Ramazan ayını idrak ettik, bayramımızı da kutladık, tatil yapanlar tatillerini yapıyorlar. Kimimiz işimize gücümüze başladık, anlayacağınız hayat devam ediyor.
Peki, Suriye'de yürütülen vekalet savaşından kaçıp yerlerini yurtlarını, işlerini güçlerini terk etmek zorunda kalanlar, işsizler, hastalar, emperyalistlerin uşağı terör örgütü PKK'nın hayatını kararttığı, şehit ettiği aileler, 15 Temmuz Şehitleri' nin bizlere emaneti çocukları, FETÖ mağdurları, çalışamaz durumda olan gaziler onlar ne olacak?
Bir diğer ramazana kadar unutulacaklar mı?
PR yapmak için boy boy fotoğraflar paylaşılıp yanlarında olunduğu gösterilenler. Bu yönde ‘'istismar'' edilenler.
Ramazan ayı boyunca yardımlaşma, zekat, fitre, sadaka, iftar gibi yardım faaliyetleri artar hep. İslam dininde, ramazan orucu zengin fakir herkese farz olunmuştur. En önemli ibadeti oruçtur ve genellikle oruç tutulur, fitreler verilir zekatlarını da veren önemli bir topluluk var. Zekat dışında da sadaka ya da ‘'infak'' var, yapan yapıyor. Bu yardımlar için önemli STK'lar var; dünyanın her yerinde faaliyet gösteren Türk Milletinin gurur kaynağı bir İHH var. Cansuyu var, Yardım Eli var, Beşir Derneği var, Yeryüzü Doktorları var, Diversty var bunlar gibi daha yüzlerce STK var.
Diğer taraftan, AFAD, TİKA, Türk Kızılayı, Diyanet Vakfı gibi kamu gücünü de arkasın almış kuruluşlar var.
Geçtiğimiz günlerde İngiltere merkezli Kalkınma İnsiyatifi tarafından Küresel İnsani Yardım Raporunun 17.'si yayınlandı.
Daha önce 2013, 2014, 2015 yıllarında üç kez üst üste üçüncü olan Türkiye bu yıl ikinciliğe yükseldi. Tabii her zamanki gibi Gayri Safi Milli Hasıla'ya göre de ‘'İyilik Şampiyonu'' ‘'En Cömert Ülke'' unvanını elinde bulunduruyor.
Türkiye 2014 yılında 3.2 milyar ABD doları insani yardım yaparken, 2016'da insani yardım tutarını iki kat artırarak 6 milyar ABD dolarına çıkarmış. ABD'den sonra ikinci en çok yardım yapan ülke, İngiltere ve Almanya'nın üzerinde. Tüm dünyadaki insani yardımların ise beşte biri Türkiye tarafından yapılıyor.
Batılı Emperyalist ülkeler, şu fakirleştirip yönetim zafiyetine soktukları ülkelerin, yeraltı ve yer üstü zenginliklerini sömürüp, yöneticilerini de ‘'zaaf''larından esir almışlar. İstikrarsızlaştırdıkları bölgelerin halklarının kazançlarını sömürüyorlar. Buna da Türkiye dışında hiçbir ülke ses çıkarmıyor.
Petrol ve doğalgaz zengini İslam ülkeleri ise efendilerine yaranmak için birbirlerine saldırıyorlar. Gerek dünyadaki, gerekse de İslam alemindeki açlık, yoksulluk, geri kalmışlık gibi konular hiç ilgilerini çekmiyor.
Dünyadaki adaletsiz paylaşımın birçok sebebi var elbette; eğitimsizlik, bağımlılık –buna sosyal yardım bağımlılığını da eklemeliyiz- terör, savaş, yönetimde istikrarsızlık gibi birçok sebep sayabiliriz.
Öncelikli olarak, işimize, aşımıza göz koyanların kim olduğunu bilip, bunları ortadan kaldırmak için bir farkındalık oluşturulması ve bununla da birlikte üreterek aradaki farkı kapatıp ‘'makus'' talihimizi yenmemiz gerekiyor. Aksi takdirde bu durum ‘'böyle gelmiş, böyle gider.'' Bu gidişe de öncelikle farkındalık oluşturarak ve inanarak ‘'dur'' denilebilir ki bu da sanıldığı gibi çok da zor değil. Yeter ki imanımız sağlam olsun.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Hür Haber
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Hilmi Daşdemir
Sadece ramazanda değil her zamanda
Ramazan ayını idrak ettik, bayramımızı da kutladık, tatil yapanlar tatillerini yapıyorlar. Kimimiz işimize gücümüze başladık, anlayacağınız hayat devam ediyor.
