Eski MİT mensubu Enver Altaylı'nın özel mektubu, FETÖ ile ilişkisinde ABD'nin dokunulmaz ortak payda olduğunu çok net ortaya koyuyor. Mektubun her satırında Rusya karşıtlığı olduğu gibi siyaset yelpazesinde merkez sağ veya Kemalist kesimde yer alan birçok siyasi aktör de Rusçu olarak suçlanıyor. Bu, Altaylı ve FETÖ'nün ortak noktası. Bakın eski Başbakan MesutYılmaz için neler söylüyor: "Mesut Yılmaz'ın Moskova ile iç içe olduğunu biliyoruz. Türkmen gazını Rusya üzerinden alarak Türkmenistan'ı Moskova'ya bağımlı kılmıştır. Şenkal,Mesut, Tuncay Özkan aynı ekibinadamlarıdır." Altaylı'nın Ergenekon davasına bakışı da Rusya eksenli: "Ergenekon yapılanmasının en önemli ve üzerinde durulması gereken yönü dış irtibatlarıdır. Alemdaroğlu'nun,Doğu Perinçek'in, eski JİTEM'in dostuAvrasya'cı (Ben Avrusyacı diyorum)Aleksandr Dugin ile bunların irtibatı,bunların Moskova'daki istihbarat çevreleriile iç içe oluşu Ergenekon yapılanmasınındevlet içindeki bir Rusçuyapılanma olduğunun işaretleridir." Altaylı, Ergenekon sürecinin çok tartışmalı ve sonu hazin biten ismi MİT mensubu Kaşif Kozinoğlu'nu da aynı biçimde suçluyor. O dönemde MİT'in Asya Sorumlusu Kozinoğlu, Ergenekon'dan tutuklanmış, tutuklanması da, cezaevindeki şüpheli ölümü de çok tartışılmıştı. Tutuklanma gerekçesi de Odatv soruşturması içine yerleştirildiği ortaya çıkan, "Koz" isimli dijital Word sayfasındaki şu bilgilerdi: "Rusya veÖzbekistan'daki cemaat operasyonlarıhakkında Kozinoğlu'ndan gelen belgelerimutlaka gündeme taşıyalım..." Şimdi de Altaylı'nın satırlarını okuyalım: "Şenkal Atasagun'un Özbekistan görevlisi olarak çalışan Kaşif Kozinoğlu, terfi ettirilmiş ve merkezi Taşkent'te bulunan Orta Asya istihbaratını koordine etmekle görevli büronun başına getirilmiştir. Okullarınkapatılma sürecinde en büyük ihanetpayı adı geçen bu şahsa aittir." Kim bilir belki de Kozinoğlu'nu ölüme sürükleyen süreç bu satırlarla başladı. Daha o yıllarda MİT içinde takibe alınan FETÖ'cülerden de söz ediyor: "Son günlerdealdığım bir bilgi üzücü ve ürperticidir. Zatıâlilerinizin taraftarı olduklarıiddia ve gerekçesiyle 20 MİTgörevlisi son derece sıkı takibe alınmışlardır."Sonra ne olduğunu bilmiyoruz amaAltaylı bunu söylemekle yetiniyor ve şu öneriyigetiriyor: "Başbakan, müsteşar nezdindeteşebbüste bulunarak KaşifKozinoğlu'nun etkisiz hale getirilmesinive bu 20 görevli hakkındaki izlemenindurdurulmasını temin edebilir. Ancak başbakanın böyle bir inisiyatif kullanacağı kanaatinde değilim." TSK'daki gelişmeleri de es geçmeyen Altaylı, hem o dönemki Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'la hem de başka generallerle ilgili bilgi verir: "Genelkurmaybaşkanının zatıâlinize ve yapılan hizmetlerebakışı son derece menfidir. Göreve başlar başlamaz (bana bir dostumunsayılarının 7 olduğunu söylediği)bazı generallerin yakın takip vedinlemeye alınması konusunda verdiğitalimat son derece üzücüdür. Bu 7generalin izlemeye alınmasının gerekçesizatıâlilerinize taraftar olduklarıiddiasıdır." İlginç değil mi? Daha o günlerde TSK'da7 FETÖ'cü general varmış ve izleniyormuş. Peki, sonra ne olmuş? O sorunun cevabını da herhalde Başbuğ verir diye umuyorum. Mektubun sonunda FETÖ elebaşı Gülen'in, Altaylı için Cumhurbaşkanı nezdinde girişimde bulunduğunu da öğreniyoruz: "Zatıâlilerinize benim cumhurbaşkanı nezdinde görev almam konusunda gösterdiğiniz gayret sebebiyle teşekkür etmek isterim. Olmadı. Devlet Bahçeli, ŞenkalAtasagun, Deniz Bölükbaşı gibilerin teşebbüsleri bu işin gerçekleşmeyişinin asıl sebebi olsa gerek diye düşünüyorum."
