Ak Parti kendi içinde yeni bir yenilenme sürecine giriyor. Yorulanların,heyecanını kaybedenlerin değişeceği,yerlerine daha aktif,değişimin verdiği enerjiyi hissettirecek,sorumluluk duygusuyla hareket edecek,bulunduğu yerde karşılığı olan kişilerin geleceği söyleniyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın işaret ettiği nokta AK Parti içinde yorulan heyecanı azalanların bir süre kenara çekilmesiydi.Eğer ki tam manasıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözleri muhatapları tarafınca idrak edilebilirse hiçbir sorun yaşanmaz.AK Parti'de ciddi manada hissedilen bir metal yorgunluğu var.Cumhurbaşkanı Erdoğan FETÖ terör örgütüne karşı ilk meşaleyi yaktığında yanında birkaç kişi dışında kimse yoktu.Önemli makamlarda bulunan devedişi gibi isimler suspus olmuştu önce havayı kokladılar, pozisyon kolladılar baktılar ki Sayın Erdoğan'ı millet dışında kimse deviremeyecek küt diye dümeni Sayın Erdoğan'a kırdılar.R.Tayyip Erdoğan'ın 'FETÖ'yle mücadelem de milletimden başka kimseyi yanımda görmedim' sözü AK Parti'deki bu yorgun,heyecanını kaybetmiş isimlere de verilmiş açık bir mesajdır.Sadece onlara da değil sorumluluk makamlarında bulunan herkesedir.17-25 Aralık darbe girişiminden sonra Sayın Erdoğan FETÖ terör örgütüne karşı tek başına savaştı sürekli uyarılar yaptı ancak yeterli destek verilmedi birileri sürekli fırsat kolladı Allah'ın izni milletin gayretiyle FETÖ terör örgütü ilk darbeyi yedi.Sayın Erdoğan sürekli yeni uyarılar yaptı FETÖ terör örgütünün kökünün kurutulması gerektiğini söyledi,yarı inanmışlar,yorulanlar,heyecanını kaybedenler bu uyarıları dikkate almadı hatta Sayın Erdoğan'ın çok sertleştiğini söyleyebilecek kadar haddi aşıp gevşek davrandılar.Sonuç ; 15 Temmuz darbe girişimi oldu bu devleti ve milleti yine Allah korudu.250 şehit verildi ,binlerce gazimiz oldu.Şehit ve Gazilerimizin kanı FETÖ mücadelesinde susan,sessiz kalan,sorumluluk almayanların mezara kadar takipçisi olur. Bazı isimler belli köşebaşlarını tutmuşlar ne bırakıyorlar yeniler gelsin ne kendileri gidiyorlar.Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tek güç aldığı yer millettir ve 15 Temmuz darbesinde bu milletin gücü ve Erdoğan'a olan sevgisi net bir şekilde görülmüştür.AK Parti teşkilatlarının bu değişim sürecindeki sorumluları son derece dikkatli olmalıdır.FETÖ terör örgütünün sinsiliği asla unutulmamalıdır.Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanına yaver sokabilen bir örgüt sorumluluk almayan pasif davranan bir teşkilat başkanını ne hale getirir ? Şuana kadarki gelinen süreçte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın işaret ettiği hassasiyetlerin layıkıyla dikkate alınmadığı görülüyor.Tüm yükü her zaman olduğu gibi Sayın Erdoğan'a bırakmışlar sorumluluktan kaçıyorlar. FETÖ'yle mücadele korkarak sinerek yapılmaz.FETÖ terör örgütü mensuplarının mahkemelerdeki savunmalarını görüyorsunuz kamera kayıtlarında net bir şekilde görülen vatanhaini 'hayır ben orada yoktum ' diyor.Hepsi tornadan çıkmış gibi aynı ifadeyi veriyor.Buradan verilen mesaj 'biz hala birlikteyiz, güçlüyüz,dağılmadık' mesajıdır.Şimdi elleri kelepçeli hapishane köşesinde çürüyecek bir terörist böyle ifade veriyorsa dışarda kalmayı başarmış kendisini gizleyen terörist neler söyler düşünün bakalım ? FETÖ terör örgütü mensuplarında müthiş bir yalan söyleyebilme kabiliyeti var. Sürekli mazlumu oynuyorlar, yalanda sınır tanımazlar,para için herşeyi yaparlar.
