Sapkın Papaz ve avanelerinin bu ülkede yapmak istedikleri darbe, milletten darbe yedi. Dünyada eşi benzeri görülmemiş bir direniş yaşandı. İnsanlar, tanka, topa elleriyle, bedenleriyle karşı durdurdu ki, bu tarihte eşi benzeri olmayan harikulade bir hadisedir.
Şimdi yeterince anladığımızı düşünmüyorum. Seneler geçtikçe bugün yaşadığımız bu harika direniş çok daha iyi anlaşılacaktır. Milletin nasıl bir darbeyi bastırdığını, hain askerleri nasıl bedenleriyle durdurduklarını daha iyi anlayacağız. Çocuklarımızın torunlarına anlatacağı bir destanları var artık. Bizler Çanakkale destanını görmedik ama atalarımız biz torunlarına bu muhteşem tarihi destanı bıraktı. Bizler de torunlarımıza asla unutamayacakları efsanelerle dolu bir destan bırakacağız. Emperyalizm 102 yıl önce Çanakkale'de denize döküldü ve yüz yıl sonra Çanakkale destanını yazanların torunları da emperyalizme tokadı 15 Temmuz 2016'da bastı. Bu kahpece darbe girişiminin ardından başlayan temizlikse, görünen o ki öyle hemen bitmeyecek. Devlet kurumlarına sızan hainlerin sayısı bin değil, 100 bin değil. Kırk yıldır bu habis ur devletin her katresine sızmış durumda. Dolayısıyla mücadele de meşakkatli olacak. Aziz milletin hatırasına hiç kimsenin helal getirmemesi ve ihanet etmemesi gerekiyor. Mücadele azim ve kararlılıkla devam etmeli. Sadece devlet kurumlarında değil, yaşamın her mecrasında, finans, ekonomi, STK, Dernek, yazılı-görsel medya ve özellikle de siyasette FETÖ'cü hinler varsa temizlenmeli. Siyaset ayağını özellikle önemsiyorum. Bakın 17-25 Aralık darbe girişimleri sonrası bazı FETÖ'cü işadamları kendilerini aklamak, kırmızı kitaptan çıkarmak için AK Partili siyasileri, devletin üst bürokratlarını kullanmaya çalıştılar-kullandılar. Kendilerini örtmek ve hainliklerine devam etmek için AK Partili referansları arkalarına alarak ihanete devam ettiler. AK Partili Bakan, Milletvekili, MKYK, MYK üyeleri her kim FETÖ teröristi yandaşlarına destek oluyorsa, referans oluyorsa, bu terör örgütünün yandaşı-taraftarıdır demektir. Kimsenin bu aziz millete ihanet etmeye hakkı yok. Malum bu FETÖ'cü teröristler devlet kurumlarına, özelliklede makamlara AK Partili referanslarla geldiler. 17-25 Aralık öncesine kimsenin itirazı olmasa bile, (Benim itirazım var) artık bu tarihler sonrası hangi AK Partili bu FETÖ teröristlerine destek oluyorsa haindir. Reisi öldürmek isteyen, Millete kurşun sıkan, uçaklarla meclisi ve emniyeti bombalayan, tanklarla terör estiren bu hain ve sapkın çete ve taraftarları yalnızlaştırılmalıdır. Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Dönüşüm Başkanı Tümgeneral Mehmet Dişli 15 Temmuz darbesinin aktörlerinden biri, eğer bu hin terörist amaçlarını gerçekleştirmiş olsalardı, abisi AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli'ye dokunabilecek miydi? Bana sorarsanız Şaban Dişli'nin artık o makamda oturmaması gerekiyor. Duygusallığa ve kadirşinaslık gösterenlere diyorum ki, bu hain örgüt milletimize saldırdı ve millet hainlerin cezalandırılmasını istiyor. Hiç kimsenin milletin hatırasına saygısızlık yapmaya hakkı yok. Egemenlik kayıtsız şartsız Milletinse, o halde millete saygı duyun. Bugün hiç kimsenin kimseye referans olma hakkı yok. Herkes bugün referanslarına daha dikkatli baksın ve kimseye ihanette referans olmasın. FETÖ'cüye FETÖ'cü diyemeyen herkes haindir ve ihanetin gölgesi her zaman üzerinde duracaktır. Reisi yalnız bırakmaya hiç kimsenin, özellikle de AK Parti Bakan ve Milletvekillerinin, Parti il Başkanlıklarının hakkı yoktur ve olamaz. Açıkçası bu süreç, AK parti için samimiyet sınavına dönüşecektir. Bu samimiyet sınavı, ya AK Partiyi bir on yıl daha iktidarda tutacak, ya da millet samimiyetsizlik görecek ve yolunu siyaseten ayıracaktır. O yüzden AK Parti'nin samimiyet testi çok da çetin geçecektir.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ali Osmanoğlu
AK Parti’nin samimiyet sınavı
Sapkın Papaz ve avanelerinin bu ülkede yapmak istedikleri darbe, milletten darbe yedi. Dünyada eşi benzeri görülmemiş bir direniş yaşandı. İnsanlar, tanka, topa elleriyle, bedenleriyle karşı durdurdu ki, bu tarihte eşi benzeri olmayan harikulade bir hadisedir.
