SON DAKİKA
Hava Durumu

İntiharın Sosyolojisi

Yazının Giriş Tarihi: 13.11.2019 12:06
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.11.2019 12:06

Hepimiz biliriz ki intihar olaylarının arkasında bir ruhi bunalım vardır. Gerekçeleri türlü türlü olabilir. Son günlerde siyanürle gerçekleşen intihar vakalarına şahit oluyoruz. Siyanüre kolay erişim mümkün değil. Ancak, günümüz dünyasında dark web ile her türlü şeyin alınıp satılabildiği bir ortamda sorun sadece siyanür erişimi değil.

Konu hakkında ruh sağlığı uzmanlarının çalışmaları devlet ve üniversitelerin de bu konulara öncelik vermeleri gerekiyor.

Siyasal kavgaların birçok olayın üstünü kararttığı hipergerçeklik ve post-truth ile gerçeklerin çarpıtıldığı bir ortamda hem devlet hem de belediyeler halkın sorunlarını detaylı bir şekilde inceleyen çalışmalar yapmaktan uzak kalıyorlar. Derde derman projelerin üretilmesi, toplumdaki kaynaşmanın, dayanışmanın artırılması, kimsenin kendini yalnız ve çaresiz hissetmemesinin sağlanması elzemdir.

Son günlerde siyanür ile gerçekleşen üç farklı olay hatırlıyoruz. Bunun ilki ailesini zehirleyen bir üniversite öğrencisi, ikincisi İstanbul'da borçlarını ödeyemeyen dört kardeş, sonuncusu da Antalya Büyükşehir Belediyesine yazılım işi yapan bir babanın işine son verilmesi sonucu ailesi ile birlikte kendisini öldürmesi. Bu olaylar henüz tazeyken, Çankaya Belediyesi güvenlik şefinin ve yine İstanbul'da bir matbaa işçisinin daha intihar ettiği haberini aldık.

Antalya'daki baba Selim Şimşek'in minik kızı Ceren Şimşek ile sarıldığı o mutlu fotoğrafı görmüşsünüzdür. Hayat ve mutluluk dolu bir fotoğraf. İnsan anlamakta zorlanıyor. Eskiden haberlerde ‘'cinnet geçiren baba/anne ailesini katletti'' vb gibi haberlere zaman zaman rastlardık. Şimdi sıkça siyanürle toplu intiharlarla ya da cinayetlerle karşılaşır olduk.

Bu olaylar elbette münferit olaylar. Bu olayları çaresiz kalmanın ne demek olduğunu hissetmeyenlerin anlamasını da bekleyemeyiz.
İşsizlik, çaresizlik ve yalnızlık..

Bireyselleşirken yalnızlaşan, yalnızlaştıkça da dertlerine derman bulamamaktan muzdarip olup çaresiz bir anında ihtihara meyleden bireyler. Bu bireylere ilişkin toplumun da devletin de sorumlulukları var.

Sosyoloji alanındaki intihar olaylarını ilk çalışan Durkheim olmuş. Hatta bu çalışma literatürde sosyal bilimlerde istatistiğin kullanıldığı ilk çalışmadır.

“İntihar etmek belki insan doğasına aykırıdır; ama elverişsiz toplumsal koşullar da insana karşıdır. Bu elverişsiz koşullara karşı verilen savaşta ise herkesin aynı direnci göstermesi her zaman için olası değildir.” gibi sonuçlara varmıştır Durkheim. Sonrasında da birçok çalışma yapılmaya devam edilmiştir.

Toplumsal olaylarla alakalı birisi olan aynı zamanda da ruh hekimi Prof. Dr. Erol Göka ile konu hakkında biraz konuştum. Medyanın olayları bu kadar yoğun bir şekilde vermesinin tehlikeli olduğu söyledi. Ve ekledi “İntihar salgını diye bir terim var ki medyanın yoğun bir şekilde konunun üzerine gitmesi bu olayların artmasına sebep olabilir. Ağır depresyon yaşayanlar bazen dünyanın yaşanmaz bir yer olduğunu düşünerek hem kendilerini hem de sevdiklerini dünyadan kurtarmak isterler.

İntihar olaylarının temelinde sosyo-ekonomik sebepler çok belirleyici değildir. Öyle olmuş olsa idi en çok intihar olayları İskandinav ülkelerinde olmazdı.

İslam ülkelerindeki intihar olayları İslam ülkeleri dışındakilere göre beşte bir düzeyinde daha az. Ülkemizdeki intihar olayları da İslam ülkelerinden daha az.”

Ancak veriler bu şekilde olsa da bu durum toplumsal yapıyı anlayıp , onlara ilişkin araştırmalar yapıp çözümler bulmamıza engel değil. Toplumun ruhsal yapısını anlayıp sorun alanlarını tespit etmek ve sorun alanlarına ilişkin çözümler geliştirmek gerekiyor.

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.