Yaşanan şiddeti destekleyen var mı? Varsa, psikoloğa gidip akıl sağlığını kontrol etsin. Hemen her gün polis ve asker şehit ediliyor. Ne diyeceğiz buna, “vatan mı sağ olsun.” Bir ülkenin evlatlarını yaşatamıyorsan, vatan sağ olsa ne olacak, sağ olmasa ne olacak. Devletin olsa ne olacak, devletsiz olsan ne olacak. İnsani duygularımızı yitiriyorsak, ölenleri sayılarla anar hale geliyorsak, akıl sağlığımızda bir problem var demektir. PKK, bu saldırılarla Kürtlerin kalbini kazanacağını mı zannediyor? Kürtler şiddet sarmalından bıktı, artık anaların ağlamasını istemiyor ama PKK bunu okumaktan uzak. Marksist-Leninist bir örgütten başka ne beklenebilir ki? Marksist örgütlerle onların bildiği dilde mücadele edilmeli. Marksist yapı ile demokrasi masasında buluşulmaz. Böyle bir buluşma olsa bile eşyanın tabiatına aykırı olur. Ne oldu PKK ile müzakereler geliştirmek ne işe yaradı. Bu örgütle müzakere olmayacağı gün gibi ortaya çıktı. PKK en büyük zararı Kürt siyasetine verdi. HDP 80 Milletvekili almış ve parlamentoda güçlü bir şekilde temsil ediliyordu. Kürt siyaset adamının önünü kesmek, Kürt sorununa çözüm sağlamaz. HDP, güçlü bir şekilde yaşanan şiddete ve çatışmalara karşı çıkmalı ve artık PKK ile yol ayırımına gitmeli. PKK, Kürt siyasetçisinin resmen önünü kapatıyor. Hemen her gün Polisler-askerler şehit olurken, devletin çözüm sürecini devam ettirmesini nasıl beklersiniz. Bu ülkeyi kaosa sürüklemeye, Kürtleri terörle ilişkilendirmeye kimsenin hakkı yok. Kürtler yaşanan şiddete karşılar ama PKK'nın şiddetinden korktukları için yüksek sesle bu karşı çıkışı dillendiremiyorlar. HDP'ye oy veren büyük bir kesim çatışmadan rahatsız. Sadece rahatsız değil, PKK'nın silahı bırakmasını istiyor. PKK farkında değil ama önümüzdeki yıllar ve süreçte yalnızlaşıp marjinalleşecektir. O yalnızlık kendini şiddet sarmalında gösteriyor. Şiddet üreterek ve vur kaçlarla PKK varlığını tabanına ve Kürtlere hissettirmeye çalışıyor. Örgüt yıllarca hep aynı taktiği denedi. Kürtleri dahi terbiye etmek için silahı kullanmaktan çekinmedi. Bir PKK'lı devletten değil, PKK'dan korkar. Çünkü onu saran yapının ne kadar acımasız olduğunu bilir. Geçmişe dönersek, PKK'nın örgüt içi ne kadar korkunç infazlar yaptığını görürüz. Hikmet Fidan'ı farklı düşündüğü için Diyarbakır sokaklarında infaz ettiren örgüt, gömülmesi törenine dahi kimsenin katılmaması için gereğini yapmadı mı? Hikmet Fidan ki, bu örgüte ve siyasi partiye ömrünü adamıştı ama hayatı Diyarbakır sokaklarında, kendi inandığı örgüt tarafından infaz edilerek sonlandı. Örgüt, Kürt sorununu okumaktan çok uzak çözümlemeler yapıyor. Konseydekilerin kime ve kimlere hizmet ettiği artık meçhul… Öcalansız provalar yapıyorlar ama görünen o ki, Öcalan yaşadığı sürece onun gölgesinde olacaklar. Abdullah Öcalan İmralı'da, Kandil'deki konsey üyelerinden daha akılcı çözümlemeler yapıyor. Ruh sağlığı da Kandildekilerden çok daha iyi… Açıkçası Kandil şürekasının akıl sağlığı çok da iyi değil. Dünyada yalnızlaşıyorlar ve bu yalnızlık onlar için sonun başlangıcı. Çözüm sürecine sırtını dönen örgüt, tekrar bu sürece kapak atmak isteyecektir ama artık devlet buna razı olur mu? Bu kadar şehit haberleri geliyorken, devletin buna razı olması beklenemez. Anlaşılan o ki, PKK'nın bir taktiği yok, ya da bildiği tek taktiği var; o da silaha sarılmak. Sarıldıkları silahlarda onlara huzur değil, sadece ölüm vadediyor. Yine görünen o ki, PKK'nın sorununu PKK'liler çözecek. PKK'dan korkan PKK'lı bu şiddete ve ölmeye ve öldürmeye dur diyecek. Şimdi PKK'liyim diyenlerin şapkayı önlerine koyma zamanı geldi. Ya çözecekler, ya da çözülecekler, başka da çıkış yolu kalmadı.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ali Osmanoğlu
Bir PKK’lı devletten değil, PKK’dan korkar
Yaşanan şiddeti destekleyen var mı? Varsa, psikoloğa gidip akıl sağlığını kontrol etsin. Hemen her gün polis ve asker şehit ediliyor. Ne diyeceğiz buna, “vatan mı sağ olsun.” Bir ülkenin evlatlarını yaşatamıyorsan, vatan sağ olsa ne olacak, sağ olmasa ne olacak.
