Hemen hemen hepimiz ana haber bültenlerinde denk geliriz küresel israfın ulaştığı çarpıcı boyutlara. Ben de bu yazımı, haberlerde izlediğim bir sokak röportajı sonrası kaleme alma ihtiyacı duydum. Gerek yurtiçinde gerekse yurt dışında israfın rakamları şaşırtıcı ve bir o kadar da düşündürücü ve üzücü derecede. Daha da üzücü olansa kanayan yara olan israf konusunda hala bilinçli olmamamız.
“Janus” kelimesi mitolojide iki yüzlü bir heykele verilen ad. Janus bir yüzü sağa diğeri sola bakan iki yüzlü Roma tanrısıdır. Bu yazıda özellikle dünyada (küresel ölçekte) görülen iki önemli soruna işaret etmek istiyorum. Bu sorunlardan biri açlık diğeri ise israf. Bu sebeple, yazıma Janus yüzlü kriz başlığını seçtim. Dünyanın bir tarafı israf belası ile yaşıyor… Yılda tonlarca gıda israf ediliyor. Hatta ciddi derecede elektrik ve su israfı var. Dünyanın başka bir tarafında ise insanlar açlıktan ölüyor, temiz su ihtiyaçları bile karşılanamıyor. Tam da bu yüzden, çağımızın krizi “Janus yüzlü” Dünyanın bir yüzü sefalete dönük, diğer yüzü ise israfa.
“İsraf” deyince ilk akla gelen gıda maddelerinin bilinçsiz tüketimi sonucu ziyan ve gündelik hayattaki ihtiyaç fazlası tüketim akla geliyor. Geniş manasıyla ise israf, kaynakların zayi edilmesi anlamına geliyor. Yılda 10 milyon kişi açlıktan ölürken 1.3 milyar ton gıda israf ediliyor. İsraf konusundaki çarpıcı rakamlar küresel medyada daha çok yer bulmalı, çünkü israfın bu denli büyük olmasında, tüketimde bilinçsizliğin ve farkındalık eksikliğinin de payı hiç şüphesiz büyük.
Yılda yapılan israfın ekonomik değeri ise yaklaşık 1 trilyon dolara karşılık geliyor. Türkiye'de de günde ortalama 6 milyon ekmek çöpe gidiyor. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde yılda 150 milyon ton buğday ve buğday ürünü heba oluyor.
Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu tarafından yapılan açıklamaya göre ülkemizde yılda 214 milyar liraya tekabül eden gıda israfı yaşanmakta. İsraf edilen 214 milyar ile 100 yataklı 80 hastane, 18 havaalanı, 16 derslikli 500 okul veya 500 kilometrelik bölünmüş yol gibi hizmetlerin herhangi biri yapılabilir.
Yapılan araştırmalara göre, ABD'de her yıl 38 milyon ton, Japonya'da ise 19 milyon ton gıda israf ediliyor. Kanada'da ise israf edilen gıdaların parasal tutarı yaklaşık 31 milyar dolar. Batı'da devasa boyutlarda olan israfa karşılık kara kıta Afrika'da bulunan fakir ülkelerde ise insanlar açlık sonucu hayatlarını kaybediyor, tabir yerindeyse bir yudum temiz suya hasret ölümü bekliyorlar… Dünyanın en fakir ülkelerinden olan Myanmar, Kamboçya ve Somali gibi ülkelerde siz bu satırları okurken bile binlerce kişi ölüyor ( İngiliz Save the Children adlı kuruluşun raporlarına göre saatte 300 çocuk). Save the Children verilerine göre, eğer önlem alınmazsa 2025 yılına kadar 450 milyon çocuk açlıktan etkilenecek. Bu kuruluşa göre, Türkiye ise Malezya ve Meksika gibi ülkeler ile birlikte açlığa karşı büyük bir aşama kaydeden ülkeler arasında.
