24 Haziran 2018'de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri Türkiye'nin geleceği açısından hayati önem taşıyor. Yüzde 50+1' i alan aday Türkiye'nin Cumhurbaşkanı olacak.Türkiye açısından yeni bir dönemin kapıları açılacak.Denenmemiş bir sisteme geçilecek olması,toplumun bir kesiminde korkuya,endişeye yol açmış durumda öncelikle bu endişelerin giderilmesi gerekiyor.Çünkü hala toplumun büyük bir çoğunluğu Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ne olduğunu bilmiyor.İnsan doğası gereği bilinmeyenden korkar ürker.Bu noktada başta iktidar partisi yetkileri olmak üzere seçime katılacak tüm siyasi partiler Cumhurbaşkanlığı sistemini halka anlatmalıdır.

Zor bir seçime gidiyoruz.Millet kutuplaştırılmış durumda. Siyasi partiler bu kutuplaşma ve ayrışmadan uzun süre faydalandılar oylarını konsolide ettiler,kendileri kazançlı çıktı ancak millet yoruldu ve gerildi.Umutsuzluğa düşen,ekonominin kötü gidişinden kaygı duyan,yargıya güven duygusu azalan önemli bir kitle var ve bu kitle biran önce normalleşmeye dönülmesini istiyor,kavga ve sorumsuzca yapılan açıklamalar duymak istemiyor.Peki toplumu kim bu hale getirdi ? Özü itibariyle bakarsak hiçbir siyasi partiye bu kaotik faturayı kesemeyiz.Dün ve bugünü mukayese edenler objektif olmalıdır.Hatalar,kusurlar,yanılgılar,yanlışlar yok mu ? Var tabi ki...

Geçmiş ve bugünü kıyaslayalım.

Türkiye yıllarca askeri ve bürokratik vesayetin gölgesinde idare edildi. Hangi siyasal iktidar kafasını kaldırdıysa vesayete karşı çıktıysa lideri ya ezildi, ya zindana atıldı, ya idam edildi ya da siyaset dışına itildi.AK Parti'yi eleştirecek birçok konu var ancak vesayet sisteminin çöküşünü AK Parti başlatmıştır bunu görmeliyiz.Diğer taraftan yargı konusu var. Toplumda yargıya güven neredeyse yok denecek kadar az bu durumun sebebi AK Parti midir ? Kolaycılığa kaçıp anında evet diyebiliriz ama öyle değil.Dünün Türkiye'sinde siyasete yönelik yargı kararları tartışılamazdı anında uygulanırdı yanlışına doğrusuna bakılmazdı çünkü çoğu yargı kararı ideolojikti ve siyasal iktidarların belini kırmaya yönelikti.Bugün sorgulanır hale geldi.Türkiye adına bu önemli bir kazanımdır.

İktidar partisinde belli bir yorgunluk var,bu seçimde yeni bir hikaye oluşturamadı ancak bu Türkiye'nin geleceğine yönelik en büyük tehdidi oluşturan vesayet sistemini bitirmiş olma başarısını gölgelemez hafızalardan asla silemez.Türkiye dönüşüyor değişiyor.Muhalefetin keskin çizgilerle hükümeti eleştirmesi toplumda umutsuzluk,huzursuzluk yaratıyor.Bugün anamuhalefetin adayı Muharrem İnce miting meydanlarında 'başörtüsü sorunu bitmiştir' diyebiliyorsa alkışlamak lazım ancak başörtüsü sorununu bitireni de unutmak vicdani olmaz.AK Parti kendisini değiştirirken muhalefeti de dönüştürmeyi başarmıştır. Bu örneği vermemdeki sebep Türkiye artık başka bir yere gidiyor,kısır çekişmelerin dışına çıkıyor.Başka bir örnek verelim... Yoğun bir betonlaşma yapıldı.Büyükşehirlerimiz neredeyse beton yığınlarına dönüştürüldü.Bugün milletin talebi değişti. Yeşile,doğaya,parka,bahçeye karşı bir talep var şimdi bu talebin karşılanması için çalışmalar yapılıyor.Bunlar aynı anda yapılamaz

mıydı ? Bu eleştirilebilir evet yanlış yapılmış doğru düzgün planlanmamış.Önemli olan bugün eleştirileri de unutmadan yapılacak olan yeni parklara yaşam alanlarına bakmak lazım.Hiçbir şey hızlı olmuyor sonuçta hantal bir yapıdan hızlı bir yapıya geçilecek olması kolay olmuyor.Tüm siyasi partiler pozisyonlarını buna göre belirlemeli.MHP bu konuda en hızlı davrananı oldu.Erimesini durduramadığı oy oranı düşüşünün önüne geçmek için AK Parti'ye eklemlendi.Kendisi açısından doğru yaptı ancak AK Parti açısından nasıl bir sonuç doğuracağını 24 Haziran'da hep birlikte göreceğiz.Sonuç olarak hangi partilerin seçmenle vedalaşacağını hangi partilerin kucaklaşacağını hep birlikte göreceğiz Türkiye'nin geleceği için karar seçmenlerin...