Şahin sesinin gür çıktığı yerde, güvercin sesleri cılız olur
Yazının Giriş Tarihi: 05.08.2015 14:33
Yazının Güncellenme Tarihi: 05.08.2015 14:33
… Son günlerde yaşadığımız kaosun özeti budur. Yaşanan çatışmadan rahatsız olan Kürt aydınları ve politikacıları var ama şahin politikacı ve aydınların sesi o kadar gür çıkıyor ki, güvercin(barış) söylemleri duyulmuyor.
Örgüt, saldırılar “bağımsız birimlerce yapıldı” diyerek, yapılan kirli ve çirkin cinayetlerin içinden çıkmaya çalıştı ama kazın ayağı öyle değil. Örgütten habersiz bölgede kimse uyuşturucu satamıyorsa, kaçak petrol işine giremiyorsa, yatırım dahi yapamıyorsa, nasıl olurda saldırılar örgütün bilinmezi olur?
Bu mümkün mü? Örgütü tanıyanlar mümkün olmadığını çok iyi bilir. Örgüt şahindir ve eli silahlıdır-kanlıdır. Siyasi kanat ise(HDP) politika üretir. Olması gereken budur ama son yıllarda siyasi kanatta marjinalleşti ve örgütün durduğu noktada durmaya başladı.
Örgütün yaptığı saldırıları lanetlemeyi bırak, kınayan dahi çıkmıyor. Selahattin hariç o rol model, bir güvercin oluyor, bir tırnaklarını çıkarıyor, şahinden beter oluyor. Selahattin'in bütün politikası Recep Tayyip Erdoğan üzerine… Başkada politika bilmiyor.
Tekerleme oyunu oynayan çocuklara benzer, tekrarlar yapıyor. Finansal Times'a röportaj veren Selahattin Demirtaş, PKK'nın misilleme taktiklerini 'kirli' diye tanımlıyordu ki, hemen ardından HDP'den düzeltme geldi. Düzeltmede diyor ki:
Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş'ın Financial Times röportajındaki ifadeleri şu şekildedir: "Ceylanpınar'da da uyuyan, yatağında gece uyuyan 2 polis katledildi, o da çok provokasyon kokan kirli bir eylemdi ve onu da büyük ihtimalle PKK'ye yakın kişilere yaptırdılar. Ve bir anda PKK'ye karşı büyük bir saldırı dalgası başladı. Ayrıca röportajda geçen Doğubeyazıt olayı, röportajdan 3 gün sonra olmuştur.
Selahattin, konuştuktan sonra, ya kendisi kendisini düzeltiyor, ya da böyle parti Selahattin'i düzeltiyor. Aslında, “öyle demedik, böyle dedik” ve aslında HDP, son zamanlarda ne dediğini de bilmiyor.
Şimdi bu söylemlere bakarsak, nasıl bir çözümleme yapacağız. Bırakın çözümlemeyi içinden dahi çıkamayacağız. Adamların söylemlerine mi, düzeltmelerine mi yetişeceğiz.
Onlara oy veren tabanlarının da kafası karışık, artık neye inanacaklarını bilmiyorlar. Sadece dün inandıkları ve biat ettikleri gibi yine inanıyor ve biat ediyorlar. Bu biatçı kültürden başka ne beklenebilir ki? Yüksekova'da çarşı ortasında ellerinde roketatar olan iki terörist var. Emniyet binasına saldırdılar. Neyse ki ölen yok ama o fotoğrafın bıraktığı sorular var.
O adamlar şehir ortasında ellerini kollarını sallaya sallaya roketatarla nasıl çıktılar? O roketatarlar Yüksekova merkez ve illere nasıl indi? İstihbarat ve Emniyet ne yapıyor? Ortada inanılmaz bir zafiyet var.
İstanbul'da güpegündüz silahlarla tur atanlarla Yüksekova'da roketatar taşıyanlar vatandaşta ciddi bir güvenlik sorunuyla karşı karşıya olduğumuzu göstermiyor mu?
