.
Bir de kadınların performansı... Sabah Gazetesi Yazarlar Kulübü'nden Doç. Dr. FahrettinAltun, Şeref Oğuz, Serdar Karagöz ve Ozan Ceyhun'la birlikte katıldığımız panele özellikle kadınların yoğun ilgisi hepimizin dikkatini çekti. Bu durumu Adana'da sonucu kadınların belirleyeceği biçiminde yorumlayanlar oldu.
Aslında bu tespit sadece Adana'ya özgü de değil, ilginçtir bu referandumda tüm Türkiye'de kadınlar çok daha etkin rol oynuyor. Gittiğimiz her yerde benzer hareketlilik var. Bu da referandumun sürprizi olacak.
Yolsuzluk, usulsüzlük ve THK'nın sonu
Türk Hava Kurumu (THK), son yıllarda derin bir kriz yaşıyor. Adı yolsuzluklarla kirletilen, eski yönetimi yargılanan kurum tehlikeli bir süreçte. Kurumun üniversitesi bile inanılmaz usulsüzlüklerle anılıyor. Olup bitenleri, medyaya yansıyanları akılla izah etmek zor. Bugünkü yönetim, kurumla ilgili algıyı değiştiremediği gibi düştüğü derin krizden de çıkartamadı.
İşte tam bu noktada ilginç bir gelişme yaşandı. Gençlik ve Spor Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı'na ilginç bir yazı gönderdi. Yazıda kısaca, sportif havacılık görevlerinin artık THK tarafından yürütülmeyeceği hükmü yer alıyor ve şöyle deniyordu: "Buna göre, sportif havacılık alanında Türkiye genelindeki tüm koordinasyonu ve uluslararası iştiraklerigerçekleştirmeye Türkiye Hava Sporları Federasyonu tek başına ve tam yetkili." Yazı şu uyarıyla bitiyordu: "Bu görevlerin kısmen dahi olsa, dernek statüsündeki THK tarafından yerine getirilmesi mevzuata aykırılık teşkil edecektir."
Bu kararın tercümesi şu: THK artık sportif havacılık faaliyeti yapamayacak. Bu aslında doğal ve zorunlu bir son. Çünkü onca yolsuzluk ve usulsüzlükle adı kirletilen ve güven erozyonu yaşayan THK, artık yönetilemiyordu. Bakanlığın bu kararı valiliklere, belediyelere ve tüm kurumlara iletildi. Karara THK yönetimi beklendiği gibi tepki verdi ama işe yarar mı bilemem. Bildiğim tek şey şu sorunun cevabının hâlâ verilmediği:
Bu tarihi kurum nasıl bu hale düşürüldü ve neden düzeltilemedi? Bu sorunun cevabını aramayı sürdüreceğiz.