31 Mart yerel seçimleri yaklaşırken siyaset sahnesinde de her gün senaryolar ve krizler gündeme geliyor. En son Meral Akşener'in liderliğindeki İYİ Parti'nin Ordu Belediye Başkan Adayı olarak İdris Naim Şahin'i göstermesi ve Şahin'in FETÖ'ye övgüler yağdırmış olması Akşener'in FETÖ sempatizanı olduğu iddialarını tekrar gündeme getirdi. Bu durum kısa süreli de olsa ciddi bir kriz ortamı yarattı. Eski İçişleri Bakanı Şahin'in İYİ Parti Ordu Belediye Başkanı adayı olacağı iddialarından sonra Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özdağ, divandan çekileceğini açıkladı. Yaşanan gerginlik sonuç verdi ve Şahin'in adaylığı iptal edildi.
Yerel seçimler yaklaşırken sonuçlara dair olası senaryolar da gündemdeki yerini almış durumda. Ana muhalefet (CHP) kanadında kendileri açısından seçimlerin olumlu sonuçlanmayacağı sesli olarak dile getirilmese de, bu görüşe dair açıklamalar siyasi analizlerin merkezinde.
Yerel seçimlere dair tahminde bulunmak geçmişin yansımalarıyla daha kolay görünüyor. Bilindiği üzere, AK Parti kurulalı 17 yıl oldu. Parti girdiği her seçimi kazandı. Sunduğu her referandumu geçti. Kadrolarıyla İstanbul ve Ankara'yı 25 yıldır yönetiyor. 2002'den bu yana CHP yüzde 20-26, AK Parti yüzde 34-50 bandında hareket ediyor. Bu da yerel seçimlerin sonuçlarına dair bir izdüşüm sunuyor. İki parti arasında elbette büyük farklar var. Siyaset tarzı, hizmet kalitesi, dünya görüşü açısından… Birisi büyük bir kitlesel güce ulaşmış durumda, diğeri ise kendi tabanı etrafında dolaşıyor uzun yıllardır.
AK Parti'nin İstanbul'u yönetmesi için gösterdiği aday, Bakanlık ve Başbakanlık yapmış Binali Yıldırım. Öte yandan yaşı Cumhuriyet ile eşit olan CHP, AK Parti kuruldu kurulalı ana muhalefette. İstanbul ve Ankara, CHP için çok uzak bir hayal, partinin İstanbul için gösterdiği aday, sadece dört yıldır İstanbul'un bir ilçesini yöneten Ekrem İmamoğlu. Kılıçdaroğlu'nun Gürsel Tekin veya Muharrem İnce yerine Ekrem İmamoğlu'nu aday göstermesi parti içindeki rakipleri eleme çabası olarak görülmekte. Binali Yıldırım ve Ekrem İmamoğlu rekabetinde rasyonel temelde Yıldırım'ın zafer kazanması kuvvetle muhtemel. Ancak AK Parti karşıtı İYİ Parti ve HDP seçmeni de İmamoğlu lehine oy kullanabilir.
31 Mart'a yaklaşırken HDP cephesinde ise “çılgın” vaatler söz konusu. HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli “Kürdistan'da kazanacağız, Batı'da AKP ve MHP'ye kaybettireceğiz!” şeklindeki açıklaması ile “çılgın” vaatlerden sadece bir tanesini sunmuş oldu, diyebiliriz.
Başkent Ankara'ya dönecek olursak, Mansur Yavaş üzerinden yürütülen seçim propagandasının Yavaş cephesi açısından hiç de umut vaat etmediği çok açık. CHP'nin Ankara büyükşehir adayı MHP'nin adayı olmuştu ancak seçilemedi, CHP'nin adayı olmuştu, yine seçilemedi; şimdi CHP-İYİ Parti ittifakının adayı olarak seçime giriyor. Sonuçlar için çok da merak edildiğini sanmıyorum.
İstanbul'a bakacak olursak, seçimler öncesi seçmenin büyük bir kısmının neler istediği herkesin malumu. Olası krizleri engellemek için ihtiyaçları ve atılacak adımları iyi hesaplamak gerekli… İstanbul'da günümüzde altyapı sorunu yok gibi; artık belediyenin ivedi görevi fırsatların halka eşit ulaşımını sağlamak ve dikey yapılaşmayı sona erdirerek İstanbul'u en azından bundan sonra içinde yaşanabilir, nefes alınabilir bir şehre dönüştürmeye çalışmak olmalı. Bu, oyları belirleyecek değişkenler arasında çok önemli yer tutuyor, denilebilir. Bence, eksiğimiz yeni yollar veya köprüler değil, eksiğimiz şehrin kültürel mirasına ve estetik bilincine sahip çıkmak ve adaletli politikalar üretmek. Dilerim 31 Mart yerel seçimlerinde vizyonu, projesi ve birikimi ile yönetimde fark yaratacak isimler zafer kazanır.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Dr. Begüm Burak
Seçimler yerel krizler genel
31 Mart yerel seçimleri yaklaşırken siyaset sahnesinde de her gün senaryolar ve krizler gündeme geliyor. En son Meral Akşener'in liderliğindeki İYİ Parti'nin Ordu Belediye Başkan Adayı olarak İdris Naim Şahin'i göstermesi ve Şahin'in FETÖ'ye övgüler yağdırmış olması Akşener'in FETÖ sempatizanı olduğu iddialarını tekrar gündeme getirdi. Bu durum kısa süreli de olsa ciddi bir kriz ortamı yarattı. Eski İçişleri Bakanı Şahin'in İYİ Parti Ordu Belediye Başkanı adayı olacağı iddialarından sonra Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özdağ, divandan çekileceğini açıkladı. Yaşanan gerginlik sonuç verdi ve Şahin'in adaylığı iptal edildi.
