Yıllardır yabancı film ve dizilerde görürüz. İnsanlar market çıkışı ellerinde koca koca sarı kesekağıtları ile evlerine varırlar. İyi de zamanında biz öyle idik zaten. Aklın yolu birdi de biz nerede yanıldık? Henüz güzel ülkemizin “çağ” atlamadığı dönemler. Hatırlıyorum da süt sokaktan, ev ev dolaşarak satış yapan sütçülerden satın alınır, litrelerce alınan süt ile yoğurtlar yapılırdı. Yine evlerde reçeller kaynatılırdı. Su, gazoz, soda vb. içecekler cam şişelerde satılır, bu ürünlerin kasaları dahi ahşaptan imal edilirdi. Pazarcı, bakkal esnafımız eski gazete kağıdından mamül kesekağıdı kullanırdı. Ve her evde pazar alışverişi için zembil-file-pazar çantası bulunurdu. (Günümüz “modern insanı” şimdi bu nitelikte olan ürünlere “organik” diyor ve daha fazla ödeme yaparak bu ürünleri almaya gayret ediyor. Oysa zamanında bu ürünler bizim için çok sıradandı. Çünkü “aorganik” ürün yoktu. Olsa da nadirdi.) Sonrası ne oldu? El cevap: Çağ atladık… Modernitenin baskısı ve “modern yaşamın” süksesine kapıldık-kaptırıldık. Derken hayatımız pet-naylon-poşet ve türevlerinden geçilmez oldu. Ucuz denildi. Kolaylık denildi. Plastik bardaklar-tabaklar-tepsiler-sürahiler-testiler ler ler ler… Kullandık-attık. Attık-kullandık. Nereye kadar? El cevap: Buraya kadar… Dünya gereksizce-fazlasıyla bu pvc maddelerden nasibini aldı. Doğada çok uzun yıllar çözünemeyen, birçok hayvana da zarar veren ve insanoğluna verdiği zararları da bilinen bu nahoş maddeden olabildiğince uzaklaşmanın vakti geldi. Sosyolog Anthony Giddens, modern dünyayı insanlarca kullanılan ancak denetimden çıkma ve kendini oluşturan parçaları parçalama gücü de olan denetimsiz “ezici makine” olarak betimler. Bu “ezici makine” kendisine direnenleri ezip geçen-sabit bir yörüngesi var gibi görünse de ani kararlar ile tahmin edilemeyen yönlere gidebilen bir makinedir. İnsanlara bu “ezici makine” ile seyahat etmek, keyifli gelebilir. Ancak modernliğin kurumları var olmaya devam ettiği sürece seyahatin yörüngesini ve hızını denetlemek mümkün değildir. Bu doğrultuda, güvende hissetmek de mümkün değildir çünkü modernliğin “ezici makinesi”nin üzerinde hareket ettiği alan büyük risklerle doludur. İşte bu risklerin başında pvc maddeler başı çeker hale gelmiştir. Dolayısıyla market poşetlerinin 1 Ocak 2019 itibarı ile marketlerde 25 kuruşa satılması ile yeni bir döneme girildi. Ve bu uygulama ile birkaç gün de dahi poşet kullanımı yarıya düşürüldüğü söylendi. Ancak uygulamada itici gelen husus marketlerin bu poşetleri satmasıdır. Kökten çözüm için yapılması gereken poşet kullanımını “olabildiğince ortadan kaldıracak” alternatif-doğa dostu materyaller ile hazırlanmış aparatları her mecrada zorunlu kılmak ile gerçekleşebilir. Umarım ki bu vesile ile tümden, bu illet üründen biz de, dünya da kurtulur. Bireysel çözüm olarak yukarıda bahsettiğim zembil-file-pazar çantaları kenarımız da olmasalar da, hafızalarımızda halen yerli yerinde olup tekrar hayat bulmaları ideal olacaktır. Devlet destekli formulize edilecek çözüm; ki burada bahsettiğim çözüm sadece ve sadece naylon-poşet odaklı değildir. Gıda-içecek ambalajlarında ve harici olarak imal edilmiş kap ve metalarda kullanılan pet-pvc ürünlerin kullanımını da “olabildiğince ortadan kaldıracak” kapsamda olması zaruridir. Tekrar ifade ediyorum ki, başlatılan naylon poşet mücadelesi “olabildiğince” tüm pvc-pet menşeli ürünlerin(başta gıda sektöründe kullanılanlar) doğa dostu karşılıklarının kullanımını her alanda zorunlu kılacak alternatifleri sunularak yapılmalı ki gerçek anlamını bulsun. Bu minvalde, tamamen olamasa da en azından bu yönde “ezici makine”ye rota çizme gücünü insanlar ele geçirmiş olacaktır. Teker üzerinden selamlarımla.
