Hafta sonu CHP kurultayı var. Kimse CHP'nin 36. Olağan Kurultayı'ndan bir sürpriz beklemiyor. Klasik Kaybedenler Kulübü bir araya gelecek, en çok kaybedeni yeniden genel başkan seçecek. Bu nedenle genel, yerel, cumhurbaşkanlığı ve referandum dahil 9 seçimi kaybeden KemalKılıçdaroğlu yeniden seçilecek. Muharremİnce dahil son dakikaortaya çıkanÜmit Kocasakalve Ömer FarukEminağaoğlu'nunda hiç şansları yok. İnce'nin imza toplaması da sonucu değiştirmeyecek. Diğer ikisi bunu bile başaramayacak. Göstermelik bir kurultaydan söz ediyoruz. Alın bir önceki kurultayda da aday olan İnce'yi... Şimdi ne söylüyor diye merak eden var mı? Sanmıyorum. Ama ben yine de İnce'nin; geçen kurultay öncesi dile getirdiği şu öngörüyü tekrar edip etmeyeceğini merak ediyorum: "Başkanlık sistemi gelirse RecepTayyip Erdoğan, 6 kez yendiği bu yönetimiyeniden yenecektir. Ben bunu görüyorum. Türkiye'nin vicdanına sesleniyorum. Bir otobüse biniyorsunuz, o otobüs6 kez yolda kaza yapmış. 7'nciye aynıfirmadan bilet alır mısınız?" Ne yazık ki bunu söyleyen İnce bilebugün Türkiye'de yaşanan muhalefet sendromunuaşacak, gelecek vaat eden bir siyasetortaya koymuş değil. Oysa bırakın CHP'yi,ortada Türkiye'yi de kilitleyen bir muhalefetsorunu var. Kılıçdaroğlu 8 yıllık yönetimiyle,bagajında derin sorunları olan CHP'yi, şimdisosyalist solun hastalıklarını da içine taşıyarak,hatta küresel aparat FETÖ ile ittifak yaparakiçinden çıkılmaz hale getirdi. Artık ne fabrika ayarlarına dönebilirne de yeni bir hikâye yazabilir. Parti içindeetkili olanların böyle bir kaygıları da yok. Durum vahim. Bu yüzden de Kılıçdaroğlu'nu kendi deyimiyle sadece "hükümet yanlısı" medya eleştirmiyor. Hatta daha fazlasını CHP'ye yakın isimler, Atatürkçüler, gerçek sosyal demokratlar yapıyor. İşte bir örnek... Örsan K. Öymen şöyle yazıyor: "CHP'de her şey ters orantılıdır. Ne kadar çok seçim kaybedersen,o koltukta o kadar uzun oturursun. CHP'de demokratik ilkeler ve siyasetbilimi yasaları işlemez. Orada sadecefeodalizm işler. Lider ve onun çevresineçöreklenmiş, onu kuşatma altına almışkariyerist siyasetçiler için, dava ve ideolojidiye bir şey yoktur. Onlar için sadecemakam, mevki, koltuk, milletvekilimaaşı ve belediye rantları vardır." Tam da bu yüzden CHP'nin 36. OlağanKurultayı'na "pozisyon kapma" damgasınıvuracak. Birkaç gündür CHP kulislerini izliyorum. Adaylar bir yana genel merkez eksenli 4 farklı grup kıyasıya bir delege savaşı veriyor. Kimsenin iktidar olma umudu olmadığı için de milletvekilliği bile cazip değil, en cazip şey partide etkili olup, il veya ilçe belediye başkanlıklarını belirleme gücü elde etmek. Genel başkan yardımcılarının çoğu bu hesabı yapıyor. Ve hepsini de çizilme korkusu sarmış durumda. O korkuyu yaşayanların başında da Tekin Bingöl, Bülent Tezcan, ÖztürkYılmaz ve Seyit Torun geliyor. Bu kurultaydan da tıpkı diğerleri gibi yeni bir siyaset vizonu çıkmayacak. Olsa olsa Kılıçdaroğlu'nun klasik yöntemiyle Cihangirİslam gibi biraz dışarıdan ya da son dönemde adı öne çıkan Doç. Dr. Yunus Emre gibi içeriden birkaç yeni isim parti meclisine alınarak "yenilenme" havası verilecek, o kadar. Ama ne "Biz neden yeni bir siyasihikâye yazamıyoruz?" sorusuna cevaparanacak, ne CHP'nin neden 15 Temmuz'uFETÖ ağzıyla "kontrollü darbe" olarak nitelemesimasaya yatırılacak ne de neden ZeytinDalı operasyonuyla ilgili, ÖSO üzerinden itibarsızlaştırmasiyaseti izlenmesi sorgulanacak. Yurtsever CHP'lilere duyurulur, yine de iyi yanından bakın ve "İyi ki bu partiTürkiye'yi yönetmiyor" diye sevinin.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mahmut Övür
En çok kaybedeni seçen kurultay
Hafta sonu CHP kurultayı var. Kimse CHP'nin 36. Olağan Kurultayı'ndan bir sürpriz beklemiyor. Klasik Kaybedenler Kulübü bir araya gelecek, en çok kaybedeni yeniden genel başkan seçecek. Bu nedenle genel, yerel, cumhurbaşkanlığı ve referandum dahil 9 seçimi kaybeden Kemal Kılıçdaroğlu yeniden seçilecek.
