Suruç'ta patlayan bomba, Ceylanpınar'da 2, Diyarbakır'da 1 Polisin şehit edilmesi, Malazgirt Jandarma Komutanı Binbaşı Arslan Kulaksız'ın eşi ve çocukları önünde hunharca ve haince şehit edilmesinin ardından, PKK'nın yuvası Kandil'in F16'larla vurulmasının ardından PKK ve HDP'de şok yaşanıyor.
Çözüm sürecinin arkasına sığınarak ülkeyi tehdit eden ve infazlar gerçekleştiren örgüte inen demir yumruk, kabul edelim ki, örgütte ve HDP'de sersemlik etkisi yarattı. Hiç beklemedikleri bir anda yapılan operasyonun şokunu hala atlatamadılar.
HDP Eş başkanı Selahattin Demirtaş, "Suruç katliamını Saray'a bağlı özel gladyo örgütü yaptı" şeklinde tutarsız ve kabul edilmeyecek çirkin bir açıklama yaptı. Cumhurbaşkanı makamını bu şekilde çirkinleştirmek kimsenin haddi olmamalı.
HDP Hakkâri milletvekili Abdullah Zeydan, "PKK, Türkiye'yi ve Ortadoğu'yu güller bahçesine çevirmek için ortaya çıkmış barış ve halk hareketidir. Eğer PKK Türkiye'yi güller bahçesine çevirmek istemeseydi, PKK'nın öyle bir gücü var ki, sizi tükürüğüyle boğar"
Ne tükürükmüş ama adam sonra çıktı özür diledi ama görünen o ki, bu açıklamalar hep şok etkisinde yapılıyor. Şaşkın ördeğe döndüler. Ne dediklerini bilmiyorlar ve konuştukça batıyorlar. Seçim olma olasılığı onları tabanlarını diri ve umutlu tutmak, 7 Haziran'da elde ettikleri yüzde 13'ü korumaya çalışmaktan öte bir davranış biçimi değil.
Kendilerine 7 Haziran'da verilen emanet oyları kemik oylara dönüştürme çabası içerisindeler. Siyasetleri sadece Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti'ye saldırmak üzerine kurulmuş durumda.
En ilginç ve şaşırtıcı açıklama KCK'dan geldi.
Kandil'in KCK Dış İlişkiler Sözcüsü Demhat Agit, BBC Türkçe'ye konuştu. Agit, “Çözüm süreci yeniden başlatılabilir zor değil” dedi.
Bu da bizim savunduğumuz bir tezi doğruluyor. PKK'nın çözüm sürecine ihtiyacı var. Eğer çözüm süreci tükenirse PKK iyice kabuğuna çekilecek ve zaman içerisinde marjinalleşecek-yalnızlaşacaktır. PKK ile Öcalan'ın dili arasında farklılıklar hep oldu. Öcalan, “dur' dediğinde, KCK, “Vur” olarak bunu tevil etti. Öcalan'ı hep kullandılar. Aslında Öcalan'ın İmralı'da olması PKK'nın ve Kandil'de güç savaşına tutuşan, derin bir liderlik kavgası veren konseyin işine geliyor.
Kandil'in hiçbir zaman Öcalan diye bir derdi olmadı ve zaten kendilerini hep Öcalan sonrasına hazırladılar. Tabanın Öcalan'a olan bağlılığı onları hep korkuttu ve Öcalan'ı vazgeçilmez kıldı.
"Kandil ile Öcalan arasında da görüş farkları olup olmadığına" dair soruya da Agit bakın şu cevabı veriyor:
"Olabilir. Makuldür. Çünkü sonuçta dağa çıkmış binlerce gerilla var. On binlere yaklaşıyor. Geçmiş süreç açısında değerlendiriyorum, onları çözüm sürecine ikna etmek, PKK'yi ikna etmek, o kadar basit bir olay değildi."
Bu malumun ilanıdır. Tevili şu, “Öcalan, içerdeyken örgütü zapt etmek mümkün değil, örgütle Öcalan bir çık kez farklı düşünceleri savundular.”
