Yıl 1999'du, gecikmeli de olsa askerliğimi artık yapacaktım ve aslında gönüllü olarak askere gitmiştim. Van/Çaldıran, Tendürek Dağı'nın yamacında, sırtımı da İran sınırına dayayarak askerliğimi ifa ettim. O günlerde sınır bölgesi Jandarma'ya bağlıydı.
Sınırda askerlik yapınca anlatacağınız epey hikâyeniz oluyor, hele de Tendürek Dağı'na yüzünüzü döndüyseniz gerçekten çok fazla hikâye biriktirirsiniz. Çok uzatmayayım. PKK'nın geçiş yerlerinden biriydi bu bölge, dolayısıyla çatışma riski yüksekti ve tabi ki operasyonlar da sık olurdu. Daha çok da mültecilerle ilgili hatıranız olur. En çok anlamadığım şey, sınırda bu kadar çok asker olmasına karşın nasıl oluyordu da Türkiye'ye bu kadar çok mülteci girerdi. İçerden destek almadan elini kolunu sallaya sallaya giremezsin. Demek ki destek verenler, içerde ihanet edenler vardı. Sınır bir ülkenin namusudur, eğer birileri ihanet ediyorsa demek ki o adamlar da namusuzdur. Asıl meseleye gelelim: Uzman Çavuş'un biri anlattı. Olay aynen böyle gerçekleşmiş. Uzman Çavuş'u dinleyelim: 20 kişilik bir PKK'lı gurubun görüntüsünü aldık. Hemen olay yerine intikal edip pusu attık. PKK'lıları imha etme şansımız çok yüksekti. Operasyona başlamak için Tabur Komutanını aradık. Komutanım PKK'lı gurubu sardık, emredin imha edelim. Komutan dedi ki; Bekleyin, ben gelmeden operasyona başlamayın. PKK'lı gurup gittikçe yaklaştı ve nerdeyse kaçacaklardı. Tekrar Komutanı aradık. Komutan yine, “beni bekleyin, operasyona bensiz başlamayın” dedi. PKK'lı gurup elini kolunu sallaya sallaya aramızdan geçip gitti. Komutan ne zaman mı geldi. Tam 3 saat sonra olay yerine intikal etti. Tabi PKK'lılar kaçmıştı. Uzman Çavuş bunu anlatırken, PKK bu ülkede neden bitmezin aslında yanıtını vermiş oluyordu. Ordu içinde PKK'yı koruyan kollayan bir derin güç vardı. O gün bu hainler kimdi kestiremiyorduk. Bir gerçek var ki, PKK bölgede büyük bir rantın oluşmasını sağlamış. Silah, uyuşturucu, mülteci ve bilimum kaçak malzemenin Türkiye'ye girişi ve çıkışı sağlanıyor. Peki, kim ve hangi güçler bu ülkeye ihanet ediyorlar ve bu ülkenin vatandaşının, askerinin, Polisinin, Korucusunun bunca yıl şehit olmasını sağlıyorlar. Temmuz 2015'den bu yana PKK Güneydoğu'da hendeklerle ve el yapımı bombalarla, kamyon ve hafif araçlarla saldırılar düzenliyor. Nusaybin'de PKK ile mücadele etmeyen, göstermelik eden bir asker var. Bu kadar ağır zayiatların altında derin bir güç var. Çok net. PKK içerden destek alamazsa bu kadar çok ağır zayiat verdiremez. 15 Temmuz darbe girişimini gerçekleştiren ordu içinde bir gurup hain FETÖ'cü alçak bu ülkeye çok ağır zayiatlar vermek istedi. Amerika'da bulunan sahte Papazın ordusu acımadan millete ateş etti. Meclisi bombaladı ve Polisimizi şehit etti. O kadar acımasız ve gözleri dönmüştü ki, yapamayacakları hiçbir kötülük kalmamıştı. 1990'larda Ordu içinde, Polis içinde hainler var deseydik, bizi ihanetle suçlarlardı. O günlerde de bunları söylüyorduk ama dinletemiyorduk. Artık büyük resmi herkes gördü. Eğer bugün PKK hala Türkiye'de cinayetler işleyebiliyorsa, içerden bilgi aldığı içindi. Bu soruyu hep sorduk: Kandile bu kadar bomba yağdırmamıza rağmen, bu alçak PKK elebaşlarını neden öldüremiyoruz? Artık cevabını biliyoruz. PKK ve devlet içine çöreklenmiş FETÖ Teröristleri beraber hareket etmişler. Operasyondan önce bu hain çete PKK'lı hainleri uyarmışlar. İçerdeki temizlik tam manasıyla bittikten sonra PKK'lı hainlerin vay haline… Artık Kandil Terörist elebaşları için güvenilir bir yer değil. PKK, son saldırılarıyla intihar girişimine başladı. Kürtlerden de artık destek bulamayacak ve yakın zamanda bu hain örgüt önce Kürtlere, sonra da Türkiye'ye hesap verecek.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ali Osmanoğlu
İçerdeki hainlerin desteği de bitince!