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mahmut Övür
Altaylı: Kozinoğlu saf dışı edilmeli
Eski MİT mensubu Enver Altaylı'nın özel mektubu, FETÖ ile ilişkisinde ABD'nin dokunulmaz ortak payda olduğunu çok net ortaya koyuyor.
Mektubun her satırında Rusya karşıtlığı olduğu gibi siyaset yelpazesinde merkez sağ veya Kemalist kesimde yer alan birçok siyasi aktör de Rusçu olarak suçlanıyor.
Bu, Altaylı ve FETÖ'nün ortak noktası. Bakın eski Başbakan Mesut Yılmaz için neler söylüyor:
"Mesut Yılmaz'ın Moskova ile iç içe olduğunu biliyoruz.
Türkmen gazını Rusya üzerinden alarak Türkmenistan'ı Moskova'ya bağımlı kılmıştır. Şenkal, Mesut, Tuncay Özkan aynı ekibin adamlarıdır." Altaylı'nın Ergenekon davasına bakışı da Rusya eksenli: "Ergenekon yapılanmasının en önemli ve üzerinde durulması gereken yönü dış irtibatlarıdır. Alemdaroğlu'nun,Doğu Perinçek'in, eski JİTEM'in dostu Avrasya'cı (Ben Avrusyacı diyorum)Aleksandr Dugin ile bunların irtibatı, bunların Moskova'daki istihbarat çevreleri ile iç içe oluşu Ergenekon yapılanmasının devlet içindeki bir Rusçuyapılanma olduğunun işaretleridir." Altaylı, Ergenekon sürecinin çok tartışmalı ve sonu hazin biten ismi MİT mensubu Kaşif Kozinoğlu'nu da aynı biçimde suçluyor.
O dönemde MİT'in Asya Sorumlusu Kozinoğlu, Ergenekon'dan tutuklanmış, tutuklanması da, cezaevindeki şüpheli ölümü de çok tartışılmıştı. Tutuklanma gerekçesi de Odatv soruşturması içine yerleştirildiği ortaya çıkan, "Koz" isimli dijital Word sayfasındaki şu bilgilerdi: "Rusya ve Özbekistan'daki cemaat operasyonları hakkında Kozinoğlu'ndan gelen belgeleri mutlaka gündeme taşıyalım..." Şimdi de Altaylı'nın satırlarını okuyalım:
"Şenkal Atasagun'un Özbekistan görevlisi olarak çalışan Kaşif Kozinoğlu, terfi ettirilmiş ve merkezi Taşkent'te bulunan Orta Asya istihbaratını koordine etmekle görevli büronun başına getirilmiştir. Okulların kapatılma sürecinde en büyük ihanet payı adı geçen bu şahsa aittir." Kim bilir belki de Kozinoğlu'nu ölüme sürükleyen süreç bu satırlarla başladı.
Daha o yıllarda MİT içinde takibe alınan FETÖ'cülerden de söz ediyor: "Son günlerde aldığım bir bilgi üzücü ve ürperticidir.
Zatıâlilerinizin taraftarı oldukları iddia ve gerekçesiyle 20 MİT görevlisi son derece sıkı takibe alınmışlardır." Sonra ne olduğunu bilmiyoruz ama Altaylı bunu söylemekle yetiniyor ve şu öneriyi getiriyor: "Başbakan, müsteşar nezdinde teşebbüste bulunarak Kaşif Kozinoğlu'nun etkisiz hale getirilmesini ve bu 20 görevli hakkındaki izlemenin durdurulmasını temin edebilir.
Ancak başbakanın böyle bir inisiyatif kullanacağı kanaatinde değilim." TSK'daki gelişmeleri de es geçmeyen Altaylı, hem o dönemki Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'la hem de başka generallerle ilgili bilgi verir: "Genelkurmay başkanının zatıâlinize ve yapılan hizmetlere bakışı son derece menfidir.
Göreve başlar başlamaz (bana bir dostumun sayılarının 7 olduğunu söylediği) bazı generallerin yakın takip ve dinlemeye alınması konusunda verdiği talimat son derece üzücüdür. Bu 7 generalin izlemeye alınmasının gerekçesi zatıâlilerinize taraftar oldukları iddiasıdır."
İlginç değil mi? Daha o günlerde TSK'da 7 FETÖ'cü general varmış ve izleniyormuş.
Peki, sonra ne olmuş? O sorunun cevabını da herhalde Başbuğ verir diye umuyorum.
Mektubun sonunda FETÖ elebaşı Gülen'in, Altaylı için Cumhurbaşkanı nezdinde girişimde bulunduğunu da öğreniyoruz:
"Zatıâlilerinize benim cumhurbaşkanı nezdinde görev almam konusunda gösterdiğiniz gayret sebebiyle teşekkür etmek isterim. Olmadı. Devlet Bahçeli, Şenkal Atasagun, Deniz Bölükbaşı gibilerin teşebbüsleri bu işin gerçekleşmeyişinin asıl sebebi olsa gerek diye düşünüyorum."