Dünya'da siyasi ve ekonomik dengeler başta olmak üzere hızlı bir değişim yaşanıyor. Yaşananlara baktığımızda ileriki süreçlerde ülke coğrafyalarının değişmesi için hertürlü kirli tezgahın zemini egemen güçler tarafından hazırlandığını görüyoruz. Ortadoğu'da yaşanan katliamlara en yakın noktadayız. Avrupa ve Amerika çıkarları doğrultusunda hareket ediyorlar.
Peki Türkiye ne yapacak ? Baş döndüren bu hızlı değişimde nasıl bir pozisyon alacak ? Bugüne kadar Ortadoğu'da izlediği politikalar doğru muydu ? Mülteciler sorunu ne olacak ? Elbette bunların hepsi çok önemli ancak en önemlisi Türkiye'nin kendi iç barışıdır. Türkiye kendi iç barışını sağladığı anda söylediği her söz dünya arenasında anında karşılık bulur Ortadoğu'nun tartışmasız tek lideri olur.
Türkiye, eski Türkiye değil; toplum, eski toplum değil. Bundan yaklaşık 30 yıl önce evimizin yakınına gölet yapılmıştı mahalleden 8-10 yaşlarında dört küçük çocuk yüzmek için girdikleri gölette boğulmuştu.30 yıl önceki 8-10 yaşındaki çocukla bugünün çocuklarını karşılaştırdığımızda arada uçurum olduğunu görürüz. Şimdi ki çocuklar kendilerini boğdurtmaz. Çağa uygun yeni bir toplumsal yapı var.
Türkiye'yi yöneten veya yönetmeye talip siyasetçiler öncelikle bu gerçeği görmelidir. ‘Sadece kendi oy kitlemi elimde tutayım' da gerisi ne olursa olsun amacıyla yapılan açıklamalar,söylenen sert sözler toplumu politize etti kutuplaştırdı. Hatta birbirlerine düşmanlık besleyecek boyuta getirdi. Farklılar zenginliktir ne kadar güzel bir söz. Bugünkü Türkiye'de tüm farklılıklar siyasi kimliklere dönüşmüştür böylesi bir ayrışma beraberinde öfke ve nefreti getirir. CHP'yi destekleyen , AK Parti'yi destekleyene en ağır hakaretleri edebiliyor yada tam tersi oluyor. HDP'ye oy atmış bir kişi anında PKK'lı olurken oy vermediyse vatanperver olabiliyor. Bugün Türkiye'de yaşanan siyasi ayrılık değil siyasi düşmanlıktır. Siyasi liderler bu tarzlarında devam ederlerse eninde sonunda kendi kitleleriyle rakip kitleleri birbirlerine sokacaklardır. Ne hale geldiğimize herşeyi siyasete alet edecek tehlikeli bir noktada olduğumuza dair son örnek Ensar Vakfında yaşanan olaydır.Siyasi ayrışmanın düşmanlık boyutuna bakar mısınız ? Namussuz adam çıkmış çocuklara tacizde bulunmuş yakalanmış hukuki süreç başlamış.
Bir taraf öyle bir algı oluşturmaya çalışıyor ki sanki bu Vakıfta hergün çocuklara bırakın tacizi tecavüz ediliyor, diğer taraf bu rezilce ithamlara anında savunma refleksi geliştirmek zorunda O'da çıkıp ‘Ensar vakfı iyidir hoştur' demek zorunda kalıyor. Diğeri bu kez tekrar ortaya çıkıp ‘aha bakın gördünüz mü tecavüzcüleri savunuyorlar' diyor. Böyle bir şey olabilir mi ? Halbuki bekleseler belki de Hükümet Ensar Vakfına en ağır cezai yaptırımları uygulayacak. Ancak amaçlanan Ensar Vakfında yaşanan olayın tüm yönleriyle araştırılması suçluların yargılanması değil amaç bu ahlaksızlığı AK Partiyle nasıl ilişkilendirip buradan ne kaparım olayıdır. Siyaset her alana girdiyse tek çıkar yol acil bir yeni anayasa yapmaktır.
Yeni bir anayasa yapmadan sorunlar çözülmeyecek herkes birbirini düşman gibi görecek..
Bütün farklı kimliklerin,etnisitelerin,inançların yasalar önünde eşitlendiği bir anayasa yapma zorunluluğu vardır.Bu kadar ayrıştırılan ,farklı politik kimliklere dönüştürülen bir toplumu bir arada tutmanın tek yolu bu farklı kimlikleri yeni anayasa yapım sürecine dahil etmektir. Yeni Anayasa sevgi tohumlarıyla yapılmalıdır her vatandaş kendisini eşit ve güvende hissetmelidir aksi takdirde sadece bir kesimin Anayasası olur sorunları çözmez.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Barış Aydın
Siyaset çözüm üretmeli düşmanlık değil
Dünya'da siyasi ve ekonomik dengeler başta olmak üzere hızlı bir değişim yaşanıyor. Yaşananlara baktığımızda ileriki süreçlerde ülke coğrafyalarının değişmesi için hertürlü kirli tezgahın zemini egemen güçler tarafından hazırlandığını görüyoruz. Ortadoğu'da yaşanan katliamlara en yakın noktadayız. Avrupa ve Amerika çıkarları doğrultusunda hareket ediyorlar.