Örgütün üstlendiği cinayetleri, ” Bunlar PKK'den bağımsız birimler” diye tarif etmek ve kendini bu cinayetlerden kurtarmak mümkün olmayacaktır.
Madem “çözüm süreci yeniden başlatılabilir” diyorsunuz, devam eden bir süreci neden baltalıyorsunuz. Bütün bu ve bunlara benzer açıklamalar Örgüt ve HDP Milletvekillerinin ruh hallerinin normal olmadığını göstermiyor mu?
Açıkçası bir stratejileri ve planları yok. Görünen o ki, kendilerine verilen planları uygulamaya çalıştılar. Celladıyla beraber yürümeye başlayan, kendisini hapse tıkan Paralel Yapıyla poz vermekten kaçınmayan ve dış güçlerle derin ve kirli ortaklıklara giren bir yapılanmadan, hareketten ne bekleyebiliriz ki?
Aslında söyledikleri ve yaptıkları hiç bir şey bizleri şaşırtmıyor ama görünen o ki, devletin net tavrı ve demir yumruğunu beklemiyorlardı ki, şaşkın ördekler gibi garip garip çıkışlar yapıyorlar. Bu da bir siyasetlerinin olmadığını gösteriyor.
Günübirlik siyasi argümanlar geliştirerek demagogca ve monologlar üzerinden politika yapmak günümüzün siyaset hastalığıdır. HDP, bu hastalığa tutulmamış, bu hastalığın bir parçası olmuştur. İnandırıcılığını yitirmiş bir yapı uzun vadede kaybetmeye mahkûmdur.
Şimdi Genel seçim olsa HDP, 7 Haziran'da elde ettiği yüzyılda bir gerçekleşebilecek bu başarıyı tekrarlayamayacaktır ve kaybedecektir. Emanet oylar şimdiden kaçtı, parti o oyları tutabilmek için durmadan roller kapmaya çalışıyor ama partinin rol modeli Selahattin bile şahinleşince, parti şaşkın ördeğe döndü.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ali Osmanoğlu
Öcalan, “dur’ dediğinde, KCK “vur” anladı!
Suruç'ta patlayan bomba, Ceylanpınar'da 2, Diyarbakır'da 1 Polisin şehit edilmesi, Malazgirt Jandarma Komutanı Binbaşı Arslan Kulaksız'ın eşi ve çocukları önünde hunharca ve haince şehit edilmesinin ardından, PKK'nın yuvası Kandil'in F16'larla vurulmasının ardından PKK ve HDP'de şok yaşanıyor.
Çözüm sürecinin arkasına sığınarak ülkeyi tehdit eden ve infazlar gerçekleştiren örgüte inen demir yumruk, kabul edelim ki, örgütte ve HDP'de sersemlik etkisi yarattı. Hiç beklemedikleri bir anda yapılan operasyonun şokunu hala atlatamadılar.
HDP Eş başkanı Selahattin Demirtaş, "Suruç katliamını Saray'a bağlı özel gladyo örgütü yaptı" şeklinde tutarsız ve kabul edilmeyecek çirkin bir açıklama yaptı. Cumhurbaşkanı makamını bu şekilde çirkinleştirmek kimsenin haddi olmamalı.
HDP Hakkâri milletvekili Abdullah Zeydan, "PKK, Türkiye'yi ve Ortadoğu'yu güller bahçesine çevirmek için ortaya çıkmış barış ve halk hareketidir. Eğer PKK Türkiye'yi güller bahçesine çevirmek istemeseydi, PKK'nın öyle bir gücü var ki, sizi tükürüğüyle boğar"
Ne tükürükmüş ama adam sonra çıktı özür diledi ama görünen o ki, bu açıklamalar hep şok etkisinde yapılıyor. Şaşkın ördeğe döndüler. Ne dediklerini bilmiyorlar ve konuştukça batıyorlar. Seçim olma olasılığı onları tabanlarını diri ve umutlu tutmak, 7 Haziran'da elde ettikleri yüzde 13'ü korumaya çalışmaktan öte bir davranış biçimi değil.
