Türkiye hızlı bir şekilde kutuplaşıyor. Eğer cenazelerde bile yan yana duramıyorsak önümüzdeki süreçlerde ciddi bir duygu ayrışmasına gidiyoruz demektir. Toplumda huzursuzluk var ötekileştirmek, aşağılamak, nefret söylemleri günlük hayatımızın vazgeçilmezi olmuş durumda. Böyle yaşamayı içselleştirmek ortak geleceğimizi ipotek altına alacağı gibi devleti güvenlik tedbirleri dışındaki her konuda işlevsizleştirir evrensel hukuktan uzaklaştırır.
Toplumu bir arada tutacak nefret söylemlerini engelleyecek siyaset kurumu üstüne düşeni yapıyor mu ? Siyaset kurumu toplumun talep ve beklentileri doğrultusunda çalışma yaparsa çözülmeyecek hiçbir mesele kalmaz.
Türkiye'de siyaset kurumu paydaşları kendi kitleleri üzerinde etkin konumdalar ve bu güçlerini kaybetmek istemiyorlar. Ortak değerler yerine herkes kendi çıkarları doğrultusunda bir hukuk yaratmış onu uyguluyor. Kişiye veya kitleye özel hukukun olduğu bir yerde anormalliklerin olması normaldir. Son günlerde CHP lideri Kılıçdaroğlu'na yönelik şehit cenazelerindeki protestoları izliyoruz mermi atmalar,yumurta fırlatmalar,hakaret etmeler gırla gidiyor. Kılıçdaroğlu bir tv programında hasta mahkumları ziyaret ettiklerini söyledi. Ancak toplum öyle bir haldeki tepkiye hazır milyonlar kapıda bekliyor böyle durumlarda son derece dikkatli açıklamalar yapmak lazım. Açıklamaları yoruma açık konumdan çıkarmak lazım. Aksi takdirde it uğursuzlar anında durumdan vazife çıkarırlar. AK Parti Milletvekili Mehmet Metiner konuyla ilgili açıklama yaptı ancak geç kalındı. İnsan Hakları Alt Komisyonu Cezaevleri Komisyonu Başkanı görevinde de bulunan Mehmet Metiner, cezaevlerinde resmi görev çerçevesinde örgüt aidiyetine bakmaksızın tutuklularla görüştüklerini belirtti “Bu çok insani bir durumdur. Ahlaki bir tutumdur. İşlemiş oldukları suçlar örgütsel aidiyetleri bizleri ilgilendirmez” dedi. Bu ziyaretlerde Meclisteki bütün partilerin temsilcileri vardı. Bu ziyaretleri sanki tek başına Kılıçdaroğlu yapmış gibi bir algı oluşturmak bırakın ahlaksızlığı kafirliktir. Meşhur olmak isteyenler, belki önüme üçbeş yağlı kemik atılır beklentisinde olanlar Kılıçdaroğlu'na nasıl zarar veririmin yarışına girdiler bu son derece yanlıştır.
Biran önce toplumdaki kutuplaşmanın daha fazla derinleşmeden durdurulması gerekiyor. Normalleşme sürecine başlangıç yapmak için başta siyaset kurumu temsilcileri, toplumda etkinliği olan isimler ve medya el ele vermeli hoşgörüyü arttıracak, önyargıları ortadan kaldıracak, bireylerin birbirlerine karşı saygısını tesisi edecek açıklamalar yapmalıdır. Bugün Kılıçdaroğlu'na yapılanların yarın başkasına yapılmayacağının garantisini hiçkimse veremez.
Tez elden zaman varken hiçkimsenin canı yanmadan hukuki düzenlemeler yapılmalıdır yasama organı harekete geçmelidir daha genel bir çerçeveyle siyaset kurumu ayağa kalkmalıdır.
Nefret söyleminde bulunan, etnik köken üzerinden ırkçılık yapan, dinsel veya mezhepsel inancı aşağılayan, cinsiyete, toplumsal sınıfa, düşünceye karşı fiziki veya sözlü saldırıda bulunanlara çok ağır cezalar verilmesi için yasalar çıkartılmalıdır.Durumdan vazife çıkaran, mafya bozuntularına, soytarılara, uyuşturucu satıcılarına, tacizden hüküm yiyenlere, bağırsakları beyninde olanlara engel olunmalıdır. Eğer bunlar yapılmıyorsa üst akıl bunca yaşanılan ölümleri saldırıları yetersiz bulmuş daha çok ölmemizi istiyor demektir.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Barış Aydın
Saldırgan gücünü değil cezasını hukuktan almalı
Türkiye hızlı bir şekilde kutuplaşıyor. Eğer cenazelerde bile yan yana duramıyorsak önümüzdeki süreçlerde ciddi bir duygu ayrışmasına gidiyoruz demektir. Toplumda huzursuzluk var ötekileştirmek, aşağılamak, nefret söylemleri günlük hayatımızın vazgeçilmezi olmuş durumda. Böyle yaşamayı içselleştirmek ortak geleceğimizi ipotek altına alacağı gibi devleti güvenlik tedbirleri dışındaki her konuda işlevsizleştirir evrensel hukuktan uzaklaştırır.
