Altılı Masa'nın dünkü toplantısından ne çıkarsa çıksın şu gerçek değişmeyecek: İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, CHP Genel Başkanı KemalKılıçdaroğlu'nun aday olmasını istemiyor ve içine de sindiremiyor. Bunun nedeni de masanın kazanıp kazanmayacağı değil, partisinin güç kaybetme ihtimali... Bu ihtimal Akşener'i öfkelendiriyor. Bu ruh haliyle nasıl motive olup seçime gidecekler, sonra da ülkeyi nasıl yönetecekler doğrusu akıl alır gibi değil. Ortada ciddi bir güvensizlik sorunu var. Güvensizlik üzerine kurulu bu ilişkinin nedenleri arasında, siyaset üretememeleri, topluma güven verememeleri, negatif muhalefet yapmaları ve vesayet kodlarına sahip çıkmaları gibi çok şey sayılabilir. Ancak bunların yanında siyasi liderlik sorunu çok daha ağır basıyor. İki siyasi aktör de hem inandırıcı değil hem de kötü bir siyaset diline sahip. Mesela Kılıçdaroğlu'nun sık sık agresif bir dille toplumsal kesimlere ve kurumlara saldıran, "Eydünya" diye hayali meydan okuyan, deprem felaketinin tam ortasında "Gelin beni tutuklayın" gibi ucube çıkışlar yapan akla ziyan bir siyaset tarzı izlemesi buna örnek olarak verilebilir. Umut veren, pozitif bir siyaset değil bu... Aynı şeyi farklı bir biçimde Akşener de yapıyor. O da makul bir siyaset tarzı ortaya koyamadı. Genel siyasette bir uçtan başka bir uca savrulup durdu. Ama en göze batan ikircikli siyasetini Altılı Masa içinde gördük.
APOLETLERDEN VAZGEÇMEK Ortaklarına karşı hiç sahici ve samimi bir yaklaşım göstermedi. Hep üstü kapalı ve öfkeyle konuştu. Kendisi konuşmasa bile bir kurmayını konuşturdu. Mesela, Kılıçdaroğlu'nun adaylığını istemediği halde açık olmadı. Bazen "kazanacak aday" bazen "Noter değiliz" diyerek futbol deyimiyle hep top çevirdi. Önceki gün tam da dünkü toplantı öncesi yine şifreli konuşarak büyük laflar etti: "Bazen gerçek komutanolmak için, apoletlerden vazgeçmekgerekir. Küçük hesaplarıbırakıp büyük resmi, gerçektehlikeyi görmek gerekir." Ne demek şimdi bu? Anlamak için şifre çözücü olmak gerekiyor. Zaten siyaset analizi yapanlar, Akşener sayesinde şifre çözücüye dönüştü. Tamam, Kılıçdaroğlu'na söylediği belli de şu cümlede söylediklerinin gereğini kendisi yapıyor mu? "Bazen gerçek komutanolmak için, apoletlerden vazgeçmekgerekir." Dediği şu: "Ben cumhurbaşkanlığıadaylığından (apoletinden)vazgeçtim, şimdi sırasende." İyi de bunu neden Kılıçdaroğlu'nun yüzüne söylemiyorsun?
AKŞENER ASLINDA LİDER ARIYOR Eğer apoletlerin sökülmesinden söz edilecekse, bunun bir gereği de "açık konuşmaktır". Kılıçdaroğlu'nun yüzüne karşı o cesareti göstermeyen, açık açık "Benim adayım şudur" diyemeyen birinin kalkıp apoletlerin sökülmesinden söz etmesi hiç inandırıcı değil. Bu tavırdan ne komutan çıkar ne de lider... O yüzden Akşener de liderini arıyor! İşin daha hazin tarafı, aynı ruh haline Kılıçdaroğlu'nun da sahip olması... Sanki ona değil de havaya söylenmiş gibi davranıyor. Eee... Tabii, kurmaylarına "gerizekâlı, ahmak" muamelesi çekilirken "dedikodu" deyip geçiştiren ya da içine sindiren biri daha fazla ne söyleyebilir ki... Bu yüzden Altılı Masa'dan "lider" çıkmadı, çıkmayacak da. Laik sosyoloji hayal kırıklığı yaşamak istemiyorsa önce bu "liderlik" meselesini sorgulamalı.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mahmut Övür
Altılı Masa’nın lideri kim?