Muharrem İnce dahil son dakika ortaya çıkan Ümit Kocasakal ve Ömer FarukEminağaoğlu'nun da hiç şansları yok. İnce'nin imza toplaması da sonucu değiştirmeyecek. Diğer ikisi bunu bile başaramayacak. Göstermelik bir kurultaydan söz ediyoruz. Alın bir önceki kurultayda da aday olan İnce'yi... Şimdi ne söylüyor diye merak eden var mı? Sanmıyorum. Ama ben yine de İnce'nin; geçen kurultay öncesi dile getirdiği şu öngörüyü tekrar edip etmeyeceğini merak ediyorum:
"Başkanlık sistemi gelirse Recep Tayyip Erdoğan, 6 kez yendiği bu yönetimiyeniden yenecektir. Ben bunu görüyorum. Türkiye'nin vicdanına sesleniyorum. Bir otobüse biniyorsunuz, o otobüs 6 kez yolda kaza yapmış. 7'nciye aynı firmadan bilet alır mısınız?"
Ne yazık ki bunu söyleyen İnce bile bugün Türkiye'de yaşanan muhalefet sendromunu aşacak, gelecek vaat eden bir siyaset ortaya koymuş değil. Oysa bırakın CHP'yi, ortada Türkiye'yi de kilitleyen bir muhalefet sorunu var. Kılıçdaroğlu 8 yıllık yönetimiyle, bagajında derin sorunları olan CHP'yi, şimdisosyalist solun hastalıklarını da içine taşıyarak, hatta küresel aparat FETÖ ile ittifak yaparak içinden çıkılmaz hale getirdi.
Artık ne fabrika ayarlarına dönebilir ne de yeni bir hikâye yazabilir. Parti içinde etkili olanların böyle bir kaygıları da yok. Durum vahim. Bu yüzden de Kılıçdaroğlu'nu kendi deyimiyle sadece "hükümet yanlısı" medya eleştirmiyor. Hatta daha fazlasını CHP'ye yakın isimler, Atatürkçüler, gerçek sosyal demokratlar yapıyor.
İşte bir örnek... Örsan K. Öymen şöyle yazıyor: "CHP'de her şey ters orantılıdır. Ne kadar çok seçim kaybedersen, o koltukta o kadar uzun oturursun. CHP'de demokratik ilkeler ve siyaset bilimi yasaları işlemez. Orada sadecefeodalizm işler. Lider ve onun çevresine çöreklenmiş, onu kuşatma altına almış kariyerist siyasetçiler için, dava ve ideoloji diye bir şey yoktur. Onlar için sadece makam, mevki, koltuk, milletvekili maaşı ve belediye rantları vardır."
Tam da bu yüzden CHP'nin 36. Olağan Kurultayı'na "pozisyon kapma" damgasını vuracak. Birkaç gündür CHP kulislerini izliyorum. Adaylar bir yana genel merkez eksenli 4 farklı grup kıyasıya bir delege savaşı veriyor. Kimsenin iktidar olma umudu olmadığı için de milletvekilliği bile cazip değil, en cazip şey partide etkili olup, il veya ilçe belediye başkanlıklarını belirleme gücü elde etmek. Genel başkan yardımcılarının çoğu bu hesabı yapıyor. Ve hepsini de çizilme korkusu sarmış durumda. O korkuyu yaşayanların başında da Tekin Bingöl, Bülent Tezcan, Öztürk Yılmaz ve Seyit Torun geliyor.
Bu kurultaydan da tıpkı diğerleri gibi yeni bir siyaset vizonu çıkmayacak. Olsa olsa Kılıçdaroğlu'nun klasik yöntemiyle Cihangir İslam gibi biraz dışarıdan ya da son dönemde adı öne çıkan Doç. Dr. Yunus Emre gibi içeriden birkaç yeni isim parti meclisine alınarak "yenilenme" havası verilecek, o kadar.
Ama ne "Biz neden yeni bir siyasi hikâye yazamıyoruz?" sorusuna cevaparanacak, ne CHP'nin neden 15 Temmuz'u FETÖ ağzıyla "kontrollü darbe" olarak nitelemesi masaya yatırılacak ne de neden Zeytin Dalı operasyonuyla ilgili, ÖSO üzerinden itibarsızlaştırma siyaseti izlenmesi sorgulanacak.
Yurtsever CHP'lilere duyurulur, yine de iyi yanından bakın ve "İyi ki bu partiTürkiye'yi yönetmiyor" diye sevinin.