Ege Üniversitesi (EÜ) Fen Fakültesi Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ozan Ünsalan, gök taşları ile 7 yıl önce üzerinde bazı analizler yapması için kendisine verilen gök taşı parçası sayesinde tanıştı.
Gök taşlarının yapısından etkilenen Ünsalan, dünya dışından gelen bu taşlar üzerinde araştırmalar yapmaya başladı. Bingöl'e 3 yıl önce düşen gök taşı parçaları üzerinde NASA'dan birçok bilim adamıyla birlikte çalışan Ünsalan, gök taşı ilgisini koleksiyona dönüştürdü.
Doç. Dr. Ünsalan, Çanakkale'ye 1964 yılında düşen gök taşı örneği üzerinde çalışmalar yaparken gök taşları hakkında bilgiler edindiğini anlattı.
Gök taşlarının atmosfere girerken saniyede 80 kilometre hıza ulaşabildiğini, yüksek hız nedeniyle oluşan sürtünme sonucu yüzeyinde bin 700 derece sıcaklıklara ulaşabildiğini dile getiren Ünsalan, "Dış yüzeyi yanık bir tabakayla kaplanıyor. İçinde çok farklı metalik parçalar olabiliyor. Bunlar dikkatimi çekti." diye konuştu.
Bingöl'ün Sarıçiçek köyüne düşen gök taşlarını üzerinde 2015'de aralarında NASA çalışanlarının da bulunduğu, farklı ülkelerden gelen 91 araştırmacıyla çalışmalar yaptıklarını, o çalışmaların da bu alandaki ilgisini derinleştirdiğini anlatan Ünsalan, "Gök taşının incelemediğimiz noktası kalmadı. Mars'la Jüpiter arasındaki bir asteroitten geldiğini kanıtladık. Bununla ilgili makaleyi de yakında paylaşacağız. Ender olmasından dolayı yurt dışından da birçok gök taşı koleksiyonerini çekti." ifadelerini kullandı.
- Değişik özelliklerde 47 taş
Gök taşı koleksiyonerliğinin bilimsel merakıyla oluştuğunu kaydeden Doç. Dr. Ünsalan, bilim adamları arasında değiş tokuş, satın alma ve düşen taşlardan örnek toplama gibi yöntemlerle oluşan koleksiyonunda değişik özelliklerde 47 taşın bulunduğunu söyledi.
Koleksiyonunda ABD'den Çin'e, Arjantin'den Fas'a, Umman'dan Antarktika'ya kadar farklı coğrafyalara düşen gök taşlarına ait parçalar olduğunu dile getiren Ünsalan, şu bilgileri verdi:
"Yaklaşık 1 gram civarından 1 kilograma kadar gök taşları mevcut. Fethiye, Eskişehir gibi Türkiye'ye düşenlere ait örnekler de var, ABD'nin Arizona kentine binlerce yıl önce düşen gök taşına ait örnek de. Koleksiyonumdakilerin en kıymetlisi Bingöl Sarıçiçek'e düşen gök taşı. Bana göre 1 gramının değeri 465 milyon dolar. Çünkü geldiği bölgedeki asteroidin yörüngesine NASA uzay aracı gönderdi, oradaki mineralleri öğrenmek amacıyla. NASA'nın bu görev için ayırdığı bütçe 465 milyon dolardı. Piyasada öyle satılmadı elbette. Bir araba, ev alacak fiyata satıldı yarım kiloluk olanları. Bu koleksiyondaki örneklerin ederi ne diye sorarsanız, bilimsel olarak paha biçilmez. Bunlar bize çok uzaklardan misafir olarak gelmişler. Evrenin oluşumu, gezegenin, asteroitlerin oluşumu hakkında bilgiler veriyor. Dünyaya milyonlarca kilometre mesafelerden bahsediyoruz. Oradan sizin elinize bir örnek gelmiş. Bu ne kadar ender, değerli bir durum. Bilmediğiniz bir yerden, 500 milyon kilometre öteden bir örnek var, bu bilimsel olarak paha biçilemez."