Kılıçdaroğlu aday mı yoksa İmamoğlu’nun önünü mü açıyor?
Yazının Giriş Tarihi: 05.05.2022 09:34
Yazının Güncellenme Tarihi: 05.05.2022 09:34
Siyasetin gündemi bayrama rağmen değişmedi. Sabah akşam yine televizyonlarda 6'lı 28 Şubat İttifakı etrafında dönen ayak oyunları konuşuldu. Aslında masa dağıldı. Daha doğrusu KemalKılıçdaroğlu'nun kafasındaki masa dağıldı. Şimdi herhalde onu dışlamadan masanın devam etmesi sağlanacak. Çünkü hem onun hem de diğerlerinin -7'nci ayak HDP de dahil- masa olmadan seçimi kazanmaları mümkün değil. Birbirlerine mahkûmlar... Çünkü bütün ekonomik sarsıntıya ve kriz tellallığına rağmen hiçbirinin oyunda anlamlı bir yükseliş yok. Ülkenin hiçbir temel meselesinde anlaşamasalar bile o masa devam edecek. Kılıçdaroğlu da bunu biliyor ve ahir ömründe yakaladığı bu tarihi fırsatı kaçırmak istemiyor. Ancak çok sevdiği "dostları" da onu istemiyor. Birileri karnından konuşurken DEVA Başkanı Ali Babacan açık açık söyledi: "Aday göstereceğimiz cumhurbaşkanı,misal özelleştirme konusundane diyecek belli değil. Önce programdaanlaşmalıyız, yoksa böyle bir tablovatandaşın güvenini sağlayabilir mi?" Tam da foncu medyanın aradığı şeydibu... Hemen harekete geçtiler ve İmamoğlugüzellemeleri başladı. Mesela, İmamoğlu'nunİstanbul'da yaptığı "anne kart" ve "halkekmek" gibi iki "büyük icraatı" çok beğeniliyormuş... Hayret etmemek elde değil. Sanki yeni Marmaraylar, Avrasyalar,üçüncü köprüler, metrolar ve havaalanlarıyapılmış da haberimiz yok. Bütün bunlar Kılıçdaroğlu'nun istenmediğini gösteriyor. Peki, Kılıçdaroğlu buna razı olacak mı? Razı olmayacak gibi görünüyor; çünkü adaylığı çok istiyor ve şöyle bir kanaate sahip: "Bu seçimlerde kimi aday yapsakkazanır. Ben neden olmayayım..." Oysa içerideki ve dışarıdaki güç odakları, Kılıçdaroğlu'nun kazanacağından onun kadar emin değiller. Bu yüzden de İmamoğlu ile Kılıçdaroğlu arasındaki adaylık savaşını şimdilik müdahale etmeden izliyorlar. Bu da Kılıçdaroğlu'nu umutlandırıyor. O havayla da zaman zaman İmamoğlu'na sert çıkıyor, durdurmaya çalışıyor. Ama gücü yetmiyor... Yetmiyor ki bütün uyarılarına rağmen İmamoğlu, "Ülkeyedemokrasi getireceğim" diye meydan meydan dolaşıyor. Gerçi bindirme kıtalara rağmen o meydanlar pek dolmuyor ama pazarlamayı iyi bildikleri için bu onlara yetiyor. Bu tablo akla şu soruyu getiriyor: Acaba Kılıçdaroğlu sadece kendi partisini değil, seçmeni de aldatan ve sadece İmamoğlu'nun önünü açan bir siyaset izliyor olabilir mi? Türkiye Gazetesi yazarı Fuat Uğur, önceki gün bu olasılıktan yola çıkarak, Kılıçdaroğlu'nun İmamoğlu'nu şöyle uyarmış olabileceğini yazdı: "Hassas bir süreç yürütüyorum,neden kendini açık edip durumu dahada karmaşık hale getiriyorsun. Banainan ve güven. Şimdiden elimizi açıketmemeliyiz." Doğrusu söz konusu Kılıçdaroğlu oluncabu olasılığı da yabana atmamak gerekiyor. Ya gücü yetmiyor ya da aralarında bu türden bir anlaşma var. Aksi halde İmamoğlu bildiğini okuyamazdı. Aslında CHP'de ve 28 Şubat İttifakı masasında tek sorun bu değil. Daha MansurYavaş var, pusuda bekleyen Akşener var, sütre gerisinden onları izleyen Gül var. Tek başına hiçbiri kendine güvenip siyaset üretemediği ve ortaya çıkamadığı için o masa daha çoook karışır.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mahmut Övür
Kılıçdaroğlu aday mı yoksa İmamoğlu’nun önünü mü açıyor?