Murat Beyaz
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Murat Beyaz
Bay Naylon Kaçma Hesap Ver
Yıllardır yabancı film ve dizilerde görürüz. İnsanlar market çıkışı ellerinde koca koca sarı kesekağıtları ile evlerine varırlar. İyi de zamanında biz öyle idik zaten. Aklın yolu birdi de biz nerede yanıldık?
Henüz güzel ülkemizin “çağ” atlamadığı dönemler. Hatırlıyorum da süt sokaktan, ev ev dolaşarak satış yapan sütçülerden satın alınır, litrelerce alınan süt ile yoğurtlar yapılırdı. Yine evlerde reçeller kaynatılırdı. Su, gazoz, soda vb. içecekler cam şişelerde satılır, bu ürünlerin kasaları dahi ahşaptan imal edilirdi. Pazarcı, bakkal esnafımız eski gazete kağıdından mamül kesekağıdı kullanırdı. Ve her evde pazar alışverişi için zembil-file-pazar çantası bulunurdu. (Günümüz “modern insanı” şimdi bu nitelikte olan ürünlere “organik” diyor ve daha fazla ödeme yaparak bu ürünleri almaya gayret ediyor. Oysa zamanında bu ürünler bizim için çok sıradandı. Çünkü “aorganik” ürün yoktu. Olsa da nadirdi.)
Sonrası ne oldu?
El cevap: Çağ atladık…
Modernitenin baskısı ve “modern yaşamın” süksesine kapıldık-kaptırıldık. Derken hayatımız pet-naylon-poşet ve türevlerinden geçilmez oldu. Ucuz denildi. Kolaylık denildi. Plastik bardaklar-tabaklar-tepsiler-sürahiler-testiler ler ler ler…
Kullandık-attık. Attık-kullandık.
Nereye kadar?
El cevap: Buraya kadar…
Dünya gereksizce-fazlasıyla bu pvc maddelerden nasibini aldı. Doğada çok uzun yıllar çözünemeyen, birçok hayvana da zarar veren ve insanoğluna verdiği zararları da bilinen bu nahoş maddeden olabildiğince uzaklaşmanın vakti geldi.
Sosyolog Anthony Giddens, modern dünyayı insanlarca kullanılan ancak denetimden çıkma ve kendini oluşturan parçaları parçalama gücü de olan denetimsiz “ezici makine” olarak betimler. Bu “ezici makine” kendisine direnenleri ezip geçen-sabit bir yörüngesi var gibi görünse de ani kararlar ile tahmin edilemeyen yönlere gidebilen bir makinedir. İnsanlara bu “ezici makine” ile seyahat etmek, keyifli gelebilir. Ancak modernliğin kurumları var olmaya devam ettiği sürece seyahatin yörüngesini ve hızını denetlemek mümkün değildir. Bu doğrultuda, güvende hissetmek de mümkün değildir çünkü modernliğin “ezici makinesi”nin üzerinde hareket ettiği alan büyük risklerle doludur.
İşte bu risklerin başında pvc maddeler başı çeker hale gelmiştir. Dolayısıyla market poşetlerinin 1 Ocak 2019 itibarı ile marketlerde 25 kuruşa satılması ile yeni bir döneme girildi. Ve bu uygulama ile birkaç gün de dahi poşet kullanımı yarıya düşürüldüğü söylendi. Ancak uygulamada itici gelen husus marketlerin bu poşetleri satmasıdır. Kökten çözüm için yapılması gereken poşet kullanımını “olabildiğince ortadan kaldıracak” alternatif-doğa dostu materyaller ile hazırlanmış aparatları her mecrada zorunlu kılmak ile gerçekleşebilir.
Umarım ki bu vesile ile tümden, bu illet üründen biz de, dünya da kurtulur. Bireysel çözüm olarak yukarıda bahsettiğim zembil-file-pazar çantaları kenarımız da olmasalar da, hafızalarımızda halen yerli yerinde olup tekrar hayat bulmaları ideal olacaktır.
Devlet destekli formulize edilecek çözüm; ki burada bahsettiğim çözüm sadece ve sadece naylon-poşet odaklı değildir. Gıda-içecek ambalajlarında ve harici olarak imal edilmiş kap ve metalarda kullanılan pet-pvc ürünlerin kullanımını da “olabildiğince ortadan kaldıracak” kapsamda olması zaruridir.
Tekrar ifade ediyorum ki, başlatılan naylon poşet mücadelesi “olabildiğince” tüm pvc-pet menşeli ürünlerin(başta gıda sektöründe kullanılanlar) doğa dostu karşılıklarının kullanımını her alanda zorunlu kılacak alternatifleri sunularak yapılmalı ki gerçek anlamını bulsun.
Bu minvalde, tamamen olamasa da en azından bu yönde “ezici makine”ye rota çizme gücünü insanlar ele geçirmiş olacaktır.
Teker üzerinden selamlarımla.
Murat Beyaz