Seçim meydanları hayli hareketli... Cumhurbaşkanı ve milletvekili adayları, Ramazan olması nedeniyle iftardan sahura kadar süren yoğun bir çalışma yürütüyor. Her iftar sofrası büyük buluşmalara yol açıyor. Önceki gün Kültür ve Turizm Bakanı, İstanbul 3. Bölge birinci sıra adayı NumanKurtulmuş'un onur konuğu olduğu iftardaydım. Kurtulmuş, baba dostları eski AK Parti Milletvekili Prof. Dr. TürkanDağoğlu, eşi Prof. Dr. Temel Dağoğlu ve oğlu Rebi Dağoğlu'nun verdikleri ve çok sayıda işadamının katıldığı iftarda kısa bir konuşma yaptı. Bölgemizin yeni bir bölyönet tehdidi altında olduğunu belirten Kurtulmuş, sözü Türkiye'nin son günlerde yaşadığı ekonomik kuşatmaya getiriyor ve şöyle diyordu: "Ekonomimizde faz değişikliği yaşanıyor. Güçlü üretim anlayışını esas alan bir ekonomiye doğru ilerliyoruz. Özellikle stratejik endüstrilerdeki desteklerin Türkiye ekonomisini ne noktaya getireceğini bilen bazı güçler bundan rahatsızlık duyuyor. Üreten değil satınalan bir ülke olmamızisteniyor. Sonyaşananlar Türkiye'ye ekonomik olarakdiz çöktürmek için birilerinin yaptığımanipülasyonlardır." Bakan Kurtulmuş, bu ekonomik kuşatmanınyeni olmadığını, 1940'larda uçak,1961'de araba yaptırmayanların 1978'dede savaş uçağı yaptırmadıklarını belirtiyor veçok çarpıcı bir ayrıntı veriyordu: "Şunu söylemeliyim;dün akşam o dönemi yaşamışbir abime de teyit ettirdim. Çok net söylüyorum,yıl 1978, Türk Uçak Sanayi A.Ş.şimdi TAİ olan kuruluşumuz TUSAŞ,savaş uçağı yapmak üzere antlaşmaimzalayacak. Dünya çapında Alman,Fransız, ABD ve İtalya firmaları katılmış. İtalyanlarda karar kılınmış. Ankara'da imza töreni yapılacak. Tamo sırada Türkiye'nin karanlık odasındanbir telgraf gelmiş ve TUSAŞ'ıno zamanki genel müdürü ODTÜ'nünhocalarından Mehmet Aktürk'e 'bu antlaşmayıimzalamayın, vazgeçin' talimatıverilmiş. Eğer, Türkiye 1978'de kendiuçağını yapabilseydi bugün ABD ileF-35'i 'alacak mıyız almayacak mıyız' tartışmasınıyapmayacaktık. Manzarason derece açıktır."
Akşener kimin çırağı?
İP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Meral Akşener, rahmetli Demirel'in memleketi Isparta'da konuşurken şöyle diyordu: "Erdoğan bugünekadar rakiplerini kendi seçti. Amaşimdi karşısına öyle bir rakip çıktıki, hem rahmetli Türkeş'in hem deDemirel'in çırağı..." Siyaseti biraz takip edenler bilir, Akşener'i herkes 1994 sonrası Tansu Çiller'le tanıdı. O tarihte Demirelcumhurbaşkanı, rahmetli Türkeş de partisinin başındaydı. Peki, Akşener bu iki siyasi liderle çalıştı mı ki "çırak" olsun? Bu durumu eski bir ülkücüye sordum, cevabı çok sertti: "İkisi de doğru değil, külliyenyalan. Zira DYP'ye 1994'te Demirel ayrıldıktansonra girdi. Demirel'e en muhalifolduğu zamanda Çiller'in en yakınıydı,Çiller'in Mehmetçik Vakfı'nın Başkanı,İçişleri Bakanı'ydı, Bakanken ona'Ablacım' diye hitap ederdi, Ağar'ın kızınıncenazesinde koskoca İçişleri Bakanıgitti Özer Çiller'in elini öpüp başına koydu. 2001'e kadar da Çillerciydi. Türkeş MHP genel başkanıyken MHP'li olmadı bile. MHP'ye de Türkeş öldükten sonra girdi. Yani, Demirel'le de Türkeş'le de hiç siyaset yapmadı. Ona belki 'Çiller'in çırağı','Bahçeli'nin de elemanı' denebilir." Ne diyelim, ustası olmayanlara sığınması siyasette hâlâ çırak olduğunu gösteriyor.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mahmut Övür
Savaş uçağı yapmamız nasıl engellendi?
