Dünyada sadece ekonomik kriz değil, daha sarsıcı olan ideolojik ve siyasi krizi yaşanıyor. Soğuk Savaş döneminde kurulan denge devreden çıkınca, "tek kutuplu" dünyanın ömrü de uzun sürmedi. Şimdi dünya bir boşluğa doğru sürükleniyor. Pandemi, Ukrayna-Rusya Savaşı ve arkasından gelen gıda-enerji kriziyle bu boşluk daha da derinleşiyor. Ve ne yazık ki yirminci yüzyılın siyasi partileri, bu yeni dönemi anlamakta zorlanıyor. Birçok ülkede aşırı sağın hatta faşizmin yükselişinden, Çin'de ise "Marksizm'edönüş"ten söz ediliyor. Bu kaotik süreçte, yapılan bütün saldırılara rağmen ayakta kalmayı başaran Başkan Erdoğan, dünyadaki bu değişimi önceden fark eden ve önlem alan bir lider olarak öne çıkıyor. Başkan Erdoğan son 10 yılda küresel sisteme yönelik, "Dünya 5'ten büyüktür" çıkışı, "Daha adil bir dünya mümkün" talebi ve dünyanın mazlumlarına sahip çıkan yaklaşımıyla Türkiye'yi dünyanın ilgi odağı yaparken, iç siyasette de zamanın ruhunu yakalayan "milli veyerli" bir siyaset aksıyla "milletin" desteğini aldı. Böylece ülkenin siyasi ve ekonomik saldırılar karşısında ayakta kalmasını sağlarken, aşırı uçlara savrulmasını da engelledi. MHP'yle ittifakı bu açıdan tarihi önemde... Ne yazık ki bu büyük gerçeği muhalefet partileri doğru okuyamadığı için hâlâ Erdoğan'ın nasıl ayakta kaldığına şaşırıyor ve "ergen muhalefet" olmanın ötesine geçemiyorlar. Şimdi Türkiye, bu yeni siyasi duruşun ekonomi modelini deniyor. İlk söylendiğinde dalga geçilse de Türkiye EkonomiModeli, o dalga geçenleri şaşırtacak sonuçlarıyla dikkat çekiyor. Dün ekonomi uzmanlarıyla buluşan Başkan Erdoğan tam da bunu söylüyordu: "Türkiye olarak biz bu sınamalarıoldukça uzun bir süredir yaşadığımıziçin, diğer ülkelerin önünden gittiğimizisöyleyebiliriz. Özellikle iktisatpolitikaları konusunda ilk dile getirdiğimizdeve uyguladığımızda, pek çokçevrenin akıntıya karşı kürek çekmederecesinde garipsediği yaklaşımlarımızvardı. Buna karşılık yaşanan herküresel kriz, bizim yaklaşımımızın nekadar doğru, geliştirdiğimiz yöntemlerinne kadar gerçekçi, uygulamalarımızınne kadar sağlıklı olduğunu teyitetmiştir." Modelin Türkiye'yi nereye getirdiğini de içeriden biri değil dışardan biri, Fransa'nın Montpellier İşletme Okulu'ndan Prof. RoyThurik özetledi: "Türkiye ekonomisi 2020'de bilebüyüme kaydetti. Böyle başka birülke yok dünyada. Hem de enflasyona,savaşlar olmasına, sınırlarda5-6 milyon göçmen olmasına rağmenbaşarılısınız." Türkiye'nin geldiği bu noktayı görmeyen fondaş medya, şimdi muhalefete "akılveren birini" arıyor. Nasıl aramasınlar ki, BaşkanErdoğan'ın ekonomik saldırıları püskürtmesi,dış politika hamleleri ve sosyal konutprojesi, muhalefetin ve medyasının ezberinibozdu. Öyle şaşkınlar ki, konuşurken dilleridolaşıyor. Önceki gün Halk TV'de Erdoğan nefretiyle coşup dalgalanan Şirin Payzın ve arkadaşları, sosyal konut projesini konuşuyordu. Konukları da Prof. Dr. Tanju Tosun'du. Karanlık oda geçmişiyle bilinen BarışTerkoğlu, soruyu toparlamakta zorlansa da sonunda sormayı başardı: "Tanju Bey, diyelim ki muhalefetliderlerinden birine bu süreçte akılverseniz, ne dersiniz?" Ne desin Tanju Hoca, biraz muhalefetin projelerinden söz edip işi medyaya bağladı: "6'lı masanın anlatamama meselesivar. Sahip olduklarını halka anlatamıyorlar.Ben meselenin iletişimboyutunda tıkandığını düşünüyorum..." Onlarca fonlanan TV kanalı, küresel sosyal medya mecraları ve en çok izlendiği söylenen ABD'li Fox TV desteği muhalefeti kurtaramıyorsa, bu fikriyle Tanju Hoca hiç kurtaramaz. Boşuna kendinizi yormayın.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mahmut Övür
Muhalefete ‘akıl verecek’ biri aranıyor!
