Depresyon ve demans ilişkisi: Erken müdahalenin önemi
Depresyon ve demans ilişkisi: Erken müdahalenin önemi
Erken yaşta depresyon, demans riskini iki kat artırıyor. 14 çevresel faktörün kontrolü ile demans gelişme riski yarı yarıya azaltılabilir.
Haber Giriş Tarihi: 16.01.2025 11:28
Haber Güncellenme Tarihi: 21.01.2025 10:52
Kaynak:
Haber Merkezi
hurhaber.com
Biruni Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Talip Asil, demans hastalığı ile ilgili dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Asil, özellikle erken yaşta depresyonun demans riskini artırdığına vurgu yaparak, “Depresyon, demans riskinde 2 kat veya daha fazla artışla ilişkili bulunmuştur” dedi.
Demans hastalığı ve çevresel faktörler
Prof. Dr. Asil, demansın genetik bir hastalık olmasına rağmen, çevresel faktörlerin önemli bir etkisi olduğunu belirtti. “Genç yaşlardan itibaren çevresel risk faktörlerinin kontrol edilmesi, hastalığın önlenmesini veya geciktirilmesini sağlayabilir” diyen Asil, kontrol edilmesi gereken 14 faktörü sıraladı:
Hava kirliliğiDepresyonDiyabetAşırı alkol kullanımıKafa travmasıİşitme kaybıYüksek kolesterolHipertansiyonDaha düşük eğitim seviyesiObeziteFiziksel hareketsizlikSigara kullanımıSosyal izolasyonGörme kaybı
Bu faktörlerin yönetimiyle demans gelişme riskinin en az %50 oranında azalabileceğini ifade etti.
Depresyonun demans üzerindeki etkisi
Erken yaşlarda görülen depresyonun demans riskini artırdığına dikkat çeken Prof. Dr. Asil, bu durumun biyolojik mekanizmalarla ilişkili olduğunu belirtti. Depresyonun, damar hastalıkları, hipokampus küçülmesi ve beyinde amiloid birikimi gibi değişikliklere yol açabileceğini söyledi. Ayrıca, depresyonun etkin tedavisinin ileriki yaşlarda demans gelişimini önlemede kritik bir rol oynadığını vurguladı.
Erken teşhis ve tedavi yöntemleri
Son yıllarda demans hastalığının erken teşhisi için geliştirilen modern tanı yöntemlerinin umut verici olduğunu belirten Prof. Dr. Asil, “Bunama belirtileri oluşmadan önce, hastalığı oluşturan proteinleri tespit ederek, beyindeki birikimlerini engelleyecek tedaviler planlamak mümkün” dedi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Hür Haber
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Depresyon ve demans ilişkisi: Erken müdahalenin önemi
Erken yaşta depresyon, demans riskini iki kat artırıyor. 14 çevresel faktörün kontrolü ile demans gelişme riski yarı yarıya azaltılabilir.
Biruni Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Talip Asil, demans hastalığı ile ilgili dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Asil, özellikle erken yaşta depresyonun demans riskini artırdığına vurgu yaparak, “Depresyon, demans riskinde 2 kat veya daha fazla artışla ilişkili bulunmuştur” dedi.
Demans hastalığı ve çevresel faktörler
Prof. Dr. Asil, demansın genetik bir hastalık olmasına rağmen, çevresel faktörlerin önemli bir etkisi olduğunu belirtti. “Genç yaşlardan itibaren çevresel risk faktörlerinin kontrol edilmesi, hastalığın önlenmesini veya geciktirilmesini sağlayabilir” diyen Asil, kontrol edilmesi gereken 14 faktörü sıraladı:
Hava kirliliğiDepresyonDiyabetAşırı alkol kullanımıKafa travmasıİşitme kaybıYüksek kolesterolHipertansiyonDaha düşük eğitim seviyesiObeziteFiziksel hareketsizlikSigara kullanımıSosyal izolasyonGörme kaybı
Bu faktörlerin yönetimiyle demans gelişme riskinin en az %50 oranında azalabileceğini ifade etti.
Depresyonun demans üzerindeki etkisi
Erken yaşlarda görülen depresyonun demans riskini artırdığına dikkat çeken Prof. Dr. Asil, bu durumun biyolojik mekanizmalarla ilişkili olduğunu belirtti. Depresyonun, damar hastalıkları, hipokampus küçülmesi ve beyinde amiloid birikimi gibi değişikliklere yol açabileceğini söyledi. Ayrıca, depresyonun etkin tedavisinin ileriki yaşlarda demans gelişimini önlemede kritik bir rol oynadığını vurguladı.
Erken teşhis ve tedavi yöntemleri
Son yıllarda demans hastalığının erken teşhisi için geliştirilen modern tanı yöntemlerinin umut verici olduğunu belirten Prof. Dr. Asil, “Bunama belirtileri oluşmadan önce, hastalığı oluşturan proteinleri tespit ederek, beyindeki birikimlerini engelleyecek tedaviler planlamak mümkün” dedi.
Çok Okunanlar