Yerel seçimler yaklaşırken sonuçlara dair olası senaryolar da gündemdeki yerini almış durumda. Ana muhalefet (CHP) kanadında kendileri açısından seçimlerin olumlu sonuçlanmayacağı sesli olarak dile getirilmese de, bu görüşe dair açıklamalar siyasi analizlerin merkezinde.
Yerel seçimlere dair tahminde bulunmak geçmişin yansımalarıyla daha kolay görünüyor. Bilindiği üzere, AK Parti kurulalı 17 yıl oldu. Parti girdiği her seçimi kazandı. Sunduğu her referandumu geçti. Kadrolarıyla İstanbul ve Ankara'yı 25 yıldır yönetiyor. 2002'den bu yana CHP yüzde 20-26, AK Parti yüzde 34-50 bandında hareket ediyor. Bu da yerel seçimlerin sonuçlarına dair bir izdüşüm sunuyor. İki parti arasında elbette büyük farklar var. Siyaset tarzı, hizmet kalitesi, dünya görüşü açısından… Birisi büyük bir kitlesel güce ulaşmış durumda, diğeri ise kendi tabanı etrafında dolaşıyor uzun yıllardır.
AK Parti'nin İstanbul'u yönetmesi için gösterdiği aday, Bakanlık ve Başbakanlık yapmış Binali Yıldırım. Öte yandan yaşı Cumhuriyet ile eşit olan CHP, AK Parti kuruldu kurulalı ana muhalefette. İstanbul ve Ankara, CHP için çok uzak bir hayal, partinin İstanbul için gösterdiği aday, sadece dört yıldır İstanbul'un bir ilçesini yöneten Ekrem İmamoğlu. Kılıçdaroğlu'nun Gürsel Tekin veya Muharrem İnce yerine Ekrem İmamoğlu'nu aday göstermesi parti içindeki rakipleri eleme çabası olarak görülmekte. Binali Yıldırım ve Ekrem İmamoğlu rekabetinde rasyonel temelde Yıldırım'ın zafer kazanması kuvvetle muhtemel. Ancak AK Parti karşıtı İYİ Parti ve HDP seçmeni de İmamoğlu lehine oy kullanabilir.
31 Mart'a yaklaşırken HDP cephesinde ise “çılgın” vaatler söz konusu. HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli “Kürdistan'da kazanacağız, Batı'da AKP ve MHP'ye kaybettireceğiz!” şeklindeki açıklaması ile “çılgın” vaatlerden sadece bir tanesini sunmuş oldu, diyebiliriz.
Başkent Ankara'ya dönecek olursak, Mansur Yavaş üzerinden yürütülen seçim propagandasının Yavaş cephesi açısından hiç de umut vaat etmediği çok açık. CHP'nin Ankara büyükşehir adayı MHP'nin adayı olmuştu ancak seçilemedi, CHP'nin adayı olmuştu, yine seçilemedi; şimdi CHP-İYİ Parti ittifakının adayı olarak seçime giriyor. Sonuçlar için çok da merak edildiğini sanmıyorum.
İstanbul'a bakacak olursak, seçimler öncesi seçmenin büyük bir kısmının neler istediği herkesin malumu. Olası krizleri engellemek için ihtiyaçları ve atılacak adımları iyi hesaplamak gerekli… İstanbul'da günümüzde altyapı sorunu yok gibi; artık belediyenin ivedi görevi fırsatların halka eşit ulaşımını sağlamak ve dikey yapılaşmayı sona erdirerek İstanbul'u en azından bundan sonra içinde yaşanabilir, nefes alınabilir bir şehre dönüştürmeye çalışmak olmalı. Bu, oyları belirleyecek değişkenler arasında çok önemli yer tutuyor, denilebilir. Bence, eksiğimiz yeni yollar veya köprüler değil, eksiğimiz şehrin kültürel mirasına ve estetik bilincine sahip çıkmak ve adaletli politikalar üretmek.
Dilerim 31 Mart yerel seçimlerinde vizyonu, projesi ve birikimi ile yönetimde fark yaratacak isimler zafer kazanır.