Yerel seçimlerden birinci çıkması bile CHP'deki iç tartışmayı bitirmeye yetmedi. Hatta işler daha da karıştı. Kurultay sonrası ortaya çıkan "hançerli" ve "ihanet" soslu CHP fotoğrafı giderek daha karmaşık bir hâl aldı. Mahşerin dört atlısı gibi, CHP'nin dört aktörü KemalKılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu,Özgür Özel ve Mansur Yavaş arasında müthiş bir iktidar savaşı var. Bırakın süreci izleyenleri, parti kadroları bile olup biteni anlamakta zorlanıyor. Kim kiminle birlikte, kim kime karşı savaşıyor belli değil. Fitili ilk ateşleyen kuşkusuz "değişim" diyerek yola çıkan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'ydu. O kısa sürede hedefine ulaştı ve 13 yıllık güçlü Kılıçdaroğlu'nu koltuğundan etti. Etti ama ettiğine de pişman oldu ki, hiç ihtimal verilmeyen bir zamanda "hançer" sapladığı "Baba"sıyla çok özel bir görüşme yaptı. Son birkaç aydır Kılıçdaroğluİmamoğlu görüşmesi hep konuşuluyordu. Olacak mı olmayacak mı? Kılıçdaroğlu'nun çevresindeki GürselErol, Engin Altay gibi isimlerin de içinde olduğu bir grup bu görüşmenin olması gerektiğini söylerken, BülentKuşoğlu ve Bülent Kerimoğlu gibi isimler ise tam tersi İmamoğlu ile görüşmeye ölümüne karşı çıkıyordu. Peki ne oldu da kanlı bıçaklı Kılıçdaroğlu-İmamoğlu bir araya geldi? Ne konuştuklarını en yakınları bile tam olarak bilmiyor. Daha önce birkaç kez yazdım; CHP'de Bizans gibi oyun bitmez. Şimdi izlediklerimiz de kurgulanmış böyle bir oyun. Siyaset üretmek zahmetli olduğu için CHP'liler bu tür oyunları çok sever. Büyük ihtimalle de Kılıçdaroğlu'nun kurduğu bir oyun bu. Önce ÖzgürÖzel'i "sarayla müzakere" üzerinden sıkıştırdı. Hatta itibarsızlaştırdı bile denebilir. Sonra partide kendisine yakın milletvekili ve belediye başkanları gücünü ortaya koyup İmamoğlu'nu kendi sahasına çekti. Mansur Yavaş zaten kapsama alanında ve Kılıçdaroğlu bu kartı da elinde tutuyor. Bu noktada ilginç olan, değişim rüzgârı estiren İmamoğlu'nun yelkenleri indirmesiydi. Saraçhane Medyası'nın onu neredeyse siyasi deha seviyesine çıkardığı bir anda soluğu Kılıçdaroğlu'nun dizinin dibinde alması sıkıştığının işareti. Büyük ihtimalle ya tüzük kurultayına yönelik bir korku yaşıyor ya da Özgür Özel'in tasfiye edilmesinin ön hazırlığı yapılıyor. Anlaştılar mı bilemem ama Kılıçdaroğlu, CHP'yi yeniden yönetme oyunu kuramayabilir, geri dönme ihtimali de zayıf fakat CHP yönetiminin kuracağı oyunu bozabilir. Bu da "ahmakdavası"nda ceza alma ihtimali olan İmamoğlu'nun en büyük korkusu. Tabii şunu da söylemek gerekiyor: Kılıçdaroğlu'nun çevresi bütün hesaplarını gelecek siyasi yasak üzerine kurarken, İmamoğlu bu hamlesiyle onları ters köşe yapmış olabilir mi acaba? Nasıl bir pazarlık yapıldığının kokusu yakında çıkar. İşin bir de arka planında BülentTezcan ve Önder Sav ikilisinintüzükle ilgili yaptıkları hazırlıklarvar ki bunlar şimdiden delegelerdehuzursuzluğa yol açmış durumda.Delegeler diken üstünde "tasfiye"edilip edilmemeyi ve alınacakkararların açıklanmasını bekliyor."Milletvekilliğinde üç dönemsınırı gelecek mi? Gelirse geçmişeuygulanacak mı?" gibi birçoksoru ve bu soruların cevabı önümüzdekitüzük kurultayının gerilimli geçipgeçmeyeceğini belirleyecek. Anlaşılan geçen 5 yılda 7 yardımcılı Altılı Masa siyasetini ve aralarındaki kavgayı izlediğimiz gibi önümüzdeki 3-4 yılda da CHP'li dörtlü arasındaki iktidar kavgasını izleyeceğiz. Ortada yeni bir siyaset olmadığı için Batı cephesinde değişen bir şey yok...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mahmut Övür
‘Hançercisi’yle neden buluştu?
