Anayasa mahkemelerinin temel amacı parlamento tarafından yapılan yasaların anayasaya aykırı olup olmadığının tespitini yapmak, yargı denetimine tabi tutmaktır. Sonra ki süreçlerde coğrafyalarda yaşanan karışıklıklar neticesinde anayasa mahkemelerinin alanları genişlemiştir. İnsan haklarının siyasi otorite tarafından ihlal edilme vakaları çoğalınca halkların anayasa mahkemelerine bakış açısı değişmiş umut kapısı olmuştur. Ancak unutulmasın ki anayasa mahkemeleri de sütten çıkmış ak kaşık değildir, herhangi bir denetim üstleri olmadığı için kararları bazen çok acı sonuçlar doğurmuştur. yaratmıştır.
Nasrettin Hoca çocuğuna su testisini verir doldurup getirmesini söyler çocuk tam yola çıkacaktan güzel bir dayaktan geçirir çocuk neden dayak yediğini sorduğunda ‘testiyi kırdıktan sonra dayak ne işe yarar' der.
Türkiye'de Anayasa Mahkemesi kurulması için sanki 1960 darbesi beklenilmiş darbeden sonra anayasa mahkememiz kurulmuş. Ancak dünyada klasik anlamda bilinen anayasa mahkemeleri uygulamalarının bazen dışına çıkmışız. Hükümeti, parlamentoyu devlet adına dolayısıyla millet adına yasalar çerçevesinde herhangi bir başvuru olursa haklarını korumak olan anayasa mahkemeleri yeri gelmiş bu vazifelerini yerine getirmemiştir. Anayasa mahkememiz ne yazık ki bürokratik vesayetin en önemli ve en güvenli limanı olmuştur. Ak Parti hükümetleri döneminde bu vesayet kısmen kırılmıştır.
CHP Anayasa mahkemelerini sürekli olarak arka bahçesi olarak gördü. Anayasa mahkemesi üyeleri de siyasi olarak CHP'yi desteklediklerini aldıkları kararlarla pek çok kez göstermişlerdir. CHP bu kararlardan aldığı cesaretle halktan kopmuş, siyaseti halkın içerisinde, halkla birlikte yapmak yerine tüm enerjisini anayasa mahkemesi koridorlarında harcamıştır.
Siyasi kanallar açıkken, bunu kullanma zemininiz varken millete gitmek yerine anayasa mahkemesine gitmeniz sizi büyütmez ki yıllardır aynı oy seviyesinde kalmanızın en büyük sebeplerinden biriside bu tavrınız olmuştur.
16 Nisan'da referandumda oylanacak anayasa değişikliği paketi hakkında CHP kurmayları bir süredir AYM'ye gitmekten söz ediyordu bu CHP için siyasi bir intihar olabilirdi ancak CHP lideri Kılıçdaroğlu bu yanlışı görmüş olmalı ki kararlarından vazgeçtiler.
Sivil siyaset, demokratik siyaset adına anlamlı bir adım attılar. Hem çarenin millette olduğunu gördüler hem de yıllardır başvurularıyla zor duruma soktukları siyasallaştırdıkları anayasa mahkemesini rahatlattılar.
Bürokratik vesayet Türkiye'nin başına beladır. Marmaray, Yavuz Sultan Selim köprüsü, 3.Havalimanı, İzmit Körfez Osman Gazi köprüsü, Hızlı Tren ve daha birçok büyük hizmet hangisi yargı engeline, bürokratik vesayete takılmadı yavaşlatılmaya, durdurulmaya çalışılmadı ? Tümün de aynı senaryo uygulandı ancak tutmadı. Çünkü milli irade siyasi iradeye ‘ yürü' dedi ‘arkandayım' dedi ve tüm bu hizmetler milletin hizmetine kazandırıldı. 15 Temmuz darbesinde feraset sahibi bu millet ölümü göze alıp sokağa çıktıysa bağımsızlığının yanında bu hizmetlere de sahip çıkmıştır.
