Zamanlama manidar da olsa, HTŞ ve bileşenlerinin Halep'i ele geçirmesi, siyasi dengeleri sarssa da kimseyi şaşırtmadı. Eninde sonunda böyle bir çıkış olacaktı. Çünkü Esad rejiminin Suriye'yi kurtarmak gibi bir derdi yoktu. Hiçbir çözüm ürütmediği gibi çözüm önerilerine de sıcak bakmadı ve muhalefetle bir araya gelmeye yanaşmadı.
Bu yüzden İdlib'de kurulan denge de her an bozulabilirdi. Öyle de oldu. İki gün önce, rejim ve Rusya'nın sürekli bombalarla tehdit altında tuttuğu İdlib'i yöneten terör örgütü HTŞ ve bileşenleri harekete geçti ve kritik şehir Halep'i ele geçirdi.
Kadim kent Halep, Suriye iç savaşının en kritik şehriydi. O günlerde sosyolojisine uygun olarak rejime muhalif olanların elindeydi. Ama 2016 yılında Rusya'nın hava, İran'ın da kara desteğiyle rejim tarafından geri alınacak ve Halep'in sosyolojisini değiştirecek süreç başlayacaktı. Bu sonucu, Suriye'de kirli iktidarı için yarım milyon insanın ölümüne yol açan, milyonları göç ettiren Beşar Esad,"zafer" olarak niteleyecekti.
O "zafer"in ne anlama geldiğine dikkat çeken ve sert tepki veren de eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal oldu: "Halep bir Sünni İslam kentidir.Bu şehri Rusya'nın, Esad'ın, Şiigüçlerin himayesine bırakmayı çokciddi sorgulamak lazım." Muhaliflerin yeniden Halep'i alması Suriye'yi ve bölgeyi nasıl etkileyecek, ABD sadece izleyecek mi ve en önemlisi de yeni bir "göç" dalgasıyla karşılaşmamak için Türkiye ne yapacak?
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Halep'te yaşanan çatışmalara Türkiye'nin müdahil olmadığını belirtiyor ve şöyle diyordu: "Tedbirler alınıyor. Yeni bir göçdalgasını tetikleyecek hiçbir aksiyonagirişmeyiz." Doğrusu Halep'te göç kadar şaşırtıcı ve riskli bir durum daha vardı. Rejim yanlıları Halep'ten çekilirken muhaliflerin karşısına PKK-YPG unsurları çıkıyordu.
Acaba Suriye'de yine DEAŞ vari yeni bir oyun mu kuruluyor? Böyle cevabı aranan çok soru var ama oyun sahnede ve ABD-İsrail hattının yıllar öncesinden planladıkları gibi Suriye artık üçe bölünmüş durumda. Halep'i ancak Halepliler kurtarabilir...
***
CHP'NİN GÜNDEMİNDEHALEP DEĞİL, KURULTAY VAR!
Halep ne yazık ki başta CHP olmak üzere muhalefetin gündeminde yok. Özellikle de CHP'nin gündeminde yok. Ne var derseniz ya Bahçeli'nin son açıklamaları, ya kreş ya da kurultay hesapları var. Sadece KemalKılıçdaroğlu ve ekibinin değil, bugünlerde kurultay meselesi en az onlar kadar "Ekremciler"in de gündeminde. İmamoğlu'nun siyasi danışmanı Necati Özkan, Fransız reklam ajansıyla bu işe kafa yoruyor, Saraçhane medyası da Mansur Yavaş'ın sıkboğaz ettiği siyasi zeminde "nefes" alacak hamlelere hazırlanıyor, İmamoğlu da CHP Genel Başkanlığı'na giderken yerine kimi koyacağının hesabını yapıyor.
Acaba Üsküdar Belediye Başkanı Sinem Dedetaş mı yoksa "kankası" Bakırköy Meclis Üyesi Ertan Yıldız mı olacak?
