Kadının üzerinde sadece göğüs dekoltesinden aşağısını sardığı renkli bir peştemal vardır.
Kadın, aynı küçük bir peştemal veya havluyu da başına sarık gibi dolamıştır...
Bizim ancak hamamda görebileceğimiz natır kıyafetini biz çok uzun zamandır sokaklarda görmekteyiz...
Dindarların, muhafazakarların 28 Şubatçıların baskılarına rağmen başlarına açmazken, değil başlarını açmak başlarının örtüş şekillerini bile değiştirmezken AKP iktidarında yukarıda bahsettiğim şekilde ki yönelişlere girmesi tuhaftır.
Babanne başörtüsü diye adlandırılan çenenin altına bir düğüm atılarak başın bağlanmasına feci şekilde karşı çıkılıyordu.
Büyükçe bir başörtüsü baştan aşağıya sarkıtılır, omuzlar ve boyun tamamen kapatılırdı. Örtünün uçları aşağıda bir iğne ile tutturulurdu.
Kızın ayağında dapdaracık bir kot pantolonu. Üstünde kolları ve göğüs dekoltesi açık bir tişört. Boynu açık. Dudaklar rujlu. Ama başı hamamdaki natırın başını sarması gibi sımsıkı sarılı...
Bunları gördükçe insanın aklına geliyor ki acaba bin yıl sürecek dedikleri o süreç aslında biz farkında olmadan devam mı ediyor?
Aksi takdirde yerli, milli ve dini bir iktidarda bu kadar dejenerasyon başka türlü izah edilemez...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Hüseyin Adalan
İslam'da Natır Modası
Tellakı biliyorum. Hamamda adamları yıkıyıp keseleyenlere deniyor.
Natır ise hamamda tellakla aynı işi yapan kadın.
Natır hiç görmedim. Çünkü ben küçükken annem beni hiç hamama götürmedi.
Natırı televizyonlarda Adile Naşitli, Ayşen Gurudalı filmlerin hamam sahnelerinde gördüm.
Kadının üzerinde sadece göğüs dekoltesinden aşağısını sardığı renkli bir peştemal vardır.
Kadın, aynı küçük bir peştemal veya havluyu da başına sarık gibi dolamıştır...
Bizim ancak hamamda görebileceğimiz natır kıyafetini biz çok uzun zamandır sokaklarda görmekteyiz...
Dindarların, muhafazakarların 28 Şubatçıların baskılarına rağmen başlarına açmazken, değil başlarını açmak başlarının örtüş şekillerini bile değiştirmezken AKP iktidarında yukarıda bahsettiğim şekilde ki yönelişlere girmesi tuhaftır.
Babanne başörtüsü diye adlandırılan çenenin altına bir düğüm atılarak başın bağlanmasına feci şekilde karşı çıkılıyordu.
Büyükçe bir başörtüsü baştan aşağıya sarkıtılır, omuzlar ve boyun tamamen kapatılırdı. Örtünün uçları aşağıda bir iğne ile tutturulurdu.
Zaten daha hassas düşünenler çarşaf giyinirdi.
Şimdi başörtülü zabıta memerumuz, generalimiz - subayımız - astsubayımız, hakimimiz - savcımız, faizli banka memurumuz, polisimiz, milletvekilimiz var...
Ama bir de tuhaf baş bağlayışımız var.
Kızın ayağında dapdaracık bir kot pantolonu. Üstünde kolları ve göğüs dekoltesi açık bir tişört. Boynu açık. Dudaklar rujlu. Ama başı hamamdaki natırın başını sarması gibi sımsıkı sarılı...
Bunları gördükçe insanın aklına geliyor ki acaba bin yıl sürecek dedikleri o süreç aslında biz farkında olmadan devam mı ediyor?
Aksi takdirde yerli, milli ve dini bir iktidarda bu kadar dejenerasyon başka türlü izah edilemez...