Öte yandan, lüks restoranlarda ve her şey dahil otellerde yapılan israf akıl almaz boyutlara ulaşıyor. Yılda yaklaşık 10 milyon kişinin yeterli gıdaya ulaşamaması sonucu ölmesi yanında, yılda ortalama 1.3 milyar ton yiyecek maddesinin çöpe atılması dünyada yaşanan en büyük krizlerden biri olarak karşımızda duruyor. Dünya Gıda Örgütü'nün rakamlarına göre, çöpe giden miktar küresel olarak üretilen miktarın üçte birini oluşturmakta. Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, yılda yaklaşık 6 milyon çocuk açlıktan hayatını kaybediyor. Devasa bir sosyal eşitsizlik ve adaletsizlik, yaşadığımız çağda artarak devam ediyor. Yalnızca ABD'de israf edilen gıda miktarı yaklaşık olarak Sahraaltı Afrika'da üretilen bütün gıdaya eşit.
BM verilerine göre, dünyada açlık sebebiyle ölen kişilerin sayısı AİDS den ölenlerin sayısından fazla. Küresel anlamda açlıkla mücadele etmek ve israfı önlemek için hem hükümetlere hem de sivil toplum örgütlerine büyük iş düşüyor. Toplumu bilinçlendirmek açısından medya özellikle sosyal medyaya büyük iş düşüyor. Görsel medyada daha fazla bilinçli kaynak tüketimi (gıda, elektrik, su vb) hakkında kamu spotu filmlerine yer verilmeli ve gençlerin farkındalık kazanması adına popüler isimler ile işbirliğine gidilmeli. Topyekün bir mücadele olmadan tüyler ürperten gıda israfının önüne geçmek mümkün değil ve bu mücadele süreci de yıllar alacağa benziyor. Bu mücadelenin belki de en önemli unsurlarından biri çocuklarımıza ve gençlerimize israfın dinimizce de reddedildiğini yaşayarak öğretmek. İsra Suresi'nde de buyurulduğu gibi “…. Gereksiz yere de saçıp, savurma,zira böylesine saçıp savuranlar şeytanın kardeşidirler. Şeytan ise Rabb'ine karşı pek nankördür”
Açlıktan kimsenin ölmeyeceği, herkesin temiz suya kavuşabildiği, çocuk işçilerin “ekmek parası” uğruna sömürülmediği ve israf olmaksızın artan yiyeceklerin çöpe değil sokak hayvanlarına sunulduğu daha yaşanılabilir bir dünyaya kavuşmak dileğiyle…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Dr. Begüm Burak
Janus yüzlü kriz: açlık ve israf
Hemen hemen hepimiz ana haber bültenlerinde denk geliriz küresel israfın ulaştığı çarpıcı boyutlara. Ben de bu yazımı, haberlerde izlediğim bir sokak röportajı sonrası kaleme alma ihtiyacı duydum. Gerek yurtiçinde gerekse yurt dışında israfın rakamları şaşırtıcı ve bir o kadar da düşündürücü ve üzücü derecede. Daha da üzücü olansa kanayan yara olan israf konusunda hala bilinçli olmamamız.
“Janus” kelimesi mitolojide iki yüzlü bir heykele verilen ad. Janus bir yüzü sağa diğeri sola bakan iki yüzlü Roma tanrısıdır. Bu yazıda özellikle dünyada (küresel ölçekte) görülen iki önemli soruna işaret etmek istiyorum. Bu sorunlardan biri açlık diğeri ise israf. Bu sebeple, yazıma Janus yüzlü kriz başlığını seçtim. Dünyanın bir tarafı israf belası ile yaşıyor… Yılda tonlarca gıda israf ediliyor. Hatta ciddi derecede elektrik ve su israfı var. Dünyanın başka bir tarafında ise insanlar açlıktan ölüyor, temiz su ihtiyaçları bile karşılanamıyor. Tam da bu yüzden, çağımızın krizi “Janus yüzlü” Dünyanın bir yüzü sefalete dönük, diğer yüzü ise israfa.
“İsraf” deyince ilk akla gelen gıda maddelerinin bilinçsiz tüketimi sonucu ziyan ve gündelik hayattaki ihtiyaç fazlası tüketim akla geliyor. Geniş manasıyla ise israf, kaynakların zayi edilmesi anlamına geliyor. Yılda 10 milyon kişi açlıktan ölürken 1.3 milyar ton gıda israf ediliyor. İsraf konusundaki çarpıcı rakamlar küresel medyada daha çok yer bulmalı, çünkü israfın bu denli büyük olmasında, tüketimde bilinçsizliğin ve farkındalık eksikliğinin de payı hiç şüphesiz büyük.