Dünyada sadece ekonomik kriz değil, daha sarsıcı olan ideolojik ve siyasi krizi yaşanıyor. Soğuk Savaş döneminde kurulan denge devreden çıkınca, "tek kutuplu" dünyanın ömrü de uzun sürmedi. Şimdi dünya bir boşluğa doğru sürükleniyor. Pandemi, Ukrayna-Rusya Savaşı ve arkasından gelen gıda-enerji kriziyle bu boşluk daha da derinleşiyor.
Ve ne yazık ki yirminci yüzyılın siyasi partileri, bu yeni dönemi anlamakta zorlanıyor.
Birçok ülkede aşırı sağın hatta faşizmin yükselişinden, Çin'de ise "Marksizm'e dönüş"ten söz ediliyor.
Bu kaotik süreçte, yapılan bütün saldırılara rağmen ayakta kalmayı başaran Başkan Erdoğan, dünyadaki bu değişimi önceden fark eden ve önlem alan bir lider olarak öne çıkıyor.
Başkan Erdoğan son 10 yılda küresel sisteme yönelik, "Dünya 5'ten büyüktür" çıkışı, "Daha adil bir dünya mümkün" talebi ve dünyanın mazlumlarına sahip çıkan yaklaşımıyla Türkiye'yi dünyanın ilgi odağı yaparken, iç siyasette de zamanın ruhunu yakalayan "milli ve yerli" bir siyaset aksıyla "milletin" desteğini aldı. Böylece ülkenin siyasi ve ekonomik saldırılar karşısında ayakta kalmasını sağlarken, aşırı uçlara savrulmasını da engelledi. MHP'yle ittifakı bu açıdan tarihi önemde...
Ne yazık ki bu büyük gerçeği muhalefet partileri doğru okuyamadığı için hâlâ Erdoğan'ın nasıl ayakta kaldığına şaşırıyor ve "ergen muhalefet" olmanın ötesine geçemiyorlar.
Şimdi Türkiye, bu yeni siyasi duruşun ekonomi modelini deniyor. İlk söylendiğinde dalga geçilse de Türkiye Ekonomi Modeli, o dalga geçenleri şaşırtacak sonuçlarıyla dikkat çekiyor.
Dün ekonomi uzmanlarıyla buluşan Başkan Erdoğan tam da bunu söylüyordu:
"Türkiye olarak biz bu sınamaları oldukça uzun bir süredir yaşadığımız için, diğer ülkelerin önünden gittiğimizi söyleyebiliriz. Özellikle iktisat politikaları konusunda ilk dile getirdiğimizde ve uyguladığımızda, pek çok çevrenin akıntıya karşı kürek çekme derecesinde garipsediği yaklaşımlarımız vardı. Buna karşılık yaşanan her küresel kriz, bizim yaklaşımımızın ne kadar doğru, geliştirdiğimiz yöntemlerin ne kadar gerçekçi, uygulamalarımızın ne kadar sağlıklı olduğunu teyit etmiştir."
Modelin Türkiye'yi nereye getirdiğini de içeriden biri değil dışardan biri, Fransa'nın Montpellier İşletme Okulu'ndan Prof. Roy Thurik özetledi:
"Türkiye ekonomisi 2020'de bile büyüme kaydetti. Böyle başka bir ülke yok dünyada. Hem de enflasyona, savaşlar olmasına, sınırlarda 5-6 milyon göçmen olmasına rağmen başarılısınız."
Türkiye'nin geldiği bu noktayı görmeyen fondaş medya, şimdi muhalefete "akıl veren birini" arıyor.
Nasıl aramasınlar ki, Başkan Erdoğan'ın ekonomik saldırıları püskürtmesi, dış politika hamleleri ve sosyal konut projesi, muhalefetin ve medyasının ezberini bozdu. Öyle şaşkınlar ki, konuşurken dilleri dolaşıyor.
Önceki gün Halk TV'de Erdoğan nefretiyle coşup dalgalanan Şirin Payzın ve arkadaşları, sosyal konut projesini konuşuyordu. Konukları da Prof. Dr. Tanju Tosun'du. Karanlık oda geçmişiyle bilinen Barış Terkoğlu, soruyu toparlamakta zorlansa da sonunda sormayı başardı:
"Tanju Bey, diyelim ki muhalefet liderlerinden birine bu süreçte akıl verseniz, ne dersiniz?"
Ne desin Tanju Hoca, biraz muhalefetin projelerinden söz edip işi medyaya bağladı:
"6'lı masanın anlatamama meselesi var. Sahip olduklarını halka anlatamıyorlar. Ben meselenin iletişim boyutunda tıkandığını düşünüyorum..."
Onlarca fonlanan TV kanalı, küresel sosyal medya mecraları ve en çok izlendiği söylenen ABD'li Fox TV desteği muhalefeti kurtaramıyorsa, bu fikriyle Tanju Hoca hiç kurtaramaz. Boşuna kendinizi yormayın.