Türkiye belki de tarihinin en zorlu dönemini yaşıyor.Başta Amerika,İngiltere ve Avrupa birliği ülkeleri olmak üzere Rusya,İran,Irak,Suriye,Yunanistan,İsrail bu devletlerin tamamı Türkiye üzerinde gerek ekonomik gerek siyasi,gerekse coğrafi operasyon peşinde.Bu açık ve net bir şekilde görülüyor.Dış politikada tüm devletler olmasa da çoğunluğu elinde tutan devletler herhangi bir sorunda yada uzlaşıda diplomatik dille anlaşır diyalog yolları arar, sonuca ulaşır yada ulaşamaz ancak diplomatik dili asla terk etmez. Dış politikada diplomatik dili terk ettiğinizde anlaşılmaz olursunuz derdinizi kimseye anlatamazsınız. Sizi ancak sizin gibi konuşan anlar başkası anlamaz.Ülkemize geldiğinde davul zurnayla karşıladığımız bayrağını göndere çektiğimiz Barzani referandum açıklaması yapınca baş düşmanımız oldu.Barzani'ye ekmek verdik zor zamanlarında para verdik ama o vefasızlık gösterdi 'bağımsızlık için referandum yapacağım' diye tutturdu.Böyle konuşmaya hakkımız var ancak bu bizi bir yere götürmez.Evlat acısı nedir bilmeyenlerin, sokakta araba çarpmasıyla ölen bir kediyi görünce içinden de olsa bir ah geçiremeyenlerin, vicdanı betonlaşmış olanların , bu milletin evlatlarının canı üzerinden,kanı üzerinden duygusal reflekslerle ahkam kesmesi yelin kayadan aldığı toz kadar etki yapar.Anadolu'da güzel bir söz vardır 'benim paramla hovardalık yapamazsın'diye.Hadi mal gelir geçer de ölen geri gelmiyor. Bu zihniyete şunu söylemek lazım 'bizim evlatlarımızın canları üzerinden kabadayılık yapma' !!!.Herkes biliyor ki Sayın Bahçeli AK Parti'ye yanaşmamış olsaydı bugün siyasi mevta olmuştu.Yeni kırılmaların önünü açacak bu yaklaşımlar ve söylemler dışlanmalıdır.Artık dış politikada duygular değil çıkarlar ön plana konulmalıdır.AK Parti'nin kaderiyle Türkiye'nin kaderi aynı göbek bağına mı tutunuyor ? Uzun bir dönem böyle olduğunu kabul etmeliyiz.AK Parti gerçekten devrim niteliğinde hizmetler yaptı.Eğitimden,sağlığa,ulaşıma kadar her yerde bu hizmetleri görüyoruz.İlk yıllarında AK Parti'yi millet kurtuluş ümidi olarak gördü dört elle sarıldı.AK Parti büyüdü genişledi tüm Türkiye'ye hakim oldu ancak üst yönetim sürekli aynı damardan gelen kişilerden oluştu.Refah,Fazilet,Saadet partisi gibi belli bir oy bandına sıkışıp kalsaydı bu üst yönetim el yordamıyla durumu idare edebilirdi.Bugün bu yükü kaldıramadıkları açıktır..Üst yönetim, il ve ilçelerde de aynı damardan beslenenlerle yol yürüyor çünkü bu en kolayı.Geçmişte FETÖ terör örgütünün militanlarına yol verirken alınan tek referans sözde namaz kılmaları ve islami gelenekten gelmeleri değil miydi ? Ne oldu az kalsın bırakın AK Parti'yi,neredeyse Türkiye'yi ele geçireceklerdi.Türkiye'de kendilerinden başka hiçkimseye siyasette yaşam hakkı tanımayan bu zihniyettir yaşanan tüm sorunların kaynağı.Hatırlayalım,Sayın Ertuğrul Günay Sayın Erdoğan'ın davetiyle AK Parti'ye katıldığında bu damar ayağa kalktı Sayın Günay'ın Turizmde yaptığı hizmetleri değişimi,dönüşümü kim inkar edebilir.Sayın Numan Kurtuluş,Sayın Süleyman Soylu AK