Türkiye, tarihinin en büyük orman yangınlarını yaşarken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yangını söndürmeye katkı vermek yerine alevlendirmek için öyle bir yol seçti ki, hem yangınla mücadele edenlerin moralini bozdu hem de sokağı ateşleyerek toplumsal gerilimi artırdı. Yöntemi de klasik vesayetçi yöntemiydi, Atatürk'ü ve kurduğu Türk Hava Kurumu'nu kullanıyordu. O andan itibaren, yangını oturduğu yerden izleyen, fondaş medyadan tek yönlü bilgilenen tuzu kurular da feryat figan bağırmaya başladı: "Nerde bu devlet? Neden THKuçakları uçurulmuyor?" Kimsenin gerçeği öğrenme derdi yoktu. Yalan haberler ve provokatörler de devreye girince, toplumsal ve siyasi ortam da yangın yerine döndü. Oysa THK uçakları meselesi çok değil iki yıl önce de gündeme gelmiş ve çok tartışılmıştı. Ama o günlerde yerel seçimlerden yeni çıkıldığı için Kılıçdaroğlu ve "dostları" için kullanılabilir cazip bir malzeme değildi ve dönüp kimse THK gerçeğine bakmadı bile. Şimdi gelin o günlere gidelim ve üst üste yazdığım yazılardan özetle olanları hatırlayalım. "Pekşen, Cumhurbaşkanı'nın gizlidanışmanı mı?" Yazının tarihi 24 Ağustos 2019. "Dün yazdım, emekli Tümgeneral Ahmet Bertan Nogaylaroğlu göreve gelir gelmez kendi ekibini oluşturmak için önce Emekli Subaylar Derneği'nden 76 kişiye görev verdi, sonra da kurumun hukuk işlerini yürütmek için eski CHP milletvekili ve Parti Meclisi üyesi Haluk Pekşen'in kızı Ezgi Pekşen'e ait Pekşen Hukuk Bürosu'yla ilginç bir anlaşma imzaladı." O günkü THK yönetim tablosu da şöyleydi: "THK Yönetim Kurulu'nun asil 11 üyesinden 9'u, yedek üyelerin de tamamı istifa etmiş durumda. (...) Bu arada 330 genelkurul üyesi imza verdiği halde genel kurul da toplanmıyor. Bu yüzden kurum, ne ihalelere girebiliyor, ne de borçtan kurtulabiliyor. THK son dönemde sadece yangın söndürme ihalesine değil, kuduz aşısı ihalesine bile giremedi." İkinci yazının tarihi de 25 Ağustos 2019. "(THK) Derneğinden üniversitesine, alanında tek olduğu yangın uçağından havadan kuduz aşısı yapmaya, hatta balon uçurtma işine kadar faaliyet gösterdiği her alanda tam bir iflas yaşıyor. Yolsuzluk, kayırmacılık diz boyu. Yazı üzerine dün Pekşen aradı. Ona göre de Kurum'da inanılmaz bir tablo vardı. Şöyle diyordu: "Beni buraya Kurum'u düzeltmekiçin çağırdılar. 'Siyaset yapmayın,biz ve devlet arkandayız' dediler. Gerçekten durum vahimdi. İlgiliher birim iflas noktasındaydı. Ben 2.5ay görev yaptım. Bir kuruş almadım. Pekşen Hukuk Bürosu'nun aldığı 20bin liraya çok deniyor, o 6 avukat içinverildi ve bu asgari bir ücret."
YANGIN UÇAKLARIYLA İLGİLİYÜKSEK FİYAT Bu mesele doğal olarak iktidarın da gündemindeydi. Kurumla yakından ilgilenen AK Parti Trabzon Milletvekili Salih Çora ise kurumun geçmişten beri kötü yönetildiğini belirterek şöyle diyordu: "Kötü yönetim hâlâ sürüyor ancakbugün yaşanan süreci, içinden çıkılmazhale getiren CHP MilletvekiliHaluk Pekşen'in devreye sokulmasıydı. Kurum'la Orman Bakanlığı arasındakigerilim buradan kaynaklanıyor. Her işten komisyon alacağı içinbakanlığa, yangın uçaklarıyla ilgiliyüksek fiyat verdirdi. Bakanlık da buna itiraz edince olaypatladı. Fırsatçılık yaptı yani. Zaten oavukatlık sözleşmesini okuduğumda,'Eyvah, THK'ya da çöktüler' demiştim." Pekşen, bu konuda tecrübeli biri. Kızılay'ın da üzerine çökmüştü. O zaman da rapor hazırladım,Cumhurbaşkanlığı'na ve KemalKılıçdaroğlu'na gönderdim. Kemal Bey,bu yüzden Kızılay Başkanı KeremKınık'la görüşmüştü." Şimdi soralım, bütün bunlar olurkenKılıçdaroğlu iki yıl neden sustu ve nedenTHK'yı hiç gündem yapmadı?
