13 bin Türk vatandaşı Almanya’dan gönderilecek

Avrupa'nın en büyük ekonomisine sahip olan Almanya, iltica başvuruları reddedilen ve ülkede yasa dışı şekilde kalan yaklaşık 200 bin kişiyi sınır dışı etmeye hazırlanıyor. Federal İçişleri Bakanı Alexander Dobrindt tarafından duyurulan yeni uygulama kapsamında, bu kişilerin Almanya’da kalmalarına izin verilmeyecek.

Dobrindt kararı imzalayacağını açıkladı

Göreve yeni başlayan İçişleri Bakanı Alexander Dobrindt, söz konusu sınır dışı düzenlemesine ilişkin kararı imzalayacağını belirtti. Federal Hükümetin aldığı karara göre, iltica talebi reddedilen kişilerin ülkede bulunmaları hukuken mümkün olmayacak.

13 bin Türk vatandaşı geri gönderilecek

Yetkililer, sınır dışı edilecekler arasında yaklaşık 13 bin Türk vatandaşının da bulunduğunu açıkladı. Bu kişilerin, Almanya ile Türkiye arasında yürürlükte olan “Geri Kabul Anlaşması” doğrultusunda Türkiye’ye gönderileceği bildirildi. Uygulamanın ilk aşamasında bu kişilere yönelik toplu dönüş uçuşlarının organize edildiği kaydedildi.

Komşu ülkelerle koordinasyon sağlanıyor

Almanya’nın yalnızca Türkiye değil, Yunanistan gibi diğer komşu ülkelerle de iş birliği içinde olduğu belirtildi. Yetkililer, bu adımın göçmen hareketliliğini sınırlandırmaya yönelik daha geniş kapsamlı bir stratejinin parçası olduğunu ifade etti.

Yasa dışı girişlerde artış dikkat çekiyor

Federal makamların verilerine göre, Almanya’da yaklaşık 240 bin yasa dışı göçmen bulunuyor. 2025 yılının ilk çeyreğinde yalnızca Türkiye’den 5 bin kişinin yasa dışı yollarla Almanya’ya giriş yaptığı bildirildi. Bu durum, Berlin yönetiminin Türkiye kaynaklı göç hareketliliğini kontrol altına alma çabalarını yoğunlaştırmasına neden oldu.

Yeni yaklaşım: Toplu sınır dışı uygulamaları

Yürürlüğe girecek olan yeni kararname, Almanya’nın iltica ve göç politikalarında daha katı bir tutum benimseyeceğini gösteriyor. Daha önce Afganistan gibi ülkelere uygulanan toplu sınır dışı prosedürlerinin, artık Türkiye için de geçerli olacağı değerlendiriliyor. Yetkililer, tüm işlemlerin uluslararası hukuk ve geçerli yasal çerçeveler kapsamında yürütüleceğini vurguladı.