Parti'ye katıldıklarında yine ayağa kalktılar ancak siyasetteki varlık sebepleri olan Sayın Erdoğan'dan çekindikleri için sustular.Bugün bu iki önemli isim bakan ve uzlaşı noktası.Sayın Erdoğan'a yük olmuyorlar.AK Parti için bu konular işler düzgün giderken sorun teşkil etmiyordu ama bugün herkes konuşur oldu.Liberalleri,aydınları,kürtleri,alevileri,yazar-çizerleri,siyaset yapmak isteyen önemli isimleri, değerli bürokratları,diplomatları,toplumun farklı kesimlerine ait tüm farklı sesleri ve renkleri 'nasılsa liderimiz Erdoğan var tüm seçimleri de kazanıyor kimseye ihtiyacımız yok' diyerek dışladılar.Her konuşmanın başına Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ı koymak,her zora,dara düşüldüğünde onu konuşmak tüm yükü sadece onun omuzlarına yüklemek en büyük meziyetleri oldu.Ve bugün muhalefet lideri Sayın Kılıçdaroğlu ,Sayın Erdoğan'a diktatör diyorsa bunun başlıca sebebi içeridedir dışarıda değil.Metal yorgunluğu var elbette ama aslında öğrenilmiş bir tembellik var.Öğrenilmiş tembelliği içselleştirenler yüzünden Gezi olayları oldu, 17-25 Aralık darbe girişimi ve en son 15 Temmuz darbesi oldu.Arkadaş herşeye tamamda sizler ne iş yaparsınız ?Hiçmi vicdanınız sızlamaz hiç mi üzülmezsiniz.15 Temmuz'da Sayın Cumhurbaşkanı darbeyi eniştesinden öğrendiğini açıklamıştı bu olay Japonya'da olsa bu işte sorumluluğu olan herkes harakiri yapardı.Muhalefet Cumhurbaşkanı Erdoğan'a diktatör diyorsa,bunu sebebi sorumluluk makamında oturup en ufak sorumluluk almayanlardır.Sayın Erdoğan içerden hedef gösteriliyor.Sayın Erdoğan'a sadakati dışında hiçbir özelliği olmayanların önemli makamlarda bulunması geçici bir süreliğine kabul edilebilir ancak uzun vadede bu durum Türkiye'ye zarar verir.Yaşanan son gelişmeler de verdiğini gösteriyor.
AK Parti milletin umudu olarak doğdu kabul gördü desteklendi.Avrupa birliğine bakışı,Kürt meselesine yaklaşımı,yargıda yaptığı reformlar , insan hakları konusunda attığı samimi adımlar yurtiçinde ve
yurtdışında büyük takdir topladı.Bugünün koşullarında yeniden bu umudu canlandırma zemini aranmalıdır en kısa sürede normalleşme adına adımlar atılmalıdır.Sayın Bahçeli'nin vuralım,kıralım,asalım,keselimleriyle varılacak bir nokta yoktur..Meral Akşener'in toplumun geneli üzerinde karşılık bulması çok zor çünkü sağındakilere solundakilere bakıyorsunuz hepsi MHP'li eğer ki siz herkesimden oy almak istiyorsanız vitrine yeni isimler eklemeniz gerekiyor aksi halde MHP'nin üçte ikisini almak dışında bir yol alamazsınız.
AK Parti'ye dönecek olursak yeni bir dönemin yeniden umudun tek alternatifi olmaya devam ediyor. Milletin beklentilerini ve hayallerini boşa çıkarmayacak, sorumluluk alacak kişilerin öne çıkması gerekiyor.Yaptığı hataları gizlemek için yada hiçbir işe yaramadığını göstermemek için her fırsatta Erdoğan'cı olduğunu söyleyenlerin tasfiyesi elzemdir.Lidere bağlılık ve sadakat yapılan işlerle gösterilir boş konuşmalarla değil.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Barış Aydın
AK Parti ve Türkiye'nin kaderi aynı mı ?
