düşünmesini engellemek istiyorlar. Elbette hiç kimse masum değildir ancak gerçeklere karşıda
öfkemize yenilip sağırlaşıp körleşmemeliyiz. Bugün bu millet her şeyi sorgular hale geldiyse iktidarı
belirleyen tek güç millet olduysa yüzyıldır tıkanmış tortulaşmış demokrasi kanalları yeniden açıldıysa
bunu sağlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sahip çıkmalıyız. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a duyulan
öfkenin temel sebebi morfinle uyuşturulmaya çalışılan bu milleti uyandırmasıdır.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Barış Aydın
Demokrasi Kültürcülerimizin Yeşil Aşkı
Türkiye'de topluma fazla yükleniliyor dayatma yapılıyor her siyasi parti gücü nispetinde halkın
kararını, siyasi iradesini sorguluyor. Bu durum yanlıştır toplumda kırılmalar yaşanırken süreç
içerisinde daha derin ayrılıklara sebebiyet verebilir. Seçmenlerin karar verme iradeleri siyasilerin
nefret söylemleri üzerinden şekillendiği için sağlıklı bir siyasi zemin oluşturulamıyor. Siyasilerin
toplumu geren açıklamaları toplumda kutuplaşma yaratıyor. Türkiye bizim ülkemiz ve Türkiye'yi
seven her vatandaşı kısa bir süreliğine de olsa ön yargılarından kurtulup Türkiye'nin önemli
meselelerini öfkelenmeden sinirlerine yenilmeden değerlendirmek zorundadır. AK Partili, CHP'li,
HDP'li, MHP'li olmak siyasi tercihtir ancak milli meselelerimizde herkes tek vücuttur. En büyük
sorunlarımızdan biriside birbirimizi dinlememek. CHP dinsiz,AK Parti din istismarcısı,MHP kandan
beslenen parti ,HDP terör örgütü uzantısı diyerek seçmenler arasına kalın çizgiler çiziliyor birileri bu
durumdan müthiş beslenirken seçmen kitleleri birbirlerine niye düşman olduklarını dahi bilmiyorlar.
Fikirlerimiz uyuşmasa da biz birbirimizin kardeşiyiz en azından bu kardeşlik hukukunun hatırına
birbirimizi dinlemeliyiz birileri pozisyonunu korusun malı götürsün diye biz niye düşman
olalım?Birbirimizi anlamasak ta dinleyelim…
Türkiye'de demokrasi kültürümüz yeterince gelişmedi. Demokrasi kültürümüzün gelişmesi için
yeterli çabayı göstermeyen, demokrasimizin önünde ki engelleri kaldırmak için elini taşın altına
koymayan, başta siyasilerimiz olmak üzere, medyanın, eğitimcilerimizin, aydınlarımızın büyük
günahları var. Hiç kimse şark kurnazlığı yapıp bu günahı tek bir kişinin üzerine yıkmaya çalışmasın.
Demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan siyasi partilerdeki, lider egemenliği ile parti içi
demokrasinin olmayışı da, sivil topluma ve demokrasiye aykırıdır. Bizzat parti başkanının kendisinin
atadığı parti teşkilatı üyelerinin, kongrede parti başkanını seçmeleri paradokstur. Siyasal partilerin
kendi içlerinde demokrasinin olmayışı yanında, enflasyon, işsizlik, rüşvet ve yolsuzluk gibi toplumsal
hastalıklara çözüm bulunamaması, siyasi partilerin tek adamla yönetilmesi ; siyasetçilerin topluma
yabancılaşması, toplumun da siyasetçilere yabancılaşmasını getirmektedir.
Siyasi parti liderleri topluma güvenli ,huzurlu, demokrasi kanallarının rahat işlediği herkesin
kendisini özgürce ifade edebildiği zeminler hazırlamak ve kitlelerini bu hedeflere doğru yönlendirmek
yerine, bizim liderlerimiz bütün enerjilerini kendi konumlarını sağlama alacak patronaj ağlarını
kurmak veya mevcut olanı dağıtmak üzerine kurdukları için demokrasi işlememektedir.
Siyasi partilerimizde lideri denetleyecek bir mekanizma gerçekte asla yoktur olamazda
böyle bir durumda liderleri hiç kimse hiçbir yanlışından dolayı sorumlu tutamaz, eleştirdiği anda ise
hain, bölücü damgasını yer, partiden ya ihraç edilir yada sesini keser dümen suyuna girer. Gelişmiş
ülkelerde sivil toplum örgütleri o ülkenin baş aktörlerden birisidir , ülkeyi ilgilendiren her temel
meselede fikrini beyan eder . Türkiye'deki sivil toplum örgütlerine baktığımızda ‘biz' ve ‘öteki' ayrımı
gözümüze çarpıyor. Sivil toplum örgütü kendi menfaat ve çıkarlarını toplumun çıkarlarından üstün
görüyorsa, sivil iktidara karşı sözde millet adına yaptığı her eleştiri havada kalır karşılığı olmaz ve
olmuyor da…
Son tahlilde en acil ihtiyacımız demokratikleşmedir ve bunu yolu demokrasi kültürünü
anlamaktan içimize sindirmekten ve bunu bir yaşam tarzı olarak belirlememizden geçiyor. Karşılıklı
olarak haklara ve fikirlere saygı duymalıyız… Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı oluşturulmaya çalışılan
nefret, algı operasyonlarıyla bu millete yutturulmaya çalışılan morfindir. Milleti uyuşturmak, sağlıklı
düşünmesini engellemek istiyorlar. Elbette hiç kimse masum değildir ancak gerçeklere karşıda
öfkemize yenilip sağırlaşıp körleşmemeliyiz. Bugün bu millet her şeyi sorgular hale geldiyse iktidarı
belirleyen tek güç millet olduysa yüzyıldır tıkanmış tortulaşmış demokrasi kanalları yeniden açıldıysa
bunu sağlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sahip çıkmalıyız. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a duyulan
öfkenin temel sebebi morfinle uyuşturulmaya çalışılan bu milleti uyandırmasıdır.