Bakan Göktaş: "Faillerin en ağır cezayı alması için hukuki mücadelemiz sürüyor"
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Sıla Bebek ve Narin Güran’ın cinayeti davalarıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Bakan Göktaş, bu davaların önemli olduğunu vurgulayarak, faillerin en ağır cezayı alması için bakanlık avukatlarının büyük bir özveriyle çalıştığını belirtti. Bakan, “Faillerin en ağır cezayı alması için bakanlık avukatlarımız yoğun mücadele veriyor” şeklinde konuştu.
Sıla Bebek ve Narin Güran’ın cinayetlerinin ardından, bakanlık tarafından çeşitli psikososyal destek çalışmaları başlatıldı. Göktaş, özellikle Narin Güran’ın yaşadığı köydeki diğer çocuklara yönelik olarak, "Köydeki diğer çocuklara yönelik psikososyal destek ekibi kurduk, travmaları atmaları için çalışmalarımızı sürdürüyoruz" dedi. Bu çalışmaların, çocukların ruhsal iyileşmelerine katkı sağlamayı amaçladığını belirtti.
SOSYAL MEDYA DÜZENLEMELERİ VE ÇOCUKLARIN KORUNMASI
Bakan Göktaş, sosyal medya ile ilgili önemli açıklamalarda da bulundu. Çocukların korunması adına sosyal medyada yapılması gereken düzenlemelerin önemine değinen Bakan, "Çocukları korumak adına önemli bir düzenlemeye ihtiyaç duyduğumuz ortada. Bakanlığımız öncülüğünde mevzuat çalışmamızı başlattık" dedi. Göktaş, bu düzenlemenin aynı zamanda cezai yaptırımlar içereceğini ve kurallara uymayanlara yönelik farklı ceza yöntemlerinin geliştirilebileceğini belirtti.
DOĞURGANLIK ORANI VE MİLLİ GÜVENLİK
Bakan Göktaş, doğurganlık oranlarının düşmesiyle ilgili de önemli açıklamalarda bulundu. Bu durumun sosyal ve sağlık hizmetlerinde artan bütçe ihtiyacı anlamına geldiğine dikkat çeken Göktaş, "Sosyal ve sağlık hizmetlerinde bütçe ihtiyacının artması demek, milli güvenliğimiz açısından da çok önemli" ifadelerini kullandı. Aile yapısının korunması ve sosyal yapının güçlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Bakan, bu konuda hükümet olarak çeşitli önlemler alındığını belirtti.
CİNSİYETSİZLEŞTİRME VE AİLEYİ TEHDİT EDEN RİSKLER
Göktaş, aileyi tehdit eden bir diğer önemli riskin cinsiyetsizleştirme olduğunu ifade etti. "Aileyi tehdit eden risklerden biri de cinsiyetsizleştirme. Her türlü tehditten hem çocuklarımızı hem aileleri korumak zorundayız" diyen Bakan, toplumsal cinsiyet anlayışının zarar verdiği noktalara karşı mücadele edilmesi gerektiğini vurguladı. Bu kapsamda aile değerlerinin korunması için çeşitli politikaların geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Kadına karşı şiddetle mücadeleye de değinen Bakan Göktaş, İstanbul Sözleşmesi'ne ilişkin, "Kadına karşı şiddeti insan hakkı mücadelesi olarak görüyoruz. Çalışmamız bir sözleşmeyle başlamadı, bir sözleşmeyle sonlanması söz konusu değil" şeklinde bir açıklama yaptı. Şiddetin önlenmesi için bakanlık olarak yapılan çalışmalara devam edeceklerini belirten Göktaş, "Kadına karşı şiddetle mücadele, yalnızca bir sözleşmeye bağlı bir iş değil, toplumun her kesimiyle birlikte yürütülmesi gereken bir insan hakları mücadelesidir" dedi.
TELEVİZYON İÇERİKLERİ VE KADINA KARŞI ŞİDDET
Bakan Göktaş, şiddet içerikli televizyon programlarına da tepki gösterdi. Kadını değersizleştiren yapımların toplumu olumsuz etkilediğini belirten Göktaş, "Kadını değersizleştiren yapımların oluşması ve bunun üzerinden bir reyting sağlanmasını doğru bulmuyorum. Bu konuda yapımcılarımıza tekrar sesleniyorum" dedi. Şiddeti televizyonda görmek hem çocuklara zarar verdiğini hem de şiddeti normalleştirdiğini ifade eden Bakan, "Kadını metalaştıran içerikleri televizyonda görmek istemiyoruz" diyerek, medyanın bu konuda daha sorumlu ve duyarlı olması gerektiğinin altını çizdi.
Bakan Göktaş, tüm bu açıklamalarıyla, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olarak toplumun her kesimiyle el birliğiyle çalışarak aileyi ve bireyleri koruma amaçlarını sürdürdüklerini vurguladı.