117 yaşına kadar yaşadı: Bilim insanları sırrını çözdü

117 yaşında hayatını kaybeden Maria Branyas Morera’nın genetik yapısı incelendi. Hücrelerinin 17 yaş daha genç çalışmasını sağlayan faktörler keşfedildi.

Haber Giriş Tarihi: 16.03.2025 15:22
Haber Güncellenme Tarihi: 16.03.2025 15:22
hurhaber.com

Genetik araştırmalar, 117 yaşında hayatını kaybeden Maria Branyas Morera’nın hücrelerinin 17 yaş daha genç çalıştığını ortaya koydu. Bilim insanları, bu uzun yaşamın sırrının genetik yapıyla birlikte yaşam tarzında da gizli olduğunu belirtiyor.

Geçtiğimiz yıl 117 yaşında vefat eden ve dünyanın en yaşlı insanı olarak kayıtlara geçen Maria Branyas Morera’nın uzun ömürlü olmasının nedenleri, bilim dünyasında merak konusu oldu. Yapılan araştırmalar, Branyas’ın genetik yapısının hücrelerini genç tuttuğunu ve bağırsak florasının sağlıklı bir bebeğinkiyle benzerlik gösterdiğini ortaya çıkardı.

Genetik analizler ne gösterdi?

Barselona Üniversitesi’nden genetik profesörü Manel Esteller liderliğinde yürütülen araştırmada, Branyas’ın DNA’sı ve bağırsak mikrobiyomu incelendi. Analizler, Branyas’ın hücrelerinin biyolojik olarak 17 yaş daha genç çalıştığını gösterdi. Bilim insanları, bağırsak florasının yaşlanma sürecini geciktirdiğini ve vücudu daha dirençli hale getirdiğini belirtti.

Branyas, Guinness Dünya Rekorları’na göre ölümünden önce dünyanın yaşayan en yaşlı insanı unvanını taşıyordu. Daha önce yaptığı açıklamalarda uzun ömrünü "şans ve iyi genetik" faktörlerine bağlamıştı.

Uzun ömür için hangi faktörler etkili oldu?

Bilim insanları, Branyas’ın genetik yapısının yanı sıra yaşam tarzının da ömrünü uzattığını belirtiyor. Araştırmalara göre Branyas:

Günde üç yoğurt içeren Akdeniz diyeti uyguladı.Alkol ve sigara kullanmadı.Düzenli yürüyüş yaparak aktif bir yaşam sürdü.Ailesi ve sevdikleriyle sürekli iletişim halinde oldu.

Uzmanlar, bu sağlıklı yaşam alışkanlıklarının hem fiziksel hem de zihinsel sağlığını koruyarak yaşlanma sürecini yavaşlattığını vurguluyor. Maria Branyas Morera’nın uzun yaşam sırrı, bilim dünyasına genetik ve yaşam tarzı arasındaki ilişkinin önemini bir kez daha hatırlatıyor.