Seçim meydanları hayli hareketli... Cumhurbaşkanı ve milletvekili adayları, Ramazan olması nedeniyle iftardan sahura kadar süren yoğun bir çalışma yürütüyor. Her iftar sofrası büyük buluşmalara yol açıyor.
Önceki gün Kültür ve Turizm Bakanı, İstanbul 3. Bölge birinci sıra adayı NumanKurtulmuş'un onur konuğu olduğu iftardaydım. Kurtulmuş, baba dostları eski AK Parti Milletvekili Prof. Dr. Türkan Dağoğlu, eşi Prof. Dr. Temel Dağoğlu ve oğlu Rebi Dağoğlu'nun verdikleri ve çok sayıda işadamının katıldığı iftarda kısa bir konuşma yaptı. Bölgemizin yeni bir bölyönet tehdidi altında olduğunu belirten Kurtulmuş, sözü Türkiye'nin son günlerde yaşadığı ekonomik kuşatmaya getiriyor ve şöyle diyordu:
"Ekonomimizde faz değişikliği yaşanıyor. Güçlü üretim anlayışını esas alan bir ekonomiye doğru ilerliyoruz. Özellikle stratejik endüstrilerdeki desteklerin Türkiye ekonomisini ne noktaya getireceğini bilen bazı güçler bundan rahatsızlık duyuyor. Üreten değil satın alan bir ülke olmamız isteniyor. Son yaşananlar Türkiye'ye ekonomik olarak diz çöktürmek için birilerinin yaptığımanipülasyonlardır."
Bakan Kurtulmuş, bu ekonomik kuşatmanın yeni olmadığını, 1940'larda uçak,1961'de araba yaptırmayanların 1978'de de savaş uçağı yaptırmadıklarını belirtiyor ve çok çarpıcı bir ayrıntı veriyordu: "Şunu söylemeliyim; dün akşam o dönemi yaşamış bir abime de teyit ettirdim. Çok net söylüyorum, yıl 1978, Türk Uçak Sanayi A.Ş. şimdi TAİ olan kuruluşumuz TUSAŞ, savaş uçağı yapmak üzere antlaşma imzalayacak. Dünya çapında Alman, Fransız, ABD ve İtalya firmaları katılmış. İtalyanlarda karar kılınmış. Ankara'da imza töreni yapılacak. Tam o sırada Türkiye'nin karanlık odasından bir telgraf gelmiş ve TUSAŞ'ın o zamanki genel müdürü ODTÜ'nün hocalarından Mehmet Aktürk'e 'bu antlaşmayı imzalamayın, vazgeçin' talimatı verilmiş. Eğer, Türkiye 1978'de kendi uçağını yapabilseydi bugün ABD ile F-35'i 'alacak mıyız almayacak mıyız' tartışmasını yapmayacaktık. Manzara son derece açıktır."
Akşener kimin çırağı?
İP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Meral Akşener, rahmetli Demirel'in memleketi Isparta'da konuşurken şöyle diyordu: "Erdoğan bugüne kadar rakiplerini kendi seçti. Ama şimdi karşısına öyle bir rakip çıktı ki, hem rahmetli Türkeş'in hem de Demirel'in çırağı..." Siyaseti biraz takip edenler bilir, Akşener'i herkes 1994 sonrası Tansu Çiller'le tanıdı. O tarihte Demirelcumhurbaşkanı, rahmetli Türkeş de partisinin başındaydı. Peki, Akşener bu iki siyasi liderle çalıştı mı ki "çırak" olsun? Bu durumu eski bir ülkücüye sordum, cevabı çok sertti:
"İkisi de doğru değil, külliyen yalan. Zira DYP'ye 1994'te Demirel ayrıldıktansonra girdi. Demirel'e en muhalif olduğu zamanda Çiller'in en yakınıydı, Çiller'in Mehmetçik Vakfı'nın Başkanı, İçişleri Bakanı'ydı, Bakanken ona 'Ablacım' diye hitap ederdi, Ağar'ın kızının cenazesinde koskoca İçişleri Bakanı gitti Özer Çiller'in elini öpüp başına koydu. 2001'e kadar da Çillerciydi. Türkeş MHP genel başkanıyken MHP'li olmadı bile. MHP'ye de Türkeş öldükten sonra girdi. Yani, Demirel'le de Türkeş'le de hiç siyaset yapmadı. Ona belki 'Çiller'in çırağı','Bahçeli'nin de elemanı' denebilir."
Ne diyelim, ustası olmayanlara sığınması siyasette hâlâ çırak olduğunu gösteriyor.