Bilen bilir. YÖK'ün Türkiye'de bugüne kadar yazılan tezlere ulaşabileceğimiz bir sayfası var. (tez.yok.gov.tr) Geçenlerde bu siteye girdim ve search kısmına “Başkanlık Sistemi” yazdım. İlgili ilgisiz karşıma tam tamına 66 tane tez çıktı. Yani Türkiye'de akademisyenlerimizin başkanlık sistemiyle ilgili yayınlamış olduğu yüksek lisans/doktora tezlerinin sayısı 66'yı geçmiyor. (Bu konu üzerinde hala tez aşamasında olanlardan af diliyorum) Belki akademisyenlerimizin ilgisini çekmemiştir, belki de vakti zamanında popüler kültürün trendlerine takılıp başkanlık sistemiyle ilgili olarak çalışmayı uygun görmemişlerdir. (Başkanlık Sistemi'yle ilgili çalışmalar yapan çok değerli akademisyenleri es geçiyorum) Bilemem. *** Türkiye'de yaklaşık 1-1,5 senedir en fazla dillendirilen ama bir o kadar da en fazla yanlış bilinen konulardan birisi kuşkusuz başkanlık sistemi. Özellikle Selahattin Demirtaş'ın 7 Haziran seçimlerinden önce “Seni Başkan Yaptırmayacağız” çıkışıyla başlayan bu konu Paralel, Doğan ve PKK medyası tarafından bir tür algı operasyonuna malzeme edilince halkın da kafasının karıştığını ve başkanlık sistemini yanlış anladığını söylesek pek de yanılmayız. Hele de Demirtaş'ın bu çıkışına karşılık olarak AK Parti'nin seçim meydanlarında konuyu sahiplenmeyişi, başkanlık sistemi lafını ağzına almayışı ve Erdoğan'ın Gezi ve 17-25 Aralık Darbeleri'nde olduğu gibi sahalarda yalnız bırakılışı konunun yanlış bir şekilde dallanıp budaklanmasına hizmet etti. 7 Haziran ile 1 Kasım arasındaki süreç Türkiye'nin yaşamış en kötü bunalım süreçlerinden biriydi ama halkın sağduyusu ve sessiz çığlıyla 1 Kasım'da AK Parti ezici bir çoğunlukla iktidarı aldı. Sonrası ise günümüzü oluşturuyor. *** Şimdi… 1 Kasım'dan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın “Artık bundan sonraki dönem sonuç alma dönemidir” diyerek kastettiği Sivil Anayasa ve Başkanlık Sistemi konularında AK Parti'nin özellikle son zamanlarda geri kaldığını düşünüyorum. Özellikle de başkanlık sistemi konusunda. Her şeyden önce AK Parti başkanlık sistemi konusunu tartışmaya açmalı, bu konuyla ilgili olarak hükümet programında da olduğu gibi kısa, yalın ve net cümlelerle halka başkanlık sistemini anlatacak projeler üretmeli ve bu konuyu gündemde tutarak bakkalından akademisyenine, manavından doktoruna her türlü kişiye ulaştırmak için elinden gelen çabayı göstermelidir. 7 Haziran'daki AK Parti'nin vaatleri arasında olan başkanlık sisteminin metnini Ahmet Davutoğlu bizzat yazdığını söylemişti ama bu konuyla alakalı olarak geçtiğimiz günlerde vaat programını açıklarken sivil anayasadan bahsetmişti ama başkanlık sistemiyle alakalı olarak bir cümle söylememişti. Bunun sebebini elbette bilmiyorum. Lakin yerine getirilecek olan ekonomik vaatler kadar, Alevilerle ilgili olarak yapılması gereken elzem şeyler kadar sivil anayasa ve başkanlık sistemi de önemlidir. *** Eğri oturalım doğru konuşalım… Şuanda halk başkanlık sisteminin tek bir kişinin ağzından ne çıkarsa o olacağına inanıyor. Bunun bir diktatörlük getireceğine dair algı halkın azımsanmayacak bir kesiminde var. Bunu kırmanın yolu ise AK Parti'nin bu konuyu tartışmaya açması ve sahiplenmesinden geçiyor. 