Peki, Suriye'de yürütülen vekalet savaşından kaçıp yerlerini yurtlarını, işlerini güçlerini terk etmek zorunda kalanlar, işsizler, hastalar, emperyalistlerin uşağı terör örgütü PKK'nın hayatını kararttığı, şehit ettiği aileler, 15 Temmuz Şehitleri' nin bizlere emaneti çocukları, FETÖ mağdurları, çalışamaz durumda olan gaziler onlar ne olacak?
Bir diğer ramazana kadar unutulacaklar mı?
PR yapmak için boy boy fotoğraflar paylaşılıp yanlarında olunduğu gösterilenler. Bu yönde ‘'istismar'' edilenler.
Ramazan ayı boyunca yardımlaşma, zekat, fitre, sadaka, iftar gibi yardım faaliyetleri artar hep. İslam dininde, ramazan orucu zengin fakir herkese farz olunmuştur. En önemli ibadeti oruçtur ve genellikle oruç tutulur, fitreler verilir zekatlarını da veren önemli bir topluluk var. Zekat dışında da sadaka ya da ‘'infak'' var, yapan yapıyor. Bu yardımlar için önemli STK'lar var; dünyanın her yerinde faaliyet gösteren Türk Milletinin gurur kaynağı bir İHH var. Cansuyu var, Yardım Eli var, Beşir Derneği var, Yeryüzü Doktorları var, Diversty var bunlar gibi daha yüzlerce STK var.
Diğer taraftan, AFAD, TİKA, Türk Kızılayı, Diyanet Vakfı gibi kamu gücünü de arkasın almış kuruluşlar var.
Geçtiğimiz günlerde İngiltere merkezli Kalkınma İnsiyatifi tarafından Küresel İnsani Yardım Raporunun 17.'si yayınlandı.
Daha önce 2013, 2014, 2015 yıllarında üç kez üst üste üçüncü olan Türkiye bu yıl ikinciliğe yükseldi. Tabii her zamanki gibi Gayri Safi Milli Hasıla'ya göre de ‘'İyilik Şampiyonu'' ‘'En Cömert Ülke'' unvanını elinde bulunduruyor.
Türkiye 2014 yılında 3.2 milyar ABD doları insani yardım yaparken, 2016'da insani yardım tutarını iki kat artırarak 6 milyar ABD dolarına çıkarmış. ABD'den sonra ikinci en çok yardım yapan ülke, İngiltere ve Almanya'nın üzerinde. Tüm dünyadaki insani yardımların ise beşte biri Türkiye tarafından yapılıyor.
Batılı Emperyalist ülkeler, şu fakirleştirip yönetim zafiyetine soktukları ülkelerin, yeraltı ve yer üstü zenginliklerini sömürüp, yöneticilerini de ‘'zaaf''larından esir almışlar. İstikrarsızlaştırdıkları bölgelerin halklarının kazançlarını sömürüyorlar. Buna da Türkiye dışında hiçbir ülke ses çıkarmıyor.
Petrol ve doğalgaz zengini İslam ülkeleri ise efendilerine yaranmak için birbirlerine saldırıyorlar. Gerek dünyadaki, gerekse de İslam alemindeki açlık, yoksulluk, geri kalmışlık gibi konular hiç ilgilerini çekmiyor.
Dünyadaki adaletsiz paylaşımın birçok sebebi var elbette; eğitimsizlik, bağımlılık –buna sosyal yardım bağımlılığını da eklemeliyiz- terör, savaş, yönetimde istikrarsızlık gibi birçok sebep sayabiliriz.
Öncelikli olarak, işimize, aşımıza göz koyanların kim olduğunu bilip, bunları ortadan kaldırmak için bir farkındalık oluşturulması ve bununla da birlikte üreterek aradaki farkı kapatıp ‘'makus'' talihimizi yenmemiz gerekiyor. Aksi takdirde bu durum ‘'böyle gelmiş, böyle gider.'' Bu gidişe de öncelikle farkındalık oluşturarak ve inanarak ‘'dur'' denilebilir ki bu da sanıldığı gibi çok da zor değil. Yeter ki imanımız sağlam olsun.