SON DAKİKA
Hava Durumu

Darbelerden bir demet... 12 Mart 1971

Yazının Giriş Tarihi: 14.03.2021 22:24
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.03.2021 22:24

50. Yıl....
İç dinamikleri yok eden BALYOZ'LAR…
3. Ordu Komutanlığı'ndan 27 Mayıs Darbesi'nden sonra resen emekli edilen Org. General Ragıp Gümüşpala başkanlığında kurulan Adalet Partisi'nde, Van ili kuruluş çalışmalarını başlatan babam, ilk seçimlerde, Van'da senatör adayı olarak seçime katılmıştı. Van'da sevilen bir aile idi baba tarafım. CHP adayı ise Ferit Melen idi. Nispi seçim sistemi nedeni ile her ikisinin de oyları YTP adayına yaramış, oyların bölünmesi nedeniyle çok az bir oy farkı ile YTP adayı kazanmıştı.
Şinasi Osma, Ragıp Gümüşpala babamın yakinen tanıdığı kişilerdi. Gümüşpala, 27 Mayıs Darbesi'nde kendinden kıdemli bir orgeneral olmadığı takdirde komutanı olduğu 3. Ordu'yu seferber edip bu darbeyi durdurabileceğini ihtilalci subaylara söyleyen bir kişiliğe sahipti. Kısacası kimin omzunda yıldız fazla ise oydu harekete geçmesi gereken, ihtilale karşı olduğundan değildi bu tavrı.
1963 yılında, Celal Bayar'ın cezaevi günlerinin bitimine yakın günlerdi sanırım, Taylan'ın ilk eylemi AP Genel Merkezi'ni taşlamak oldu ve gözaltına alındı. Darbeciler de boş durmuyordu. Ve Süleyman Demirel'in henüz siyaset sahnesinde rol almadığı yıllardı. Ragıp Gümüşpala'nın vefatı akabinde Sadettin Bilgiç genel başkan oldu ve AP-CHP koalisyonu ile başladı her şey…
Türkiye İşçi Partisi, 27 Mayıs ruhuna aykırı buldukları için Demokrat Partililerin siyaset yasağının kalkması taleplerini anayasa mahkemesine götürmüştü. Anayasa mahkemesi'nin denetim yetkisi olmamasına rağmen bu Türkiye'de bir ilkti.
1961 Anayasası'nda var olan bir takım göreceli özgürlükler oligarkları rahatsız etmişti. 9–12 Mart darbesi gündeme geldiğinde darbeciler, AP-CHP koalisyonu ve sermaye müşterek çıkarlarda birleşmişti. Ve o günleri baktığımızda bu ittifakın, iç dinamikleri nasıl etkisiz hale getirdiğini ve gençlere nasıl kıydığını görürüz.
CHP'nin 12 Mart Darbesi'ne katkısı 5 bakan ile olmuştu. 1971'de yapılan anayasa değişikliği ile yargı işlevsiz kılınmış, askeri yargının astığı-kestiği ve yok ettiği sorgulanamaz duruma gelmişti. AP'nin asker ile işbirliği ilk bu döneme rastlar. Her niyeyse şimdilerde demokrat kesilen bu kesim o dönemleri unutmuşa benzer. CHP'de muhalefet, seçmenin 1973 yılı seçimlerinde verdiği oy ile ortadadır. Bu ülkede yaşayanlar, darbelere karşı hep muhalif olmuştur.
CHP, 12 Mart'a olan katkısı ile yüzleşmek durumundadır. Nihat Erim'in anlatamadığı anıları ise CHP'nin kozmik odasında yoksa bile Önder Sav'ın kozmik odasındadır. Kızıldere Katliamı'nın yıldönümü yaklaşırken CHP'nin bu katliama katkıları gün yüzüne çıkarılmalıdır. 12 Mart'ı meşrulaştıran olay, İsrail Başkonsolosu Elrom'un kaçırılıp öldürülmesidir. Sayın Kılıçdaroğlu umarım bunları bir gün gündeme getirir.
Sermaye devlet tarafından güçlendirildikçe ortaya çıkan sınıf, var olan anayasayı bile uygun bulmayıp yeni darbelerin peşine düşmüştür. 12 Mart bu süreçte başlamıştır. Karargâhlarda verilen kararlara direnemeyen iktidarları tarih hep yazar, yazacaktır.
Militarist dili kullanmaya devam ettirilenler bu alışkanlıklarından vazgeçmedikleri müddetçe bizler özgür bir ülkede yaşama ihtimaline bile sevineceğiz demektir.
Kendi başına bir “sınıf” olan TSK'nin muvazzaf ve emeklilerine dur demeye gücümüz yetmeli. OYAK denen ayrıcalığın nasıl bir ‘dokunulmazlar' sınıfı yarattığı gerçeğini artık görelim.
Gün gelir görevi cumhurbaşkanını korumak olan o muhafız alayı, tıpkı 1960 darbesinde olduğu gibi cumhurbaşkanı şapkasını el arabasında Harbiyelilere taşıtabilir.
12 Mart'ın 41.yılında, yeni anayasa çalışmalarını herkes gibi biz de takip ediyor ve bu gelişmelerin nelere gebe olabileceğini geçmiş deneyimlerimizden faydalanarak anlamaya çalışıyoruz. Durumu idare etmek için yapılan bir anayasa bu ülkeye nasıl zararlar verebilir? Gördük, yaşadık.
1967 yılında Genelkurmay Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı'na bağlıydı. Süleyman Demirel çabalarıyla Genelkurmay Bakanlığı Milli savunma Bakanlığı'ndan ayrıldı. O dönem anayasa mahkemesinin iptal kararını hala gündeme bile getirmeyen bugünkü iktidarın sonunun, AP iktidarına benzemesi kuvvetle muhtemel.
Anayasa çalışmalarında iktidar olup, muktedir olamayanlar ve idareyi elden kaçıranlar umarım “idare-i maslahat et” telgrafı çekmezler!
Günü kurtarma zamanı çoktan geçti. Benden sonrası tufan deniliyor ise, hepimiz kendimize bir askeri cezaevi düşünelim. Ama lütfen Selimiye Kışlası olmasın. Duyduğumuza göre Hasdal Cezaevi koğuşları 5 yıldızlı otel gibiymiş, hatta kebapçıya bile sipariş verilebiliyormuş. Hayat göstermesin ama olursa böylesi olsun. Alışık olmayanlar düşünsün.
12 Mart sürecinde, Selimiye Kışlası'ndaki bir merdiven altı hücresini henüz karnımdayken benimle paylaşan oğlum Sinan Taylan artık 41 yaşında. Bugün, yani 12 Mart'ın 41. yıldönümünde, hayatın garip bir cilvesi olarak Selimiye Kışlası manzaralı bu evde, bir bardak çay içiyor ve geçmişte yaşanan acıların bir daha yaşanmaması adına herkese BALYOZ'suz ömürler diliyorum.

Hale Özgür Kıyıcı
12 Mart 2010

Sağmalcılar Cezaevi... D-2 101 Hasımlılar siyasi kadınlar koğuşu... Mektup adresi bu idi... Tüm yaşanan acılara rağmen yüzlerinde ki bu tebessüm tüm baskı ve zulümlere rağmen hep vardı... Emine Şencan Sarp'ın dediği gibi "erken büyümüş çocuklardık"...

Mustafa Lütfi Kıyıcı

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.