7 Haziran'dan önce AK Parti'nin bu konuyla alakalı olarak tek bir argüman üretememesi, konunun üstünde duramaması hatta medyadaki bazı kalemlerin de gazına gelip “başkanlık sisteminin sırası değil” laflarına kanması bu durumun yanlış anlaşılmasına sebep oluşturdu. Memlekette yoldan geçen arabalara kadar her türlü panel yapılırken, AK Parti'ye yakın sivil toplum kuruluşlarının ve AK Parti'nin başkanlık sistemiyle alakalı olarak tek bir panel düzenleyememesi, yurdun dört bir yanında konuşulmasını sağlayacak şekilde teşkilatlarını bu konuda yeterince bilgilendirmemesi durumun hala 7 Haziran'dan önceki gibi olduğunu ne yazık ki şuan için bize gösteriyor. *** 1 Kasım'dan sonra yaşanan dış politikadaki değişiklikler belki iç meselelerimize odaklanmamızı geciktirdi ama artık Türkiye'nin de bu tuzağa düşmeyip kendi iç meselelerini de bir yandan halledip dış politikada tam bir bağımsız aktör olarak durmasının da temelini sivil anayasa hazırlıkları ve başkanlık sistemi oluşturuyor. Hatırlamakta fayda var ki HDP'nin “Seni Başkan Yaptırmayacağız” çıkışı sadece HDP-Kandil temalı bir şey değildi, onları taşeron olarak kullanan küresel güçlerin Türkiye'deki hedeflerinden birisiydi. Erdoğan'ı başkan yaptırmamak adına dış basında yapılan sayısız provokasyon içeren haberler bu durumun kanıtını oluşturmak için yetiyor da artıyor bile. *** Bundan sonra ki dönemde AK Parti teşkilatıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla, toplumun her katmanından kişiyle başkanlık sistemini tartışmaya açmalı ve bunu gündemde tutmak için elinden geleni yapmalıdır. Tabi bu noktada birilerinin gazını almak için aylarca CHP ile koalisyonun nasıl da hayırlara vesile olacağını anlatanların, kutuplaştık yaygaralarıyla uzlaşmayı koalisyonda arayanların başkanlık sistemiyle ilgili fikirleri çok da olumlu olmayacaktır. Lakin ben de dahil olmak üzere azımsanmayacak bir kitle de başkanlık sistemi vaadinin yerine getirileceğine olan inancından dolayı AK Parti'ye oyunu verdi. Onun için “başkanlık sisteminin sırası değil” diyenler hangi amaçla diyorlar bilmiyorum ama dedikleri şey de pek aslı astarı olmayan bir şey olduğu gibi konunun tartışılmasını da yekten kapatan bir şey. Bundan sonraki dönem sonuç alma dönemiyse bu konuyu konuşmak, konu açılınca konuyu savuşturmamak ve icraat için de yol güzergahını belirlemek gerekiyor. Sizce de öyle değil mi?
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ekin Gün
AK Parti Başkanlık Sistemi’ni neden konuşmuyor?
Bilen bilir. YÖK'ün Türkiye'de bugüne kadar yazılan tezlere ulaşabileceğimiz bir sayfası var. (tez.yok.gov.tr)
Geçenlerde bu siteye girdim ve search kısmına “Başkanlık Sistemi” yazdım.
İlgili ilgisiz karşıma tam tamına 66 tane tez çıktı.
Yani Türkiye'de akademisyenlerimizin başkanlık sistemiyle ilgili yayınlamış olduğu yüksek lisans/doktora tezlerinin sayısı 66'yı geçmiyor. (Bu konu üzerinde hala tez aşamasında olanlardan af diliyorum)
Belki akademisyenlerimizin ilgisini çekmemiştir, belki de vakti zamanında popüler kültürün trendlerine takılıp başkanlık sistemiyle ilgili olarak çalışmayı uygun görmemişlerdir. (Başkanlık Sistemi'yle ilgili çalışmalar yapan çok değerli akademisyenleri es geçiyorum)
Bilemem.
***
Türkiye'de yaklaşık 1-1,5 senedir en fazla dillendirilen ama bir o kadar da en fazla yanlış bilinen konulardan birisi kuşkusuz başkanlık sistemi.
Özellikle Selahattin Demirtaş'ın 7 Haziran seçimlerinden önce “Seni Başkan Yaptırmayacağız” çıkışıyla başlayan bu konu Paralel, Doğan ve PKK medyası tarafından bir tür algı operasyonuna malzeme edilince halkın da kafasının karıştığını ve başkanlık sistemini yanlış anladığını söylesek pek de yanılmayız.
Hele de Demirtaş'ın bu çıkışına karşılık olarak AK Parti'nin seçim meydanlarında konuyu sahiplenmeyişi, başkanlık sistemi lafını ağzına almayışı ve Erdoğan'ın Gezi ve 17-25 Aralık Darbeleri'nde olduğu gibi sahalarda yalnız bırakılışı konunun yanlış bir şekilde dallanıp budaklanmasına hizmet etti.
7 Haziran ile 1 Kasım arasındaki süreç Türkiye'nin yaşamış en kötü bunalım süreçlerinden biriydi ama halkın sağduyusu ve sessiz çığlıyla 1 Kasım'da AK Parti ezici bir çoğunlukla iktidarı aldı.
Sonrası ise günümüzü oluşturuyor.
