Antalya Uluslararası Film Festivali ödül törenindeyim. Oscar vari kırmızı halı üzerinde yürüyenleri izlerken, gözüm Yeşilçam'ın ünlülerinde aklım ise siyasi aktörlerin ne demeç vereceğinde. Bütün yalnızlaştırmalara rağmen festivale ciddi bir uluslararası katılım oldu ve finali de iyi noktalandı. Ancak aynı şeyi Yeşilçam için söylemek zor. Bunun nedeni de toplumsal ve siyasal kutuplaşma. Aslında birileri adeta kutuplaşma sürsün istediği ve buradan beslendiği için kutuplaşma bitsin istenmiyor. Ama artık sonuna gelindi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti'nin başına geçtikten sonra iki önemli mesaj verdi. İlki yeni siyasal sistemle ilgiliydi; "Yüzde 50 artı 1'i almak için artıktoplumun yüzde yüzünü kucaklamalıyız." Bunun için de AK Parti'nin kendiniyenilemesi ve yeni bir siyaset diline ihtiyacıvardı. Yenilenme çalışmalarını hem teşkilatlarda,hem de yerel yönetimlerde belediyebaşkanlarının tartışma yaratan istifalarıylagörüyoruz. Ama değişimin en önemli göstergesi siyaset diliydi. Bunun ilk işaretlerini de Cumhurbaşkanı Erdoğan Cumhuriyetin değerleriyle ilgili çıkışıyla verdi. Sihirli sözcük "Gazi Mustafa Kemal Atatürk"tü... Son dönemde özellikle "Atatürk"vurgusu dikkatlerden kaçmadı ve ilgiylekarşılandı. Dün de yayınladığı 29 EkimCumhuriyet Bayramı mesajında bir kezdaha yineledi: "Bin yıldır aziz vatan topraklarınınmüdafaası için bir gonca gül gibi toprağadüşen kahraman şehitlerimizeYüce Mevla'dan rahmet ve mağfiretdiliyorum. Başta Cumhuriyetimizinbanisi, Kurtuluş Savaşımızın muzafferkomutanı Gazi Mustafa KemalAtatürk olmak üzere, tüm gazilerimizide rahmetle, tazimle yad ediyorum." Bu yaklaşımın, sokakta, özellikle decumhuriyet değerleriyle kendilerini özdeşleştirensosyolojide pozitif bir etki yarattığıçok açık. Önceki gece Antalya UluslararasıFilm Festivali'nde bu gerçeğe bir kez dahatanık oldum. Antalya Büyükşehir BelediyeBaşkanı Menderes Türel yaptığı açılışkonuşmasında, Antalya'daki büyük değişimi,yatırımları ve Antalya'nın nasıl birdünya şehri olduğunu rakamlarla anlatırken,sözleri ara ara alkışlarla kesiliyordu. Ama konuşmanın sonunda söylediği şu sözler bir başka alkışlandı: "Festivalimizi geçen yıl 15Temmuz şehitlerine ithaf etmiştik. Bu töreni de ben cumhuriyetimizinkurucularına, Mustafa KemalAtatürk'e ithaf etmek istiyorum." O an dönüp salona baktım. Karşımda,derin veya yakın tarihe ait bütün değerleresahip çıkmak isteyen, değerlerle ilgilibir kavgayı, gerilimi istemeyen bir toplumvardı. Bu siyasete en net mesajdı. Toplumartık değerler üzerinden bir kavga istemiyorve yoruldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem bu talebi hem de ülkeye yönelik kirli kuşatmayı gördüğü için yeni bir siyaset diliyle ortak bir noktada buluşmanın, yeni bir toplumsal sentezin yolunu açma arayışı içinde... Bu çaba AK Parti'de ve bürokrasideki değişimin tamamlanmasıyla daha da hızlanacak. Ancak tamamen bitmesi için başta CHP olmak üzere diğer siyasi muhatapların da toplumdaki bu talebi görüp değişmesi gerekiyor. Onlar hala sert ve ötekileştirici bir dil kullanmayı sürdürüyor. Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan ve 15 Temmuz'la ilgili... Onlar değişmezse er veya geç toplum onları "sandıkta" değiştirecek.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mahmut Övür
Atatürk ve toplumsal uzlaşma
Antalya Uluslararası Film Festivali ödül törenindeyim. Oscar vari kırmızı halı üzerinde yürüyenleri izlerken, gözüm Yeşilçam'ın ünlülerinde aklım ise siyasi aktörlerin ne demeç vereceğinde.