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mahmut Övür
'Eyvah, THK’ya da çöktüler'
Türkiye, tarihinin en büyük orman yangınlarını yaşarken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yangını söndürmeye katkı vermek yerine alevlendirmek için öyle bir yol seçti ki, hem yangınla mücadele edenlerin moralini bozdu hem de sokağı ateşleyerek toplumsal gerilimi artırdı. Yöntemi de klasik vesayetçi yöntemiydi, Atatürk'ü ve kurduğu Türk Hava Kurumu'nu kullanıyordu.
O andan itibaren, yangını oturduğu yerden izleyen, fondaş medyadan tek yönlü bilgilenen tuzu kurular da feryat figan bağırmaya başladı:
"Nerde bu devlet? Neden THK uçakları uçurulmuyor?"
Kimsenin gerçeği öğrenme derdi yoktu. Yalan haberler ve provokatörler de devreye girince, toplumsal ve siyasi ortam da yangın yerine döndü.
Oysa THK uçakları meselesi çok değil iki yıl önce de gündeme gelmiş ve çok tartışılmıştı. Ama o günlerde yerel seçimlerden yeni çıkıldığı için Kılıçdaroğlu ve "dostları" için kullanılabilir cazip bir malzeme değildi ve dönüp kimse THK gerçeğine bakmadı bile.
Şimdi gelin o günlere gidelim ve üst üste yazdığım yazılardan özetle olanları hatırlayalım.
"Pekşen, Cumhurbaşkanı'nın gizli danışmanı mı?"
Yazının tarihi 24 Ağustos 2019.
"Dün yazdım, emekli Tümgeneral Ahmet Bertan Nogaylaroğlu göreve gelir gelmez kendi ekibini oluşturmak için önce Emekli Subaylar Derneği'nden 76 kişiye görev verdi, sonra da kurumun hukuk işlerini yürütmek için eski CHP milletvekili ve Parti Meclisi üyesi Haluk Pekşen'in kızı Ezgi Pekşen'e ait Pekşen Hukuk Bürosu'yla ilginç bir anlaşma imzaladı."
O günkü THK yönetim tablosu da şöyleydi:
"THK Yönetim Kurulu'nun asil 11 üyesinden 9'u, yedek üyelerin de tamamı istifa etmiş durumda. (...) Bu arada 330 genel kurul üyesi imza verdiği halde genel kurul da toplanmıyor.
Bu yüzden kurum, ne ihalelere girebiliyor, ne de borçtan kurtulabiliyor.
THK son dönemde sadece yangın söndürme ihalesine değil, kuduz aşısı ihalesine bile giremedi."
İkinci yazının tarihi de 25 Ağustos 2019.
"(THK) Derneğinden üniversitesine, alanında tek olduğu yangın uçağından havadan kuduz aşısı yapmaya, hatta balon uçurtma işine kadar faaliyet gösterdiği her alanda tam bir iflas yaşıyor. Yolsuzluk, kayırmacılık diz boyu.
Yazı üzerine dün Pekşen aradı. Ona göre de Kurum'da inanılmaz bir tablo vardı. Şöyle diyordu:
"Beni buraya Kurum'u düzeltmek için çağırdılar. 'Siyaset yapmayın, biz ve devlet arkandayız' dediler. Gerçekten durum vahimdi. İlgili her birim iflas noktasındaydı. Ben 2.5 ay görev yaptım. Bir kuruş almadım. Pekşen Hukuk Bürosu'nun aldığı 20 bin liraya çok deniyor, o 6 avukat için verildi ve bu asgari bir ücret."
YANGIN UÇAKLARIYLA İLGİLİ YÜKSEK FİYAT
Bu mesele doğal olarak iktidarın da gündemindeydi. Kurumla yakından ilgilenen AK Parti Trabzon Milletvekili Salih Çora ise kurumun geçmişten beri kötü yönetildiğini belirterek şöyle diyordu:
"Kötü yönetim hâlâ sürüyor ancak bugün yaşanan süreci, içinden çıkılmaz hale getiren CHP Milletvekili Haluk Pekşen'in devreye sokulmasıydı.
Kurum'la Orman Bakanlığı arasındaki gerilim buradan kaynaklanıyor. Her işten komisyon alacağı için bakanlığa, yangın uçaklarıyla ilgili yüksek fiyat verdirdi.
Bakanlık da buna itiraz edince olay patladı. Fırsatçılık yaptı yani. Zaten o avukatlık sözleşmesini okuduğumda, 'Eyvah, THK'ya da çöktüler' demiştim."
Pekşen, bu konuda tecrübeli biri.
Kızılay'ın da üzerine çökmüştü. O zaman da rapor hazırladım, Cumhurbaşkanlığı'na ve Kemal Kılıçdaroğlu'na gönderdim. Kemal Bey, bu yüzden Kızılay Başkanı Kerem Kınık'la görüşmüştü."
Şimdi soralım, bütün bunlar olurken Kılıçdaroğlu iki yıl neden sustu ve neden THK'yı hiç gündem yapmadı?