SON DAKİKA
Hava Durumu

Hem hükümet kurar hem yıkar; bildiğiniz TÜSİAD işte!

Yazının Giriş Tarihi: 17.06.2015 14:12
Yazının Güncellenme Tarihi: 17.06.2015 14:12

TÜSiAD, AK Parti ve CHP'ye "büyük koalisyon", o olmazsa CHP, MHP ve HDP'ye "AK Parti karşıtı koalisyon" kurdurmak için harekete geçmiş.

Bugün memleket hükümetsiz kaldığı için uykuları kaçan(!) TÜSİAD, geçmişte meşru hükümetleri yıkmak için de nice uykusuz geceler yaşamıştı! Ben şahsen 28 Şubat postmodern darbesinin Bir TÜSİAD Ürünü olduguna inanırım. İnandığımı elimden geldiği kadar söyler ve yazarım.

Mesela, şu lanetli 28 Şubat post modern darbe sürecinin evveline bakalım isterseniz. Yıl sonu toplantılarını genelde Ankara'da yapan TÜSİAD, 1996 yılı toplantısını 11 Aralık'ta Atina'daki ABD Büyükelçiliği'nde yapmış. Toplantıya TESK, DİSK, Türk-İş, TOBB gibi derneklerin başkanları (“Beşli Çete”), Aydın Doğan, Dinç Bilgin gibi medya patronları katılmış.

Refah-Yol'u yıkım ekibinin direktörü Rahmi Koç da varmış. Şaşıracaksınız belki ama Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya da vardı. Erkaya'yı unutanlar için hatırlatma yapalım, bir şişe rakı için fırtınalar kopartan meşhur komutan…

Güven Erkaya'nın kontrolünde faaliyet gösteren Batı Çalışma Grubu (BÇG) adlı illegal yapının temeli TÜSiAD tarafından Atina'da atılmış yani. Erkaya'yı onun için ta Atina'ya götürmüşler.

TÜSiAD Atina'da Refah-Yol'u yıkmak için planlar yaparken, ona bağlı medya da Türkiye'de kamuoyunu darbeye hazırlamakla meşguldü. Milliyet Gazetesi İlan Bürosu'nun hazırladığı tam sayfa ilanlar 11-21 Aralık'ta Hürriyet, Milliyet ve Sabah gazetelerinde boy göstermeye başladı.

20 Aralık 1996 tarihli Hürriyet Gazetesi'nin manşeti "Bu defa işi silahsız kuvvetler halletsin!" idi. Anlayacağımız, “Beşli Çete”ye darbe yapmak icin tam yetki veriyordu gazete.

Gazete manşetleri ve televizyon ekranlarının akıttığı kirlilikleri, ahlaksızlıkları, entrikaları hatırlatıp midenizi bulandırmak istemiyorum; filmi hızlı geçiyorum.

Başbakan Erbakan, TÜSiAD'in baskılarına rağmen istifa etmeyince, ortağı DYP milletvekilleri istifa ettirilerek koalisyon zayıflatıldı.

O dönem dikkatlerimizden ustalıkla kaçırılan bir gerçek daha var, o da şudur: TÜSiAD'ın Atina'da başlattığı, askerlerin tetikçi olarak kullanıldığı Refah-Yol'u yıkım faaliyetine en büyük destek F. Gülen'den geldi.

F. Gülen, zihinleri "dindarlar da Refah-Yol'dan rahatsız" dezenformasyonuyla bulandırmak için TÜSiAD'a bağlı televizyonlara çıkartılarak devreye sokuldu. Gülen'in 28 Şubat yıkım ekibine desteği 18 Nisan 1997 tarihli Hürriyet gazetesi'ne manşet oldu: "Beceremediniz, artık bırakınız!"

Darbecilere olan desteğini daha önce kendi medyasında ilan etmişti F. Gülen. 29 Mart 1997'de STV'de sarfettigi "Asker daha demokrat" ve benzeri sözler, 28 Şubat'a fetva mahiyetindeydi.

Refah-Yol, DYP milletvekillerinin istifalarıyla çoğunluğu kaybedince Başbakan Erbakan 18 Haziran 1997'de istifa etmek zorunda kaldı. TÜSiAD, Refah-Yol'un yerine ANASOL-D koalisyonunu kurdurdu. Başbakan Mesut Yılmaz, yardımcıları da İsmet Sezgin ve Bülent Ecevit oldu.