Şimdi yeterince anladığımızı düşünmüyorum. Seneler geçtikçe bugün yaşadığımız bu harika direniş çok daha iyi anlaşılacaktır. Milletin nasıl bir darbeyi bastırdığını, hain askerleri nasıl bedenleriyle durdurduklarını daha iyi anlayacağız.
Çocuklarımızın torunlarına anlatacağı bir destanları var artık. Bizler Çanakkale destanını görmedik ama atalarımız biz torunlarına bu muhteşem tarihi destanı bıraktı. Bizler de torunlarımıza asla unutamayacakları efsanelerle dolu bir destan bırakacağız.
Emperyalizm 102 yıl önce Çanakkale'de denize döküldü ve yüz yıl sonra Çanakkale destanını yazanların torunları da emperyalizme tokadı 15 Temmuz 2016'da bastı.
Bu kahpece darbe girişiminin ardından başlayan temizlikse, görünen o ki öyle hemen bitmeyecek. Devlet kurumlarına sızan hainlerin sayısı bin değil, 100 bin değil. Kırk yıldır bu habis ur devletin her katresine sızmış durumda. Dolayısıyla mücadele de meşakkatli olacak.
Aziz milletin hatırasına hiç kimsenin helal getirmemesi ve ihanet etmemesi gerekiyor. Mücadele azim ve kararlılıkla devam etmeli.
Sadece devlet kurumlarında değil, yaşamın her mecrasında, finans, ekonomi, STK, Dernek, yazılı-görsel medya ve özellikle de siyasette FETÖ'cü hinler varsa temizlenmeli.
Siyaset ayağını özellikle önemsiyorum.
Bakın 17-25 Aralık darbe girişimleri sonrası bazı FETÖ'cü işadamları kendilerini aklamak, kırmızı kitaptan çıkarmak için AK Partili siyasileri, devletin üst bürokratlarını kullanmaya çalıştılar-kullandılar.
Kendilerini örtmek ve hainliklerine devam etmek için AK Partili referansları arkalarına alarak ihanete devam ettiler.
AK Partili Bakan, Milletvekili, MKYK, MYK üyeleri her kim FETÖ teröristi yandaşlarına destek oluyorsa, referans oluyorsa, bu terör örgütünün yandaşı-taraftarıdır demektir. Kimsenin bu aziz millete ihanet etmeye hakkı yok.
Malum bu FETÖ'cü teröristler devlet kurumlarına, özelliklede makamlara AK Partili referanslarla geldiler. 17-25 Aralık öncesine kimsenin itirazı olmasa bile, (Benim itirazım var) artık bu tarihler sonrası hangi AK Partili bu FETÖ teröristlerine destek oluyorsa haindir.
Reisi öldürmek isteyen, Millete kurşun sıkan, uçaklarla meclisi ve emniyeti bombalayan, tanklarla terör estiren bu hain ve sapkın çete ve taraftarları yalnızlaştırılmalıdır.
Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Dönüşüm Başkanı Tümgeneral Mehmet Dişli 15 Temmuz darbesinin aktörlerinden biri, eğer bu hin terörist amaçlarını gerçekleştirmiş olsalardı, abisi AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli'ye dokunabilecek miydi?
Bana sorarsanız Şaban Dişli'nin artık o makamda oturmaması gerekiyor. Duygusallığa ve kadirşinaslık gösterenlere diyorum ki, bu hain örgüt milletimize saldırdı ve millet hainlerin cezalandırılmasını istiyor. Hiç kimsenin milletin hatırasına saygısızlık yapmaya hakkı yok.
Egemenlik kayıtsız şartsız Milletinse, o halde millete saygı duyun. Bugün hiç kimsenin kimseye referans olma hakkı yok. Herkes bugün referanslarına daha dikkatli baksın ve kimseye ihanette referans olmasın.
FETÖ'cüye FETÖ'cü diyemeyen herkes haindir ve ihanetin gölgesi her zaman üzerinde duracaktır. Reisi yalnız bırakmaya hiç kimsenin, özellikle de AK Parti Bakan ve Milletvekillerinin, Parti il Başkanlıklarının hakkı yoktur ve olamaz.
Açıkçası bu süreç, AK parti için samimiyet sınavına dönüşecektir. Bu samimiyet sınavı, ya AK Partiyi bir on yıl daha iktidarda tutacak, ya da millet samimiyetsizlik görecek ve yolunu siyaseten ayıracaktır.
O yüzden AK Parti'nin samimiyet testi çok da çetin geçecektir.