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mahmut Övür
Halep’te ne oluyor?
Zamanlama manidar da olsa, HTŞ ve bileşenlerinin Halep'i ele geçirmesi, siyasi dengeleri sarssa da kimseyi şaşırtmadı. Eninde sonunda böyle bir çıkış olacaktı. Çünkü Esad rejiminin Suriye'yi kurtarmak gibi bir derdi yoktu. Hiçbir çözüm ürütmediği gibi çözüm önerilerine de sıcak bakmadı ve muhalefetle bir araya gelmeye yanaşmadı.
Bu yüzden İdlib'de kurulan denge de her an bozulabilirdi. Öyle de oldu. İki gün önce, rejim ve Rusya'nın sürekli bombalarla tehdit altında tuttuğu İdlib'i yöneten terör örgütü HTŞ ve bileşenleri harekete geçti ve kritik şehir Halep'i ele geçirdi.
Kadim kent Halep, Suriye iç savaşının en kritik şehriydi. O günlerde sosyolojisine uygun olarak rejime muhalif olanların elindeydi. Ama 2016 yılında Rusya'nın hava, İran'ın da kara desteğiyle rejim tarafından geri alınacak ve Halep'in sosyolojisini değiştirecek süreç başlayacaktı.
Bu sonucu, Suriye'de kirli iktidarı için yarım milyon insanın ölümüne yol açan, milyonları göç ettiren Beşar Esad, "zafer" olarak niteleyecekti.
O "zafer"in ne anlama geldiğine dikkat çeken ve sert tepki veren de eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal oldu:
"Halep bir Sünni İslam kentidir. Bu şehri Rusya'nın, Esad'ın, Şii güçlerin himayesine bırakmayı çok ciddi sorgulamak lazım."
Muhaliflerin yeniden Halep'i alması Suriye'yi ve bölgeyi nasıl etkileyecek, ABD sadece izleyecek mi ve en önemlisi de yeni bir "göç" dalgasıyla karşılaşmamak için Türkiye ne yapacak?
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Halep'te yaşanan çatışmalara Türkiye'nin müdahil olmadığını belirtiyor ve şöyle diyordu:
"Tedbirler alınıyor. Yeni bir göç dalgasını tetikleyecek hiçbir aksiyona girişmeyiz."
Doğrusu Halep'te göç kadar şaşırtıcı ve riskli bir durum daha vardı. Rejim yanlıları Halep'ten çekilirken muhaliflerin karşısına PKK-YPG unsurları çıkıyordu.
Acaba Suriye'de yine DEAŞ vari yeni bir oyun mu kuruluyor?
Böyle cevabı aranan çok soru var ama oyun sahnede ve ABD-İsrail hattının yıllar öncesinden planladıkları gibi Suriye artık üçe bölünmüş durumda. Halep'i ancak Halepliler kurtarabilir...
***
CHP'NİN GÜNDEMİNDE HALEP DEĞİL, KURULTAY VAR!
Halep ne yazık ki başta CHP olmak üzere muhalefetin gündeminde yok. Özellikle de CHP'nin gündeminde yok. Ne var derseniz ya Bahçeli'nin son açıklamaları, ya kreş ya da kurultay hesapları var. Sadece Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibinin değil, bugünlerde kurultay meselesi en az onlar kadar "Ekremciler"in de gündeminde. İmamoğlu'nun siyasi danışmanı Necati Özkan, Fransız reklam ajansıyla bu işe kafa yoruyor, Saraçhane medyası da Mansur Yavaş'ın sıkboğaz ettiği siyasi zeminde "nefes" alacak hamlelere hazırlanıyor, İmamoğlu da CHP Genel Başkanlığı'na giderken yerine kimi koyacağının hesabını yapıyor.
Acaba Üsküdar Belediye Başkanı Sinem Dedetaş mı yoksa "kankası" Bakırköy Meclis Üyesi Ertan Yıldız mı olacak?