Dengeli beslenme ve yerli savunma sanayi ilişkisi…
Yazının Giriş Tarihi: 06.03.2022 11:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 06.03.2022 11:01
Dünya sıcak bir çatışma ile karşı karşıya… Rusya'nın Ukrayna'yı işgal girişimi, devletlerin günümüzde de önceki yıllarda olduğu gibi savunma sanayi alanında güçlü olmaları gerektiğini bir kez daha gözler önüne sermiş bulunuyor. “Güçlü Devlet” söylemi ile politikacıların seçmenlerin gözlerini boyamaya çalıştığı bir dünyada şüphesiz silah ve savunma sanayi alanındaki gelişmeler çok önemli. Bu anlamda Ukrayna'nın Türkiye'den aldığı Bayraktar TB2 Silahlı İnsansız Hava Araçları (SİHA) ile Rus hava savunma sistemlerinin imha edildiği anları yayımlaması Türkiye adına hem uluslararası arenada hem de iç siyasette olumlu bir gelişme. “Güçlü Devlet” söyleminden daha önde olan, politikacıların seçmenleri etkilemek için kullandığı en temel söylemin “İş ve Aş” söylemi olduğunu biliyoruz. Ekonomik gelişme olmadan refah seviyesinin yükselmesi ve elbette sanayi ve savunma gibi alanlarda kalkınmak da mümkün olamaz. Cumhurbaşkanı kararıyla “görevden af talebi” kabul edilen Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli' nin istifasının ardından tarımdaki sıkıntıları merkeze alan tartışmalar da tekrar gündeme geldi… Bu anlamda, Türkiye'deki satın alma gücüne dair son paylaşılan haberler aslında yazımın çıkış noktasını oluşturuyor. Geçtiğimiz günlerde, Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Eurostat) Türkiye'de asgari ücretin satın alma gücünü yeniden hesaplama kararı aldı. Eurostat verilerine göre, Türkiye'de halkın yüzde 37'si kırmızı et, tavuk veya balık yemeye maddi olanak bulamıyor ve Türkiye bu veriler ile Avrupa'da ilk sırada yer alıyor. Dengeli beslenemeyen bireylerden nasıl bilim ve teknikte ilerlemesini bekleyebiliriz? Satın alma gücü düşük bireylerden müteşekkil bir toplumda zaruri ihtiyaçlar dışında sağlık, eğitim ve kültür gibi konularda nasıl harcama yapılabilir? Böylesi bir toplumda “yerli ve milli” savunma sanayi nasıl gelişiyor, bu sorunun cevabını cidden merak ediyorum. SİHA Bayraktar TB2 gibi yerli olduğu ifade edilen ve son teknolojiyi kullanan silahları üreten bir ülkenin vatandaşları Avrupa'da en az et tüketen grubu oluşturuyor ve bu gerçekten anlaşılması çok zor bir mesele olarak kafamı kurcalamaya devam ediyor…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Dr. Begüm Burak
Dengeli beslenme ve yerli savunma sanayi ilişkisi…
Dünya sıcak bir çatışma ile karşı karşıya…
Rusya'nın Ukrayna'yı işgal girişimi, devletlerin günümüzde de önceki yıllarda olduğu gibi savunma sanayi alanında güçlü olmaları gerektiğini bir kez daha gözler önüne sermiş bulunuyor.
“Güçlü Devlet” söylemi ile politikacıların seçmenlerin gözlerini boyamaya çalıştığı bir dünyada şüphesiz silah ve savunma sanayi alanındaki gelişmeler çok önemli. Bu anlamda Ukrayna'nın Türkiye'den aldığı Bayraktar TB2 Silahlı İnsansız Hava Araçları (SİHA) ile Rus hava savunma sistemlerinin imha edildiği anları yayımlaması Türkiye adına hem uluslararası arenada hem de iç siyasette olumlu bir gelişme.
“Güçlü Devlet” söyleminden daha önde olan, politikacıların seçmenleri etkilemek için kullandığı en temel söylemin “İş ve Aş” söylemi olduğunu biliyoruz. Ekonomik gelişme olmadan refah seviyesinin yükselmesi ve elbette sanayi ve savunma gibi alanlarda kalkınmak da mümkün olamaz.
Cumhurbaşkanı kararıyla “görevden af talebi” kabul edilen Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli' nin istifasının ardından tarımdaki sıkıntıları merkeze alan tartışmalar da tekrar gündeme geldi… Bu anlamda, Türkiye'deki satın alma gücüne dair son paylaşılan haberler aslında yazımın çıkış noktasını oluşturuyor.
Geçtiğimiz günlerde, Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Eurostat) Türkiye'de asgari ücretin satın alma gücünü yeniden hesaplama kararı aldı. Eurostat verilerine göre, Türkiye'de halkın yüzde 37'si kırmızı et, tavuk veya balık yemeye maddi olanak bulamıyor ve Türkiye bu veriler ile Avrupa'da ilk sırada yer alıyor.
Dengeli beslenemeyen bireylerden nasıl bilim ve teknikte ilerlemesini bekleyebiliriz? Satın alma gücü düşük bireylerden müteşekkil bir toplumda zaruri ihtiyaçlar dışında sağlık, eğitim ve kültür gibi konularda nasıl harcama yapılabilir? Böylesi bir toplumda “yerli ve milli” savunma sanayi nasıl gelişiyor, bu sorunun cevabını cidden merak ediyorum.
SİHA Bayraktar TB2 gibi yerli olduğu ifade edilen ve son teknolojiyi kullanan silahları üreten bir ülkenin vatandaşları Avrupa'da en az et tüketen grubu oluşturuyor ve bu gerçekten anlaşılması çok zor bir mesele olarak kafamı kurcalamaya devam ediyor…