24 Temmuz 2015 günü, ”Güneydoğu silah deposuna döndü” başlığı altında bir yazı kaleme almıştım ve bugün yaşadıklarımızın dipnotlarını vermiştim. O gün yazı da demiştim ki, “Açık ve net bugün için Güneydoğu resmen bir silah deposu ve ambarına dönmüş durumda, sokakta her türlü ağır silah var ve bulunması öyle çok zorda olmuyor. Bomba atarda bulunabiliyor, MP 5 de, roket atarda.” Yazdığım doğru çıktı, evlerden roketatarlar çıktı. Daha da ağır silahlar var. Suikast silahları var. Kanaslar var. Terör şehre indi. Evden çıkıp silahlı ve roketatarlı saldırı yapıp, tekrar eve giriyor, sonra ki gün çarşıda tur atıyor.
İşte bu çok büyük bir tehlike… Bölge mutlaka silahtan arındırılmalı. İstihbarat bu konuya yoğunlaşmalı. O kadar çok sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz ki, örgütü bir yere kadar anlıyoruz ama buna göz yuman Paralel polisleri anlamamızı kimse beklemesin.
Örgüt saldırılarına göz yuman Paralel Polis, terörist kadar tehlikelidir. Bölgede göz yumulan o kadar çok hadise var ki. Eğer bölgede örgütün Valilik binaları varsa ve emniyet bunu biliyor ve gereğini yapmıyorsa ortada ihanet vardır demektir. Eğer böyle bir durum var ve Emniyetin haberi yoksa o zamanda Emniyette zafiyet var. Her iki durumda da hesabını vermesi gerekenler var.
Böylesi karanlık bir ortamda Güvercin hassasiyetinden söz etmek mümkün mü? Şahinlerin bu kadar güçlü olduğu ortamlarda, güvercinlerin bırakın sesinin çıkmasını varlıkları dahi düşünülebilir mi?
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ali Osmanoğlu
Şahin sesinin gür çıktığı yerde, güvercin sesleri cılız olur
… Son günlerde yaşadığımız kaosun özeti budur. Yaşanan çatışmadan rahatsız olan Kürt aydınları ve politikacıları var ama şahin politikacı ve aydınların sesi o kadar gür çıkıyor ki, güvercin(barış) söylemleri duyulmuyor.
Örgüt, saldırılar “bağımsız birimlerce yapıldı” diyerek, yapılan kirli ve çirkin cinayetlerin içinden çıkmaya çalıştı ama kazın ayağı öyle değil. Örgütten habersiz bölgede kimse uyuşturucu satamıyorsa, kaçak petrol işine giremiyorsa, yatırım dahi yapamıyorsa, nasıl olurda saldırılar örgütün bilinmezi olur?
Bu mümkün mü? Örgütü tanıyanlar mümkün olmadığını çok iyi bilir. Örgüt şahindir ve eli silahlıdır-kanlıdır. Siyasi kanat ise(HDP) politika üretir. Olması gereken budur ama son yıllarda siyasi kanatta marjinalleşti ve örgütün durduğu noktada durmaya başladı.
Örgütün yaptığı saldırıları lanetlemeyi bırak, kınayan dahi çıkmıyor. Selahattin hariç o rol model, bir güvercin oluyor, bir tırnaklarını çıkarıyor, şahinden beter oluyor. Selahattin'in bütün politikası Recep Tayyip Erdoğan üzerine… Başkada politika bilmiyor.
Tekerleme oyunu oynayan çocuklara benzer, tekrarlar yapıyor. Finansal Times'a röportaj veren Selahattin Demirtaş, PKK'nın misilleme taktiklerini 'kirli' diye tanımlıyordu ki, hemen ardından HDP'den düzeltme geldi.