16 Nisanda hepimiz sandığa gideceğiz iki tercihimiz var ‘Evet' ya da ‘Hayır' diyeceğiz. ‘Bu hizmetler yeter, başka hizmet istemiyoruz, Türkiye yerinde saysın' diyorsak ‘Hayır' diyelim. Bölgesinde güçlü, iç barışını sağlamış, ekonomisi büyümüş, vesayet odaklarını yerle bir etmiş Güçlü Türkiye hayalimiz varsa diğer seçenek vazgeçilmezimizdir.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Barış Aydın
CHP siyasette doğru çizgiye yaklaşıyor
Anayasa mahkemelerinin temel amacı parlamento tarafından yapılan yasaların anayasaya aykırı olup olmadığının tespitini yapmak, yargı denetimine tabi tutmaktır. Sonra ki süreçlerde coğrafyalarda yaşanan karışıklıklar neticesinde anayasa mahkemelerinin alanları genişlemiştir. İnsan haklarının siyasi otorite tarafından ihlal edilme vakaları çoğalınca halkların anayasa mahkemelerine bakış açısı değişmiş umut kapısı olmuştur. Ancak unutulmasın ki anayasa mahkemeleri de sütten çıkmış ak kaşık değildir, herhangi bir denetim üstleri olmadığı için kararları bazen çok acı sonuçlar doğurmuştur. yaratmıştır.
Nasrettin Hoca çocuğuna su testisini verir doldurup getirmesini söyler çocuk tam yola çıkacaktan güzel bir dayaktan geçirir çocuk neden dayak yediğini sorduğunda ‘testiyi kırdıktan sonra dayak ne işe yarar' der.
Türkiye'de Anayasa Mahkemesi kurulması için sanki 1960 darbesi beklenilmiş darbeden sonra anayasa mahkememiz kurulmuş. Ancak dünyada klasik anlamda bilinen anayasa mahkemeleri uygulamalarının bazen dışına çıkmışız. Hükümeti, parlamentoyu devlet adına dolayısıyla millet adına yasalar çerçevesinde herhangi bir başvuru olursa haklarını korumak olan anayasa mahkemeleri yeri gelmiş bu vazifelerini yerine getirmemiştir. Anayasa mahkememiz ne yazık ki bürokratik vesayetin en önemli ve en güvenli limanı olmuştur. Ak Parti hükümetleri döneminde bu vesayet kısmen kırılmıştır.
CHP Anayasa mahkemelerini sürekli olarak arka bahçesi olarak gördü. Anayasa mahkemesi üyeleri de siyasi olarak CHP'yi desteklediklerini aldıkları kararlarla pek çok kez göstermişlerdir. CHP bu kararlardan aldığı cesaretle halktan kopmuş, siyaseti halkın içerisinde, halkla birlikte yapmak yerine tüm enerjisini anayasa mahkemesi koridorlarında harcamıştır.
Siyasi kanallar açıkken, bunu kullanma zemininiz varken millete gitmek yerine anayasa mahkemesine gitmeniz sizi büyütmez ki yıllardır aynı oy seviyesinde kalmanızın en büyük sebeplerinden biriside bu tavrınız olmuştur.
16 Nisan'da referandumda oylanacak anayasa değişikliği paketi hakkında CHP kurmayları bir süredir AYM'ye gitmekten söz ediyordu bu CHP için siyasi bir intihar olabilirdi ancak CHP lideri Kılıçdaroğlu bu yanlışı görmüş olmalı ki kararlarından vazgeçtiler.
Sivil siyaset, demokratik siyaset adına anlamlı bir adım attılar. Hem çarenin millette olduğunu gördüler hem de yıllardır başvurularıyla zor duruma soktukları siyasallaştırdıkları anayasa mahkemesini rahatlattılar.
Bürokratik vesayet Türkiye'nin başına beladır. Marmaray, Yavuz Sultan Selim köprüsü, 3.Havalimanı, İzmit Körfez Osman Gazi köprüsü, Hızlı Tren ve daha birçok büyük hizmet hangisi yargı engeline, bürokratik vesayete takılmadı yavaşlatılmaya, durdurulmaya çalışılmadı ? Tümün de aynı senaryo uygulandı ancak tutmadı. Çünkü milli irade siyasi iradeye ‘ yürü' dedi ‘arkandayım' dedi ve tüm bu hizmetler milletin hizmetine kazandırıldı. 15 Temmuz darbesinde feraset sahibi bu millet ölümü göze alıp sokağa çıktıysa bağımsızlığının yanında bu hizmetlere de sahip çıkmıştır.
16 Nisanda hepimiz sandığa gideceğiz iki tercihimiz var ‘Evet' ya da ‘Hayır' diyeceğiz. ‘Bu hizmetler yeter, başka hizmet istemiyoruz, Türkiye yerinde saysın' diyorsak ‘Hayır' diyelim. Bölgesinde güçlü, iç barışını sağlamış, ekonomisi büyümüş, vesayet odaklarını yerle bir etmiş Güçlü Türkiye hayalimiz varsa diğer seçenek vazgeçilmezimizdir.