Bazı hesaplar vardır ödenemez, bu yüzden kimse de o hesaba yaklaşmaz.
AO
Güneydoğu'da PKK, “savaş açtı” ama kime savaş açtı ve neden açtı, tam bir muamma. Sadece gerçek olan tek şey; katmerlenen acılar, feryatlar ve gözyaşları.
Önce Diyarbakır Silvan, sonra Sur, sonra sırasıyla Cizre, Silopi, Yüksekova ve Nusaybin… Şehirler yerle bir… Örgüt; hendek, barikatlar ve tüneller kazdığı bu kentlerin altına-üstüne bombalar yerleştirdi. Sonra da asker-polisle çatıştı.
Eskiden belki bu coğrafyada bir Kürt sorunu vardı ama artık ortada Kürt sorunu yok, küresel güçler için savaşan kanlı bir terör örgütü var.
Şehir savaşı devlet için çok yeni bir kavram, PKK ise bu kavramla Kobani de tanıştı. PKK terör örgütünün dününde bu kadar vahşi bir taktik yok. Bu taktiklerin hepsini DEAŞ terör örgütünden öğrendi.
Çözüm süreci devam ederken anlaşılan o ki, PKK sürdürülebilir uzun soluklu bir savaşa da hazırlanmış. Bunun için şehirler silahlandırılmış, ağır silahlar ve bombalar şehirlere aktarılmış. Binlerce sempatizan örgüte katılmış ve bunlar bomba eğitiminden, silah eğitiminden geçmiş.
Bütün bunlar organize bir savaş stratejisinin ürünüdür.
Her şey bu kadar net bir şekilde ayan beyan ortadayken, örgütün verilen ağır kayıplar karşısında hesapsız olması da mümkün değil. Örgüt, devletin sırtını düşürebileceğini düşündü ve asıl amaç bu topyekûn savaşı, şehirlerin tamamına hâkim kılmaktı. Halep ne ise Diyarbakır da o olmalıydı. Anlaşılan o ki, plan küresel güçlerin planı ama uygulayıcısı ise PKK.
PKK, devlete ağır kayıplar verdirtti, çok fazla şehit var ama örgüt tarihinin en büyük kayıplarını yaşıyor. Devletin verdiği rakamlar uçuk değil, tamamı gerçeği yansıtıyor. Devlet hem kendi kayıplarını söylüyor, hem de örgütün kayıplarını.
Örgüt bu güne kadar 5 binin üstünde kayıp verdi ve bu kayıpların çoğu da genç kesimden. Şehir çatışmalarında 500 ve üstünde üniversite öğrencisi öldürüldü.
PKK, bu kadar gencin hayatlarının baharında ölmüş olmasının hesabını Kürtlere veremez. Belki de bu yüzden PKK ve gerekse KCK yöneticileri hesaba yaklaşmıyorlar. Bu gençleri kim silahlandırdı ve bu kadar genç ne adına öldü sorusuna örgütün net bir yanıtı yok. Anladığım kadarıyla herkes bir birine suçlamalarda bulunuyor. Neymiş amaç önceleri sivil itaatsizlikmiş, sonra bu gençler kimin tarafından bilinmez bir şekilde silahlandırılmış, öyle mi?
Birileri zekâmızlaalay ediyor ama PKK istediği kadar bu meseleleri sulandırsın artık Kürt halkının kafasında onlarca soru var ve artık PKK hesap vermekten kaçınamayacak bir hale geldi.
PKK, kurulduğu günden bugüne kadar hiçbir zaman bu kadar Kürt halkı tarafından eleştirilmemişti ve tepki görmemişti.
Kürtler artık PKK'nın varlığını ve stratejisini tartışıyor ve örgütü aleni bir şekilde eleştiriyor. PKK ise buna hiç de hazır değil. Belki de bu yüzden varlık nedeni olan Kürtlere metropollerde artık güvenmiyor. Metropollerdeki Kürtlerde PKK'ya güvenmiyor.
Anlaşılan o ki, Kürtler bir yol ayırımında. Yeni Kürt hareketleri ortaya çıkabilir ve her şeyden önemlisi PKK'nın bu hendek stratejisi, örgütü bölme noktasına getirebilir. Zaten şu anda da örgütte “hain” yaftaları havada uçuşuyor.
Bakalım hesap PKK'da kime çıkacak?
Herkes hesaptan kaçıyorsa, bilelim ki o hesap bu örgüte çok ağır geliyor. Elbette bir yöntem ve deli saçması fikirler ortaya atıp, Kürt halkının kafasını bulandırmaya çalışacaklar amma ve lakin bu ağır hesaptan hiç kimse kurtulamaz.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ali Osmanoğlu
Bakalım hesap PKK’da kime çıkacak?