Düzeltmede diyor ki:
Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş'ın Financial Times röportajındaki ifadeleri şu şekildedir: "Ceylanpınar'da da uyuyan, yatağında gece uyuyan 2 polis katledildi, o da çok provokasyon kokan kirli bir eylemdi ve onu da büyük ihtimalle PKK'ye yakın kişilere yaptırdılar. Ve bir anda PKK'ye karşı büyük bir saldırı dalgası başladı. Ayrıca röportajda geçen Doğubeyazıt olayı, röportajdan 3 gün sonra olmuştur.
Selahattin, konuştuktan sonra, ya kendisi kendisini düzeltiyor, ya da böyle parti Selahattin'i düzeltiyor. Aslında, “öyle demedik, böyle dedik” ve aslında HDP, son zamanlarda ne dediğini de bilmiyor.
Şimdi bu söylemlere bakarsak, nasıl bir çözümleme yapacağız. Bırakın çözümlemeyi içinden dahi çıkamayacağız. Adamların söylemlerine mi, düzeltmelerine mi yetişeceğiz.
Onlara oy veren tabanlarının da kafası karışık, artık neye inanacaklarını bilmiyorlar. Sadece dün inandıkları ve biat ettikleri gibi yine inanıyor ve biat ediyorlar. Bu biatçı kültürden başka ne beklenebilir ki?
Yüksekova'da çarşı ortasında ellerinde roketatar olan iki terörist var. Emniyet binasına saldırdılar. Neyse ki ölen yok ama o fotoğrafın bıraktığı sorular var.
O adamlar şehir ortasında ellerini kollarını sallaya sallaya roketatarla nasıl çıktılar? O roketatarlar Yüksekova merkez ve illere nasıl indi? İstihbarat ve Emniyet ne yapıyor? Ortada inanılmaz bir zafiyet var.
İstanbul'da güpegündüz silahlarla tur atanlarla Yüksekova'da roketatar taşıyanlar vatandaşta ciddi bir güvenlik sorunuyla karşı karşıya olduğumuzu göstermiyor mu?
24 Temmuz 2015 günü, ”Güneydoğu silah deposuna döndü” başlığı altında bir yazı kaleme almıştım ve bugün yaşadıklarımızın dipnotlarını vermiştim. O gün yazı da demiştim ki, “Açık ve net bugün için Güneydoğu resmen bir silah deposu ve ambarına dönmüş durumda, sokakta her türlü ağır silah var ve bulunması öyle çok zorda olmuyor. Bomba atarda bulunabiliyor, MP 5 de, roket atarda.”
Yazdığım doğru çıktı, evlerden roketatarlar çıktı. Daha da ağır silahlar var. Suikast silahları var. Kanaslar var. Terör şehre indi. Evden çıkıp silahlı ve roketatarlı saldırı yapıp, tekrar eve giriyor, sonra ki gün çarşıda tur atıyor.
İşte bu çok büyük bir tehlike… Bölge mutlaka silahtan arındırılmalı. İstihbarat bu konuya yoğunlaşmalı. O kadar çok sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz ki, örgütü bir yere kadar anlıyoruz ama buna göz yuman Paralel polisleri anlamamızı kimse beklemesin.
Örgüt saldırılarına göz yuman Paralel Polis, terörist kadar tehlikelidir. Bölgede göz yumulan o kadar çok hadise var ki. Eğer bölgede örgütün Valilik binaları varsa ve emniyet bunu biliyor ve gereğini yapmıyorsa ortada ihanet vardır demektir.
Eğer böyle bir durum var ve Emniyetin haberi yoksa o zamanda Emniyette zafiyet var. Her iki durumda da hesabını vermesi gerekenler var.
Böylesi karanlık bir ortamda Güvercin hassasiyetinden söz etmek mümkün mü? Şahinlerin bu kadar güçlü olduğu ortamlarda, güvercinlerin bırakın sesinin çıkmasını varlıkları dahi düşünülebilir mi?