Erken seçim kararı, sadece iç siyaset odaklarının değil, Türkiye'yle hesabı olan dış siyaset odaklarının da hesabını bozdu. Onlar da bunu hiç saklamadı. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü HeatherNauert bir iç siyaset aktörü gibi seçimlerle ilgilişöyle diyordu: "Olağanüstü hal yürürlükteyken,özgür, adil ve şeffaf bir seçimdüzenlemek zor,bunun farkındayız. Endişelerimiz var." Fransa'da Macron'un OHAL döneminde seçilmesini dert etmeyen, kendi başkanlık seçimlerinin mahkemelik olmasını görmezden gelen ABD, bununla da yetinmiyor, devreye Rusya'dan S 400'lerin alınmasına öfkeli Pentagon'u da sokuyordu. Pentagon, Türkiye'nin F-35 savaş uçağı programından çıkarılabileceğini ve ambargo uygulanabileceğini duyuruyordu. AB ülkeleri de benzer bir yaklaşımda. Ayrıca AB, Yunanistan'ı çok daha tehlikeli biçimde kullanıyor. İşin kritik noktalarından biri de Suriye üzerinden yapılan planlar. Orada yeni devreye sokulan ABD, İngiltere, Fransa arasındaki emperyalist ittifak, öncelikle "çok oluuuyor" dedikleri Türkiye'nin sınırlandırılmasını hedefliyordu. Bir yanda Macron'un pervasızca dile getirdiği gibi Türkiye'nin Rusya ile arasını açma çabası, öte yanda PKK-PYD'ye silah ve siyasi destek, arka planda ise Suudi Arabistan'ın PYD ve Suriyeli Sünnileri bir araya getiren Türkiye karşıtı operasyonu sürüyordu. Bütün bunlar sürerken, küresel güçlerin ellerinin altında özellikle ekonomik krizi tetiklemesi için tutulan bir koz daha vardı. RızaSarraf Davası... Bu davayla ABD, dünyada hiçbir bankaya reva görmediği bir yöntem uyguluyor ve Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla'yı mahkûm ettiriyordu. Bu karar, Türkiye'ye karşı bir silah olarak elde tutuluyordu. Ertelemenin nedeni de günü geldiğinde kararı, Türkiye'nin iç siyasetini etkilemek için kullanmaktı. Moody's gibi küresel derecelendirme kurumları da bu kirli operasyonun bir parçasıydı ve yeri geldiğinde Türkiye'nin notunu düşürmek için hiçbir etik veya ekonomik kurala uymadan devreye giriyordu. Amaç da darbe ve kaosla yapamadıklarını bu kez ekonomik krizle gerçekleştirmekti. Kısaca küresel güçler son darbeye hazırlanıyordu. Dr. Mücahit Küçükyılmaz'ın dediği gibi "İktisadi 15 Temmuz"a... İşte erken seçim kararı küresel güçlerin bu kirli hesaplarını bozdu. Artık, seçim sürecinde Halkbank kararını açıklasalar da işe yaramayacak.
HDP, CHP için bunu yapar mı?
Artık seçim sath-ı mailine girildi. Kulisler hayli hareketli... Milletvekilliğine kimlerin başvuracağı ya da mevcutlardan ne kadarının devam edip etmeyeceği konuşuluyor ama daha çok mevcut bakanların ne yapacağı merak ediliyor. Milletvekilliğine mi başvuracaklar yoksa kenara çekilip bekleyecekler mi? Yeni bir dönem ve ilginç süreçler yaşanacak. İzlemek için daha vakit var. Şimdi güncel olan muhalefet cephesine dönelim. CHP, İP, Saadet hatta HDP ortak aday mı çıkartacak yoksa tek tek mi seçime girecek? Bana göre büyük olasılıkla her parti kendi adayıyla seçime girerek hem kendilerini test edecek hem de çoklu adayla AK Parti ve MHP'den de oy almaya çalışacaklar. Ama şu ihtimal az bilinse de bazı mahfillerde konuşuluyor. CHP, HDP ile İP ise Saadet ve Hüda-Par'la ittifak yapacak. İkisi de şaşırtıyor ama daha çok CHP- HDP ittifakı şaşırtıyor ve hemen "Nasıl olacak?" sorusu soruluyor. Cevabı Diyarbakır'dan HDP kulislerini iyi bilen biri veriyor: "Çok kolay, gizligörüşmeler bir süredir devam ediyorve yakında netleşir. CHP'nin adayıkim olursa olsun fark etmeyecek. HDPaday göstermeyecek ve CHP'nin adayınıdestekleyecek."