AK Parti'nin kaderini belirleyecek bu teşkilat değişiminde sorumlular incelemelerini çok dikkatli yapmalıdırlar.17-25 Aralıkta kim nasıl hareket etmiş incelendiğinde referans olabilir.15 Temmuz'da bazı FETÖ'cü teröristlerde demokrasi nöbetlerine katıldı bu noktayı da unutmayalım.Sanılmasın ki önlerine gelen her CV doğru.Geçmişte yaşanan bir örneği vereyim şuan mevcutta bulunan bir il başkanına öyle bir CV hazırlamışlar ki adamı değil il başkanı,bu CV'yle bakan yaparsın her bir satırı yalanlarla dolu bu CV adamı il başkanı yaptı. Ve bu şahıs her yerde 'bana bu görevi Sayın Erdoğan verdi' diyerek açıklarını gizliyor hedef şaşırtıyor.Herkesi korkutuyor,sindiriyor ama kendisinden yetkili üst düzey birisini gördü mü mazlumu oynayıp salağa yatmayı çok iyi biliyor.
Sadece AK Parti'de siyaset yapanlar değil siyasetle az çok uğraşan herkes şunu çok iyi bilir ki tüm il başkanlarını genelbaşkanlar belirler.Yani bu şahsın dediği kendisine özel bir durum değildir. O dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan Başbakandı dolayısı ile AK Parti genelbaşkanıydı O belirledi. Ancak burada asıl nokta bu değil. Bu zatın kendini pazarlaması etrafa kendisini olduğundan çok farklı göstermesi sanki Cumhurbaşkanı Erdoğan'la 24 saat görüşüyormuş izlenimi vermesine inanılıyor olmasıdır acı hazin olan.
AK Parti teşkilat genelbaşkanı Mustafa Ataş bu bunları incelemelidir,sorumluluk almalıdır.Bu kadar sessizlik kabul edilemez derinlemesine düşünülmeli araştırılmalıdır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın görev verdiği Sayın Süleyman Soylu bulunduğu her makamın hakkını vermiştir,değişim yapmaktan sorumluluk almaktan asla kaçmamıştır.İşte bu sebepten dolayı bugün içişleri bakanıdır ve hakkını vererek bu makamda bulunuyor.Kabine değişikliği yapılacağında değişmeyecek ilk isimlerden sayıldı.Bunlar kolay olmuyor gece gündüz çalışmakla sorumluluk almakla oluyor.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Barış Aydın
AK Parti ruhunu yorgunlar taşıyabilir mi?
Ak Parti kendi içinde yeni bir yenilenme sürecine giriyor. Yorulanların,heyecanını kaybedenlerin değişeceği,yerlerine daha aktif,değişimin verdiği enerjiyi hissettirecek,sorumluluk duygusuyla hareket edecek,bulunduğu yerde karşılığı olan kişilerin geleceği söyleniyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın işaret ettiği nokta AK Parti içinde yorulan heyecanı azalanların bir süre kenara çekilmesiydi.Eğer ki tam manasıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözleri muhatapları tarafınca idrak edilebilirse hiçbir sorun yaşanmaz.AK Parti'de ciddi manada hissedilen bir metal yorgunluğu var.Cumhurbaşkanı Erdoğan FETÖ terör örgütüne karşı ilk meşaleyi yaktığında yanında birkaç kişi dışında kimse yoktu.Önemli makamlarda bulunan devedişi gibi isimler suspus olmuştu önce havayı kokladılar, pozisyon kolladılar baktılar ki Sayın Erdoğan'ı millet dışında kimse deviremeyecek küt diye dümeni Sayın Erdoğan'a kırdılar.R.Tayyip Erdoğan'ın 'FETÖ'yle mücadelem de milletimden başka kimseyi yanımda görmedim' sözü AK Parti'deki bu yorgun,heyecanını kaybetmiş isimlere de verilmiş açık bir mesajdır.Sadece onlara da değil sorumluluk makamlarında bulunan herkesedir.17-25 Aralık darbe girişiminden sonra Sayın Erdoğan FETÖ terör örgütüne karşı tek başına savaştı sürekli uyarılar yaptı ancak yeterli destek verilmedi birileri sürekli fırsat kolladı Allah'ın izni milletin gayretiyle FETÖ terör örgütü ilk darbeyi yedi.Sayın Erdoğan sürekli yeni uyarılar yaptı FETÖ terör örgütünün kökünün kurutulması gerektiğini söyledi,yarı inanmışlar,yorulanlar,heyecanını kaybedenler bu uyarıları dikkate almadı hatta Sayın Erdoğan'ın çok sertleştiğini söyleyebilecek kadar haddi aşıp gevşek davrandılar.Sonuç ; 15 Temmuz darbe girişimi oldu bu devleti ve milleti yine Allah korudu.250 şehit verildi ,binlerce gazimiz oldu.