Çatışmalar ve mayınlı-bombalı saldırılar bütün hızıyla devam ediyor. PKK artık elinden geleni yapıyor ve galiba artık elinden gelen bu kadar. PKK, tarihinin en büyük darbelerini bu 1 aylık süre içerisinde aldı ve bu örgütü iyice köşeye sıkıştırdı ve paronoyaklaştırdı. Örgüt dağlarda gerçekleştiremediği şiddet eylemlerini kentlere kaydırdı ve halkı da arkasına alarak şehir savaşları yapmak istedi. Önce Cizre'de bir deneme-yanılma yaptı ama hiç beklemediği kadar sert yanıtlar aldı ve ağır zayiat verdi. Halkı da arkasına alamadı. Bu yüzden de halka kızgın ve halka güvenmiyor, hatta cezalandırmak istiyor. İşte tam da bu nedenle olacak ki, saldırılarını kimseyi gözetmeden gerçekleştiriyor. Çocuk ölmüş, kadın ölmüş PKK'nın çok da umurunda değil. İyi de halk 7 Haziran seçimlerinde bölgede HDP'nin tarihi boyunca alamayacağı bir oy desteği verdi mi? Verdi. Halkın mesajı çok netti, “Kürt sorununu çözmek gibi bir gailen varsa, bunu siyasetle çöz. İşte sana 80 Milletvekili. Git ve parlamentoda siyaset yaparak bu işi çöz.” Mesajı ne PKK aldı, ne de 7 Haziran seçimlerinde PKK karşısında eli güçlenen Kürt siyaseti bunu başardı. Selahattin Demirtaş bunun farkında ki, durmadan ateşkes çağrıları yapıyor ve bir yandan PKK'yı tatmin etmeye çalışırken, bir yandan da, 7 Haziran'da aldığı oyu korumaya çalışıyor. Bölge halkı çözüm sürecinin nimetlerine alıştı. Çözüm sürecinde göreceli olarak bölgede sosyo-kültürel ve sosyal yaşam anlamında olağan üstü gelişmeler oldu ve vatandaş huzura alıştı. İşte tam da bu yüzden bölge halkı çatışma istemiyor ve PKK'nın silahsızlanmasını istiyor. PKK ise, Alman istihbaratı BND ve diğer ve Avrupalı üst akıl, birde Paralel Yapıyla beraber bölgeyi ve Türkiye'yi bir belirsizliğe doğru sürüklemek istiyor. Hatta bu bir iç savaş ise, onu da istiyor. Karanlık güçler bu ülkeyi kaosa sürüklemek istiyorlar ve PKK burada bir taşerondan başka bir şey değil. Peki, ne olacak? PKK direnmeye devam mı edecek? Kaybet kaybet nereye kadar. Örgüt büyük güç kaybetti ama asıl büyük gücü bölgede halkı arkasına alamayarak kaybetti. Silahı bırakmaktan başka da bir çaresi kalmadı. PKK, ya çatışmaya devam edecek ve daha da büyük güç kaybedecek, iyice yalnızlaşacak, ya da Türkiye sınırları içinde tek bir kurşun sıkmayı bırak, o kurşunu sıkacak silah dahi taşımayacak. Bu noktaya doğru ilerliyoruz ama PKK yine bir akıl tutulması yaşar ve Kandil'de oturanlar, artık güvenlikleri olamadığı için mağaralarda saklanalar daha ağır şiddet içeren saldırılar planlayıp ve bunu eyleme geçirirlerse, halk iyice örgütten kopar. Örgüt, Kürtleri terbiye etmek için hep silahı ve şiddet eylemlerini kullanmıştır. Önümüzdeki süreçte yine böylesi eylemler gerçekleştirebilir. Mesajı da çok nettir, “Bensiz bu coğrafyada nefes alamazsın ve gerekirse seni cezalandırmaktan çekinmem. Geçmişine bak ne demek istediğimi anlarsın.” Kürtler PKK konusunda bir yol ayırımında, ya cellatlarına, “yeter artık, benim için öldürme” diyecekler, ya da cellatlarıyla birlikte, korku içinde yaşamaya devam edecekler. Bugün korkuyorlar o kesin ama yarın ne olacak onu bugünden kestirmek çok zor. İyisi mi onu da zamana bırakalım.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ali Osmanoğlu
Kürtlerin PKK ile imtihanı
Çatışmalar ve mayınlı-bombalı saldırılar bütün hızıyla devam ediyor. PKK artık elinden geleni yapıyor ve galiba artık elinden gelen bu kadar.