***
Şimdi…
1 Kasım'dan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın “Artık bundan sonraki dönem sonuç alma dönemidir” diyerek kastettiği Sivil Anayasa ve Başkanlık Sistemi konularında AK Parti'nin özellikle son zamanlarda geri kaldığını düşünüyorum.
Özellikle de başkanlık sistemi konusunda.
Her şeyden önce AK Parti başkanlık sistemi konusunu tartışmaya açmalı, bu konuyla ilgili olarak hükümet programında da olduğu gibi kısa, yalın ve net cümlelerle halka başkanlık sistemini anlatacak projeler üretmeli ve bu konuyu gündemde tutarak bakkalından akademisyenine, manavından doktoruna her türlü kişiye ulaştırmak için elinden gelen çabayı göstermelidir.
7 Haziran'daki AK Parti'nin vaatleri arasında olan başkanlık sisteminin metnini Ahmet Davutoğlu bizzat yazdığını söylemişti ama bu konuyla alakalı olarak geçtiğimiz günlerde vaat programını açıklarken sivil anayasadan bahsetmişti ama başkanlık sistemiyle alakalı olarak bir cümle söylememişti.
Bunun sebebini elbette bilmiyorum. Lakin yerine getirilecek olan ekonomik vaatler kadar, Alevilerle ilgili olarak yapılması gereken elzem şeyler kadar sivil anayasa ve başkanlık sistemi de önemlidir.
***
Eğri oturalım doğru konuşalım…
Şuanda halk başkanlık sisteminin tek bir kişinin ağzından ne çıkarsa o olacağına inanıyor. Bunun bir diktatörlük getireceğine dair algı halkın azımsanmayacak bir kesiminde var.
Bunu kırmanın yolu ise AK Parti'nin bu konuyu tartışmaya açması ve sahiplenmesinden geçiyor.
7 Haziran'dan önce AK Parti'nin bu konuyla alakalı olarak tek bir argüman üretememesi, konunun üstünde duramaması hatta medyadaki bazı kalemlerin de gazına gelip “başkanlık sisteminin sırası değil” laflarına kanması bu durumun yanlış anlaşılmasına sebep oluşturdu.
Memlekette yoldan geçen arabalara kadar her türlü panel yapılırken, AK Parti'ye yakın sivil toplum kuruluşlarının ve AK Parti'nin başkanlık sistemiyle alakalı olarak tek bir panel düzenleyememesi, yurdun dört bir yanında konuşulmasını sağlayacak şekilde teşkilatlarını bu konuda yeterince bilgilendirmemesi durumun hala 7 Haziran'dan önceki gibi olduğunu ne yazık ki şuan için bize gösteriyor.
***
1 Kasım'dan sonra yaşanan dış politikadaki değişiklikler belki iç meselelerimize odaklanmamızı geciktirdi ama artık Türkiye'nin de bu tuzağa düşmeyip kendi iç meselelerini de bir yandan halledip dış politikada tam bir bağımsız aktör olarak durmasının da temelini sivil anayasa hazırlıkları ve başkanlık sistemi oluşturuyor.
Hatırlamakta fayda var ki HDP'nin “Seni Başkan Yaptırmayacağız” çıkışı sadece HDP-Kandil temalı bir şey değildi, onları taşeron olarak kullanan küresel güçlerin Türkiye'deki hedeflerinden birisiydi.
Erdoğan'ı başkan yaptırmamak adına dış basında yapılan sayısız provokasyon içeren haberler bu durumun kanıtını oluşturmak için yetiyor da artıyor bile.
***
Bundan sonra ki dönemde AK Parti teşkilatıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla, toplumun her katmanından kişiyle başkanlık sistemini tartışmaya açmalı ve bunu gündemde tutmak için elinden geleni yapmalıdır.
Tabi bu noktada birilerinin gazını almak için aylarca CHP ile koalisyonun nasıl da hayırlara vesile olacağını anlatanların, kutuplaştık yaygaralarıyla uzlaşmayı koalisyonda arayanların başkanlık sistemiyle ilgili fikirleri çok da olumlu olmayacaktır.
Lakin ben de dahil olmak üzere azımsanmayacak bir kitle de başkanlık sistemi vaadinin yerine getirileceğine olan inancından dolayı AK Parti'ye oyunu verdi.
Onun için “başkanlık sisteminin sırası değil” diyenler hangi amaçla diyorlar bilmiyorum ama dedikleri şey de pek aslı astarı olmayan bir şey olduğu gibi konunun tartışılmasını da yekten kapatan bir şey.
Bundan sonraki dönem sonuç alma dönemiyse bu konuyu konuşmak, konu açılınca konuyu savuşturmamak ve icraat için de yol güzergahını belirlemek gerekiyor.
Sizce de öyle değil mi?