Siyasetin gündemi bayrama rağmen değişmedi. Sabah akşam yine televizyonlarda 6'lı 28 Şubat İttifakı etrafında dönen ayak oyunları konuşuldu. Aslında masa dağıldı. Daha doğrusu Kemal Kılıçdaroğlu'nun kafasındaki masa dağıldı. Şimdi herhalde onu dışlamadan masanın devam etmesi sağlanacak. Çünkü hem onun hem de diğerlerinin -7'nci ayak HDP de dahil- masa olmadan seçimi kazanmaları mümkün değil. Birbirlerine mahkûmlar... Çünkü bütün ekonomik sarsıntıya ve kriz tellallığına rağmen hiçbirinin oyunda anlamlı bir yükseliş yok. Ülkenin hiçbir temel meselesinde anlaşamasalar bile o masa devam edecek.
Kılıçdaroğlu da bunu biliyor ve ahir ömründe yakaladığı bu tarihi fırsatı kaçırmak istemiyor. Ancak çok sevdiği "dostları" da onu istemiyor.
Birileri karnından konuşurken DEVA Başkanı Ali Babacan açık açık söyledi:
"Aday göstereceğimiz cumhurbaşkanı, misal özelleştirme konusunda ne diyecek belli değil. Önce programda anlaşmalıyız, yoksa böyle bir tablo vatandaşın güvenini sağlayabilir mi?"
Tam da foncu medyanın aradığı şeydi bu... Hemen harekete geçtiler ve İmamoğlu güzellemeleri başladı. Mesela, İmamoğlu'nun İstanbul'da yaptığı "anne kart" ve "halk ekmek" gibi iki "büyük icraatı" çok beğeniliyormuş... Hayret etmemek elde değil. Sanki yeni Marmaraylar, Avrasyalar, üçüncü köprüler, metrolar ve havaalanları yapılmış da haberimiz yok.
Bütün bunlar Kılıçdaroğlu'nun istenmediğini gösteriyor.
Peki, Kılıçdaroğlu buna razı olacak mı?
Razı olmayacak gibi görünüyor; çünkü adaylığı çok istiyor ve şöyle bir kanaate sahip: "Bu seçimlerde kimi aday yapsak kazanır. Ben neden olmayayım..."
Oysa içerideki ve dışarıdaki güç odakları, Kılıçdaroğlu'nun kazanacağından onun kadar emin değiller. Bu yüzden de İmamoğlu ile Kılıçdaroğlu arasındaki adaylık savaşını şimdilik müdahale etmeden izliyorlar. Bu da Kılıçdaroğlu'nu umutlandırıyor. O havayla da zaman zaman İmamoğlu'na sert çıkıyor, durdurmaya çalışıyor.
Ama gücü yetmiyor... Yetmiyor ki bütün uyarılarına rağmen İmamoğlu, "Ülkeye demokrasi getireceğim" diye meydan meydan dolaşıyor. Gerçi bindirme kıtalara rağmen o meydanlar pek dolmuyor ama pazarlamayı iyi bildikleri için bu onlara yetiyor.
Bu tablo akla şu soruyu getiriyor: Acaba Kılıçdaroğlu sadece kendi partisini değil, seçmeni de aldatan ve sadece İmamoğlu'nun önünü açan bir siyaset izliyor olabilir mi?
Türkiye Gazetesi yazarı Fuat Uğur, önceki gün bu olasılıktan yola çıkarak, Kılıçdaroğlu'nun İmamoğlu'nu şöyle uyarmış olabileceğini yazdı:
"Hassas bir süreç yürütüyorum, neden kendini açık edip durumu daha da karmaşık hale getiriyorsun. Bana inan ve güven. Şimdiden elimizi açık etmemeliyiz."
Doğrusu söz konusu Kılıçdaroğlu olunca bu olasılığı da yabana atmamak gerekiyor. Ya gücü yetmiyor ya da aralarında bu türden bir anlaşma var. Aksi halde İmamoğlu bildiğini okuyamazdı.
Aslında CHP'de ve 28 Şubat İttifakı masasında tek sorun bu değil. Daha Mansur Yavaş var, pusuda bekleyen Akşener var, sütre gerisinden onları izleyen Gül var. Tek başına hiçbiri kendine güvenip siyaset üretemediği ve ortaya çıkamadığı için o masa daha çoook karışır.