Bazı hesaplar vardır ödenemez, bu yüzden kimse de o hesaba yaklaşmaz.
AO
Güneydoğu'da PKK, “savaş açtı” ama kime savaş açtı ve neden açtı, tam bir muamma. Sadece gerçek olan tek şey; katmerlenen acılar, feryatlar ve gözyaşları.
Önce Diyarbakır Silvan, sonra Sur, sonra sırasıyla Cizre, Silopi, Yüksekova ve Nusaybin… Şehirler yerle bir… Örgüt; hendek, barikatlar ve tüneller kazdığı bu kentlerin altına-üstüne bombalar yerleştirdi. Sonra da asker-polisle çatıştı.
Eskiden belki bu coğrafyada bir Kürt sorunu vardı ama artık ortada Kürt sorunu yok, küresel güçler için savaşan kanlı bir terör örgütü var.
Şehir savaşı devlet için çok yeni bir kavram, PKK ise bu kavramla Kobani de tanıştı. PKK terör örgütünün dününde bu kadar vahşi bir taktik yok. Bu taktiklerin hepsini DEAŞ terör örgütünden öğrendi.
Çözüm süreci devam ederken anlaşılan o ki, PKK sürdürülebilir uzun soluklu bir savaşa da hazırlanmış. Bunun için şehirler silahlandırılmış, ağır silahlar ve bombalar şehirlere aktarılmış. Binlerce sempatizan örgüte katılmış ve bunlar bomba eğitiminden, silah eğitiminden geçmiş.
Bütün bunlar organize bir savaş stratejisinin ürünüdür.
Her şey bu kadar net bir şekilde ayan beyan ortadayken, örgütün verilen ağır kayıplar karşısında hesapsız olması da mümkün değil.
Örgüt, devletin sırtını düşürebileceğini düşündü ve asıl amaç bu topyekûn savaşı, şehirlerin tamamına hâkim kılmaktı. Halep ne ise Diyarbakır da o olmalıydı. Anlaşılan o ki, plan küresel güçlerin planı ama uygulayıcısı ise PKK.
PKK, devlete ağır kayıplar verdirtti, çok fazla şehit var ama örgüt tarihinin en büyük kayıplarını yaşıyor. Devletin verdiği rakamlar uçuk değil, tamamı gerçeği yansıtıyor. Devlet hem kendi kayıplarını söylüyor, hem de örgütün kayıplarını.
Örgüt bu güne kadar 5 binin üstünde kayıp verdi ve bu kayıpların çoğu da genç kesimden. Şehir çatışmalarında 500 ve üstünde üniversite öğrencisi öldürüldü.
PKK, bu kadar gencin hayatlarının baharında ölmüş olmasının hesabını Kürtlere veremez. Belki de bu yüzden PKK ve gerekse KCK yöneticileri hesaba yaklaşmıyorlar. Bu gençleri kim silahlandırdı ve bu kadar genç ne adına öldü sorusuna örgütün net bir yanıtı yok.
Anladığım kadarıyla herkes bir birine suçlamalarda bulunuyor. Neymiş amaç önceleri sivil itaatsizlikmiş, sonra bu gençler kimin tarafından bilinmez bir şekilde silahlandırılmış, öyle mi?
Birileri zekâmızlaalay ediyor ama PKK istediği kadar bu meseleleri sulandırsın artık Kürt halkının kafasında onlarca soru var ve artık PKK hesap vermekten kaçınamayacak bir hale geldi.
PKK, kurulduğu günden bugüne kadar hiçbir zaman bu kadar Kürt halkı tarafından eleştirilmemişti ve tepki görmemişti.
Kürtler artık PKK'nın varlığını ve stratejisini tartışıyor ve örgütü aleni bir şekilde eleştiriyor. PKK ise buna hiç de hazır değil. Belki de bu yüzden varlık nedeni olan Kürtlere metropollerde artık güvenmiyor. Metropollerdeki Kürtlerde PKK'ya güvenmiyor.
Anlaşılan o ki, Kürtler bir yol ayırımında. Yeni Kürt hareketleri ortaya çıkabilir ve her şeyden önemlisi PKK'nın bu hendek stratejisi, örgütü bölme noktasına getirebilir. Zaten şu anda da örgütte “hain” yaftaları havada uçuşuyor.
Bakalım hesap PKK'da kime çıkacak?
Herkes hesaptan kaçıyorsa, bilelim ki o hesap bu örgüte çok ağır geliyor. Elbette bir yöntem ve deli saçması fikirler ortaya atıp, Kürt halkının kafasını bulandırmaya çalışacaklar amma ve lakin bu ağır hesaptan hiç kimse kurtulamaz.