Türkiye belki de tarihinin en zorlu dönemini yaşıyor.Başta Amerika,İngiltere ve Avrupa birliği ülkeleri olmak üzere Rusya,İran,Irak,Suriye,Yunanistan,İsrail bu devletlerin tamamı Türkiye üzerinde gerek ekonomik gerek siyasi,gerekse coğrafi operasyon peşinde.Bu açık ve net bir şekilde görülüyor.Dış politikada tüm devletler olmasa da çoğunluğu elinde tutan devletler herhangi bir sorunda yada uzlaşıda diplomatik dille anlaşır diyalog yolları arar, sonuca ulaşır yada ulaşamaz ancak diplomatik dili asla terk etmez. Dış politikada diplomatik dili terk ettiğinizde anlaşılmaz olursunuz derdinizi kimseye anlatamazsınız. Sizi ancak sizin gibi konuşan anlar başkası anlamaz.Ülkemize geldiğinde davul zurnayla karşıladığımız bayrağını göndere çektiğimiz Barzani referandum açıklaması yapınca baş düşmanımız oldu.Barzani'ye ekmek verdik zor zamanlarında para verdik ama o vefasızlık gösterdi 'bağımsızlık için referandum yapacağım' diye tutturdu.Böyle konuşmaya hakkımız var ancak bu bizi bir yere götürmez.Evlat acısı nedir bilmeyenlerin, sokakta araba çarpmasıyla ölen bir kediyi görünce içinden de olsa bir ah geçiremeyenlerin, vicdanı betonlaşmış olanların , bu milletin evlatlarının canı üzerinden,kanı üzerinden duygusal reflekslerle ahkam kesmesi yelin kayadan aldığı toz kadar etki yapar.Anadolu'da güzel bir söz vardır 'benim paramla hovardalık yapamazsın'diye.Hadi mal gelir geçer de ölen geri gelmiyor. Bu zihniyete şunu söylemek lazım 'bizim evlatlarımızın canları üzerinden kabadayılık yapma' !!!.Herkes biliyor ki Sayın Bahçeli AK Parti'ye yanaşmamış olsaydı bugün siyasi mevta olmuştu.Yeni kırılmaların önünü açacak bu yaklaşımlar ve söylemler dışlanmalıdır.Artık dış politikada duygular değil çıkarlar ön plana konulmalıdır.AK Parti'nin kaderiyle Türkiye'nin kaderi aynı göbek bağına mı tutunuyor ? Uzun bir dönem böyle olduğunu kabul etmeliyiz.AK Parti gerçekten devrim niteliğinde hizmetler yaptı.Eğitimden,sağlığa,ulaşıma kadar her yerde bu hizmetleri görüyoruz.İlk yıllarında AK Parti'yi millet kurtuluş ümidi olarak gördü dört elle sarıldı.AK Parti büyüdü genişledi tüm Türkiye'ye hakim oldu ancak üst yönetim sürekli aynı damardan gelen kişilerden oluştu.Refah,Fazilet,Saadet partisi gibi belli bir oy bandına sıkışıp kalsaydı bu üst yönetim el yordamıyla durumu idare edebilirdi.Bugün bu yükü kaldıramadıkları açıktır..Üst yönetim, il ve ilçelerde de aynı damardan beslenenlerle yol yürüyor çünkü bu en kolayı.Geçmişte FETÖ terör örgütünün militanlarına yol verirken alınan tek referans sözde namaz kılmaları ve islami gelenekten gelmeleri değil miydi ? Ne oldu az kalsın bırakın AK Parti'yi,neredeyse Türkiye'yi ele geçireceklerdi.Türkiye'de kendilerinden başka hiçkimseye siyasette yaşam hakkı tanımayan bu zihniyettir yaşanan tüm sorunların kaynağı.Hatırlayalım,Sayın Ertuğrul Günay Sayın Erdoğan'ın davetiyle AK Parti'ye katıldığında bu damar ayağa kalktı Sayın Günay'ın Turizmde yaptığı hizmetleri değişimi,dönüşümü kim inkar