Koronavirüs dünyayı sağlıkla birlikte ekonomik,sosyal,siyasal olarak da ciddi biçimde etkiledi.Salgının etkisiyle herkeste bir panik oluştu,ölümler,sokağa çıkma yasakları,işyerlerinin kapatılması dünya için yeni bir tecrübe oldu.Görüldü ki ne kadar iyi sağlık sisteminiz veya gücünüz silahınız,paranız olursa olsun bir süre için önemini yitirebiliyor,bir virüs gelip sizi dizlerinizin üstüne çöktürebiliyor.Türkiye bu süreçte sağlıkta verdiği sınavı geçmiştir AK Parti muhalefet partileri dışında birçok kesimden teşekkür almıştır.
Türkiye'yi salgın sonrasında ekonomik olarak iyi bir tablonun beklemediğini söyleyebiliriz.Salgında ürkütücü boyutlara varan ölümler bile AK Partiyle CHP'yi ve muhalefet partilerini ortak noktada buluşturamamıştır.Kutuplaştırma siyaseti siyasi partilerin tabanlarını bir arada tutmak noktasında başarıya ulaşmış tutkal vazifesi görmüştür.Ölümler üzerinden bile siyaset yapılmış partiler birbirlerini suçlamıştır siyasi olarak kutuplaştırma siyaseti başarılı olurken insani olarak yerin dibine batmış lanetlenmiştir.
Salgınla birlikte ekonomik sıkıntılar gün yüzüne çıkmış gizlenemez duruma gelmiştir.Kim ne söylerse söylesin herkes cebindeki paraya evine giren ekmeğe bakar.Anamuhalefet İktidarı sıkıştıracağı noktayı biliyor salgının da yardımıyla sürekli ekonomik sıkıntılardan söz ediyor.Türkiye bu yükü taşıyabilir mi ? Görünen O ki Anamuhalefet ve diğer muhalefet partileri AK Parti salgınla mücadele ederken, onlar erken seçim hazırlığı yapmışlar.CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu salgın sonrası Türkiye'de uygulanması önerisiyle 16 madde sıraladı maddeleri tek tek dikkatli okuduğunuzda bir seçim manifestosu olduğunu görürsünüz.Keşke salgından önce açıklasaydı diğer seçimlerde neden açıklamadı ?
CHP bu hamlesiyle erken seçim istediğini ortaya koymuştur.Bu bildirinin 4. maddesi şöyle diyor ; ''Kuvvetler ayrılığı ilkesinin bir diğer önemli ayağı da yasamadır. TBMM'de milli iradenin en geniş haliyle temsil edilmesini sağlayacak yeni bir seçim sistemi yaşama geçirilmelidir. Demokratik parlamenter sistemin yasama organı olan TBMM'nin kanun yapma hakkı, parlamento çoğunluğunun veya parlamento çoğunluğu üzerinde tahakküm kurabilecek kişi ve zümrenin keyfine, taleplerine bırakılmayacak şekilde düzenlenmelidir. Bu düzenleme, milli iradenin üzerinde bir vesayet kurulmasının önüne geçecek şekilde olmalıdır''.
CHP bu madde de görülüyor ki 50 yıl sonra can damarını yakalamış ve Türkiye'nin önüne elle tutulur bir hikayeyle çıkmaya hazırlanıyor.Ancak daha önce bunları niye dile getirmedi sorusu izaha muhtaçtır muammadır.Yeni bir anayasa ile Türkiye'de her sorun çözülür,kuvvetler ayrılığı ilkesini layıkıyla uygularsanız ekonomi dahil hiçbir sorun kalmaz.Mesele bugüne kadar neden yapılmadığıdır.Pusu siyasetimi izlenmiştir sebep nedir ? Kağıt üstünde ne yazarsa yazsın hükmü yoktur pratiğe bakalım.Dünde kuvvetler ayrılığı yoktu bugünde yok.Yasama Yürütmenin emrindedir bir harf bile sözünden çıkamaz dünde böyleydi bugünde böyle.Kimse kimseyi kandırmaya kalkmasın.
İktidar partisi Yürütme olarak Meclisin yani yasamanın çoğunluğuna sahip mi ? Sahip.Yürütmenin masa başında yazdığı milletvekilleri nerede Yasama'da yani İktidar diyecek ki 'şu yasayı çıkarın' oradan bir cengaver çıkacak diyecek ki 'bu yanlıştır' buna dünde bugünde şahit olunmamıştır.Dolayısı ile Türkiye'de kuvvetler ayrılığı dünde yoktu bugünde yoktur.Zaten olsaydı bugün hiçbir sorunu olmayan Türkiye olurdu.Rahmetli Özal,Rahmetli Demirel,Rahmetli Ecevit dönemlerine hatta daha gerilere de bakın aynı uygulamaları görürsünüz.Bugün feveran edip kuvvetler ayrılığı yok demek bütün günahları AK Parti'ye yüklemek vicdansızlık olur.Elbette özlenen beklenen kuvvetler ayrılığının sağlam şekilde işletilmesidir.Türkiye'de yeni bir siyasi hikaye yazmak için tek konu yeni bir Anayasadır. Bu hikayeyi yazabileceğine milleti kim ikna ederse yeni dönemin iktidarı O olacaktır.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Barış Aydın
Salgın sonrasında Türkiye'yi neler bekliyor?