Peki Türkiye ne yapacak ? Baş döndüren bu hızlı değişimde nasıl bir pozisyon alacak ? Bugüne kadar Ortadoğu'da izlediği politikalar doğru muydu ? Mülteciler sorunu ne olacak ? Elbette bunların hepsi çok önemli ancak en önemlisi Türkiye'nin kendi iç barışıdır. Türkiye kendi iç barışını sağladığı anda söylediği her söz dünya arenasında anında karşılık bulur Ortadoğu'nun tartışmasız tek lideri olur.
Türkiye, eski Türkiye değil; toplum, eski toplum değil. Bundan yaklaşık 30 yıl önce evimizin yakınına gölet yapılmıştı mahalleden 8-10 yaşlarında dört küçük çocuk yüzmek için girdikleri gölette boğulmuştu.30 yıl önceki 8-10 yaşındaki çocukla bugünün çocuklarını karşılaştırdığımızda arada uçurum olduğunu görürüz. Şimdi ki çocuklar kendilerini boğdurtmaz. Çağa uygun yeni bir toplumsal yapı var.
Türkiye'yi yöneten veya yönetmeye talip siyasetçiler öncelikle bu gerçeği görmelidir. ‘Sadece kendi oy kitlemi elimde tutayım' da gerisi ne olursa olsun amacıyla yapılan açıklamalar,söylenen sert sözler toplumu politize etti kutuplaştırdı. Hatta birbirlerine düşmanlık besleyecek boyuta getirdi. Farklılar zenginliktir ne kadar güzel bir söz. Bugünkü Türkiye'de tüm farklılıklar siyasi kimliklere dönüşmüştür böylesi bir ayrışma beraberinde öfke ve nefreti getirir. CHP'yi destekleyen , AK Parti'yi destekleyene en ağır hakaretleri edebiliyor yada tam tersi oluyor. HDP'ye oy atmış bir kişi anında PKK'lı olurken oy vermediyse vatanperver olabiliyor. Bugün Türkiye'de yaşanan siyasi ayrılık değil siyasi düşmanlıktır. Siyasi liderler bu tarzlarında devam ederlerse eninde sonunda kendi kitleleriyle rakip kitleleri birbirlerine sokacaklardır. Ne hale geldiğimize herşeyi siyasete alet edecek tehlikeli bir noktada olduğumuza dair son örnek Ensar Vakfında yaşanan olaydır.Siyasi ayrışmanın düşmanlık boyutuna bakar mısınız ? Namussuz adam çıkmış çocuklara tacizde bulunmuş yakalanmış hukuki süreç başlamış.
Bir taraf öyle bir algı oluşturmaya çalışıyor ki sanki bu Vakıfta hergün çocuklara bırakın tacizi tecavüz ediliyor, diğer taraf bu rezilce ithamlara anında savunma refleksi geliştirmek zorunda O'da çıkıp ‘Ensar vakfı iyidir hoştur' demek zorunda kalıyor. Diğeri bu kez tekrar ortaya çıkıp ‘aha bakın gördünüz mü tecavüzcüleri savunuyorlar' diyor. Böyle bir şey olabilir mi ? Halbuki bekleseler belki de Hükümet Ensar Vakfına en ağır cezai yaptırımları uygulayacak. Ancak amaçlanan Ensar Vakfında yaşanan olayın tüm yönleriyle araştırılması suçluların yargılanması değil amaç bu ahlaksızlığı AK Partiyle nasıl ilişkilendirip buradan ne kaparım olayıdır. Siyaset her alana girdiyse tek çıkar yol acil bir yeni anayasa yapmaktır.
Yeni bir anayasa yapmadan sorunlar çözülmeyecek herkes birbirini düşman gibi görecek..
Bütün farklı kimliklerin,etnisitelerin,inançların yasalar önünde eşitlendiği bir anayasa yapma zorunluluğu vardır.Bu kadar ayrıştırılan ,farklı politik kimliklere dönüştürülen bir toplumu bir arada tutmanın tek yolu bu farklı kimlikleri yeni anayasa yapım sürecine dahil etmektir.
Yeni Anayasa sevgi tohumlarıyla yapılmalıdır her vatandaş kendisini eşit ve güvende hissetmelidir aksi takdirde sadece bir kesimin Anayasası olur sorunları çözmez.