edebilir.Sayın Numan Kurtuluş,Sayın Süleyman Soylu AK Parti'ye katıldıklarında yine ayağa kalktılar ancak siyasetteki varlık sebepleri olan Sayın Erdoğan'dan çekindikleri için sustular.Bugün bu iki önemli isim bakan ve uzlaşı noktası.Sayın Erdoğan'a yük olmuyorlar.AK Parti için bu konular işler düzgün giderken sorun teşkil etmiyordu ama bugün herkes konuşur oldu.Liberalleri,aydınları,kürtleri,alevileri,yazar-çizerleri,siyaset yapmak isteyen önemli isimleri, değerli bürokratları,diplomatları,toplumun farklı kesimlerine ait tüm farklı sesleri ve renkleri 'nasılsa liderimiz Erdoğan var tüm seçimleri de kazanıyor kimseye ihtiyacımız yok' diyerek dışladılar.Her konuşmanın başına Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ı koymak,her zora,dara düşüldüğünde onu konuşmak tüm yükü sadece onun omuzlarına yüklemek en büyük meziyetleri oldu.Ve bugün muhalefet lideri Sayın Kılıçdaroğlu ,Sayın Erdoğan'a diktatör diyorsa bunun başlıca sebebi içeridedir dışarıda değil.Metal yorgunluğu var elbette ama aslında öğrenilmiş bir tembellik var.Öğrenilmiş tembelliği içselleştirenler yüzünden Gezi olayları oldu, 17-25 Aralık darbe girişimi ve en son 15 Temmuz darbesi oldu.Arkadaş herşeye tamamda sizler ne iş yaparsınız ?Hiçmi vicdanınız sızlamaz hiç mi üzülmezsiniz.15 Temmuz'da Sayın Cumhurbaşkanı darbeyi eniştesinden öğrendiğini açıklamıştı bu olay Japonya'da olsa bu işte sorumluluğu olan herkes harakiri yapardı.Muhalefet Cumhurbaşkanı Erdoğan'a diktatör diyorsa,bunu sebebi sorumluluk makamında oturup en ufak sorumluluk almayanlardır.Sayın Erdoğan içerden hedef gösteriliyor.Sayın Erdoğan'a sadakati dışında hiçbir özelliği olmayanların önemli makamlarda bulunması geçici bir süreliğine kabul edilebilir ancak uzun vadede bu durum Türkiye'ye zarar verir.Yaşanan son gelişmeler de verdiğini gösteriyor.
AK Parti milletin umudu olarak doğdu kabul gördü desteklendi.Avrupa birliğine bakışı,Kürt meselesine yaklaşımı,yargıda yaptığı reformlar , insan hakları konusunda attığı samimi adımlar yurtiçinde ve
yurtdışında büyük takdir topladı.Bugünün koşullarında yeniden bu umudu canlandırma zemini aranmalıdır en kısa sürede normalleşme adına adımlar atılmalıdır.Sayın Bahçeli'nin vuralım,kıralım,asalım,keselimleriyle varılacak bir nokta yoktur..Meral Akşener'in toplumun geneli üzerinde karşılık bulması çok zor çünkü sağındakilere solundakilere bakıyorsunuz hepsi MHP'li eğer ki siz herkesimden oy almak istiyorsanız vitrine yeni isimler eklemeniz gerekiyor aksi halde MHP'nin üçte ikisini almak dışında bir yol alamazsınız.
AK Parti'ye dönecek olursak yeni bir dönemin yeniden umudun tek alternatifi olmaya devam ediyor. Milletin beklentilerini ve hayallerini boşa çıkarmayacak, sorumluluk alacak kişilerin öne çıkması gerekiyor.Yaptığı hataları gizlemek için yada hiçbir işe yaramadığını göstermemek için her fırsatta Erdoğan'cı olduğunu söyleyenlerin tasfiyesi elzemdir.Lidere bağlılık ve sadakat yapılan işlerle gösterilir boş konuşmalarla değil.