Koronavirüs dünyayı sağlıkla birlikte ekonomik,sosyal,siyasal olarak da ciddi biçimde etkiledi.Salgının etkisiyle herkeste bir panik oluştu,ölümler,sokağa çıkma yasakları,işyerlerinin kapatılması dünya için yeni bir tecrübe oldu.Görüldü ki ne kadar iyi sağlık sisteminiz veya gücünüz silahınız,paranız olursa olsun bir süre için önemini yitirebiliyor,bir virüs gelip sizi dizlerinizin üstüne çöktürebiliyor.Türkiye bu süreçte sağlıkta verdiği sınavı geçmiştir AK Parti muhalefet partileri dışında birçok kesimden teşekkür almıştır.
Türkiye'yi salgın sonrasında ekonomik olarak iyi bir tablonun beklemediğini söyleyebiliriz.Salgında ürkütücü boyutlara varan ölümler bile AK Partiyle CHP'yi ve muhalefet partilerini ortak noktada buluşturamamıştır.Kutuplaştırma siyaseti siyasi partilerin tabanlarını bir arada tutmak noktasında başarıya ulaşmış tutkal vazifesi görmüştür.Ölümler üzerinden bile siyaset yapılmış partiler birbirlerini suçlamıştır siyasi olarak kutuplaştırma siyaseti başarılı olurken insani olarak yerin dibine batmış lanetlenmiştir.
Salgınla birlikte ekonomik sıkıntılar gün yüzüne çıkmış gizlenemez duruma gelmiştir.Kim ne söylerse söylesin herkes cebindeki paraya evine giren ekmeğe bakar.Anamuhalefet İktidarı sıkıştıracağı noktayı biliyor salgının da yardımıyla sürekli ekonomik sıkıntılardan söz ediyor.Türkiye bu yükü taşıyabilir mi ? Görünen O ki Anamuhalefet ve diğer muhalefet partileri AK Parti salgınla mücadele ederken, onlar erken seçim hazırlığı yapmışlar.CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu salgın sonrası Türkiye'de uygulanması önerisiyle 16 madde sıraladı maddeleri tek tek dikkatli okuduğunuzda bir seçim manifestosu olduğunu görürsünüz.Keşke salgından önce açıklasaydı diğer seçimlerde neden açıklamadı ?
CHP bu hamlesiyle erken seçim istediğini ortaya koymuştur.Bu bildirinin 4. maddesi şöyle diyor ; ''Kuvvetler ayrılığı ilkesinin bir diğer önemli ayağı da yasamadır. TBMM'de milli iradenin en geniş haliyle temsil edilmesini sağlayacak yeni bir seçim sistemi yaşama geçirilmelidir. Demokratik parlamenter sistemin yasama organı olan TBMM'nin kanun yapma hakkı, parlamento çoğunluğunun veya parlamento çoğunluğu üzerinde tahakküm kurabilecek kişi ve zümrenin keyfine, taleplerine bırakılmayacak şekilde düzenlenmelidir. Bu düzenleme, milli iradenin üzerinde bir vesayet kurulmasının önüne geçecek şekilde olmalıdır''.
CHP bu madde de görülüyor ki 50 yıl sonra can damarını yakalamış ve Türkiye'nin önüne elle tutulur bir hikayeyle çıkmaya hazırlanıyor.Ancak daha önce bunları niye dile getirmedi sorusu izaha muhtaçtır muammadır.Yeni bir anayasa ile Türkiye'de her sorun çözülür,kuvvetler ayrılığı ilkesini layıkıyla uygularsanız ekonomi dahil hiçbir sorun kalmaz.Mesele bugüne kadar neden yapılmadığıdır.Pusu siyasetimi izlenmiştir sebep nedir ? Kağıt üstünde ne yazarsa yazsın hükmü yoktur pratiğe bakalım.Dünde kuvvetler ayrılığı yoktu bugünde yok.Yasama Yürütmenin emrindedir bir harf bile sözünden çıkamaz dünde böyleydi bugünde böyle.Kimse kimseyi kandırmaya kalkmasın.
İktidar partisi Yürütme olarak Meclisin yani yasamanın çoğunluğuna sahip mi ? Sahip.Yürütmenin masa başında yazdığı milletvekilleri nerede Yasama'da yani İktidar diyecek ki 'şu yasayı çıkarın' oradan bir cengaver çıkacak diyecek ki 'bu yanlıştır' buna dünde bugünde şahit olunmamıştır.Dolayısı ile Türkiye'de kuvvetler ayrılığı dünde yoktu bugünde yoktur.Zaten olsaydı bugün hiçbir sorunu olmayan Türkiye olurdu.Rahmetli Özal,Rahmetli Demirel,Rahmetli Ecevit dönemlerine hatta daha gerilere de bakın aynı uygulamaları görürsünüz.Bugün feveran edip kuvvetler ayrılığı yok demek bütün günahları AK Parti'ye yüklemek vicdansızlık olur.Elbette özlenen beklenen kuvvetler ayrılığının sağlam şekilde işletilmesidir.Türkiye'de yeni bir siyasi hikaye yazmak için tek konu yeni bir Anayasadır. Bu hikayeyi yazabileceğine milleti kim ikna ederse yeni dönemin iktidarı O olacaktır.