Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi AK Parti'nin toplumun her kesiminde karşılık bulan siyaset dilini ve alanını kısmen sınırladı.AK Parti her girdiği genel seçimde bağımsız hareket edebilecek meclis çoğunluğunu yakalayarak tek başına iktidar olmaya alıştı ancak yeni sistemle birlikte MHP'yi kendisine eklemlendirmek zorunda kaldı.Özellikle İstanbul ve Ankara büyükşehir belediye başkanlıklarının AK Parti tarafından kaybedilmesi,toplumda biriken gerilimi azaltmıştır bu noktada milletin tercihi doğru ve yerinde bir karardır. Anamuhalefet ve paydaşları kadar AK Parti'de kazanan olmuştur.
Devletin bir kesiminde sağlıklı ve doğru okumaların yapılmadığı,farklı fikirlere tahammülsüzlüklerin gerek psikolojik şiddet,gerekse itibarsızlaştırma operasyonlarıyla devletin bütünseline zarar veriyor.Cumhurbaşkanı Erdoğan devletin başıdır hepimizin Cumhurbaşkanıdır ancak siyaset devreye girince ve aynı zamanda AK Parti genel başkanı olunca toplumun yarısı kendisini sahipsiz hissediyor.Çünkü hem devletin başı olmak,hem AK Parti'nin genel başkanı olmak,hem de iktidar partisinin başı olmak çok ağır bir sorumluluğun yanında anlaşılması zor bir durum.Devletin en önemli üç kimliği bir kişinin elinde.
Bir taraftan devlet başkanı kimliği her vatandaşın saygı duyması gereken ortak uzlaşı noktamız.Herkesin devlet başkanımız hakkında konuşurken haddini hududunu bilmesi gerekiyor.Diğer kimliğe geçiyoruz siyasi bir partinin genelbaşkanı eleştirilebilir mi ? elbette eleştirilir.Öteki kimliğe geliyoruz iktidar partisinin meclisteki başı orada da eleştiri var ve olmalıda.Şimdi temel hata şu noktada yapılıyor.Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı eleştirince devlet eleştiriliyor gibi bir algı oluşturuluyor işte yanlış olan budur.Cumhurbaşkanı Erdoğan İstanbul büyükşehir belediye başkanı Ekrem İmamoğlu'nu muhatap alıp eleştirince doğal olarak İmamoğlu cevap veriyor.Hepimiz üzülüyoruz. İmamoğlu devletin başına mı laf söyledi yoksa İktidar partisinin genelbaşkanına mı ? Elbette siyasi iktidara.Ancak bu kimlik karmaşasından biran önce kurtulmak gerekiyor.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin başına hiç kimse haddini aşarak laf söylememelidir.AK Parti üst yönetiminde bulunan bütün herkes bakanlar dahil Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İmamoğlu'nu muhatap almasına fırsat vermeden siyaseten gereğini yapmalıdırlar ki devletin başkanı kimliği yıpranmasın.Ekonomi çok sıkıntılı bir sürece girmiştir bunu boş laflarla geçiştiremezsiniz evlerde tencereler kaynamıyor,işsizlik önlenemez boyutlara çıkmış durumdadır.Türkiye'de şuanda birçok eve ekmek dışında hiçbirşey girmiyor.
Sayısı hergeçen gün artan geçim sıkıntısı olan bu önemli kesimi kalkıp da ''emperyalist güçler,derin güçler,dünya bize düşman,her ülkede sıkıntı var'' söylemleriyle durduramazsınız.Öncelikle ekmek davasına çözüm bulunmalıdır.Bunun yolu adaletten geçiyor yeni anayasadan geçiyor.Ağzını her açan makul eleştiri yapan herkesi ''Fetöcü'' diye damgalamak Fetö terör örgütüne yapılan en büyük hizmettir.Herkesin farklı düşünebildiği,fikirlerini özgürce ifade edebildiği bir iklime hayati derecede ihtiyacımız var.AK Parti kendisini her eleştireni düşman görme hastalığından kurtulmalıdır.AK Parti içerisinde ciddi bir revizyon ihtiyacı var.Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret etti diye bir çok kişi hakkında davalar açıldı.Ki açılmalıdır cezasız bırakılmamalıdır.
Cumhurbaşkanı avukatlarına sormak istiyorum mesela bu yargılananlar ''biz Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan'a değil AK Parti genelbaşkanına hakaret ettik''deseler durum değişir mi ? Değişeceğini sanmıyorum.Bu durumda devlet partileşmiş,parti devletleşmiş olmuyor mu ? Bir siyasi partinin geleceği devletin geleceğiyle eşdeğerli hale gelmiyor mu ? Siyaseten yaptığı yanlışın bedelini siyasi parti başkanlarının ödemesi gerekirken devlete bedel ödetilmesi doğru mu ? .Türkiye'nin öncelikle bu savruluşlardan kurtulması gerekiyor.Türkiye nasıl bir ülke olmalı ? nasıl yönetilmeli ? Bu soruların cevaplarını yanyana gelerek ortak uzlaşıyla iktidar ve Anamuhalefet bloğu birlikte aramalıdır.Böyle bir umut ışığı var mı ? Var ama ufukta görünen trenin ışığımı umut ışığımı işte buna dair öngörülemez bir haldeyiz.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Barış Aydın
Kimlik kargaşasında kimlik arayışı doğru mu?