Yılda yapılan israfın ekonomik değeri ise yaklaşık 1 trilyon dolara karşılık geliyor. Türkiye'de de günde ortalama 6 milyon ekmek çöpe gidiyor. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde yılda 150 milyon ton buğday ve buğday ürünü heba oluyor.
Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu tarafından yapılan açıklamaya göre ülkemizde yılda 214 milyar liraya tekabül eden gıda israfı yaşanmakta. İsraf edilen 214 milyar ile 100 yataklı 80 hastane, 18 havaalanı, 16 derslikli 500 okul veya 500 kilometrelik bölünmüş yol gibi hizmetlerin herhangi biri yapılabilir.
Yapılan araştırmalara göre, ABD'de her yıl 38 milyon ton, Japonya'da ise 19 milyon ton gıda israf ediliyor. Kanada'da ise israf edilen gıdaların parasal tutarı yaklaşık 31 milyar dolar. Batı'da devasa boyutlarda olan israfa karşılık kara kıta Afrika'da bulunan fakir ülkelerde ise insanlar açlık sonucu hayatlarını kaybediyor, tabir yerindeyse bir yudum temiz suya hasret ölümü bekliyorlar… Dünyanın en fakir ülkelerinden olan Myanmar, Kamboçya ve Somali gibi ülkelerde siz bu satırları okurken bile binlerce kişi ölüyor ( İngiliz Save the Children adlı kuruluşun raporlarına göre saatte 300 çocuk). Save the Children verilerine göre, eğer önlem alınmazsa 2025 yılına kadar 450 milyon çocuk açlıktan etkilenecek. Bu kuruluşa göre, Türkiye ise Malezya ve Meksika gibi ülkeler ile birlikte açlığa karşı büyük bir aşama kaydeden ülkeler arasında.
Öte yandan, lüks restoranlarda ve her şey dahil otellerde yapılan israf akıl almaz boyutlara ulaşıyor. Yılda yaklaşık 10 milyon kişinin yeterli gıdaya ulaşamaması sonucu ölmesi yanında, yılda ortalama 1.3 milyar ton yiyecek maddesinin çöpe atılması dünyada yaşanan en büyük krizlerden biri olarak karşımızda duruyor. Dünya Gıda Örgütü'nün rakamlarına göre, çöpe giden miktar küresel olarak üretilen miktarın üçte birini oluşturmakta. Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, yılda yaklaşık 6 milyon çocuk açlıktan hayatını kaybediyor. Devasa bir sosyal eşitsizlik ve adaletsizlik, yaşadığımız çağda artarak devam ediyor. Yalnızca ABD'de israf edilen gıda miktarı yaklaşık olarak Sahraaltı Afrika'da üretilen bütün gıdaya eşit.
BM verilerine göre, dünyada açlık sebebiyle ölen kişilerin sayısı AİDS den ölenlerin sayısından fazla. Küresel anlamda açlıkla mücadele etmek ve israfı önlemek için hem hükümetlere hem de sivil toplum örgütlerine büyük iş düşüyor. Toplumu bilinçlendirmek açısından medya özellikle sosyal medyaya büyük iş düşüyor. Görsel medyada daha fazla bilinçli kaynak tüketimi (gıda, elektrik, su vb) hakkında kamu spotu filmlerine yer verilmeli ve gençlerin farkındalık kazanması adına popüler isimler ile işbirliğine gidilmeli. Topyekün bir mücadele olmadan tüyler ürperten gıda israfının önüne geçmek mümkün değil ve bu mücadele süreci de yıllar alacağa benziyor. Bu mücadelenin belki de en önemli unsurlarından biri çocuklarımıza ve gençlerimize israfın dinimizce de reddedildiğini yaşayarak öğretmek. İsra Suresi'nde de buyurulduğu gibi “…. Gereksiz yere de saçıp, savurma,zira böylesine saçıp savuranlar şeytanın kardeşidirler. Şeytan ise Rabb'ine karşı pek nankördür”
Açlıktan kimsenin ölmeyeceği, herkesin temiz suya kavuşabildiği, çocuk işçilerin “ekmek parası” uğruna sömürülmediği ve israf olmaksızın artan yiyeceklerin çöpe değil sokak hayvanlarına sunulduğu daha yaşanılabilir bir dünyaya kavuşmak dileğiyle…