Ajansların geçtiği haber aşağı yukarı hep aynıydı: "İsrail'de 23 Mart'ta yapılanerken genel seçimin sonuçları, ülkeninyeni bir koalisyon krizine sahneolabileceğini gösteriyor." Öyle de oldu, İsrail'de son iki yılda 4genel seçim yapılmasına rağmen bırakıngüçlü bir hükümet kurmayı, pamuk ipliğinebağlı koalisyon hükümeti bile kurulamıyor.Benzer bir sonucu başta İtalya olmaküzere birçok AB ülkesinde de görüyoruz.Bu ülkelerin hepsinde koalisyon pazarlıklarınınyaşandığı "parlamenter sistem"var. Aralarında güçlendirilmiş parlamentersisteme sahip ülke var mı bilmiyorum,ama bu tablo bana bizdeki muhalefet partilerininmevcut Cumhurbaşkanlığı HükümetSistemi'ne yönelik eleştirilerini hatırlattı. Neler söylenmedi ki... "Tekadam"lıktan, bütün ekonomik ve siyasisorunlara kadar her şeyin müsebbibi olaraksistem gösterildi. Oysa son iki yıl içindeTürkiye'nin, Doğu Akdeniz'den Libya'ya,Suriye'den Karabağ'a karşılaştığı oncaküresel ve bölgesel problemi yalpalamadanaşmasında bu sistemin katkısı çok büyüktü. Türkiye bu dönemi, arkasında küresel destek olan İsrail gibi 4 seçim yapıp sürekli hükümet krizleriyle geçirseydi aynı sonuçları alamazdı.
Muharrem İnce'nin uyarısı İşin belki de en çarpıcı yanı, muhalefetin bu sistemi değiştiremeyecek olması. Bu gerçeği CHP'den ayrılıp kendi partisini kurmak için yola çıkan Muharrem İnce de söyledi: "Bu sistemi değiştirmek hiç kolaydeğil. Referanduma gitmek için enaz 360, Meclis'te değiştirmek içinde 400 milletvekiline ihtiyaç var.Bu rakamları hiçbir ittifak alamazgörünüyor." AK Parti'nin hâlâ yüzde40, MHP'nin yüzde 10 civarında oy aldığı,Başkan Erdoğan'ın da yüzde 50'ninüstünde gücünü koruduğunu bir yanakoyarsak, bir olasılık olarak muhalefet seçimialsa bile küçük farkla alacak ve sistemideğiştiremeyecek. KONDA Genel MüdürüBekir Ağırdır, Oksijen gazetesindeki analizindebu konuya dikkat çekerek şöyle diyor:"Bugünkü siyasi tablodan bakıldığındaiktidar ile muhalefet bloğu arasındahâlâ 48-52 aralığına sıkışmış birtablo var. Eğer bu tablo bozulmazsa şöylebir olasılık da var: Muhalefet cumhurbaşkanlığıseçimini kazansa bile Meclis'te 5-10milletvekilliği farka dayanan dağılım kuvvetliihtimal. Bu durumda muhalefetin parlamentersisteme dönüş vaadi hayatageçirilemez."
Sembolik cumhurbaşkanı Bu gerçek, muhalefetin en güçlü argümanını elinden alarak boşa çıkartıyor. Belki de bu nedenle bir süredir muhalefet, "güçlendirilmiş parlamenter sistemi" seslendirmekten kaçınıyor. Tabii buna Kılıçdaroğlu'nun, "Cumhurbaşkanı sembolikolmalı" tezini de eklemek gerekiyor. Düşünsenize 4-5 parti bir araya gelecek, Türkiye'nin son 20 yılına damgasını vurmuş karizmatik lideri Başkan Erdoğan'a karşı "sembolik" bir adayla yarışacak. Başarı şansı yok tabii. Tam tersi sembolik değil de siyasi iddia sahibi bir aday çıkartılır ve seçimi kazanırsa, o zaman da az farkla kazanacağı için hem sistemi değiştirmeye gücü yetmeyecek hem de zaten istemeyecek. Peki, muhalefet neden sistemi değiştireceğiz diye ortalığı birbirine katıyor? Siyaset üretemediği için "düşmana"ihtiyacı var da ondan.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mahmut Övür
‘Parlamenter sistem vaadi hayata geçmez’
Ajansların geçtiği haber aşağı yukarı hep aynıydı:
"İsrail'de 23 Mart'ta yapılan erken genel seçimin sonuçları, ülkenin yeni bir koalisyon krizine sahne olabileceğini gösteriyor."
