16 Nisan referandumu Türkiye için tam bir kırılma noktasıdır. 150 yıllık bir geçmişe sahip olduğunu söylediğimiz parlamenter sistemimiz aslında sadece parlamento binasından ibarettir. Evet parlamento binamız vardır ancak yönetim biçimimiz parlamenter sistem değildir. Elbette bir yönetim biçimidir iyisiyle kötüsüyle bize özgüdür. İçinde parlamenter sistemden de alıntılar vardır diyebiliriz. Şimdi samimi olup şu soruya cevap verelim . Biran için 16 Nisanda yapılacak Cumhurbaşkanlığı sistemi referandum oylamasını unutalım. Bugünkü parlamenter sistemden Türkiye'de kimler memnun ?

Hakim,savcı,işçi,memur,milletvekili,bakkal,sanayici,siyasetçi,kadınlar,gençler,aleviler,kürtler,romanlar,aydınlar,akademisyenler,yazarlar,çizerler,askerler,polislere sorsak nasıl bir sonuç alırız ? Dürüstçe cevap vermek gerekirse hiçbir kesimden memnunuz açıklaması duyamazsınız. Sadece çok küçük bir kesimden güçlü bir memnuniyet duyarsınız. Durum böylesine açık ve net bir şekilde ortadayken koparılan bu yaygaranın sebebi nedir ? Rahatsızlığın temelinde Türkiye'nin son 14 yılda gözle görülür bir şekilde büyümesi yatıyor. Herşey konuşulabilir eksikler vardır, hatalar vardır, yanlışlar vardır ancak genel itibariyle baktığımızda Türkiye Cumhuriyeti Devleti artık oyun kurucu devletler arasına girmiştir. Cumhurbaşkanlığı sistemine evet diyerek bunu anayasal güvence altına almak bu milletin boynunun borcudur. Türkiye Amerika'nın ve Avrupa'nın istediği gibi bir Türkiye olmaktan çıkmış kendisi olmaya başlamıştır. Almanya ve Hollanda'nın Türk bakanlarının toplantılarını iptal etmeleri gurbetçilerimizle buluşmalarını engellemeleri kabul edilemez. Avrupa ne yapacağını şaşırmış vaziyette. Kendi ülkelerinde yükselen milliyetçilik akımını durduramayan Avrupa iç siyaset dengelerine yönelik böylesine gayri meşru kararların altına imza atmaya başladıysa demek ki Türkiye son derece doğru bir yoldadır.

Türkiye'nin kendi kaderini tayin etme hakkı vardır buna hiçbir ülke müdahale edemez. Türkiye'de yapılacak olan 16 Nisan referandum maddelerinin muhalifler tarafından iç siyaset konusu haline getirilmesi ülkemiz adına çok üzücüdür.

Aslında muhaliflere de hak vermek lazım çünkü cumhurbaşkanlığı sistemi geldiğinde kurmuş oldukları diktatörlüğün yıkılacağını çok iyi biliyorlar.

Türkiye yeni bir istiklal savaşının tam ortasındadır.16 Nisan bu açıdan çok önemlidir. Farkında olmamız gereken diğer önemli bir nokta eğer ki 16 Nisanda kendi göbeğimizi kendimiz kesemezsek Almanya kazanır, Hollanda kazanır terör örgütleri kazanır.

Avrupa'da özgürlük, demokrasi varmış evet var ama kendi zihniyetlerine göre. İki bakanımıza mafyavari yöntemlerle yapılan engellemeler uluslararası hukukta ve diplomaside yeri olmayan yaklaşımlardır.

Bütün terör örgütleri Avrupa'dan beslenirken, oralarda cirit atarken iki bakanımızın mütevazi toplantıları iptal ediliyorsa evet demek farz olmuştur. Yeni ve güçlü bir Türkiye'nin ayak sesleri duyulmaya başlamıştır. Sürekli korku ve kaos senaryolarıyla korkutulmaya baskı altına alınmaya çalışılan Türkiye artık bu travmatik durumdan çıkmıştır. Kendi iradesini kendisi kullanmaktadır. Güçlü Türkiye'nin gücüne inanmayanlar iradelerini kiraya verenlerdir.