Yıl 1999'du, gecikmeli de olsa askerliğimi artık yapacaktım ve aslında gönüllü olarak askere gitmiştim. Van/Çaldıran, Tendürek Dağı'nın yamacında, sırtımı da İran sınırına dayayarak askerliğimi ifa ettim. O günlerde sınır bölgesi Jandarma'ya bağlıydı.
Sınırda askerlik yapınca anlatacağınız epey hikâyeniz oluyor, hele de Tendürek Dağı'na yüzünüzü döndüyseniz gerçekten çok fazla hikâye biriktirirsiniz.
Çok uzatmayayım. PKK'nın geçiş yerlerinden biriydi bu bölge, dolayısıyla çatışma riski yüksekti ve tabi ki operasyonlar da sık olurdu. Daha çok da mültecilerle ilgili hatıranız olur.
En çok anlamadığım şey, sınırda bu kadar çok asker olmasına karşın nasıl oluyordu da Türkiye'ye bu kadar çok mülteci girerdi. İçerden destek almadan elini kolunu sallaya sallaya giremezsin. Demek ki destek verenler, içerde ihanet edenler vardı.
Sınır bir ülkenin namusudur, eğer birileri ihanet ediyorsa demek ki o adamlar da namusuzdur.
Asıl meseleye gelelim:
Uzman Çavuş'un biri anlattı. Olay aynen böyle gerçekleşmiş. Uzman Çavuş'u dinleyelim: 20 kişilik bir PKK'lı gurubun görüntüsünü aldık. Hemen olay yerine intikal edip pusu attık. PKK'lıları imha etme şansımız çok yüksekti. Operasyona başlamak için Tabur Komutanını aradık. Komutanım PKK'lı gurubu sardık, emredin imha edelim. Komutan dedi ki; Bekleyin, ben gelmeden operasyona başlamayın. PKK'lı gurup gittikçe yaklaştı ve nerdeyse kaçacaklardı. Tekrar Komutanı aradık. Komutan yine, “beni bekleyin, operasyona bensiz başlamayın” dedi. PKK'lı gurup elini kolunu sallaya sallaya aramızdan geçip gitti. Komutan ne zaman mı geldi. Tam 3 saat sonra olay yerine intikal etti. Tabi PKK'lılar kaçmıştı.
Uzman Çavuş bunu anlatırken, PKK bu ülkede neden bitmezin aslında yanıtını vermiş oluyordu.
Ordu içinde PKK'yı koruyan kollayan bir derin güç vardı. O gün bu hainler kimdi kestiremiyorduk. Bir gerçek var ki, PKK bölgede büyük bir rantın oluşmasını sağlamış. Silah, uyuşturucu, mülteci ve bilimum kaçak malzemenin Türkiye'ye girişi ve çıkışı sağlanıyor.
Peki, kim ve hangi güçler bu ülkeye ihanet ediyorlar ve bu ülkenin vatandaşının, askerinin, Polisinin, Korucusunun bunca yıl şehit olmasını sağlıyorlar.
Temmuz 2015'den bu yana PKK Güneydoğu'da hendeklerle ve el yapımı bombalarla, kamyon ve hafif araçlarla saldırılar düzenliyor.
Nusaybin'de PKK ile mücadele etmeyen, göstermelik eden bir asker var. Bu kadar ağır zayiatların altında derin bir güç var.
Çok net. PKK içerden destek alamazsa bu kadar çok ağır zayiat verdiremez.
15 Temmuz darbe girişimini gerçekleştiren ordu içinde bir gurup hain FETÖ'cü alçak bu ülkeye çok ağır zayiatlar vermek istedi.
Amerika'da bulunan sahte Papazın ordusu acımadan millete ateş etti. Meclisi bombaladı ve Polisimizi şehit etti. O kadar acımasız ve gözleri dönmüştü ki, yapamayacakları hiçbir kötülük kalmamıştı.
1990'larda Ordu içinde, Polis içinde hainler var deseydik, bizi ihanetle suçlarlardı. O günlerde de bunları söylüyorduk ama dinletemiyorduk.
Artık büyük resmi herkes gördü. Eğer bugün PKK hala Türkiye'de cinayetler işleyebiliyorsa, içerden bilgi aldığı içindi.
Bu soruyu hep sorduk: Kandile bu kadar bomba yağdırmamıza rağmen, bu alçak PKK elebaşlarını neden öldüremiyoruz?
Artık cevabını biliyoruz. PKK ve devlet içine çöreklenmiş FETÖ Teröristleri beraber hareket etmişler. Operasyondan önce bu hain çete PKK'lı hainleri uyarmışlar.
İçerdeki temizlik tam manasıyla bittikten sonra PKK'lı hainlerin vay haline… Artık Kandil Terörist elebaşları için güvenilir bir yer değil.
PKK, son saldırılarıyla intihar girişimine başladı. Kürtlerden de artık destek bulamayacak ve yakın zamanda bu hain örgüt önce Kürtlere, sonra da Türkiye'ye hesap verecek.