Toplumu bir arada tutacak nefret söylemlerini engelleyecek siyaset kurumu üstüne düşeni yapıyor mu ? Siyaset kurumu toplumun talep ve beklentileri doğrultusunda çalışma yaparsa çözülmeyecek hiçbir mesele kalmaz.
Türkiye'de siyaset kurumu paydaşları kendi kitleleri üzerinde etkin konumdalar ve bu güçlerini kaybetmek istemiyorlar. Ortak değerler yerine herkes kendi çıkarları doğrultusunda bir hukuk yaratmış onu uyguluyor. Kişiye veya kitleye özel hukukun olduğu bir yerde anormalliklerin olması normaldir.
Son günlerde CHP lideri Kılıçdaroğlu'na yönelik şehit cenazelerindeki protestoları izliyoruz mermi atmalar,yumurta fırlatmalar,hakaret etmeler gırla gidiyor. Kılıçdaroğlu bir tv programında hasta mahkumları ziyaret ettiklerini söyledi. Ancak toplum öyle bir haldeki tepkiye hazır milyonlar kapıda bekliyor böyle durumlarda son derece dikkatli açıklamalar yapmak lazım. Açıklamaları yoruma açık konumdan çıkarmak lazım. Aksi takdirde it uğursuzlar anında durumdan vazife çıkarırlar.
AK Parti Milletvekili Mehmet Metiner konuyla ilgili açıklama yaptı ancak geç kalındı. İnsan Hakları Alt Komisyonu Cezaevleri Komisyonu Başkanı görevinde de bulunan Mehmet Metiner, cezaevlerinde resmi görev çerçevesinde örgüt aidiyetine bakmaksızın tutuklularla görüştüklerini belirtti “Bu çok insani bir durumdur. Ahlaki bir tutumdur. İşlemiş oldukları suçlar örgütsel aidiyetleri bizleri ilgilendirmez” dedi. Bu ziyaretlerde Meclisteki bütün partilerin temsilcileri vardı. Bu ziyaretleri sanki tek başına Kılıçdaroğlu yapmış gibi bir algı oluşturmak bırakın ahlaksızlığı kafirliktir. Meşhur olmak isteyenler, belki önüme üçbeş yağlı kemik atılır beklentisinde olanlar Kılıçdaroğlu'na nasıl zarar veririmin yarışına girdiler bu son derece yanlıştır.
Biran önce toplumdaki kutuplaşmanın daha fazla derinleşmeden durdurulması gerekiyor. Normalleşme sürecine başlangıç yapmak için başta siyaset kurumu temsilcileri, toplumda etkinliği olan isimler ve medya el ele vermeli hoşgörüyü arttıracak, önyargıları ortadan kaldıracak, bireylerin birbirlerine karşı saygısını tesisi edecek açıklamalar yapmalıdır. Bugün Kılıçdaroğlu'na yapılanların yarın başkasına yapılmayacağının garantisini hiçkimse veremez.
Tez elden zaman varken hiçkimsenin canı yanmadan hukuki düzenlemeler yapılmalıdır yasama organı harekete geçmelidir daha genel bir çerçeveyle siyaset kurumu ayağa kalkmalıdır.
Nefret söyleminde bulunan, etnik köken üzerinden ırkçılık yapan, dinsel veya mezhepsel inancı aşağılayan, cinsiyete, toplumsal sınıfa, düşünceye karşı fiziki veya sözlü saldırıda bulunanlara çok ağır cezalar verilmesi için yasalar çıkartılmalıdır.Durumdan vazife çıkaran, mafya bozuntularına, soytarılara, uyuşturucu satıcılarına, tacizden hüküm yiyenlere, bağırsakları beyninde olanlara engel olunmalıdır. Eğer bunlar yapılmıyorsa üst akıl bunca yaşanılan ölümleri saldırıları yetersiz bulmuş daha çok ölmemizi istiyor demektir.