Kendilerine 7 Haziran'da verilen emanet oyları kemik oylara dönüştürme çabası içerisindeler. Siyasetleri sadece Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti'ye saldırmak üzerine kurulmuş durumda.
En ilginç ve şaşırtıcı açıklama KCK'dan geldi.
Kandil'in KCK Dış İlişkiler Sözcüsü Demhat Agit, BBC Türkçe'ye konuştu. Agit, “Çözüm süreci yeniden başlatılabilir zor değil” dedi.
Bu da bizim savunduğumuz bir tezi doğruluyor. PKK'nın çözüm sürecine ihtiyacı var. Eğer çözüm süreci tükenirse PKK iyice kabuğuna çekilecek ve zaman içerisinde marjinalleşecek-yalnızlaşacaktır.
PKK ile Öcalan'ın dili arasında farklılıklar hep oldu. Öcalan, “dur' dediğinde, KCK, “Vur” olarak bunu tevil etti. Öcalan'ı hep kullandılar. Aslında Öcalan'ın İmralı'da olması PKK'nın ve Kandil'de güç savaşına tutuşan, derin bir liderlik kavgası veren konseyin işine geliyor.
Kandil'in hiçbir zaman Öcalan diye bir derdi olmadı ve zaten kendilerini hep Öcalan sonrasına hazırladılar. Tabanın Öcalan'a olan bağlılığı onları hep korkuttu ve Öcalan'ı vazgeçilmez kıldı.
"Kandil ile Öcalan arasında da görüş farkları olup olmadığına" dair soruya da Agit bakın şu cevabı veriyor:
"Olabilir. Makuldür. Çünkü sonuçta dağa çıkmış binlerce gerilla var. On binlere yaklaşıyor. Geçmiş süreç açısında değerlendiriyorum, onları çözüm sürecine ikna etmek, PKK'yi ikna etmek, o kadar basit bir olay değildi."
Bu malumun ilanıdır. Tevili şu, “Öcalan, içerdeyken örgütü zapt etmek mümkün değil, örgütle Öcalan bir çık kez farklı düşünceleri savundular.”
Örgütün üstlendiği cinayetleri, ” Bunlar PKK'den bağımsız birimler” diye tarif etmek ve kendini bu cinayetlerden kurtarmak mümkün olmayacaktır.
Madem “çözüm süreci yeniden başlatılabilir” diyorsunuz, devam eden bir süreci neden baltalıyorsunuz. Bütün bu ve bunlara benzer açıklamalar Örgüt ve HDP Milletvekillerinin ruh hallerinin normal olmadığını göstermiyor mu?
Açıkçası bir stratejileri ve planları yok. Görünen o ki, kendilerine verilen planları uygulamaya çalıştılar. Celladıyla beraber yürümeye başlayan, kendisini hapse tıkan Paralel Yapıyla poz vermekten kaçınmayan ve dış güçlerle derin ve kirli ortaklıklara giren bir yapılanmadan, hareketten ne bekleyebiliriz ki?
Aslında söyledikleri ve yaptıkları hiç bir şey bizleri şaşırtmıyor ama görünen o ki, devletin net tavrı ve demir yumruğunu beklemiyorlardı ki, şaşkın ördekler gibi garip garip çıkışlar yapıyorlar. Bu da bir siyasetlerinin olmadığını gösteriyor.
Günübirlik siyasi argümanlar geliştirerek demagogca ve monologlar üzerinden politika yapmak günümüzün siyaset hastalığıdır. HDP, bu hastalığa tutulmamış, bu hastalığın bir parçası olmuştur. İnandırıcılığını yitirmiş bir yapı uzun vadede kaybetmeye mahkûmdur.
Şimdi Genel seçim olsa HDP, 7 Haziran'da elde ettiği yüzyılda bir gerçekleşebilecek bu başarıyı tekrarlayamayacaktır ve kaybedecektir. Emanet oylar şimdiden kaçtı, parti o oyları tutabilmek için durmadan roller kapmaya çalışıyor ama partinin rol modeli Selahattin bile şahinleşince, parti şaşkın ördeğe döndü.