Şehit ve Gazilerimizin kanı FETÖ mücadelesinde susan,sessiz kalan,sorumluluk almayanların mezara kadar takipçisi olur. Bazı isimler belli köşebaşlarını tutmuşlar ne bırakıyorlar yeniler gelsin ne kendileri gidiyorlar.Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tek güç aldığı yer millettir ve 15 Temmuz darbesinde bu milletin gücü ve Erdoğan'a olan sevgisi net bir şekilde görülmüştür.AK Parti teşkilatlarının bu değişim sürecindeki sorumluları son derece dikkatli olmalıdır.FETÖ terör örgütünün sinsiliği asla unutulmamalıdır.Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanına yaver sokabilen bir örgüt sorumluluk almayan pasif davranan bir teşkilat başkanını ne hale getirir ? Şuana kadarki gelinen süreçte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın işaret ettiği hassasiyetlerin layıkıyla dikkate alınmadığı görülüyor.Tüm yükü her zaman olduğu gibi Sayın Erdoğan'a bırakmışlar sorumluluktan kaçıyorlar. FETÖ'yle mücadele korkarak sinerek yapılmaz.FETÖ terör örgütü mensuplarının mahkemelerdeki savunmalarını görüyorsunuz kamera kayıtlarında net bir şekilde görülen vatanhaini 'hayır ben orada yoktum ' diyor.Hepsi tornadan çıkmış gibi aynı ifadeyi veriyor.Buradan verilen mesaj 'biz hala birlikteyiz, güçlüyüz,dağılmadık' mesajıdır.Şimdi elleri kelepçeli hapishane köşesinde çürüyecek bir terörist böyle ifade veriyorsa dışarda kalmayı başarmış kendisini gizleyen terörist neler söyler düşünün bakalım ? FETÖ terör örgütü mensuplarında müthiş bir yalan söyleyebilme kabiliyeti var. Sürekli mazlumu oynuyorlar, yalanda sınır tanımazlar,para için herşeyi yaparlar.
AK Parti'nin kaderini belirleyecek bu teşkilat değişiminde sorumlular incelemelerini çok dikkatli yapmalıdırlar.17-25 Aralıkta kim nasıl hareket etmiş incelendiğinde referans olabilir.15 Temmuz'da bazı FETÖ'cü teröristlerde demokrasi nöbetlerine katıldı bu noktayı da unutmayalım.Sanılmasın ki önlerine gelen her CV doğru.Geçmişte yaşanan bir örneği vereyim şuan mevcutta bulunan bir il başkanına öyle bir CV hazırlamışlar ki adamı değil il başkanı,bu CV'yle bakan yaparsın her bir satırı yalanlarla dolu bu CV adamı il başkanı yaptı. Ve bu şahıs her yerde 'bana bu görevi Sayın Erdoğan verdi' diyerek açıklarını gizliyor hedef şaşırtıyor.Herkesi korkutuyor,sindiriyor ama kendisinden yetkili üst düzey birisini gördü mü mazlumu oynayıp salağa yatmayı çok iyi biliyor.
Sadece AK Parti'de siyaset yapanlar değil siyasetle az çok uğraşan herkes şunu çok iyi bilir ki tüm il başkanlarını genelbaşkanlar belirler.Yani bu şahsın dediği kendisine özel bir durum değildir. O dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan Başbakandı dolayısı ile AK Parti genelbaşkanıydı O belirledi. Ancak burada asıl nokta bu değil. Bu zatın kendini pazarlaması etrafa kendisini olduğundan çok farklı göstermesi sanki Cumhurbaşkanı Erdoğan'la 24 saat görüşüyormuş izlenimi vermesine inanılıyor olmasıdır acı hazin olan.
AK Parti teşkilat genelbaşkanı Mustafa Ataş bu bunları incelemelidir,sorumluluk almalıdır.Bu kadar sessizlik kabul edilemez derinlemesine düşünülmeli araştırılmalıdır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın görev verdiği Sayın Süleyman Soylu bulunduğu her makamın hakkını vermiştir,değişim yapmaktan sorumluluk almaktan asla kaçmamıştır.İşte bu sebepten dolayı bugün içişleri bakanıdır ve hakkını vererek bu makamda bulunuyor.Kabine değişikliği yapılacağında değişmeyecek ilk isimlerden sayıldı.Bunlar kolay olmuyor gece gündüz çalışmakla sorumluluk almakla oluyor.