PKK, tarihinin en büyük darbelerini bu 1 aylık süre içerisinde aldı ve bu örgütü iyice köşeye sıkıştırdı ve paronoyaklaştırdı.
Örgüt dağlarda gerçekleştiremediği şiddet eylemlerini kentlere kaydırdı ve halkı da arkasına alarak şehir savaşları yapmak istedi. Önce Cizre'de bir deneme-yanılma yaptı ama hiç beklemediği kadar sert yanıtlar aldı ve ağır zayiat verdi.
Halkı da arkasına alamadı.
Bu yüzden de halka kızgın ve halka güvenmiyor, hatta cezalandırmak istiyor. İşte tam da bu nedenle olacak ki, saldırılarını kimseyi gözetmeden gerçekleştiriyor.
Çocuk ölmüş, kadın ölmüş PKK'nın çok da umurunda değil.
İyi de halk 7 Haziran seçimlerinde bölgede HDP'nin tarihi boyunca alamayacağı bir oy desteği verdi mi? Verdi.
Halkın mesajı çok netti, “Kürt sorununu çözmek gibi bir gailen varsa, bunu siyasetle çöz. İşte sana 80 Milletvekili. Git ve parlamentoda siyaset yaparak bu işi çöz.”
Mesajı ne PKK aldı, ne de 7 Haziran seçimlerinde PKK karşısında eli güçlenen Kürt siyaseti bunu başardı. Selahattin Demirtaş bunun farkında ki, durmadan ateşkes çağrıları yapıyor ve bir yandan PKK'yı tatmin etmeye çalışırken, bir yandan da, 7 Haziran'da aldığı oyu korumaya çalışıyor.
Bölge halkı çözüm sürecinin nimetlerine alıştı. Çözüm sürecinde göreceli olarak bölgede sosyo-kültürel ve sosyal yaşam anlamında olağan üstü gelişmeler oldu ve vatandaş huzura alıştı. İşte tam da bu yüzden bölge halkı çatışma istemiyor ve PKK'nın silahsızlanmasını istiyor.
PKK ise, Alman istihbaratı BND ve diğer ve Avrupalı üst akıl, birde Paralel Yapıyla beraber bölgeyi ve Türkiye'yi bir belirsizliğe doğru sürüklemek istiyor. Hatta bu bir iç savaş ise, onu da istiyor. Karanlık güçler bu ülkeyi kaosa sürüklemek istiyorlar ve PKK burada bir taşerondan başka bir şey değil.
Peki, ne olacak? PKK direnmeye devam mı edecek?
Kaybet kaybet nereye kadar. Örgüt büyük güç kaybetti ama asıl büyük gücü bölgede halkı arkasına alamayarak kaybetti. Silahı bırakmaktan başka da bir çaresi kalmadı.
PKK, ya çatışmaya devam edecek ve daha da büyük güç kaybedecek, iyice yalnızlaşacak, ya da Türkiye sınırları içinde tek bir kurşun sıkmayı bırak, o kurşunu sıkacak silah dahi taşımayacak.
Bu noktaya doğru ilerliyoruz ama PKK yine bir akıl tutulması yaşar ve Kandil'de oturanlar, artık güvenlikleri olamadığı için mağaralarda saklanalar daha ağır şiddet içeren saldırılar planlayıp ve bunu eyleme geçirirlerse, halk iyice örgütten kopar.
Örgüt, Kürtleri terbiye etmek için hep silahı ve şiddet eylemlerini kullanmıştır. Önümüzdeki süreçte yine böylesi eylemler gerçekleştirebilir.
Mesajı da çok nettir, “Bensiz bu coğrafyada nefes alamazsın ve gerekirse seni cezalandırmaktan çekinmem. Geçmişine bak ne demek istediğimi anlarsın.”
Kürtler PKK konusunda bir yol ayırımında, ya cellatlarına, “yeter artık, benim için öldürme” diyecekler, ya da cellatlarıyla birlikte, korku içinde yaşamaya devam edecekler.
Bugün korkuyorlar o kesin ama yarın ne olacak onu bugünden kestirmek çok zor.
İyisi mi onu da zamana bırakalım.