Bütün yalnızlaştırmalara rağmen festivale ciddi bir uluslararası katılım oldu ve finali de iyi noktalandı. Ancak aynı şeyi Yeşilçam için söylemek zor. Bunun nedeni de toplumsal ve siyasal kutuplaşma. Aslında birileri adeta kutuplaşma sürsün istediği ve buradan beslendiği için kutuplaşma bitsin istenmiyor.
Ama artık sonuna gelindi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti'nin başına geçtikten sonra iki önemli mesaj verdi. İlki yeni siyasal sistemle ilgiliydi; "Yüzde 50 artı 1'i almak için artık toplumun yüzde yüzünü kucaklamalıyız."
Bunun için de AK Parti'nin kendini yenilemesi ve yeni bir siyaset diline ihtiyacıvardı. Yenilenme çalışmalarını hem teşkilatlarda, hem de yerel yönetimlerde belediye başkanlarının tartışma yaratan istifalarıyla görüyoruz.
Ama değişimin en önemli göstergesi siyaset diliydi. Bunun ilk işaretlerini de Cumhurbaşkanı Erdoğan Cumhuriyetin değerleriyle ilgili çıkışıyla verdi. Sihirli sözcük "Gazi Mustafa Kemal Atatürk"tü...
Son dönemde özellikle "Atatürk" vurgusu dikkatlerden kaçmadı ve ilgiylekarşılandı. Dün de yayınladığı 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı mesajında bir kezdaha yineledi:
"Bin yıldır aziz vatan topraklarının müdafaası için bir gonca gül gibi toprağadüşen kahraman şehitlerimize Yüce Mevla'dan rahmet ve mağfiretdiliyorum. Başta Cumhuriyetimizin banisi, Kurtuluş Savaşımızın muzafferkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tüm gazilerimizi de rahmetle, tazimle yad ediyorum."
Bu yaklaşımın, sokakta, özellikle de cumhuriyet değerleriyle kendilerini özdeşleştiren sosyolojide pozitif bir etki yarattığı çok açık. Önceki gece Antalya Uluslararası Film Festivali'nde bu gerçeğe bir kez daha tanık oldum. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel yaptığı açılış konuşmasında, Antalya'daki büyük değişimi, yatırımları ve Antalya'nın nasıl bir dünya şehri olduğunu rakamlarla anlatırken, sözleri ara ara alkışlarla kesiliyordu.
Ama konuşmanın sonunda söylediği şu sözler bir başka alkışlandı:
"Festivalimizi geçen yıl 15 Temmuz şehitlerine ithaf etmiştik. Bu töreni de ben cumhuriyetimizin kurucularına, Mustafa Kemal Atatürk'e ithaf etmek istiyorum."
O an dönüp salona baktım. Karşımda, derin veya yakın tarihe ait bütün değerleresahip çıkmak isteyen, değerlerle ilgili bir kavgayı, gerilimi istemeyen bir toplumvardı. Bu siyasete en net mesajdı. Toplum artık değerler üzerinden bir kavga istemiyor ve yoruldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem bu talebi hem de ülkeye yönelik kirli kuşatmayı gördüğü için yeni bir siyaset diliyle ortak bir noktada buluşmanın, yeni bir toplumsal sentezin yolunu açma arayışı içinde... Bu çaba AK Parti'de ve bürokrasideki değişimin tamamlanmasıyla daha da hızlanacak. Ancak tamamen bitmesi için başta CHP olmak üzere diğer siyasi muhatapların da toplumdaki bu talebi görüp değişmesi gerekiyor. Onlar hala sert ve ötekileştirici bir dil kullanmayı sürdürüyor. Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan ve 15 Temmuz'la ilgili... Onlar değişmezse er veya geç toplum onları "sandıkta" değiştirecek.