Yerel seçimlerden birinci çıkması bile CHP'deki iç tartışmayı bitirmeye yetmedi. Hatta işler daha da karıştı. Kurultay sonrası ortaya çıkan "hançerli" ve "ihanet" soslu CHP fotoğrafı giderek daha karmaşık bir hâl aldı. Mahşerin dört atlısı gibi, CHP'nin dört aktörü Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu, Özgür Özel ve Mansur Yavaş arasında müthiş bir iktidar savaşı var.
Bırakın süreci izleyenleri, parti kadroları bile olup biteni anlamakta zorlanıyor. Kim kiminle birlikte, kim kime karşı savaşıyor belli değil. Fitili ilk ateşleyen kuşkusuz "değişim" diyerek yola çıkan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'ydu. O kısa sürede hedefine ulaştı ve 13 yıllık güçlü Kılıçdaroğlu'nu koltuğundan etti. Etti ama ettiğine de pişman oldu ki, hiç ihtimal verilmeyen bir zamanda "hançer" sapladığı "Baba"sıyla çok özel bir görüşme yaptı.
Son birkaç aydır Kılıçdaroğluİmamoğlu görüşmesi hep konuşuluyordu. Olacak mı olmayacak mı? Kılıçdaroğlu'nun çevresindeki Gürsel Erol, Engin Altay gibi isimlerin de içinde olduğu bir grup bu görüşmenin olması gerektiğini söylerken, Bülent Kuşoğlu ve Bülent Kerimoğlu gibi isimler ise tam tersi İmamoğlu ile görüşmeye ölümüne karşı çıkıyordu.
Peki ne oldu da kanlı bıçaklı Kılıçdaroğlu-İmamoğlu bir araya geldi?
Ne konuştuklarını en yakınları bile tam olarak bilmiyor. Daha önce birkaç kez yazdım; CHP'de Bizans gibi oyun bitmez. Şimdi izlediklerimiz de kurgulanmış böyle bir oyun. Siyaset üretmek zahmetli olduğu için CHP'liler bu tür oyunları çok sever. Büyük ihtimalle de Kılıçdaroğlu'nun kurduğu bir oyun bu. Önce Özgür Özel'i "sarayla müzakere" üzerinden sıkıştırdı. Hatta itibarsızlaştırdı bile denebilir. Sonra partide kendisine yakın milletvekili ve belediye başkanları gücünü ortaya koyup İmamoğlu'nu kendi sahasına çekti. Mansur Yavaş zaten kapsama alanında ve Kılıçdaroğlu bu kartı da elinde tutuyor.
Bu noktada ilginç olan, değişim rüzgârı estiren İmamoğlu'nun yelkenleri indirmesiydi. Saraçhane Medyası'nın onu neredeyse siyasi deha seviyesine çıkardığı bir anda soluğu Kılıçdaroğlu'nun dizinin dibinde alması sıkıştığının işareti.
Büyük ihtimalle ya tüzük kurultayına yönelik bir korku yaşıyor ya da Özgür Özel'in tasfiye edilmesinin ön hazırlığı yapılıyor. Anlaştılar mı bilemem ama Kılıçdaroğlu, CHP'yi yeniden yönetme oyunu kuramayabilir, geri dönme ihtimali de zayıf fakat CHP yönetiminin kuracağı oyunu bozabilir. Bu da "ahmak davası"nda ceza alma ihtimali olan İmamoğlu'nun en büyük korkusu. Tabii şunu da söylemek gerekiyor: Kılıçdaroğlu'nun çevresi bütün hesaplarını gelecek siyasi yasak üzerine kurarken, İmamoğlu bu hamlesiyle onları ters köşe yapmış olabilir mi acaba? Nasıl bir pazarlık yapıldığının kokusu yakında çıkar.
İşin bir de arka planında Bülent Tezcan ve Önder Sav ikilisinin tüzükle ilgili yaptıkları hazırlıklar var ki bunlar şimdiden delegelerde huzursuzluğa yol açmış durumda. Delegeler diken üstünde "tasfiye" edilip edilmemeyi ve alınacak kararların açıklanmasını bekliyor. "Milletvekilliğinde üç dönem sınırı gelecek mi? Gelirse geçmişe uygulanacak mı?" gibi birçok soru ve bu soruların cevabı önümüzdeki tüzük kurultayının gerilimli geçip geçmeyeceğini belirleyecek.
Anlaşılan geçen 5 yılda 7 yardımcılı Altılı Masa siyasetini ve aralarındaki kavgayı izlediğimiz gibi önümüzdeki 3-4 yılda da CHP'li dörtlü arasındaki iktidar kavgasını izleyeceğiz. Ortada yeni bir siyaset olmadığı için Batı cephesinde değişen bir şey yok...