SON DAKİKA
Hava Durumu

Demokrasinin kanadı yer kaparken kırıldı

Yazının Giriş Tarihi: 03.11.2019 12:57
Yazının Güncellenme Tarihi: 03.11.2019 12:57

Milletvekillerinin grup toplantılarında önde oturup genel başkanlarına kendilerini göstermek için sanki asli görevi koltuk ısıtmak ve kapmak olan danışmanlarını önceden görevlendirmeleri basına yansıyınca bu zor ve ulvi vazifeyi kendileri yapmak zorunda kaldılar.Milletvekillerimiz adına çok üzücü bir durum memleket adına yaptıkları gece gündüz çalışmaları varken başlarına ek bir yük olarak birde koltuk kapma işi çıktı.Naçizane bir öneri aslında bu durumu yasal düzenlemeyle meşru hale getirebilirler her vekile bir koltuk kapmacısı kadrosu açılabilir işte o zaman herkesin kafası rahatlar kim ne derse dersin konu yasalaşır hiç kimse ağzını açamaz eleştiri yapamaz.

Geldiğimiz noktaya bakar mısınız ? Koltuğunu bile başkasına tutturan rahat ve rehavetin doruğunda olan bir zihniyet sahip olan vekil bu millete bu devlete ne verebilir ? Grup toplantısı nedir ? Niye yapılır ? Bundan bihaber kafadan ne beklenir ? Grup toplantılarının asıl amacı ve olması gereken milletvekillerinin milletin talepleri doğrultusunda belirledikleri sorunları kürsüden seslendirmeleri en sonunda Genel başkanın bunları değerlendirmesidir.Bütün siyasi partilerin T.B.M.M' deki grup toplantılarına bakın hiçbir milletvekilinin konuştuğunu herhangi bir konuda fikir beyan ettiğini göremezsiniz. Genel başkanlar konuşur milletvekilleri ve izleyiciler slogan atar ayakta alkışlar toplantı biter. Milletvekilleri sorunları nerede konuşacak ? Kendi aralarında. Yanlış duymadınız sadece kendi aralarında özgürce konuşabilirler onun dışında asla konuşamazlar.Konuşan yok mu ? Elbette var ve olacaktır da en yakın örnek AK Parti'den istifa eden Mustafa Yeneroğlu. Sorunları dile getirirsen ya istifa ya ihraçtır sonun.

Göze alan var alamayan var buna da saygı duymak lazım.Mustafa Yeneroğlu'nun istifa açıklamasına baktığımızda ayrıştırma, bölme, parçalama, hakaret, küfre dair hiçbir söz ve ima yok.Peki ne var ? Yeneroğlu'nun dikkat çekmek istediği husus genel itibariyle toplumun büyük çoğunluğunun sorunu haline gelen özgürlükler noktasında yaşanan darboğazlar,ekonomik sorunların getirdiği sosyal ve siyasal sıkıntılar,insan hakları ihlalleri,yanlış uygulamaların yasalarla meşrulaştırılması gibi ortak geleceğimizin,normalleşmemizin önündeki problemlerdir.Zaten bu konuları içerde açıkça konuştuğunu ifade etti. Ki yüzde yüz etmiştir hepsi bu.Sonrasında ne oldu ? Klasik itibarsızlaştırma saldırıları başladı.Ancak bu saldırıların hükmü ve tesiri ciddi manada düştü.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, Mustafa Yeneroğlu'nun istifası üzerine yaptığı açıklamada "Mustafa bey benim takdir ettiğim, sevdiğim bir siyasetçiydi. ‘İdi' diyorum bakın. Bu süreçte Mustafa Yeneroğlu bu partinin en yüksek kurulu MKYK üyesiydi. MKYK ayda bir toplanır. Eleştirin varsa orada dile getirirsin. Eleştirin varsa tweet atmazsın orada dile getirirsin. Siz orada bunları dile getirmeyeceksiniz.Bir siyasi partinin en üst kurulunda yer alan birisi medya üzerinden genel başkanıyla partisiyle konuşmaz. Zaten istifa edecekti. Giderken de bir fitil attı gitti. Kimmiş o rahatsız olanlar? Biz istifa beklemiyoruz” dedi.Bu açıklamanın bir noktası dışında kalan kısmının hükmü yoktur.Orası da 'MKYK'da yer alan birisi medya üzerinden genel başkanıyla partisiyle konuşmaz' sözüdür asıl mitilde fitilde o sözdür.