Öyle de oldu, İsrail'de son iki yılda 4 genel seçim yapılmasına rağmen bırakın güçlü bir hükümet kurmayı, pamuk ipliğine bağlı koalisyon hükümeti bile kurulamıyor. Benzer bir sonucu başta İtalya olmak üzere birçok AB ülkesinde de görüyoruz. Bu ülkelerin hepsinde koalisyon pazarlıklarının yaşandığı "parlamenter sistem" var. Aralarında güçlendirilmiş parlamenter sisteme sahip ülke var mı bilmiyorum, ama bu tablo bana bizdeki muhalefet partilerinin mevcut Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne yönelik eleştirilerini hatırlattı.
Neler söylenmedi ki... "Tek adam"lıktan, bütün ekonomik ve siyasi sorunlara kadar her şeyin müsebbibi olarak sistem gösterildi. Oysa son iki yıl içinde Türkiye'nin, Doğu Akdeniz'den Libya'ya, Suriye'den Karabağ'a karşılaştığı onca küresel ve bölgesel problemi yalpalamadan aşmasında bu sistemin katkısı çok büyüktü.
Türkiye bu dönemi, arkasında küresel destek olan İsrail gibi 4 seçim yapıp sürekli hükümet krizleriyle geçirseydi aynı sonuçları alamazdı.
Muharrem İnce'nin uyarısı
İşin belki de en çarpıcı yanı, muhalefetin bu sistemi değiştiremeyecek olması. Bu gerçeği CHP'den ayrılıp kendi partisini kurmak için yola çıkan Muharrem İnce de söyledi:
"Bu sistemi değiştirmek hiç kolay değil. Referanduma gitmek için en az 360, Meclis'te değiştirmek için de 400 milletvekiline ihtiyaç var. Bu rakamları hiçbir ittifak alamaz görünüyor." AK Parti'nin hâlâ yüzde 40, MHP'nin yüzde 10 civarında oy aldığı, Başkan Erdoğan'ın da yüzde 50'nin üstünde gücünü koruduğunu bir yana koyarsak, bir olasılık olarak muhalefet seçimi alsa bile küçük farkla alacak ve sistemi değiştiremeyecek. KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, Oksijen gazetesindeki analizinde bu konuya dikkat çekerek şöyle diyor: "Bugünkü siyasi tablodan bakıldığında iktidar ile muhalefet bloğu arasında hâlâ 48-52 aralığına sıkışmış bir tablo var. Eğer bu tablo bozulmazsa şöyle bir olasılık da var: Muhalefet cumhurbaşkanlığı seçimini kazansa bile Meclis'te 5-10 milletvekilliği farka dayanan dağılım kuvvetli ihtimal. Bu durumda muhalefetin parlamenter sisteme dönüş vaadi hayata geçirilemez."
Sembolik cumhurbaşkanı
Bu gerçek, muhalefetin en güçlü argümanını elinden alarak boşa çıkartıyor. Belki de bu nedenle bir süredir muhalefet, "güçlendirilmiş parlamenter sistemi" seslendirmekten kaçınıyor. Tabii buna Kılıçdaroğlu'nun, "Cumhurbaşkanı sembolik olmalı" tezini de eklemek gerekiyor. Düşünsenize 4-5 parti bir araya gelecek, Türkiye'nin son 20 yılına damgasını vurmuş karizmatik lideri Başkan Erdoğan'a karşı "sembolik" bir adayla yarışacak. Başarı şansı yok tabii. Tam tersi sembolik değil de siyasi iddia sahibi bir aday çıkartılır ve seçimi kazanırsa, o zaman da az farkla kazanacağı için hem sistemi değiştirmeye gücü yetmeyecek hem de zaten istemeyecek.
Peki, muhalefet neden sistemi değiştireceğiz diye ortalığı birbirine katıyor?
Siyaset üretemediği için "düşmana" ihtiyacı var da ondan.