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi AK Parti'nin toplumun her kesiminde karşılık bulan siyaset dilini ve alanını kısmen sınırladı.AK Parti her girdiği genel seçimde bağımsız hareket edebilecek meclis çoğunluğunu yakalayarak tek başına iktidar olmaya alıştı ancak yeni sistemle birlikte MHP'yi kendisine eklemlendirmek zorunda kaldı.Özellikle İstanbul ve Ankara büyükşehir belediye başkanlıklarının AK Parti tarafından kaybedilmesi,toplumda biriken gerilimi azaltmıştır bu noktada milletin tercihi doğru ve yerinde bir karardır. Anamuhalefet ve paydaşları kadar AK Parti'de kazanan olmuştur.
Devletin bir kesiminde sağlıklı ve doğru okumaların yapılmadığı,farklı fikirlere tahammülsüzlüklerin gerek psikolojik şiddet,gerekse itibarsızlaştırma operasyonlarıyla devletin bütünseline zarar veriyor.Cumhurbaşkanı Erdoğan devletin başıdır hepimizin Cumhurbaşkanıdır ancak siyaset devreye girince ve aynı zamanda AK Parti genel başkanı olunca toplumun yarısı kendisini sahipsiz hissediyor.Çünkü hem devletin başı olmak,hem AK Parti'nin genel başkanı olmak,hem de iktidar partisinin başı olmak çok ağır bir sorumluluğun yanında anlaşılması zor bir durum.Devletin en önemli üç kimliği bir kişinin elinde.
Bir taraftan devlet başkanı kimliği her vatandaşın saygı duyması gereken ortak uzlaşı noktamız.Herkesin devlet başkanımız hakkında konuşurken haddini hududunu bilmesi gerekiyor.Diğer kimliğe geçiyoruz siyasi bir partinin genelbaşkanı eleştirilebilir mi ? elbette eleştirilir.Öteki kimliğe geliyoruz iktidar partisinin meclisteki başı orada da eleştiri var ve olmalıda.Şimdi temel hata şu noktada yapılıyor.Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı eleştirince devlet eleştiriliyor gibi bir algı oluşturuluyor işte yanlış olan budur.Cumhurbaşkanı Erdoğan İstanbul büyükşehir belediye başkanı Ekrem İmamoğlu'nu muhatap alıp eleştirince doğal olarak İmamoğlu cevap veriyor.Hepimiz üzülüyoruz. İmamoğlu devletin başına mı laf söyledi yoksa İktidar partisinin genelbaşkanına mı ? Elbette siyasi iktidara.Ancak bu kimlik karmaşasından biran önce kurtulmak gerekiyor.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin başına hiç kimse haddini aşarak laf söylememelidir.AK Parti üst yönetiminde bulunan bütün herkes bakanlar dahil Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İmamoğlu'nu muhatap almasına fırsat vermeden siyaseten gereğini yapmalıdırlar ki devletin başkanı kimliği yıpranmasın.Ekonomi çok sıkıntılı bir sürece girmiştir bunu boş laflarla geçiştiremezsiniz evlerde tencereler kaynamıyor,işsizlik önlenemez boyutlara çıkmış durumdadır.Türkiye'de şuanda birçok eve ekmek dışında hiçbirşey girmiyor.
Sayısı hergeçen gün artan geçim sıkıntısı olan bu önemli kesimi kalkıp da ''emperyalist güçler,derin güçler,dünya bize düşman,her ülkede sıkıntı var'' söylemleriyle durduramazsınız.Öncelikle ekmek davasına çözüm bulunmalıdır.Bunun yolu adaletten geçiyor yeni anayasadan geçiyor.Ağzını her açan makul eleştiri yapan herkesi ''Fetöcü'' diye damgalamak Fetö terör örgütüne yapılan en büyük hizmettir.Herkesin farklı düşünebildiği,fikirlerini özgürce ifade edebildiği bir iklime hayati derecede ihtiyacımız var.AK Parti kendisini her eleştireni düşman görme hastalığından kurtulmalıdır.AK Parti içerisinde ciddi bir revizyon ihtiyacı var.Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret etti diye bir çok kişi hakkında davalar açıldı.Ki açılmalıdır cezasız bırakılmamalıdır.
Cumhurbaşkanı avukatlarına sormak istiyorum mesela bu yargılananlar ''biz Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan'a değil AK Parti genelbaşkanına hakaret ettik''deseler durum değişir mi ? Değişeceğini sanmıyorum.Bu durumda devlet partileşmiş,parti devletleşmiş olmuyor mu ? Bir siyasi partinin geleceği devletin geleceğiyle eşdeğerli hale gelmiyor mu ? Siyaseten yaptığı yanlışın bedelini siyasi parti başkanlarının ödemesi gerekirken devlete bedel ödetilmesi doğru mu ? .Türkiye'nin öncelikle bu savruluşlardan kurtulması gerekiyor.Türkiye nasıl bir ülke olmalı ? nasıl yönetilmeli ? Bu soruların cevaplarını yanyana gelerek ortak uzlaşıyla iktidar ve Anamuhalefet bloğu birlikte aramalıdır.Böyle bir umut ışığı var mı ? Var ama ufukta görünen trenin ışığımı umut ışığımı işte buna dair öngörülemez bir haldeyiz.