Herşeyi getirip Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bağlama hastalığı AK Parti üst yönetiminin başarısızlığını gizleme örtme yolunun en basit ancak karşılığı olan bir yöntemidir. Madem öyleydi sizler ne iş yapıyorsunuz ? Niye kendiniz ikna edip konuşmadınız ? Sadece Mahir Ünal'ı eleştirmek haksızlık olur tamamında bu rehavet ve kolaya kaçma hastalığı var.Nereden geliyor bu rahatlık derseniz ? Güçten geliyor,heryere her kuruma sahip olduğunu düşünmekten geliyor,bırakın dış dünyayı dibindeki adamı bile dinlememek önemsememekten geliyor,benim gibi düşünmeyen,yaşamayanın söz hakkı yoktur zihniyetini içselleştirmekten geliyor.Görsel ve işitsel medyada tekelleşmeye doğru gidişin verdiği özgüvenle uzun soluklu olmayan kudretten geliyor.Bunları görmek zorundayız.Sadece güçlü sermaye sahipleri medyaya hakim olursa izleyici ve dinleyicinin çoğunluğunu tek tipleştirebilir,yanlışları,yalanları,iftiraları çarpıtabilir doğru gibi çoğunluğa algılatabilirsiniz ancak bunun ömrü asla uzun olmaz.Bu durum demokrasinin bir kanadını kırar ortak geleceğimiz için büyük tehlikeler yaratır.

Türkiye iyi yönetilmiyor ve yönetilebilir olmaktan hızla uzaklaşıyor.Hamasi söylemlerle,dini sembollerle,milli hassasiyetlerimizi hareketlendiren hoşumuza giden üst perdeden konuşmalarla hiçbir yere varamayız.Geldiğimiz nokta itibariyle geriye doğru bir gidiş var.Çözüm noktası birbirimizi itmek kakmak değil dinlemektir.Herkesin kendisini huzur ve güven içerisinde hissettiği yeni bir anayasa yapmaktadır.Seçilmişten atanmış olmaz bu seçim kanunumuza göre seçilmiş gibi olanların tümü atanmıştır.Liderler listeyi hazırlıyor seçmenler oyu veriyor adı seçilmiş oluyor.Samimi söylüyorum 'bizim demokrasi istemeye hakkımız var mı' ? diye soranların sayısı hergeçen gün artıyor.Elbette demokrasi istemeye hakkımız var diyenleriniz olacaktır.O zaman ' demokrasinin güçlenmesi için ne yaptın kardeşim' diye sorarlar ve soruların ucu bucağı gelmez.Yada böyle yaşayıp gitmek mi en doğrusu acaba ? 70 yıl öncesinin sorunu bugün tartışılıyor.2019 yılındayız Cumhuriyet kadınını kıyafeti üzerinden tartışıyoruz.

70 yıl sonra da çocuklarımız Kürt,alevi,laiklik,demokrasi,basın özgürlüğü,insan hakları,dış politika,ekonomik sorunları mı tartışsınlar istiyoruz ? Eleştiriyoruz,vuruyoruz,kırıyoruz,döküyoruz bunlar yol değil eğer ki birşeyler yapmak istiyorsan işçi,köylü,emekçi,yazar,çizer,iş insanı ol fark etmez meşru siyasi zeminde siyasetin içinde olursun yada kaderine razı olup sesini kesersin hem kenarda kal hem sistemden şikayet et yok öyle bir dünya...Son olarak akademisyen bir büyüğümle konuşuyoruz bir seçilmişten dert yanıyor ' iki koyunu güdemez cahilin biri' diyor.Hiç siyaseti düşündünüz mü ? dedim. O'da bana 'Asla' dedi. 'Hem içinde olmayacaksın hem seni yönetenlere cahil diye hakaret edeceksin kenarda kalıyorsan cahilde olsa seni yönetene saygı duyacaksın eleştirmeyeceksin.dedim.En büyük sorunumuzda bu değil mi ? Eleştiride dünya birincisiyken çözümde kaçıncıyız sizce ?

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.