Devletin olsa ne olacak, devletsiz olsan ne olacak. İnsani duygularımızı yitiriyorsak, ölenleri sayılarla anar hale geliyorsak, akıl sağlığımızda bir problem var demektir.
PKK, bu saldırılarla Kürtlerin kalbini kazanacağını mı zannediyor? Kürtler şiddet sarmalından bıktı, artık anaların ağlamasını istemiyor ama PKK bunu okumaktan uzak. Marksist-Leninist bir örgütten başka ne beklenebilir ki?
Marksist örgütlerle onların bildiği dilde mücadele edilmeli. Marksist yapı ile demokrasi masasında buluşulmaz. Böyle bir buluşma olsa bile eşyanın tabiatına aykırı olur. Ne oldu PKK ile müzakereler geliştirmek ne işe yaradı.
Bu örgütle müzakere olmayacağı gün gibi ortaya çıktı. PKK en büyük zararı Kürt siyasetine verdi. HDP 80 Milletvekili almış ve parlamentoda güçlü bir şekilde temsil ediliyordu. Kürt siyaset adamının önünü kesmek, Kürt sorununa çözüm sağlamaz.
HDP, güçlü bir şekilde yaşanan şiddete ve çatışmalara karşı çıkmalı ve artık PKK ile yol ayırımına gitmeli. PKK, Kürt siyasetçisinin resmen önünü kapatıyor. Hemen her gün Polisler-askerler şehit olurken, devletin çözüm sürecini devam ettirmesini nasıl beklersiniz.
Bu ülkeyi kaosa sürüklemeye, Kürtleri terörle ilişkilendirmeye kimsenin hakkı yok. Kürtler yaşanan şiddete karşılar ama PKK'nın şiddetinden korktukları için yüksek sesle bu karşı çıkışı dillendiremiyorlar. HDP'ye oy veren büyük bir kesim çatışmadan rahatsız.
Sadece rahatsız değil, PKK'nın silahı bırakmasını istiyor. PKK farkında değil ama önümüzdeki yıllar ve süreçte yalnızlaşıp marjinalleşecektir. O yalnızlık kendini şiddet sarmalında gösteriyor. Şiddet üreterek ve vur kaçlarla PKK varlığını tabanına ve Kürtlere hissettirmeye çalışıyor.
Örgüt yıllarca hep aynı taktiği denedi. Kürtleri dahi terbiye etmek için silahı kullanmaktan çekinmedi. Bir PKK'lı devletten değil, PKK'dan korkar. Çünkü onu saran yapının ne kadar acımasız olduğunu bilir. Geçmişe dönersek, PKK'nın örgüt içi ne kadar korkunç infazlar yaptığını görürüz.
Hikmet Fidan'ı farklı düşündüğü için Diyarbakır sokaklarında infaz ettiren örgüt, gömülmesi törenine dahi kimsenin katılmaması için gereğini yapmadı mı? Hikmet Fidan ki, bu örgüte ve siyasi partiye ömrünü adamıştı ama hayatı Diyarbakır sokaklarında, kendi inandığı örgüt tarafından infaz edilerek sonlandı.
Örgüt, Kürt sorununu okumaktan çok uzak çözümlemeler yapıyor. Konseydekilerin kime ve kimlere hizmet ettiği artık meçhul… Öcalansız provalar yapıyorlar ama görünen o ki, Öcalan yaşadığı sürece onun gölgesinde olacaklar.
Abdullah Öcalan İmralı'da, Kandil'deki konsey üyelerinden daha akılcı çözümlemeler yapıyor. Ruh sağlığı da Kandildekilerden çok daha iyi… Açıkçası Kandil şürekasının akıl sağlığı çok da iyi değil. Dünyada yalnızlaşıyorlar ve bu yalnızlık onlar için sonun başlangıcı.
Çözüm sürecine sırtını dönen örgüt, tekrar bu sürece kapak atmak isteyecektir ama artık devlet buna razı olur mu? Bu kadar şehit haberleri geliyorken, devletin buna razı olması beklenemez.
Anlaşılan o ki, PKK'nın bir taktiği yok, ya da bildiği tek taktiği var; o da silaha sarılmak. Sarıldıkları silahlarda onlara huzur değil, sadece ölüm vadediyor. Yine görünen o ki, PKK'nın sorununu PKK'liler çözecek. PKK'dan korkan PKK'lı bu şiddete ve ölmeye ve öldürmeye dur diyecek.
Şimdi PKK'liyim diyenlerin şapkayı önlerine koyma zamanı geldi. Ya çözecekler, ya da çözülecekler, başka da çıkış yolu kalmadı.