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mahmut Övür
'İktisadi 15 Temmuz' hesabı
Erken seçim kararı, sadece iç siyaset odaklarının değil, Türkiye'yle hesabı olan dış siyaset odaklarının da hesabını bozdu. Onlar da bunu hiç saklamadı. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert bir iç siyaset aktörü gibi seçimlerle ilgili şöyle diyordu: "Olağanüstü hal yürürlükteyken, özgür, adil ve şeffaf bir seçimdüzenlemek zor, bunun farkındayız. Endişelerimiz var."
Fransa'da Macron'un OHAL döneminde seçilmesini dert etmeyen, kendi başkanlık seçimlerinin mahkemelik olmasını görmezden gelen ABD, bununla da yetinmiyor, devreye Rusya'dan S 400'lerin alınmasına öfkeli Pentagon'u da sokuyordu.
Pentagon, Türkiye'nin F-35 savaş uçağı programından çıkarılabileceğini ve ambargo uygulanabileceğini duyuruyordu. AB ülkeleri de benzer bir yaklaşımda. Ayrıca AB, Yunanistan'ı çok daha tehlikeli biçimde kullanıyor.
İşin kritik noktalarından biri de Suriye üzerinden yapılan planlar. Orada yeni devreye sokulan ABD, İngiltere, Fransa arasındaki emperyalist ittifak, öncelikle "çok oluuuyor" dedikleri Türkiye'nin sınırlandırılmasını hedefliyordu.
Bir yanda Macron'un pervasızca dile getirdiği gibi Türkiye'nin Rusya ile arasını açma çabası, öte yanda PKK-PYD'ye silah ve siyasi destek, arka planda ise Suudi Arabistan'ın PYD ve Suriyeli Sünnileri bir araya getiren Türkiye karşıtı operasyonu sürüyordu.
Bütün bunlar sürerken, küresel güçlerin ellerinin altında özellikle ekonomik krizi tetiklemesi için tutulan bir koz daha vardı. Rıza Sarraf Davası... Bu davayla ABD, dünyada hiçbir bankaya reva görmediği bir yöntem uyguluyor ve Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla'yı mahkûm ettiriyordu. Bu karar, Türkiye'ye karşı bir silah olarak elde tutuluyordu. Ertelemenin nedeni de günü geldiğinde kararı, Türkiye'nin iç siyasetini etkilemek için kullanmaktı.
Moody's gibi küresel derecelendirme kurumları da bu kirli operasyonun bir parçasıydı ve yeri geldiğinde Türkiye'nin notunu düşürmek için hiçbir etik veya ekonomik kurala uymadan devreye giriyordu. Amaç da darbe ve kaosla yapamadıklarını bu kez ekonomik krizle gerçekleştirmekti. Kısaca küresel güçler son darbeye hazırlanıyordu. Dr. Mücahit Küçükyılmaz'ın dediği gibi "İktisadi 15 Temmuz"a...
İşte erken seçim kararı küresel güçlerin bu kirli hesaplarını bozdu. Artık, seçim sürecinde Halkbank kararını açıklasalar da işe yaramayacak.
HDP, CHP için bunu yapar mı?
Artık seçim sath-ı mailine girildi. Kulisler hayli hareketli... Milletvekilliğine kimlerin başvuracağı ya da mevcutlardan ne kadarının devam edip etmeyeceği konuşuluyor ama daha çok mevcut bakanların ne yapacağı merak ediliyor. Milletvekilliğine mi başvuracaklar yoksa kenara çekilip bekleyecekler mi?
Yeni bir dönem ve ilginç süreçler yaşanacak. İzlemek için daha vakit var. Şimdi güncel olan muhalefet cephesine dönelim. CHP, İP, Saadet hatta HDP ortak aday mı çıkartacak yoksa tek tek mi seçime girecek? Bana göre büyük olasılıkla her parti kendi adayıyla seçime girerek hem kendilerini test edecek hem de çoklu adayla AK Parti ve MHP'den de oy almaya çalışacaklar.
Ama şu ihtimal az bilinse de bazı mahfillerde konuşuluyor. CHP, HDP ile İP ise Saadet ve Hüda-Par'la ittifak yapacak. İkisi de şaşırtıyor ama daha çok CHP- HDP ittifakı şaşırtıyor ve hemen "Nasıl olacak?" sorusu soruluyor.
Cevabı Diyarbakır'dan HDP kulislerini iyi bilen biri veriyor: "Çok kolay, gizligörüşmeler bir süredir devam ediyor ve yakında netleşir. CHP'nin adayı kim olursa olsun fark etmeyecek. HDP aday göstermeyecek ve CHP'nin adayınıdestekleyecek."