ANASOL-D hükümetinin ilk icraatı "havuz sistemi"ni kaldırmak ve borçlanma faizlerini yükselterek TÜSiAD'a olan diyet borcunu ödemek oldu. Memleketin yegane düşmanı ilan edilen “İrtica” ile mücadele konusunda da birkaç adım atıldı: F. Gülen'in darbecilere şirin görünmek icin “furuattandır” dediği başörtüsü yasağı zulmü ve CHP'nin bu son seçimde “iktidara gelirsem yapacağım” dediği kesintisiz eğitim.

Refah-Yol'un yıkılıp yerine ANASOL-D'nin kurulmasına Zaman Gazetesi çok sevindi, "Hayırlı Olsun" manşeti attı. Daha sonra Zaman'a röportaj veren F. Gülen de "28 Şubat, Türkiye'de demokrasinin yerleşmesini hızlandırdı" sözleriyle desteklediği darbeyi adeta kutsadı.

Geri Atina'da ve ardından neler yaşandığına bakalım. Gazeteci Ahmet Tezcan, Aydın Doğan, Dinç Bilgin ve Rahmi Koç'un Aralık 1996'daki Atina toplantıları sırasında özel görüşme yaptığını yazdı, 2011'de. Sözkonusu "özel" görüşmenin konusu, Refah-Yol hükümetinin nasıl yıkılacağı, yerine Mesut Yılmaz hükümetinin nasıl dizayn edileceğiydi.

Doğan, Bilgin ve Koç'un yaptığı Refah-Yol'u devirme planı harfi harfine kaydedilmiş. Daha sonra Kanal 7'ye götürümüş. Ahmet Tezcan'a göre, Koç, Doğan ve Bilgin'in ses kaydı o zaman Kanal 7 Haber Müdürü olan Ahmet Hakan'a verildi.

Ahmet Hakan, kendisinden ses kaydının bir kopyasını isteyen Tezcan'a “O kaset satın alınmadı! Para verilmedi; ben ele geçirdim. Orjinali bende ama kusura bakma abi veremem!” demiş.

Ahmet Hakan ile Ertuğrul Özkök arasındaki muhabbetin ta o zaman başlaması, Doğan Medya'nın Kanal 7'e uyguladığı sindirme operasyonunun son bulması, Koç'tan Kanal 7'ye reklam gelmeye başlaması, Ahmet Hakan'in daha sonra Sabah'a, oradan da Hürriyet'e geçmesi... Ve birçok gelişme, kasetin olduğunu, Ahmet Hakan'ın kasetin nimetlerinden istifade ettiğini gösteriyor. Ama ne hikmettir, kaset ortada yok, inkar ediliyor!

Sıradan bir kaset değil bu. Türkiye'nin en zengin bir işadamı ile dönemin en güçlü iki medya patronunun meşru hükümeti devirme planlarını içeren ses kaydından bahsediyoruz!

İlginç bir bilgi daha. Ahmet Tezcan, “Birilerinin ortaya çıkıp mertçe konuşması gerekir” başlıklı sözkonusu yazısını, yazarı olduğu Zaman'a göndermiş ama Ekrem Dumanlı'nın sansürüne uğramış. Yayımlanmamış!

Gazetecinin görevi bunun gibi iddiaların arkasına düşmek iken, Ekrem Dumanlı Ahmet Tezcan'ın yazısını yayımlatmayarak adeta “sus, arkasına düşme!” mesajı vermiş. Bu da Ekrem Dumanli'nin meşru hükümetlere karşı darbecilerden yana tavır takındığını gösteriyor.

Ayrıca, TÜSiAD ile Paralel Yapı'nın 28 Şubat Sureci'ndeki dayanışmasının günümüze kadar devam ettiğini gösteriyor. Gelişmeler, “Paralel Yapı, TUSİAD'i şantajla kontrolüne almis” veya tam tersi “TUSİAD Paralel Yapi'yi satın almis” gibi iddiaların gerçek dışı olduğu, bunların aynı “ust akıl”a tabi olan yapılar olduğu anlaşılıyor.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.