ABD'li vakıfların Türkiye'deki gazetecileri fonlaması sadece birkaç gazeteciyle ilgili değil, siyaseti de kapsayan derin bir ilişki bu. "Önce gazeteciler mi yoksa siyasetçilermi kirlendi?" sorusunun cevabı da çokdaha derinlere, ABD'yle ikili askeri antlaşmalarave darbelere kadar uzar. Ama medyanınböylesine açıkça fonlanması meselesi, çok eskideğil, 2013 sonrası... O günün Türkiye'sindeşöyle bir tablo vardı: Gezi kalkışması patlamış,çözüm süreci tehlikeye girmiş ve kirli örgütFETÖ devrede... Bu zeminde başta CHP olmak üzere bütün sol partiler de alesta görev bekliyor. Ama en dikkat çekici çıkışı, HDP-PKK hattı adına konuşan Aysel Tuğluk yaptı: "Açıkça belirtmek gerekiyor ki, AKPkesin bir şekilde partner olmaktan çıkmıştır. Bu açıdan süreç konusunda devletingeleceğini düşünenler ve sekülergüçler hızla sorumluluk almalıdır." Çözüm sürecini bitirenlerin ve solun cuntacılaradavetiydi bu... İşte ne olduysa o tarihtensonra oldu. CHP-ABD trafiği de, ABD-PKKHDPyakınlaşması da, FETÖ'nün hükümetekarşı açık tavır alması da o tarihte başladı. Bu tarih, aynı zamanda Türkiye'deki sol partilerin ve solcu gazetecilerin ABD emperyalizmini unuttukları ve "iş tuttukları" tarihti. Medya fonlaması da bu tarihte devreye girdi. Bu duruma, AK Parti, muhafazakâr aydınlar ve birkaç yurtsever solcu dışında pek itiraz eden de olmadı. Meğer varmış... Diğerleri gibi marjinal de olsa Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) de solun Amerikancılığına karşı çıkmış. Şimdi gelin Amerikancı sola yönelik eleştirilere biraz daha yakından bakalım. HKP Genel Başkanı Nurullah Ankut, önce PKKHDP analiziyle bir tespit yapıyor: "Bu Amerikancı Burjuva Kürt Hareketi'nin legal plandaki siyasi kolu HDP'nin Bağlamacı Selo'yla Gültan Kışanak ve Ahmet Türk'ü, ABD'ye gidip her biri birer CIA yapılanması olan 'Düşünce Kuruluşları'nı tavaf edip, sonra da basın açıklamasında; 'BizABD'den Suriye'de bize rol vermesiniistedik' derler." HKP Başkanı Ankut'un, KemalKılıçdaroğlu dahil Türkiye'deki solun "hayran" olduğu Selahattin Demirtaş'la ilgili notu da ilginç: "Selocan, hatırlanacağı gibi, 'UluslararasıZiyaretçi Liderlik Programı' adı altında tertiplenen,üç hafta süreli, CIA'nın ajan yetiştirmekursundan geçirilmiş ve üstün başarıylamezuniyetini tamamlamıştır. WikileaksBelgeleri'nde ABD Adana Konsolosu, Selocaniçin; 'Kürt meselesinde kullanacağımızideal kişidir' değerlendirmesini yapmaktadır." Sonra da sözü HDP dışı sola getirip ayrıntılıbir değerlendirme yapıyor: "ABD'li efendileri bunlara eski sol geçmişlerini de kullanarak, bir başka görev daha yaptırmak istemiştir. Bunlara demiştir ki, tamam bana ve benim çıkarlarıma sadakatle ve kusursuz bir biçimde hizmet edin, fakat bu arada sadece söylemde olmak üzere solculuk yapmaktan da vazgeçmiş olmayın. Solcuyuz demeye devam edin... 'Havuç ve sopa' yöntemini kullanarak Türk solunu ve sizin dışınızdaki Kürt solunu kendi yörüngenize çekin! Bunlar da aynen öyle yaptılar... Bizim dışımızda kalan solun tamamını, yörüngelerine alıp uydulaştırdılar. Tabii böylece de bu acınacak haldeki zavallı Sol'da Amerikan karşıtlığı ya da emperyalizm karşıtlığı bitmiştir artık. Biz bunlara 'Sevrci Soytarı Sahte Sol'diyoruz. 'Sefalet Sol'u' diyoruz. Siyasi jargonauygun söylenişiyle bu sol 'CIA Solu'durartık... Bunların AB ve ABD tarafından fonlanan akademisyenleri, aydınları, yazarçizerleri ve sanatçıları da vardır... Hepsi ortaklaşa bir koro oluştururlar."
