Cumhurbaşkanı Erdoğan yaklaşık 3 yıl sonra kurucusu olduğu AK Parti'ye döndü ve bugün de genel başkan seçilecek. 1960 darbesinden sonra Türkiye'nin siyasi tarihinde bu dönüş bir ilk olacak. Rahmetli Özal ve Demirel çok istedikleri halde bunu başaramadılar. Cumhurbaşkanı oldular ama partilerini de kaybettiler. Vesayet odaklarının güçlü olduğu o yıllarda bunu başarmak kolay değildi. Ayrıca partiyi emanet ettiğiniz isim, iki güçlü koltuğa başbakanlık ve genel başkanlık koltuğuna oturunca kimse o gücü bırakmak ve biriyle paylaşmak da istemez. Özal-Mesut Yılmaz. Demirel-Tansu Çiller ilişkisinde bunu gördük. AK Parti döneminden de bu krizin kıyısından dönüldü ve atlatılması da hiç kolay olmadı. İşin bu yönüyle yeni bir siyasi tecrübe yaşanacak. AK Parti'nin bu kongresini sıradan bir olağanüstü kongre olmaktan çıkartan, AK Parti'nin önümüzdeki dönemi "Yeni Atılım Dönemi" olarak nitelemesi ve topluma daha çok demokrasi, değişim ve reform öneriyor olması. Motivasyon kaynağı ise 15 Temmuz'da direnen, 16 Nisan'da yeni siyasal sisteme yol veren halk ve gücünü halktan alan siyasi iradedir. Tarih toplumlara, böyle halkın tercihleriyle güçlü liderin buluştuğu çok az fırsat sunar. Türkiye bu buluşma sayesinde son 4-5 yılda bütün kuşatmalara, iç kalkışmalara, terör saldırılarına karşı direndi ve ayakta kaldı. Kongre, bu başarının sürdürülebilir olmasının "Yerli ve Milli" formülünü ortaya koyacak. Siyaset alanındaki beklentilere gelince... AK Parti bir süredir farklı merkezlere yönelen bir kafa karışıklığı yaşadı. Bunun aşılarak yeni bir dinamizme kavuşması gerektiği her mecrada seslendiriliyor. Çünkü parti içinde tıpkı devletteki bürokratik oligarşi gibi, yeni bir siyaset oligarşisinden söz ediliyor. Bir anlamda merkez-çevre ilişkisi benzeri statükocu bir yapı. Kendini dışlanmış, ötekileştirilmiş hisseden bir çevrenin varlığı bile partide derin bir değişimi zorunlu kılıyor. Bu değişim, bir kitle partisinin farklı toplumsal kesimlerle buluşması için de gerekli. Yüzde 50'ye yakın oy almasına rağmen kendisini yenileme cesaretini gösteren ve buna öncülük eden AK Parti'nin 3. Olağanüstü Kongresi'nde en azından şunu göreceğiz; AK Parti'de yeni bir siyasi tecrübe yaşanacak ve bu süreç sadece AK Parti'yi değil diğer partileri de derinden etkileyecek.
CHP'li Böke'nin hızlı düşüşü
AK Parti olağanüstü kongreyle yeni bir siyasi yolculuğa çıkarken ana muhalefet partisi CHP'de sular duruldu gibi olsa da kulisler hala hareketli... En çok konuşulan da, son dönemin hızlı yükselen siyasi yıldızı Selin Sayek Böke... Anlatılanlara göre, Böke, bir siyaset acemisi olarak neye uğradığını şaşırmış durumda. Daha önce bu köşede eşbaşkan hayaliyle parti içinde ÖzgürÖzel ve Aykut Erdoğdu ile birlikte hareket ettiğini ve sonra da tuzağa düşürüldüğünü yazmıştım. Şimdi durumu daha da vahim... Böke'ye birileri "çık arkadan geliriz" dedi mi demedi mi bilinmiyor ama onun boşalttığı yere kimin geldiği biliniyor. En yakın siyasi arkadaşı Aykut Erdoğdu. Siyasette oyun kurmak kadar kurulan oyunun piyonu olmak da var. Bu konuda CHP Genel Başkanı KemalKılıçdaroğlu'nun hakkını teslim etmek gerekiyor. Siyasi ayak oyunlarını sezmede ustalaşmış. O gerçeği Önder Sav ve Baykal gibi siyasi kurtlarla dansından iyi biliyoruz. Böke, kendi partisinin yakın tarihine biraz yakından baksaydı belki de bu kadar kısa sürede parti sözcülüğüne kadar yükseldiği yerden hızla düşmez, geldiği yerin kıymetini bilirdi. Şimdi parti kulislerinde milletvekili bile olamayacağı konuşuluyor.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mahmut Övür
Bir kongreden daha fazlası
Cumhurbaşkanı Erdoğan yaklaşık 3 yıl sonra kurucusu olduğu AK Parti'ye döndü ve bugün de genel başkan seçilecek.
