Neden artık anlamaya çalışmıyoruz; “PKK'nın hiçbir zaman silah bırakmaya niyeti yok ve olamaz.” PKK, ranttan faydalananlar için kurumsal bir kimlik oldu.
Böylesi organize ve örgütlü bir örgütün arkasında uluslararası güçlerin istihbarat örgütlerinin olmamasını düşünmek eblehlik olur. Terör, kaos yaratır ve kaos ağa balarına ve mafyalara rant getirir.
Hiç düşündünüz mü, Türkiye'deki uyuşturucuyu kim ve kimler organize eder, bu işten kimler kazanır. Silah ticareti, kaçakçılıktan(bunun içinde insan kaçakçılığından tutun, sigara, mazot, içki, çay V.B) örgütün kazandığı nedir ve örgüt bunları kimlerle paylaşır.
Terörün ve kaosun olduğu yerde her türlü kirli ilişki gündüz başlar ve gece yürür. Geçmişte uyuşturucunun flamalı asker araçlarında gittiğini düşünürsek, olağanüstü kirli ilişkilerin nasıl birbirine karıştığını görebiliriz.
Bütün bunların odağında, Kürt sorunu nerede peki? Böyle bir sorun olacak ve hiçbir zaman çözümü için hiçbir şey yapılmayacak ki, kirli ilişkiler ve işler yürüsün. Herkesin bölgede bir payı var. Kimisine kusturacak kadar büyük.
Ne demişti Yeşil, Tilki Selime; “yalnız yedirmezler adama. Kustururlar.” Malum derin devletin de payı vardı, hem de aslan payı.” Bunları biz yaşamadık mı, yoksa bir gladyo filminden bir fragman mı izledik.
Bu ülkede insanlar kaybolmadı mı, kafasının arkasına 2 tane mermi yemedi mi? Malum birinci mermi öldürmek, ikinci mermi ise emin olmak içindi. Hani ola ki, kafasına yediği tek mermiden adam ölmez diye düşünen cellat, sağlamcı davranıyordu.
Bölgede; devlette, örgütte, cemaatte, derin devletin kirli kimliksizleri de büyük bir rantı paylaşıyorlardı. Bu Türkiye'nin içinde bu işten nemalananlar, bir de ağa babaları var.
CIA, MOSAD, MI5, BND ve diğer örgütler, onlarda bu coğrafyanın girdili çıktıları. Özellikle de BND ve MOSAD. Tabi birde SAVAMA ve Muhaberat var.
Anlayacağız bu coğrafyada olağanüstü bir rant var ve bu rantın paydaşları var. Yoksa İngiltere'ye ve Avrupa'ya uyuşturucu nasıl gider. Mülteciler kafa parasını kime öder. Kaçak mazotta(Petrol)kimlerin hissesi vardır.
Bölgede iş yapan işadamları, kaosa rağmen nasıl iş yapar ve bedelini kime nasıl öder. Anlayacağımız şey, terörün varlığının birilerini varlıklı hale getirdiğidir.
Hesapların ince görüldüğü ve her türlü ince sanatın yürüdüğü bölgede Kürt sorunu birileri için ne kadar önemli bir de ona bakmak gerekmiyor mu?
AK Parti Kürtlere rağmen Kürt sorununu çözmeye ve dillendirmeye başladığı günden önce, kim bu sorunu çözmeye çalıştı ki?
OHAL inim inim inletirken, bölgede insanlar kaderleriyle değil, kafalarının arkasında iki kurşunla gömülürken, o günün partilerine AK Partiye gösterildiği kadar tepki gösterilmedi.
AK Parti Kürt dilini kurtarmaya çalıştı, Kürtleri Kürt olarak kabul etti ve sorunun varlığını somutlaştırdı. Kime rağmen; yukarıda saydığım bütün ağa babalarına rağmen sorunu çözmeye çalıştı.
Bugün Kürt sorununda geldiğimiz noktada AK Partinin katkısı yadsınamaz. Peki, neden AK Parti ve çözüm sürecinin mimarı Recep Tayip Erdoğan hedefte? Çünkü bu sorun çözülürse birilerinin rantı gidecek.
Peki, Paralel Yapı neden Kürt sorunun çözülmesini istemez ve şehit cenazeleri gelirken onlar büyük bir zevk ve iştahla servisler yaparlar. Bu adamlar kimin servis şoförleri, kimi dolduruşa getirip otobüse bindiriyorlar.
Hadi onların ağa babaları malum. Peki; Kürt sorununu çözmek için güya ortaya çıkan örgütün derdi ne. Neyi ve hangi rantı paylaşmak için anlaştılar. İran'ın kendi topraklarında nefes aldırtmadığı PKK, neden İran'ın kollanmasında…
Demek ki ortada koca bir rant var. Demek ki, Türkiye'yi bu coğrafyada ve dünyada güçsüzleştirmek isteyen güçlerin paydaşlığı var. Kendi cellatlarıyla yürümeyi göze alanların daha neyi ve neleri göze alabileceklerini gördüğümüz-göreceğimiz acı günler yaşıyoruz.
Kürtler mi dediniz, Kürt sorunu mu dediniz? Bu kimsenin umurunda değil ama Türkiye'nin umurunda. Sorun, çözüm sürecine ve kazanımlara rağmen gerçekten Kürt sorunu mu? İşte o tartışılır.
Kürtlerin çözülmeyi bekleyen sorunları var ama sorun ayrılık-gayrılık sorunu değil o kesin ama birilerinin rantlarını kaybetme korkusu var o da kesin.