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mahmut Övür
Medya fonlaması ve CIA solu
ABD'li vakıfların Türkiye'deki gazetecileri fonlaması sadece birkaç gazeteciyle ilgili değil, siyaseti de kapsayan derin bir ilişki bu.
"Önce gazeteciler mi yoksa siyasetçiler mi kirlendi?" sorusunun cevabı da çok daha derinlere, ABD'yle ikili askeri antlaşmalara ve darbelere kadar uzar. Ama medyanın böylesine açıkça fonlanması meselesi, çok eski değil, 2013 sonrası... O günün Türkiye'sinde şöyle bir tablo vardı: Gezi kalkışması patlamış, çözüm süreci tehlikeye girmiş ve kirli örgüt FETÖ devrede...
Bu zeminde başta CHP olmak üzere bütün sol partiler de alesta görev bekliyor. Ama en dikkat çekici çıkışı, HDP-PKK hattı adına konuşan Aysel Tuğluk yaptı:
"Açıkça belirtmek gerekiyor ki, AKP kesin bir şekilde partner olmaktan çıkmıştır. Bu açıdan süreç konusunda devletin geleceğini düşünenler ve seküler güçler hızla sorumluluk almalıdır."
Çözüm sürecini bitirenlerin ve solun cuntacılara davetiydi bu... İşte ne olduysa o tarihten sonra oldu. CHP-ABD trafiği de, ABD-PKKHDP yakınlaşması da, FETÖ'nün hükümete karşı açık tavır alması da o tarihte başladı.
Bu tarih, aynı zamanda Türkiye'deki sol partilerin ve solcu gazetecilerin ABD emperyalizmini unuttukları ve "iş tuttukları" tarihti. Medya fonlaması da bu tarihte devreye girdi.
Bu duruma, AK Parti, muhafazakâr aydınlar ve birkaç yurtsever solcu dışında pek itiraz eden de olmadı. Meğer varmış... Diğerleri gibi marjinal de olsa Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) de solun Amerikancılığına karşı çıkmış.
Şimdi gelin Amerikancı sola yönelik eleştirilere biraz daha yakından bakalım. HKP Genel Başkanı Nurullah Ankut, önce PKKHDP analiziyle bir tespit yapıyor:
"Bu Amerikancı Burjuva Kürt Hareketi'nin legal plandaki siyasi kolu HDP'nin Bağlamacı Selo'yla Gültan Kışanak ve Ahmet Türk'ü, ABD'ye gidip her biri birer CIA yapılanması olan 'Düşünce Kuruluşları'nı tavaf edip, sonra da basın açıklamasında; 'Biz ABD'den Suriye'de bize rol vermesini istedik' derler."
HKP Başkanı Ankut'un, Kemal Kılıçdaroğlu dahil Türkiye'deki solun "hayran" olduğu Selahattin Demirtaş'la ilgili notu da ilginç:
"Selocan, hatırlanacağı gibi, 'Uluslararası Ziyaretçi Liderlik Programı' adı altında tertiplenen, üç hafta süreli, CIA'nın ajan yetiştirme kursundan geçirilmiş ve üstün başarıyla mezuniyetini tamamlamıştır. Wikileaks Belgeleri'nde ABD Adana Konsolosu, Selocan için; 'Kürt meselesinde kullanacağımız ideal kişidir' değerlendirmesini yapmaktadır."
Sonra da sözü HDP dışı sola getirip ayrıntılı bir değerlendirme yapıyor:
"ABD'li efendileri bunlara eski sol geçmişlerini de kullanarak, bir başka görev daha yaptırmak istemiştir. Bunlara demiştir ki, tamam bana ve benim çıkarlarıma sadakatle ve kusursuz bir biçimde hizmet edin, fakat bu arada sadece söylemde olmak üzere solculuk yapmaktan da vazgeçmiş olmayın. Solcuyuz demeye devam edin...
'Havuç ve sopa' yöntemini kullanarak Türk solunu ve sizin dışınızdaki Kürt solunu kendi yörüngenize çekin!
Bunlar da aynen öyle yaptılar...
Bizim dışımızda kalan solun tamamını, yörüngelerine alıp uydulaştırdılar. Tabii böylece de bu acınacak haldeki zavallı Sol'da Amerikan karşıtlığı ya da emperyalizm karşıtlığı bitmiştir artık.
Biz bunlara 'Sevrci Soytarı Sahte Sol' diyoruz. 'Sefalet Sol'u' diyoruz. Siyasi jargona uygun söylenişiyle bu sol 'CIA Solu'dur artık...
Bunların AB ve ABD tarafından fonlanan akademisyenleri, aydınları, yazarçizerleri ve sanatçıları da vardır... Hepsi ortaklaşa bir koro oluştururlar."