1960 darbesinden sonra Türkiye'nin siyasi tarihinde bu dönüş bir ilk olacak. Rahmetli Özal ve Demirel çok istedikleri halde bunu başaramadılar.
Cumhurbaşkanı oldular ama partilerini de kaybettiler. Vesayet odaklarının güçlü olduğu o yıllarda bunu başarmak kolay değildi. Ayrıca partiyi emanet ettiğiniz isim, iki güçlü koltuğa başbakanlık ve genel başkanlık koltuğuna oturunca kimse o gücü bırakmak ve biriyle paylaşmak da istemez.
Özal-Mesut Yılmaz. Demirel-Tansu Çiller ilişkisinde bunu gördük.
AK Parti döneminden de bu krizin kıyısından dönüldü ve atlatılması da hiç kolay olmadı.
İşin bu yönüyle yeni bir siyasi tecrübe yaşanacak.
AK Parti'nin bu kongresini sıradan bir olağanüstü kongre olmaktan çıkartan, AK Parti'nin önümüzdeki dönemi "Yeni Atılım Dönemi" olarak nitelemesi ve topluma daha çok demokrasi, değişim ve reform öneriyor olması.
Motivasyon kaynağı ise 15 Temmuz'da direnen, 16 Nisan'da yeni siyasal sisteme yol veren halk ve gücünü halktan alan siyasi iradedir.
Tarih toplumlara, böyle halkın tercihleriyle güçlü liderin buluştuğu çok az fırsat sunar.
Türkiye bu buluşma sayesinde son 4-5 yılda bütün kuşatmalara, iç kalkışmalara, terör saldırılarına karşı direndi ve ayakta kaldı.
Kongre, bu başarının sürdürülebilir olmasının "Yerli ve Milli" formülünü ortaya koyacak.
Siyaset alanındaki beklentilere gelince... AK Parti bir süredir farklı merkezlere yönelen bir kafa karışıklığı yaşadı. Bunun aşılarak yeni bir dinamizme kavuşması gerektiği her mecrada seslendiriliyor.
Çünkü parti içinde tıpkı devletteki bürokratik oligarşi gibi, yeni bir siyaset oligarşisinden söz ediliyor. Bir anlamda merkez-çevre ilişkisi benzeri statükocu bir yapı. Kendini dışlanmış, ötekileştirilmiş hisseden bir çevrenin varlığı bile partide derin bir değişimi zorunlu kılıyor. Bu değişim, bir kitle partisinin farklı toplumsal kesimlerle buluşması için de gerekli.
Yüzde 50'ye yakın oy almasına rağmen kendisini yenileme cesaretini gösteren ve buna öncülük eden AK Parti'nin 3. Olağanüstü Kongresi'nde en azından şunu göreceğiz; AK Parti'de yeni bir siyasi tecrübe yaşanacak ve bu süreç sadece AK Parti'yi değil diğer partileri de derinden etkileyecek.
CHP'li Böke'nin hızlı düşüşü
AK Parti olağanüstü kongreyle yeni bir siyasi yolculuğa çıkarken ana muhalefet partisi CHP'de sular duruldu gibi olsa da kulisler hala hareketli...
En çok konuşulan da, son dönemin hızlı yükselen siyasi yıldızı Selin Sayek Böke... Anlatılanlara göre, Böke, bir siyaset acemisi olarak neye uğradığını şaşırmış durumda. Daha önce bu köşede eşbaşkan hayaliyle parti içinde Özgür Özel ve Aykut Erdoğdu ile birlikte hareket ettiğini ve sonra da tuzağa düşürüldüğünü yazmıştım. Şimdi durumu daha da vahim...
Böke'ye birileri "çık arkadan geliriz" dedi mi demedi mi bilinmiyor ama onun boşalttığı yere kimin geldiği biliniyor. En yakın siyasi arkadaşı Aykut Erdoğdu.
Siyasette oyun kurmak kadar kurulan oyunun piyonu olmak da var.
Bu konuda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun hakkını teslim etmek gerekiyor. Siyasi ayak oyunlarını sezmede ustalaşmış. O gerçeği Önder Sav ve Baykal gibi siyasi kurtlarla dansından iyi biliyoruz.
Böke, kendi partisinin yakın tarihine biraz yakından baksaydı belki de bu kadar kısa sürede parti sözcülüğüne kadar yükseldiği yerden hızla düşmez, geldiği yerin kıymetini bilirdi. Şimdi parti kulislerinde milletvekili bile olamayacağı konuşuluyor.