Altılı Masa'nın dünkü toplantısından ne çıkarsa çıksın şu gerçek değişmeyecek: İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun aday olmasını istemiyor ve içine de sindiremiyor. Bunun nedeni de masanın kazanıp kazanmayacağı değil, partisinin güç kaybetme ihtimali...
Bu ihtimal Akşener'i öfkelendiriyor. Bu ruh haliyle nasıl motive olup seçime gidecekler, sonra da ülkeyi nasıl yönetecekler doğrusu akıl alır gibi değil.
Ortada ciddi bir güvensizlik sorunu var.
Güvensizlik üzerine kurulu bu ilişkinin nedenleri arasında, siyaset üretememeleri, topluma güven verememeleri, negatif muhalefet yapmaları ve vesayet kodlarına sahip çıkmaları gibi çok şey sayılabilir.
Ancak bunların yanında siyasi liderlik sorunu çok daha ağır basıyor. İki siyasi aktör de hem inandırıcı değil hem de kötü bir siyaset diline sahip.
Mesela Kılıçdaroğlu'nun sık sık agresif bir dille toplumsal kesimlere ve kurumlara saldıran, "Ey dünya" diye hayali meydan okuyan, deprem felaketinin tam ortasında "Gelin beni tutuklayın" gibi ucube çıkışlar yapan akla ziyan bir siyaset tarzı izlemesi buna örnek olarak verilebilir.
Umut veren, pozitif bir siyaset değil bu... Aynı şeyi farklı bir biçimde Akşener de yapıyor. O da makul bir siyaset tarzı ortaya koyamadı. Genel siyasette bir uçtan başka bir uca savrulup durdu. Ama en göze batan ikircikli siyasetini Altılı Masa içinde gördük.
APOLETLERDEN VAZGEÇMEK
Ortaklarına karşı hiç sahici ve samimi bir yaklaşım göstermedi. Hep üstü kapalı ve öfkeyle konuştu. Kendisi konuşmasa bile bir kurmayını konuşturdu. Mesela, Kılıçdaroğlu'nun adaylığını istemediği halde açık olmadı. Bazen "kazanacak aday" bazen "Noter değiliz" diyerek futbol deyimiyle hep top çevirdi. Önceki gün tam da dünkü toplantı öncesi yine şifreli konuşarak büyük laflar etti:
"Bazen gerçek komutan olmak için, apoletlerden vazgeçmek gerekir. Küçük hesapları bırakıp büyük resmi, gerçek tehlikeyi görmek gerekir."
Ne demek şimdi bu? Anlamak için şifre çözücü olmak gerekiyor. Zaten siyaset analizi yapanlar, Akşener sayesinde şifre çözücüye dönüştü.
Tamam, Kılıçdaroğlu'na söylediği belli de şu cümlede söylediklerinin gereğini kendisi yapıyor mu?
"Bazen gerçek komutan olmak için, apoletlerden vazgeçmek gerekir."
Dediği şu: "Ben cumhurbaşkanlığı adaylığından (apoletinden) vazgeçtim, şimdi sıra sende."
İyi de bunu neden Kılıçdaroğlu'nun yüzüne söylemiyorsun?
AKŞENER ASLINDA LİDER ARIYOR
Eğer apoletlerin sökülmesinden söz edilecekse, bunun bir gereği de "açık konuşmaktır". Kılıçdaroğlu'nun yüzüne karşı o cesareti göstermeyen, açık açık "Benim adayım şudur" diyemeyen birinin kalkıp apoletlerin sökülmesinden söz etmesi hiç inandırıcı değil. Bu tavırdan ne komutan çıkar ne de lider... O yüzden Akşener de liderini arıyor!
İşin daha hazin tarafı, aynı ruh haline Kılıçdaroğlu'nun da sahip olması... Sanki ona değil de havaya söylenmiş gibi davranıyor. Eee... Tabii, kurmaylarına "geri zekâlı, ahmak" muamelesi çekilirken "dedikodu" deyip geçiştiren ya da içine sindiren biri daha fazla ne söyleyebilir ki...
Bu yüzden Altılı Masa'dan "lider" çıkmadı, çıkmayacak da. Laik sosyoloji hayal kırıklığı yaşamak istemiyorsa önce bu "liderlik" meselesini sorgulamalı.